top of page

Arama Sonuçları

"" için 1084 öge bulundu

  • Bizim Çocuklar’dan 3 Gollü Galibiyet - EURO 2024 Avrupa Şampiyonası’nda İlk Hafta Sonuçları

    Herkese merhaba. Almanya’da düzenlenen 2024 Avrupa Şampiyonası’nda ilk haftayı geride bıraktık. İlk haftada oynanan toplam 12 karşılaşmanın sonuçları ve bu karşılaşmaların ardından oluşan puan tabloları nasıl oldu gelin hep beraber buna bir göz atalım… A Grubu Şampiyonanın A grubunun ilk karşılaşmaları; Almanya – İskoçya ve İsviçre – Macaristan aralarında oynandı. Turnuvanın açılış karşılaşmasında Almanya İskoçya’yı 5-1 mağlup ederken galibiyet golleri; Florian Wirtz(10), Jamal Musiala(19), Kai Havertz(45+1), Niclas Füllkrug(68) ve Emre Can(90+3)’dan gelirken, İskoçya’nın tek golü ile, Antonio Rüdiger(87)’in kendi kalesine attığı gol ile geldi. Ayrıca karşılaşmada 45. dakikada Ryan Porteous kırmızı kart ile oyun dışı kaldı. Grubun ikinci karşılaşmasında İsviçre ile Macaristan karşı karşıya geldi. Bu karşılaşmada İsviçre Macaristan’ı 3-1 mağlup etti. Galibiyet golleri Kwadwo Duah(12), Michel Aebischer(45), ve Breel Embolo(90+3)’dan geldi. Macaristan’ın tek golü ise Barnabas Varga(66)’dan geldi. Bu sonuçlarla beraber, İsviçre ve Almanya grupta ilk iki sıraya yerleşirken, İsviçre ve Macaristan da son iki sıraya yerleşti. B Grubu B grubunun ilk karşılaşmalarında İspanya – Hırvatistan ve İtalya – Arnavutluk arasında oynandı. İspanya Hırvatistan karşılaşması, 3-0’lık İspanya üstünlüğü ile sonuçlandı. Goller Alvaro Morata(29), Fabian Ruiz(32) ve Dani Carvajal(45+2)’den geldi. Hırvatistan’da Bruno Petkovic 80.dakikada penaltı kaçırdı, sonrasında golü atmayı başarsa da gol ofsayt gerekçesiyle sayılmadı. Grubun ikinci karşılaşmasında ise İtalya ile Arnavutluk karşı karşıya geldi. Bu karşılaşmada henüz ilk dakikada Nedim Bajrami ile Arnavutluk öne geçse de Alessandro Bastoni(11) ve Nicolo Barella(16)’nın golleriyle İtalya bu karşılaşmadan galip ayrılmayı başardı. Bu sonuçların ardından B grubunda İtalya ve İspanya ilk iki sıraya yerleşirken, Hırvatistan ve Arnavutluk son iki sıraya yerleşmiş oldu. C Grubu C grubunun ilk karşılaşmaları İngiltere – Sırbistan ve Danimarka – Slovenya aralarında oynandı. İngiltere ve Sırbistan arasında oynanan karşılaşmada İngiltere, Jude Bellingham’ın 13. dakikada attığı golle sahadan galip ayrıldı. Grubun ikinci karşılaşmasında ise Danimarka ile Slovenya yenişemedi. Slovenya’nın 24 yıl aradan sonra gol attığı karşılaşmada Erik Janza (77) ve Christian Eriksen’in(17) karşılıklı buldukları gollerle iki takım birer puan ile sahadan ayrıldı. Bu sonuçların ardından İngiltere grupta ilk sırayı aldı. Danimarka ve Slovenya birer puanla iki ve üçüncü sırada yer alırken, Sırbistan ise puansız bir şekilde son sırada yer aldı. D Grubu D grubu, Fransa Avusturya ve Hollanda - Polonya karşılaşmaları ile başladı. Fransa – Avusturya karşılaşması, Fransa’nın 1-0 üstünlüğü ile sona erdi. Karşılaşmadaki tek gol, Maximilian Wöber tarafından 38. dakikada kendi kalesine atıldı. Grupta oynanan ikinci karşılaşmada ise Hollanda Polonya’yı 1-0 geriye düşse de 2-1 mağlup etmeyi başardı. Hollanda’nın golleri, 29. dakikada Cody Gakpo ve 83. dakikada Wout Weghorst tarafından atılırken, Polonya’nın tek golü 16. dakikada Adam Buksa’dan geldi. Bu sonuçların ardından; Fransa ve Hollanda grubun ilk iki sırasına yerleşirken, Avusturya ve Polonya ise son iki sırada kendisine yer buldu. E Grubu E grubunda Ukrayna – Romanya ile Belçika – Slovakya karşı karşıya geldiler. İlk hafta karşılaşmalarında sürprize sahne olan bu grupta, ilk maçta Romanya Ukrayna’yı 3-0 mağlup etti. Romanya’nın golleri; Nicolae Stanciu(29), Razvan Marin(53) ve Denis Draguş(57)’tan geldi. Bu gruptaki ikinci karşılaşmada ise Slovakya Belçika’yı 1-0 mağlup etti. Maçtaki tek gol 7. dakikada Ivan Schranz tarafından atılırken, Belçika tarafında ise kaçırdığı pozisyonlarla Romelu Lukaku göze çarpan isim oldu. Bu sonuçların ardından; Romanya ve Slovakya ilk iki sıraya yerleşirken, Ukrayna ve Belçika ise son iki sıraya yerleşen takımlar oldu. F Grubu Millilerimizin de bulunduğu F grubunda ilk hafta karşılaşmalarında Türkiye – Gürcistan ve Portekiz – Çekya karşı karşıya geldi. Günün ilk karşılaşmasında millilerimiz Gürcistan karşısında 3-1 galip geldi. Ay yıldızlıların gollerini Mert Müldür(25), Arda Güler(65) ve Kerem Aktürkoğlu(90+7) atarken, Gürcistan’ın tek golü 32. dakikada Georges Mikautadze’den geldi. Grubun ve günün son karşılaşmasında Portekiz ve Çekya karşı karşıya geldi. Bu karşılaşmada Portekiz 2-1 galip gelmeyi başardı. Portekiz’in gollerini 69.dakikada Robin Hranac(kendi kalesine) ve 90+2. dakikada Francisco Conceiçao atarken, Çekya’nın golü 62. dakikada Lukas Provod’dan geldi. Bu sonuçlarla beraber Türkiye ve Portekiz grubun ilk iki sırasını alırken, Gürcistan ve Çekya ise grubun son iki sırasında kendilerine yer buldu. Şampiyonada oynanan ilk maçlar bu şekildeydi. Millilerimiz turnuvaya bomba gibi bir giriş yaparken, toplamda 34 gol izledik. Umarım turnuvanın diğer haftaları da oldukça gollü geçer ve yine umarım turnuva Türkiye için çok iyi bir şekilde ilerlemeye devam eder. Sağlıkla kalın, Linesman’le kalın… EURO 2024 ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Formula 1'in Yenilenen 2026 Kuraları

    FIA (Federation Internationale de l'Automobile) geçtiğimiz günlerde 2026 Formula 1 aracını ve yeni kuralları tanıttı. Peki değişen şeyler neler? Yeni dönemde bizleri neler bekliyor? Hepsini anlamaya çalışalım. Öncelikle bu yeni araçlarda 2022 dönemi için anahtar bir konu haline gelen “yer etkisi” çağına veda edeceğiz. FIA ve Formula 1 yönetimi bu yer etkisi çağında RedBull dominasyonuna dur diyemediği ve diğer takımların da buna uyum sağlayamamasından ötürü rekabet olmadığı için yeni dönemde tamamen farklı bir konsepte yönelecek. Bu yeni konseptte aerodinamikte bazı kuvvetler ciddi oranda azaltılacak, batarya ve elektrik kısmı daha da önem kazanacak. ARAÇ BOYUTLARI KÜÇÜLÜYOR Araçlarda dingil mesafesi 200 mm, kabin genişliği 100 mm ve taban genişliği 150 mm küçülecek. Maksimum ağırlık 30 kg azalacak. Pirelli’nin tedarik edeceği lastikler yine 18 inç olacak ancak ön teker 25 mm daha az geniş ve arka teker ise 30 mm daha az geniş olacak. DAHA SESSİZ AMA DAHA GÜÇLÜ HİBRİT MOTORLAR Yeni kurallarda dikkat çeken önemli bir nokta da bu. Motor güçleri 550-560 kW’tan 400 kW’a inecek. Ancak motorlarda kullanılan batarya gücü %300 artacak. Batarya gücü özellikle “overtake” modları için iyi olsa da eski özlediğimiz motor seslerini yüksek ihtimalle bir daha duyamayacağız. MGU-H’a veda ederken MGU-K’nın üretebileceği maksimum güç 120 kW’tan 350 kW’a çıkacak. Bu sayede frenlemelerde yaklaşık 8.5 kJ bir güç kazanımı olacak. Bu önceki dönemlere göre iki kat fazla. Bu şekilde daha sessiz ama elektriksel özellikleri güçlendirilmiş hibrit motorları göreceğiz. GÜLE GÜLE DRS 2011’de geçişleri arttırmak amacıyla spora sunulan DRS’ye bu dönemde veda edeceğiz. Yerini Formula E’de yer alan geçiş amaçlı ekstra güç sistemine benzer bir sistem gelecek. MGUK Override. Bu sistemle öndeki aracın arkasında yer alan pilot 350 kW ve 0.5 kJ daha fazla güce sahip olacak ve geçiş sırasında bundan yararlanacak. Bu sayısal değerler 340 km/h hız referans alınarak hesaplanan değerlerdir. AKTİF AERODİNAMİK O DA NE? Yeni dönem araçlarında artık ön ve arka kanatta aktif olarak hareket edebilen aerodinamik yapısına geçilecek. Pilotlar virajlarda yere basma kuvvetlerini (downforce) arttıracak “Z modu” kullanacak. Bu modda aracın ön ve arka kanatları kapalı olacak. Pilotlar düzlükte hızlarını arttırmak amacıyla “X modu” denilen bir modu kullanacak. Bu modda arka ve ön kanatlar açılacak ve araca gelen atak açısı değiştirilerek sürüklenme etkisi azaltılacak ve pilotlar daha fazla hıza sahip olabilecekler. Ön kanat bu değişimden dolayı 100 mm daha kısa olacak. İlk etapta üç parçalı (iki aktif flap) olarak tanıtılan ön kanatta takımlar gelişim planlarına göre bunu dört parça olarak da tasarlayabilir. Arka kanadın da üç (ikisi aktif flap olarak) parça şeklinde tasarlanması bekleniyor. Ön tekerde bu dönemde tanıştığımız kemer tipi (arches) parçalar da kalkacak. YER ETKİSİ BİTTİ Yere basma kuvveti %30 ve sürükleme kuvveti %55 oranında azaltılacak. Böylelikle yer etkisi dönemi sona ererken yeni dönemde ekstra güç ve batarya özelliklerinin yanı sıra aktif aerodinamik ile sürüklenme etkisi azaltılarak geçişlerin arttırılması en büyük hedef. YENİ YAKIT TEKNOLOJİSİ Yeni dönemde karbon yakalama teknolojisi ile %100 sürdürülebilir yakıt teknolojisi kullanılacak. Bunun amacı 2030 için hedef haline gelen “Net Zero 0”. Bu nedenle yeni dönemde bu hedefe ulaşmak için %100 sürdürülebilir yakıt teknolojisi kullanılacak. GÜVENLİK Araçlarda daha fazla ışıklandırma yer alacak. Bu ışıklandırma aracın elektrik modlarını diğer sürücülere bildirme amaçlı olacak. Anti-roll bar (takla barı)’ın kaldırdığı güç arttırılarak takla durumlarında güvenlik arttırılmış olacak. Aracın yan tarafı güçlendirilecek. FIA, yeni dönemde önden kazalardaki hasarları azaltmak amacıyla geçmişteki kazaları inceledi ve önden kazalarda güvenlik amacıyla kullanılan bazı parçaları revize etti ve bu yeni dönemde özellikle ikincil kazalarda hasarı azaltmak amacıyla düzenlemeye gitti. PEKİ TAKIMLARIN OLASI HAMLELERİ NE OLABİLİR? Bu yeni dönemde özellikle değişen motor kuralları takımları alışık motor tedarikçilerinden başka tedarikçilere yönlendirebilir. Yeni dönemde FIA, 6 farklı motor tedarikçisinin Formula 1’e motor tedarik etmesini umuyor. Güncel üreticilerden (Ferrari, Mercedes, Honda RBPT) dışında özellikle elektrikli ve hibrit araçlarda motor tasarlamış üreticiler (Chevrolet, Ford, Toyota, Nissan, Audi, BMW gibi) bu spora girebilir ve çeşitlilik artabilir. Ayrıca aktif aerodinamik kısmında takımlar yeni istihdamlar talep edeceklerdir. Bu nedenle bu yazdan itibaren takımlarda yeni aerodinamik kadrolar açılacaktır. Tabi yer etkisi azaldığından takımlar bu kısımla ilgilenen kadrolarda bütçe kısıtlamasından dolayı işten çıkarmalar da olacaktır. Motor, batarya ve elektrik kısımlarında da yeni işe alımlar olacaktır. YENİ KURALLARDA AÇIK VAR MI? Şimdilik bunu söylemek zor ama takımlar kurallar detaylaştıkça açıklar bulmaya çalışacaklardır. Ayrıca bu kuralların ne kadarının %100 uygulanabileceği meçhul. Takımlar yoğun mesai ile bunları keşfetmeye çalışıp spora sunabilirler. ŞÜPHELER? Yeni dönem kurallarında geçişlerin nasıl olacağı hala şüpheli. Bilgisayar ortamında sonuç veren bir şeyin gerçek hayatta aynı sonucu vermesi beklemek saçma olur. Bunun entegrasyonu önemli. Ayrıca aktif aerodinamiklerin minimal hasarda bile nasıl performans göstereceği de belli değil. Özellikle ön kanat yarışlarda kolay hasar aldığı için aktif aerodinamik nasıl çalışacak, bilemiyoruz. Bu tür minimal hasarlar genelde yarışçıları etkilemezken yeni dönemde etkileyebilir. Bu da o gördüğümüz meşhur 2 saniyelik pit-stoplar yerine eski dönemdeki 5-7 saniyelik pit-stopları görmemize neden olabilir. Ayrıca ekstra güç modu pistin hangi bölümünde kullanılabilir, bunu da ancak 2026 testlerinde ve 2026 sezonunun ilk yarışında cevabını bulabileceğimiz bir şey. Şimdiden düzlüklerde veya pistin x virajında y virajında kullanılabilir gibi kesin bir ifade kullanamayız. YENİ DÖNEM YENİ UMUTLAR Bu yeni dönemde tek bir istek değil ihtiyaç var. Mücadele. FIA’nın hedefi bu. Artık kimse dominasyon görmek istemiyor. Rekabet istiyor. Umarız bu istek 2026 yılında gerçek olur ve o yılda inanılmaz mücadelelere tanık olabiliriz. Ben Linesman’den Arda Şahin, sizlere 2026 kurallarını anlatmaya çalıştım. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Motor sporları ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Almanya Milli Takımı Paris Olimpiyatları Aday Kadrosunu Açıkladı!

    Son FIBA Dünya Kupası şampiyonu Almanya, Paris Olimpiyatları için 16 kişilik aday kadrosunu açıkladı. NBA’den 4, Euroleague’den 10, son Eurocup Şampiyonu Paris Basketball’dan 1 ve İspanyol ekip Granada’dan da 1 oyuncunun yer aldığı aday kadro ve oyuncuların bu sezonki istatistik ortalamaları şu şekilde; Almanya’da 2023 Dünya Kupası kazanan 12 kişinin tamamı aday kadroda kendilerine yer bulurken ekstra olarak Oscar da Silva, Nick Weiler-Babb, Louis Olinde ve Leon Kratzer kadroya dâhil olan isimler oldu. Dünya Kupası sonrası Anadolu Efes’e transfer olan Justus Hollatz da her ne kadar Euroleague’de bekleneni veremese de yerel lig performansı ile kadroda kendine yer bulmayı başardı. Takıma Dünya Kupası’nda olduğu gibi Olimpiyatlar ‘da da NBA oyuncularının liderlik yapması bekleniyor. Özellikle Dennis Schroder bu isimlerin başında geliyor. NBA normal sezonunu 14.6 sayı, 3.5 ribaund ve 6.0 asist ortalamalarıyla kapatan tecrübeli oyun kurucu, Alman Milli Takımı’nın Wagner kardeşlerle beraber en büyük kozlarından bir tanesi konumunda yer alıyor. Schroder, 2023 Dünya Kupası’nda 19.1 sayı, 2.0 ribaund ve 6.1 asist ortalamalarıyla oynayarak ülkesini şampiyonluğa taşımış ve üstüne “Turnuvanın En Değerli Oyuncusu” (MVP) ödülünün de sahibi olmuştu. Koç Gordon Herbert ve Son Turnuva Ayrıca 2023 yazında Almanya Milli Takımı’nı tarihinde ilk kez FIBA Dünya Kupası şampiyonu yapan koç Gordon Herbert, 2024 Paris Olimpiyatları’nda takımı başında son turnuvasına çıkacak. Almanya Basketbol Federasyonu, olimpiyatlardan sonra koçun görevden ayrılacağını resmi olarak açıklamıştı. Yapılan açıklamaya göre bu ayrılığın sebebi koçun kariyerine kulüpler bazında devam etmek istemesiydi. Çünkü sezon içerisinde Fransız Euroleague ekibi ASVEL, koç Herbert’a talip olmuş ancak federasyon bu anlaşmaya karşı çıkmıştı. Hatta bu konuyla alakalı Alman basınına konuşan Gordon Herbert, iki pozisyonda da yer almak ve bu konuda federasyondan destek istediğini açıklamış sonrasında anlaşma sağlanamayınca tek odak noktasının Almanya Milli Takımı ve Paris Olimpiyatları olduğunu dile getirmişti. 2021 yılından bu yana Almanya Milli Takımı’nı yöneten Gordon Herbert, bu süre içerisinde bir kez EuroBasket bronz madalyası, bir kez de Dünya Kupası altın madalyası kazanmayı başardı. Almanya, bu olimpiyatlarda Fransa, Japonya ve Letonya’nın ev sahipliğinde gerçekleşecek olan elemelerin galibi ile birlikte B Grubu'nda mücadele edecek. Son Dünya şampiyonu unvanıyla Paris’e gelecek olan Almanya, süperstarlarla dolu ABD ile beraber turnuvanın en büyük favorilerinden bir tanesi konumunda yer alıyor. Basketbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Boston Celtics, NBA Finalleri'nde 2-0 Öne Geçti!

    NBA Finalleri'nde Boston Celtics, evinde oynanan iki maçı da kaybetmedi ve final serisinde Dallas Mavericks'e karşı 2-0 öne geçti. Finallerin ikinci maçında Mavs'ın süperstarları Doncic ve Irving maça hızlı başladı ve Mavs tarafı ilk çeyreğe önde girdi. Maçın geri kalanında Luka Doncic skorer oyununa devam etse de Celtics, ikinci çeyrekte üstünlüğü eline aldı ve bir daha da bırakmadı. Maç boyu süperstarı Tatum'dan skor katkısı alamamasına rağmen Celtics, Jrue Holiday ve Derrick White'ın skorer performansıyla üstünlüğünü korudu ve seride 2-0 öne geçmiş oldu. Seriyi 2-0'a getiren Celtics'te Jrue Holiday 26 sayı, Jaylen Brown 21 sayı ve Derrick White 18 sayı kaydetti. Mavericks'te Luka Doncic 32 sayı, P.J. Washington 17 sayı ve Kyrie Irving de 16 sayı kaydetti. Serinin üçüncü maçı çarşambayı perşembeye bağlayan gece TSİ 03:30'da 2-0 geride olan Dallas Mavericks'in evinde oynanacak. Basketbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Filenin Efeleri’ne Neden Sabretmeliyiz?

    Herkese merhaba. Sizlere bu yazımda Voleybol Milletler Ligi’ne (VNL) yeni yükselmiş ve olimpiyat bileti almaya çalışan Erkek Voleybol Milli Takımı nam-ı diğer Filenin Efeleri’ne neden sabretmemiz gerektiğini Kadın Voleybol Milli Takımı nam-ı diğer Filenin Sultanları üzerinden örnek vererek anlatmaya çalışacağım. Bu yazıda nesnel yargılardan ziyade öznel yargılara yer vereceğim. Bunun nedeni; takıma sabretme işinin kişiye bağlı olmasıdır. Hazırsanız başlayalım ve şimdiden keyifli okumalar! Bildiğiniz üzere Filenin Sultanları günümüzde FIVB sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Bu durum birden bire olan bir durum değil. Oldukça uzun bir maraton sayesinde kadın voleybolumuz şu anda bu noktaya geldi. 2003 Avrupa Şampiyonası’nda alınan gümüş madalya adeta bir dönüm noktası olmuştu. Bu turnuva sonrasında takımın bir şeyler başarabildiği görülmüş ve gerek altyapısal gerek takım özelinde yatırım ve sabretme zamanı başladı. O seneden sonra takım genelde aynı oyunculardan oluştu ve bu oyuncular birbirleriyle oynayarak alışkanlık kazandılar. 2003 yılından sonra bir duraklama dönemi yaşayan Filenin Sultanları 2012 Londra Olimpiyatları ile birlikte bu duraklama döneminden kurtuldu. Bu tarihte, olimpiyatlara katılma hakkı kazandılar ve ardından da Çin’de düzenlenen World Grand Prix’te (Şu anki VNL) bronz madalya kazandılar. Aynı yıl olimpiyatta dokuzuncu olan takımımız için bir dönüm noktası da burası oldu. 2017 yılında gelindiğinde ise Giovanni Guidetti ile anlaşıldı ve milli takımımız altın çağını yaşamaya başlayacaktı. Ardı ardına gelen başarılar, doğru yolda ilerlendiğini ve daha büyük başarıların geleceğini gösteriyordu. Yakalanan “altın jenerasyon” birlikte oynuyor ve birlikte oynadıkça alışkanlık kazanıyorlardı. Üzerine gelen başarılarla beraber bir nevi kazanma alışkanlığı da oluşmaya başladı takımda. 2018 yılında gelen VNL ikinciliği ve ardından 2019 yılında gelen Avrupa Şampiyonası ikinciliği ile birlikte takımda “final kazanamama“ hastalığı belirdiği düşünülmüştü. 2023 yılına geldiğimizde ise bir değişikliğin iyi gelebileceği düşünülerek Giovanni Guidetti ile yollar ayrıldı ve Daniele Santarelli ile anlaşıldı. Sonrası zaten herkesin malumu… Şimdi geldik tekrardan Filenin Efeleri’ne… Onlar henüz bu yolun başında. Daha ilk kez VNL gibi büyük bir sahnede boy gösteriyorlar. Birbirleriyle uzun zamandır oynama alışkanlıkları da öyle çok sayılmaz. Buralara alışacaklar, yüksek seviyede oyunu görecekler ve oyunlarını buna göre revize edecekler. En son oynanan Slovenya maçı sonrasında (bu yazı yazılırken oynanan en son maç) röportaj veren Faik Samed Güneş de “Şu an biz VNL'in en yeni takımıyız. Bu kadar yüksek seviyede hiçbir zaman oynamadık. Bu seviyeye alışacağız. Maçlarda ya ilk setlere çok iyi başlıyoruz ya da kafa kafaya gidiyoruz. En basit şeyleri en zor hale getiriyoruz. Şu an alışık olmadığımız için zorlanıyoruz ama çalışıp en iyi seviyeye geleceğimize ben inanıyorum. Bu takım nerelerden nerelere geldi.“ şeklinde bir demeç verdi. Bütün bunları göz önüne aldığımızda benim düşüncem Filenin Efeleri’ne inanmamız ve sabretmemiz. İlerleyen yıllarda başarının geleceğini düşünüyorum. Sonuçta bize gurur yaşatan Filenin Sultanları da kolay yollardan geçerek bu noktaya ulaşmadı, Filenin Efeleri de aynı yollardan geçerek bizleri gururlandıracaklardır. Voleybol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Heyecanlı Geçen F1 Kanada GP'de Kazanan Max Verstappen Oldu!

    Kanada’da şahane ve heyecanlı bir yarış izledik. Max Verstappen iki yarış sonra zafere ulaşırken Sargeant’ın kazası yarışı etkilerken yağan yağmur ve kazalar damga vurdu. Startta Perez ve Gasly’nin teması dışında sorun yaşanmazken pist koşullarını iyi analiz eden Haas yarışın başına damga vurdu. Magnussen 10, Hulkenberg de 6 sıra kazanırken pistin beklenenden fazla hızlı kurumasıyla geçiş (intermediate) lastiklere sahip olan pilotlar hızlandılar. Bu noktada McLaren’ler damga vurdu. Üst üste sıra kazanan McLaren’de Norris, Verstappen’in hatasıyla ikinciliğe 1 tur sonra da Russell’ı geçerek liderliğe yükseldi. Sonrasında pistin tam olarak kurumaya başlamasıyla DRS açıldı ve yarışta heyecan arttı. McLaren farkı açarak yarışı kazanmaya doğru giderken Logan Sargeant spin atarak arka süspansiyonunu kırdı ve güvenlik aracı çıktı. O noktada Norris hariç pite  girerek yeni set geçiş lastikleri taktılar. Norris pite girdi ve pist pozisyonunu kaybederek 3. sıraya düştü. Sonrasında yağmur tekrardan yağmaya başladı. Bu noktadan tam 2 tur önce KURU lastikler için pite alınan Charles Leclerc’e yapılan bu hata pahalıya patladı. Monakolu pistte kalmakta oldukça zorlanırken birkaç tur sonra pite alındı ve yarışı komple çöpe gitti. Yarışın 40. turundan itibaren pist iyice kurudu ve kuru lastiklere geçiş süreci başladı. Gasly’nin başlattığı zincirleme reaksiyona üst sıradaki pilotlarda dahil oldu. Bu noktada Norris yine dışarıda kalırken Verstappen, Piastri, Hamilton, Russell pite girdiler. Norris pitte kaybedilen süreyi göz önüne alarak hızlanıp farkı açsa da 2 tur sonra yaptığı pitte çıkış turunda ıslak zeminin kurbanı oldu. Patinajda kalan Norris liderliği Verstappen’e bırakmış oldu. 53. turda sezonun yıldızı (!) Sergio Peréz spin atarak arka kanadını kırdı ve yarışa veda etti. Aynı tur içinde dil vatandaşı Carlos Sainz da Peréz’e katıldı. Spin atan Sainz sonrasında istemeyerek de olsa Albon’a temas ederek hem kendini hem de Albon’u yarış dışında bıraktı ve güvenlik aracı çıktı. Bu noktada sadece Mercedes’ler pite girerek yeni lastiklerle ön gruba yaklaşmayı denemeye karar verdiler. Bu deneme sonuç verdi. Russell taze lastiklerle 3.lüğe kadar çıkarken Hamilton da son turlara doğru Piastri’yi geçerek 4. olmayı başardı. Yarışın son bölümünde hata yapmayan Verstappen üst üste 3. kez Kanada’da zaferin adı oldu. Max Verstappen kariyerinde 60. kez yarış kazanırken Lando Norris yine podyuma çıkarak formda gidişini sürdürdü. Russell 3. olarak sorunlu başladığı sezonda güzel bir sonuç alırken Hamilton bu sezonki en iyi sıralamasını elde etti. Piastri yine ilk 5’te alarak güzel serisini devam ettirdi. Yarışta özellikle yarış öncesi stratejilerin önemini bir kez daha gördük. Özellikle de Haas başlangıç koşullarını iyi analiz ederek yarışın başına renk kattılar. Ancak onlar da pistin bu kadar çabuk kurumasını hesaplayamadıkları için puan alamadılar. Ferrari tüm hafta sonu hayal kırıklığı yaratırken uzun süre sonra iki pilotla birden puan alamadılar. RedBull özellikle yarışın son bölümünde çok iyi yönettiler ve galibiyeti aldılar. McLaren son bölümde ciddi hatalar yaparak yarış galibiyetini kaçırmış oldu. Mercedes’ler son bölümde iyi bir kumar oynadı ve iyi bir sonuç aldı. Visa Cash App Racing Bulls da Ricciardo uzun bir aranın ardından puan alırken Alpine’ler bu sezon ilk kez iki araçla puan aldı. Esteban Ocon 18. başladığı yarışta 10. olarak puanla tanışan son isim oldu. Şampiyonada Verstappen farkı 56’ya yükselterek rahat nefes aldı. Ferrari çok büyük yara alarak McLaren’le açtığı farkın erimesine neden oldu. McLaren ise takımlarda Ferrari ile olan farkı azaltırken Norris de Leclerc’e yaklaşmış oldu. Haas da puan alamayarak yara alanlar arasındaydı. SIRADA AVRUPA TURU ZAMANI! Kanada’da süper bir yarışa tanık olduk. Formula 1’de heyecan devam edecek. Sırada Avrupa Turu var. Yaz arasında kadar 6 yarışla heyecan sürmeye devam edecek. Yarışın detaylı analizi için sevgili Mehmet Eren Savaşcı ve Altay Gök’ün yer aldığı “8. Vites” programımızı izlemeyi unutmayın. Avrupa Turu'nda ilk durak Katalonya. İspanya Grand Prix’sinde görüşmek üzere! Motor sporları ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • EURO 2024 - Avrupa Futbol Şampiyonası Tarihi

    UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024), Avrupa'nın en prestijli futbol turnuvalarından biri olup, ilk olarak 1960 yılında düzenlenmiştir. Avrupa'nın en iyi milli takımlarını bir araya getiren bu turnuva, futbolseverler için büyük bir heyecan kaynağıdır. Turnuvanın tarihi, zaman içinde birçok unutulmaz anıya ve rekabete sahne olmuştur. Türkiye’mizin 6. kez katılacağı şampiyona olan UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası'nın detaylı tarihi: Başlangıç Yılları (1960-1980) 1960: İlk Şampiyona UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası, ilk kez 1960 yılında Fransa'da düzenlendi. O zamanlar "Avrupa Uluslar Kupası" olarak bilinen turnuvada önce 17 takımlı bir ön eleme yapıldı bu ön elemelerin ardından sadece dört takım turnuvaya katıldı. İlk şampiyona finalinde Sovyetler Birliği, Yugoslavya'yı 2-1 yenerek ilk Avrupa şampiyonu oldu. Bu turnuva Sovyetler Birliği’ne politik protesto yapan ve maçtan çekilen İspanya ile hatırlanır. Ayrıca ön elemeye İtalya, İngiltere, Hollanda ve Batı Almanya katılmamıştır. 1964: İspanya'nın Zaferi İkinci turnuva İspanya'da düzenlendi ve ev sahibi ülke finalde Sovyetler Birliği'ni 2-1 yenerek şampiyon oldu. Bu zafer, İspanya için önemli bir futbol başarısıydı. Bu sefer bu turnuva öncesi yapılan elemelere 29 takım katıldı. Batı Almanya yine ön elemelere katılmazken kurada Arnavutluk’u çeken Yunanistan bu ülke ile savaşta olduğu gerekçesiyle elemelerden çekilmişti. 1968: İtalya'nın İlk Zaferi 1968'de İtalya'da düzenlenen turnuva, dramatik anlara sahne oldu. İtalya, Sovyetler Birliği ile yarı final maçında berabere kalınca kazananı para atışı belirlemiş ve İtalya finale yükselmişti. İtalya, Yugoslavya'yı yeniden oynanan finalde 2-0 yenerek ilk kez şampiyon oldu. İlk maç 1-1 sona ermiş ve yeniden oynanması gerekmişti. Bu turnuvanın elemelerine 31 takım katılmıştı. 1972: Batı Almanya'nın Üstünlüğü 1972'de Belçika'da düzenlenen turnuvayı Batı Almanya kazandı. Batı Almanya, finalde Sovyetler Birliği'ni 3-0 yenerek turnuvayı domine etti. Goller Gerd Müller (x2) ve Herbert Wimmer’den gelirken bu zafer Almanya’nın dominasyonun başlangıcıydı. 1974 Dünya Kupası’nı kazanan takımın temeli bu turnuvada atılmıştı. 1976: Çekoslovakya'nın Sürprizi Bu turnuva 4 takımla düzenlenen son UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası olacaktı. Ayrıca bu turnuva ev sahibi ülkelerin eleme oynayacağı son turnuvaydı. Eleme aşamasını güç bela geçen Çekoslovakya finalde Batı Almanya ile eşleşmişti. Bu turnuva da ilk kez penaltı atışları yapıldı. Penaltılarda Çekoslovakya, Batı Almanya’yı 5-3 yenerek kupayı müzesine götürdü. Finalde ise akılda kalanlar Uli Hoeness’in kaçırdığı penaltı ve Antonin Panenka’nın o dönemki futbol mekaniklerini alt üst eden ve tarihe “Panenka” penaltısı olarak geçecek olan aşırtma penaltı vuruşuydu. Turnuvanın Genişlemesi ve Modern Çağa Geçiş (1980-2000) 1980: Turnuvanın Genişlemesi 1980'de İtalya'da düzenlenen turnuva, sekiz takımla oynanan ilk şampiyona oldu. Bu turnuvada ilk kez grup aşaması yapıldı. Grupları 1. bitiren takımlar direkt finale çıkarken 2. bitiren takımlar 3.lük maçı oynadılar. Bu yeni format, turnuvaya daha fazla rekabet ve heyecan kattı. Batı Almanya, finalde Belçika'yı Horst Hrubesch’in golleriyle 2-1 yenerek turnuvada 2. kez şampiyon oldu. 1984: Michel Platini'nin Yıldızı 1984'te Fransa'da düzenlenen turnuva, ev sahibi ülke Fransa'nın zaferiyle sonuçlandı. Bu turnuvada grup aşaması formatında ufak bir değişiklik yapıldı. Bu sefer grupları 1. bitiren takımlar finale değil 2. bitiren takımlarla çapraz eşleşerek yarı final maçları oynadılar. Ayrıca bu turnuvada 3.lük maçı da oynanmadı. Michel Platini, turnuva boyunca attığı 9 golle turnuvanın yıldızı oldu ve Fransa, İspanya'yı finalde 2-0 yenerek şampiyon oldu. 1988: Hollanda'nın Altın Jenerasyonu 1988'de Batı Almanya'da düzenlenen turnuva, Hollanda'nın zaferiyle sona erdi. Marco van Basten'in muhteşem performansı, finalde Sovyetler Birliği'ni 2-0 yendikleri maçta attığı efsanevi vole golü ile taçlandı. Marco van Basten’in attığı gol UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası tarihinde atılan en güzel gollerden birisi olarak kabul edilir. 1992: Danimarka'nın Masalı 1992'de İsveç'te düzenlenen turnuva, sürpriz bir şampiyonluğa sahne oldu. Danimarka, Yugoslavya'nın Sovyetler Birliği ile savaşta olması ve Birleşmiş Milletler’in “savaşta olan takımlar aynı turnuvada boy gösteremez.” yasağı nedeniyle turnuvadan çekilmesi üzerine katılma hakkı elde etti. Yarı finalde penaltılarla Hollanda’yı geçen “Danes” finalde Almanya'yı 2-0 yenerek şampiyon oldu. Bu turnuva Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılmasıyla birlikte Almanya’nın birleşik ülke olarak katıldığı ilk turnuva oldu. 1996: İngiltere'de Türkiye’mizin ilk UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası 1996'da İngiltere'de düzenlenen turnuva, "Futbol eve dönüyor" sloganıyla hatırlanır. Bu turnuvada yer alan sürpriz takımlar Çekoslovakya’nın dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanan Çek Cumhuriyeti ve Fatih Terim yönetiminde tarihinde ilk kez UEFA Avrupa Futbol Şampiyonasına katılan A Milli Futbol Takımımızdı. Bu turnuva ilk kez 16 takımla yapılmış ve Türkiye’miz de turnuvada yer almıştı. Türkiye, elemelerde İsviçre, İsveç, Macaristan ve İzlanda ile eşleştiği 3. grubu en iyi 3. takım olarak bitirerek turnuvaya katılım hakkı elde etmişti. A Milli Takımımız turnuvada D grubunda Portekiz, Hırvatistan ve Danimarka ile eşleşmişti. Maalesef A Milli Takımımız turnuvaya gol atamadan 3 maçta 3 yenilgi ile veda etmiş ama turnuvaya katılarak o dönemki en büyük başarısını göstermişti. İngilizler 1966’daki Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra makus talihlerini değiştireceklerini düşündükleri turnuvaya çok iyi başlamış ancak yarı finalde şampiyon olacak Almanya’ya penaltılarda elenmişti. Almanya finalde altın gol kuralıyla Çek Cumhuriyeti’ni yenerek turnuvayı 3. kez kazanmıştı. Ama akılda kalan tek şey bağımsızlığını güç bela kazanıp ve bu süreçte acılar çeken Çek Cumhuriyeti’nin performansıydı. Çekler finale çıkarak tarih yazmıştı. Kaderin cilvesi olacak ki bundan sonra bir daha final göremeyeceklerdi. 2000: İlk Ortak Ev Sahipliği ve Türkiye’nin 2. Katılımı 2000 yılında turnuva Belçika ve Hollanda'nın ortak ev sahipliğinde düzenlenirken A Milli Futbol Takımımız Mustafa Denizli yönetiminde turnuvaya ikinci kez katılım hakkı başarısı gösterdi. Türkiye, elemelerde Almanya, Kuzey İrlanda, Finlandiya ve Moldova ile eşleştiği 3. grubu Almanya’nın ardından 2. bitirmiş ve play-off’ta İrlanda ile eşleşmişti. Bu eşleşme Mustafa Denizli’nin “İçimizdeki İrlandalılar.” cümlesi ile hatırlanır. A Milli Futbol Takımımız play-off’ta İrlanda’yı toplam skorda 1-1 ile deplasman golü kuralıyla elemiş ve turnuvaya katılım hakkı elde etmişti. Türkiye turnuvada B grubunda İtalya, ortak ev sahiplerinden Belçika ve İsveç ile eşleşmişti. Bu turnuvada Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihindeki ilk golümüzü Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk atmıştır. Türkiye bu grubu son maçta Belçika’yı 2-0 yenerek ikinci bitirmiş ve çeyrek finale yükselmişti. Ancak çeyrek finalde Portekiz’e elenen A Milli Takımımız üst üste 2. kez katıldığı turnuvada önceki berbat performansı unutturmuş ve geleceğe ümitle bakmamızı sağlamıştı. Turnuva, Fransa’nın zaferi ile sonuçlanırken Fransa’ya kupayı getiren golü David Trezeguet kaydetmişti. Modern Dönem ve Rekorlar (2000-2020) 2004: Komşunun İmkânsız Zaferi 2004 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası Portekiz’de düzenlenirken Türkiye’miz maalesef turnuvaya katılım hakkı gösterememişti. Turnuva, komşu Yunanistan'ın sürpriz zaferine sahne oldu. Turnuvaya Letonya’nın ardından en düşük kazanma oranıyla başlayan (1/150) Yunanistan, A grubunu ikinci bitirmiş çeyrek finalde Fransa’yı yarı finalde de Çek Cumhuriyeti’ni yenerek finalde A grubunda yendiği ev sahibi Portekiz ile eşleşmişti. Oynadığı defansif futbolla hafızalara kazınan Yunanistan finalde Portekiz’i Angelos Charisteas’ın golüyle 1-0 yenerek kupayı müzesine götürmüştü. 2008: İspanya'nın Dönüşü ve Türkiye’mizin Peri Masalı Ah o 2008. Türkler olarak zaman zaman o yıla o muhteşem yıla dönmek istiyoruz. 2008'de Avusturya ve İsviçre'nin ortak ev sahipliğinde düzenlenen turnuva, İspanya'nın zaferiyle sona ererken A Milli Futbol Takımımız turnuvaya damga vurmuştu. Türkiye’miz komşu Yunanistan’la turnuvayı ortaklaşa düzenlemek için başvurmuş ancak ev sahipliği Avusturya-İsviçre ikilisine gitmişti. A Milli Futbol Takımımız Fatih Terim yönetiminde elemelerde Yunanistan, Norveç, Bosna-Hersek, Moldova, Macaristan ve Malta ile eşleştiği C grubunu 2. sırada bitirerek turnuvaya katılım hakkı göstermişti. Türkiye A grubunda Portekiz, İsviçre ve Çek Cumhuriyeti ile eşleşmişti. İlk maçını Portekiz’e 2-0 kaybeden A Milli Takımımız ikinci maçında İsviçre’yi Arda Turan’ın 90+2. dakikada attığı golle 1-0 geriden gelip 2-1 yendi. Son maçta Çek Cumhuriyeti ile karşılaşan A Milli takımımız 75 dakikasını 2-0 geride götürdüğü maçta Arda Turan ve Nihat Kahveci’nin golleriyle maçı 3-2 yapmış 90+2’de Volkan Demirel’in gördüğü kırmızı kartla Tuncay Şanlı’ın kaleye dualar eşliğinde geçtiği karşılaşmada Çek Cumhuriyeti’ni yenerek çeyrek finale çıkmıştı. Çeyrek finalde Hırvatistan’la eşleşen A Milli Takımımız 119. dakikada Klasnic’in golüne engel olamamış ve eve dönüş hazırlıkları yaparken 1 dakika uzatma verilen karşılaşmada Rüştü Reçber’in yolladığı uzun top turnuvanın yıldızı Semih Şentürk’ün önünde kalmış ve Semih şık bir tek vuruşla ve Yalçın Çetin’in “SEMİH, SEMİH, SEMİH, SEMİH! İNANILMAZ BİR MAÇ!” sesleri eşliğinde maçı penaltılara taşımıştı. Penaltıları 3-1 kazanan Türkiye yarı finalde as oyuncuların büyük bir kısmının cezalar ve sakatlar nedeniyle oynayamadığı karşılaşmada Almanya’yla sonuna kadar dişe diş mücadele vermiş ancak 3-2 mağlup olarak turnuvaya veda etmişti. Kupada İspanya, finalde Almanya'yı 1-0 yenerek 44 yıl sonra tekrar şampiyon oldu. İspanya turnuvaya damga vururken 9 oyuncusu turnuvanın takımına seçilmişti. Ama turnuva her zaman Türkiye’mizin destansı performansı ve o meşhur gol müziği ile hatırlanacaktır. 2012: İspanya'nın Üst Üste Başarısı 2012'de Polonya ve Ukrayna'nın ev sahipliğinde düzenlenen turnuva, İspanya'nın üst üste ikinci şampiyonluğuna sahne oldu. İspanya, finalde İtalya'yı 4-0 yenerek tarihe geçerken turnuvayı üst üste kazanan ilk takım oldu. Fernando Torres, turnuva tarihinde 2 farklı finalde gol atan ilk futbolcu olurken bu turnuvada 26 kafa golü atılarak rekor kırıldı. İspanya ayrıca son 3 büyük turnuvayı (EURO 2008, 2010 FIFA Dünya Kupası) üst üste kazanarak tarihe adını altın harflerle yazdırmıştı. Bu turnuvada unutulmayan olaylardan biri de İngiltere’nin Ukrayna maçında Frank Lampard’ın çizgiyi geçen füzesinin gol sayılmamasıydı. Bu turnuvanın ardından takım sayısı 24’e çıkarken sonraki turnuva için gol çizgisi teknolojisinin kullanılması kararlaştırıldı. 2016: Portekiz'in İlk Zaferi ve İrlanda’nın İntikamı 2016'da Fransa'da 24 takımla düzenlenen turnuva, Portekiz'in zaferiyle sonuçlandı. Türkiye, Fatih Terim yönetiminde 4. kez turnuvaya katılım hakkı gösterdi. Elemelerde Türkiye, A grubunda Çek Cumhuriyeti, İzlanda, Hollanda, Kazakistan ve Letonya ile eşleşmişti. Beklentilerin altında kalan Milli Takımımız son İzlanda maçı öncesinde turnuvaya katılım hakkı elde etmek için en iyi üçüncü takım olmak zorundaydı yoksa turnuvaya katılamayacaktı. Ama bizim İzlanda’yı yenmemiz tek başına yeterli değildi. 6 farklı maçtan istediğimiz 6 sonucun yüzde 1.2 ihtimalle gerçekleşmesi gerekiyordu. Biz son anda Selçuk İnan’ın süper frikiği ile İzlanda’yı yenerken, Danimarka, Portekiz’e 1-0 yenildi, Slovenya puan kaybetti, Slovakya, Lüksemburg’u yendi, Polonya İrlanda’yı İspanya Ukrayna’yı Kazakistan da Letonya’yı yenince mucize şekilde Fransa bileti alıyorduk. Ancak Fransa’da şansımız bitecekti. Bu turnuvanın 24 takımlı düzenlemesi neticesinde 6 grupta yer alan en iyi 3.lerden ikisi bir üst tura çıkacaktı. Türkiye, D grubunda Hırvatistan, İspanya ve Çek Cumhuriyet ile eşleşmiş ve grubu 3. sırada tamamlamıştı. Türkiye’nin en iyi üçüncülerden biri olması için İtalya’nın İrlanda’dan sadece 1 puan alması yeterli olacaktı ancak İrlanda Robbie Brady’nin 85. dakikada attığı golle 30 yıl öncesinin intikamını alıyordu ve Mustafa Denizli’nin “İçimizdeki İrlandalılar” sözü akıllara geliyordu. Kader ya Türkiye’nin en iyi üçüncülerden olamadığı turnuvada en iyi üçüncülerden olan Portekiz zafere ulaşacaktı. Portekiz, F grubunu üçüncü bitirdiği turnuvada son 16’da Hırvatistan’ı çeyrek finalde Polonya’yı yarı finalde turnuvanın sürprizi Galler’i yenerek finalde ev sahibi Fransa’nın rakibi oldu. Finalde Ronaldo’yu kaybetselerde turnuva boyunca 1 şutu dahi olmayan Eder, uzatmada turnuvadaki tek şutuyla ağları sarsarak kupayı Portekiz’e getirmişti. Turnuvada Portekiz’in performansının yanı sıra Galler ve İzlanda da gösterdikleri performansla akıllarda kaldılar. İsveçli şarkıcı Zara Larsson’ın “This one is for you” şarkısı da yaz boyunca top hit listelerinden düşmeyecekti. 2020: Pandemi Gölgesinde Turnuva ve Türkiye’nin Hayal Kırıklığı Zevkli geçen 2019 yılının ardından heyecanla hazırlandığımız turnuvaya COVID-19 engel olacaktı. Evlere kapandığımız maçların oynanamadığı, televizyon kanallarından eski maçların yayınlandığı dönemde UEFA’dan erteleme kararı çıktı ve 2020 yılında yapılması planlanan turnuva, COVID-19 pandemisi nedeniyle bir yıl ertelendi ve 2021'de gerçekleşti. Bu turnuva, Avrupa'nın 11 farklı şehrinde oynandı ve rekor kırıldı. Türkiye, Şenol Güneş yönetiminde Fransa, İzlanda, Arnavutluk, Andorra ve Moldova ile eşleştiği H grubunu ikinci bitirerek 5.kez turnuva vizesi aldı. A grubunda İtalya, Galler ve İsviçre ile eşleşen A Milli Takımımız turnuvada 2 maçını kardeş ülke Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de oynamasına karşın sadece 1 gol attığı turnuvada 3 maçını da kaybetmiş ve hayal kırıklığıyla turnuvayı noktalamıştı. İtalya, finalde İngiltere'yi penaltılarla yenerek şampiyon olurken kaptan Bonucci’nin “It is coming to Rome!” sözü akıllarda kalacaktı. Turnuvada grup aşamasında gol rekoru kırılırken bu turnuvada VAR sistemi ilk kez kullanıldı. Sadece 2 maçta gol atılmazken birbirinden güzel gollere tanık olduk. Tabi bu turnuva Danimarkalı Christian Eriksen’in ölümden dönmesiyle de hatırlanacak. Finale kalan İngilizler bu sefer gerçekten eve dönüyor umuduyla çıktıkları finalde hayal kırıklığına uğrarken İngiltere’nin 1 numarası Jordan Pickford’un kurtardığı iki penaltı yeterli olmayacaktı. HEYECAN BAŞLIYOR! Almanya’nın ev sahipliğinde yapılacak olan 2024 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası 14 Haziran 2024 Cuma günü Almanya-İskoçya maçıyla başlayacak. Türkiye’mizin 6. kez boy göstereceği turnuva boyunca özel içeriklerle Linesman ekibi yine sizinle olacak. UEFA EURO 2024 başta olmak üzere bu özel içerikleri kaçırmamak için Linesman’le kalın… EURO 2024 ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • EURO 2024 - Avrupa Futbol Şampiyonalarında Yaşanan Unutulmaz Olaylar

    Herkese merhabalar. Malumunuz Euro 2024 geldi de çattı bile. Bu yazımda bendeniz sizlere Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihinde yaşanmış, mistik diye tabir edilebilecek olayları kaleme almaya çalışacağım. Hazırsanız başlayalım… Şimdiden keyifli okumalar. 1992 Avrupa Şampiyonu Danimarka Listemizin ilk sırasında en unutulmaz hikaye var. 1992 yılında düzenlenen Avrupa Şampiyonası öncesinde Danimarka kupaya katılma hakkı kazanamamıştı. O dönemki oyuncular ve teknik ekip de turnuvaya katılamamalarından dolayı tatile çıkmışlardı bile. Ancak hesaba katılmayan bir şey vardı, o da Yugoslav iç savaşıydı. Yugoslavya’da baş gösteren iç savaş nedeniyle Yugoslavya eleme grubunu lider tamamlasa da 1992 Avrupa Şampiyonası’na katılamadı. Yugoslavya’nın katılım hakkını alan takım ise eleme grubunu ikinci sırada tamamlayan Danimarka oldu. Yukarıda da bahsettiğim gibi Danimarka milli takımı o dönem tatildeydi ve bu turnuvaya hazırlanmaları için de yeterince zaman yoktu. Hazırlık kampı görmeden direkt turnuvaya giden takımı bir peri masalı bekliyordu. Grubunda ev sahibi İsveç, Fransa ve İngiltere vardı. Önce gruptan çıktılar, ardından da yarı finalde Hollanda’yı saf dışı bıraktılar. Finalde onları Almanya bekliyordu. Final maçını 2-0 kazanan Danimarka, tarihlerindeki ilk ve tek Avrupa Şampiyonluğu yaşadı. Bu hikaye de futbol tarihine geçmiş oldu. 2020 Avrupa Şampiyonası İkinci sıraya geldiğimizde ise her anlamıyla olay olan 2020 Avrupa Şampiyonası var. Nedeni ise çok basit: COVID-19 pandemisi. Bütün dünyayı saran pandemi 2020 yılında oynanması gereken şampiyona, 2021 yazında oynanmıştı. Tüm futbol dünyasını sarsan olay ise daha da trajikti. 12 Haziran 2021 tarihinde oynanan Danimarka – Finlandiya maçında, Danimarkalı Christian Eriksen maçın 42. dakikasında kalp krizi geçirdi. Beş dakika boyunca kalbi duran Eriksen, yoğun çabaların ardından hayata geri döndü ve hastaneye kaldırıldı. 12 Haziran 2021 tarihinden 31 Ocak 2022 tarihine dek sahalardan uzak duran Christian Eriksen, Brentford ile sahalara döndü. 15 Temmuz 2022 tarihinde de Manchester United’a transfer oldu. Danimarkalı oyuncu kalp pili ile yaşamına ve kariyerine halen devam ediyor. 2004 Avrupa Şampiyonası Geldik listenin üç numarasına. Bu şampiyona neden yer alıyor diyebilirsiniz ki hiç de şaşırmam. 2004 Avrupa Şampiyonası, Portekiz’de düzenlendi ve Cristiano Ronaldo’nun ilk Avrupa Şampiyonası turnuvasıdır. (Euro 2024 6.turnuvası olacak.) Bu bilgi bir yana bu listeye girmesinin ayrı bir nedeni var. O da turnuvanın şampiyonu. Turnuvayı kendilerine hiç şans verilmemesine rağmen Yunanistan kazandı. Peki bunu nasıl başardılar? Bu başarıyı, oynadıkları savunma futboluna borçlular. Oynadıkları 6 maçta toplam 7 gol atarak şampiyon oldular ve bu 7 gole karşılık toplam 4 gol yediler ki bu 4 golün hepsini grup aşamasında yediler. A grubunda ev sahibi Portekiz, İspanya ve Rusya ile karşılaştılar. 3 maçta topladıkları 4 puan ile grubu ikinci sırada bitirdiler ve son şampiyon Fransa ile eşleştiler. Güçlü rakibini 1-0 ile geçip, yarı finalde Çekya (o dönemki Çek Cumhuriyeti) ile karşılaştılar ve bu rakiplerini de 1-0 mağlup ettiler. Finalde rakipleri turnuvanın favorilerinden ve ev sahibi Portekiz vardı. Buldukları duran top golü ile birlikte maçı 1-0 kazanarak şampiyon oldular. Oldukça iyi savunma takımıydılar ve duran toplarda oldukça efektiflerdi. Ayrıca turnuva tarihinde yabancı teknik direktör ile şampiyon olan tek takım da Euro 2004 şampiyonu Yunanistan’dır. Teknik direktörleri Alman Otto Rehhagel idi. 2008 Avrupa Şampiyonası Listemizin son iki sırasını Türkiye’ye ayırmak istedim. Dördüncü sırada hepinizin hatırlayacağı Euro 2008 var. Hala da şarkısını dinlediğimiz ki ben bu satırları yazarken mırıldanıyorum, Euro 2008 oldukça iz bıraktı. Biz de Euro 2008’e imzamızı atmıştık. 8 yıl sonra bir Avrupa Şampiyonası’na katıldık ve bu şampiyonada grubumuz oldukça zorluydu. Ev sahiplerinden birisi olan İsviçre, Portekiz ve Çekya (o zamanki adıyla Çek Cumhuriyeti) ile aynı gruptaydık. İlk maçımızda Portekiz’e 2-0 mağlup olduk ki bu beklenen bir sonuçtu. İkinci maçımızda ise ev sahibi İsviçre ile oynadık ve 1-0 geri düştüğümüz maçta Arda Turan’ın 90+2’de attığı muhteşem golle 2-1 galip geldik. Dananın kuyruğu ise son maçta kopacaktı. Çekya karşısında son 15 dakikaya 2-0 geride girdik. Önce Arda Turan, ardından Nihat Kahveci’nin golleriyle 3-2 kazandık. Tabii bu maça damgasını vuran bir başka olay da Volkan Demirel’in kırmızı kart görmesi ve kaleye Tuncay Şanlı’nın geçmesi oldu. Bu sonuçla birlikte çeyrek finale yükselen millilerimizin rakibi Hırvatistan oldu. Oldukça zor geçen maçın 119. dakikasında geriye düşülmesinin ardından 120+2. dakikada Semih Şentürk’ün attığı mucizevi golle beraberlik yakalandı ve maçı penaltılara taşındı. Penaltılarda rakibimizi 3-1 yendikten sonra yarı finalde Almanya’nın rakibi olundu. Yarı finalde karşılaştığı rakibine 3-2 yenilen Türkiye, turnuvayı üçüncü sırada tamamlayarak bu peri masalını tamamlamış oldu. “Selçuk Geliyor, Gol de Geliyor!” Listenin sonunda aslında turnuva tarihinden değil de eleme tarihinden bir maç var. Tarihler 13 Ekim 2015’i gösterdiğinde Euro 2016 elemeleri son maçı olan Türkiye – İzlanda karşılaşması oynandı. Ay – yıldızlı ekibin şampiyonaya gidebilmesi için bu maçı kazanması ve bizi ilgilendiren diğer 6 maçın da istediğimiz gibi bitmesi gerekiyordu. Bunun matematiksel hesabı yapıldığında da 0.00046 gibi oldukça düşük bir ihtimal gözüküyordu. Diğer 6 maçın hepsi istenilen şekilde bitmiş ancak Türkiye – İzlanda karşılaşmasında istenen sonuç bir şekilde alınamıyordu. Her şey kötü giderken bir de 77. dakikada Gökhan Töre’nin kırmızı kartla atılması işin tuzu biberi oldu. Her şey bitti, turnuvaya gitme hayalleri suya düşerken dakika 88’de yapılan faul sonrası topun başına Selçuk İnan geçti. Dakika 89 olduğunda ise hepimizin kulaklarında o cümle çınladı: “Selçuk geliyor, gol de geliyor!” Selçuk’un attığı frikik golüyle birlikte o 0.00046’lık ihtimal gerçekleşmiş ve Euro 2016’ya katılma hakkı kazanılmıştı. EURO 2024 ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Milletler Ligi’nin İkinci Haftasını Kayıpsız Geçtik!

    Herkese merhaba! Milletler liginde ikinci haftayı da tamamladık. Sırasıyla Almanya, Sırbistan, Güney Kore ve ABD ile maçlar oynayan milli takımımız bu haftayı 4 galibiyet, 0 mağlubiyet alarak tamamladı. Bu sonuçların ardından da 6 galibiyet, 2 mağlubiyetle genel sıralamada ilk sekizdeki yerini dördüncü sıraya yerleşerek korudu. Şimdi sizinle her zaman yaptığımız gibi maçlarımızı inceleyelim. Hazırsanız başlayalım! Daha önce sizlere VNL oyuncu kadrolarının haftalık güncellendiğini söylemiştim. Bu haftanın kadrosu şu şekildeydi: Pasörler: Cansu Özbay, Elif Şahin Pasör Çaprazı: Melissa Vargas Smaçörler: Hande Baladın, Tuğba Şenoğlu İvegin, Derya Cebecioğlu, Ebrar Karakurt Orta Oyuncular: Eda Erdem(K), Zehra Güneş, Aslı Kalaç, Beyza Arıcı Liberolar: Simge Aköz, Gizem Örge, Ayça Aykaç Almanya 1 – Türkiye 3 Set Skorları: 25-20, 20-25, 19-25, 24-26 Karşılaşmanın MVP’si: 23 sayıyla Türkiye takımından Melissa Vargas Maça başlayan ilk altılar: Almanya’da Kastner, Kindermann, Alsmeier, Stigrot, Weitzel, Schölzel ve libero Pogany. Türkiye’de Elif, Vargas, Ebrar, Tuğba, Eda, Zehra ve libero Gizem. Maç Almanya’nın etkili oyunuyla başladı. Özellikle ilk sette ve ikinci setin ortalarına kadar devam eden süreçte manşet alamamamızın hücumlarımız üzerinde doğrudan etkisi oldu. Geçen haftayı sakatlığından dolayı oynamayan kaptan Eda’nın ritim bulmaya başlaması blokta top sektirme oranımızı ve haliyle de daha iyi savunma yapmamızı sağlamaya başladı. Aynı zamanda Zehra’nın toparlanmaya başlaması, smaçörlerimizin rakiplere göre ve maçın ivmesine göre değişimli oynaması bizim kendi oyunumuzu yeniden bulmamız sürecinde oldukça önemli oldu. İkinci seti aldıktan sonra ayağımızı gazdan hiç çekmeden maçı kapatmasını bildik. Gün geçtikçe form durumumuz yükseliyor. Sırbistan 1 – Türkiye 3 Set Skorları: 18-25, 31-33, 25-21, 21-25 Karşılaşmanın MVP’si: 31 sayıyla Türkiye takımından Melissa Vargas Maça başlayan ilk altılar: Sırbistan’da Mirkovic, Bjelica, Lozo, Lazovic, Kurtagic, Osmajic ve libero Popovic. Türkiye’de Elif, Vargas, Ebrar, Derya, Eda, Zehra ve libero Gizem. Bilenler bilir Sırbistan kadın voleybol takımı bizim en güzel anlarımızın sonunda karşımıza hep bölüm sonu canavarı olarak çıkmıştır. Geçen yıl oynanan Avrupa Şampiyonası finaliyle birlikte bu durumu tersine çevirmeye başlasak da yılların etkisiyle beraber konu Sırbistan’la maç yapmak olunca bizim oyuncularımız sahaya daha farklı bir bakış açısıyla çıkıyorlar. Bu maç da öyle oldu. Tabi rakibin as kadrosuyla alakası olmayan bir kadroyla oynaması bizim de ciddiyetimizin sendelemesiyle birlikte set kaybetmemize yol açtı desek sanırım yanlış olmaz. Daha önceki maçlara nazaran daha iyi alınan manşetler hücumda özellikle patlayıcılığı yüksek olan Derya ve Tuğba gibi oyuncularımızın etkinliğiyle birleşince ortaya bizim adımıza iyi bir maç çıkardı. Kazanmaya devam ettik. Güney Kore 0 – Türkiye 3 Set Skorları: 20-25, 15-25, 20-25 Karşılaşmanın MVP’si: 16 sayıyla Türkiye takımından Melissa Vargas Maça başlayan ilk altılar: Güney Kore’de Dahyeon, Dain, Jiyun, Hoyoung, Jeonyah, Sohwi ve libero Dahye. Türkiye’de Elif, Vargas, Tuğba, Derya, Beyza, Aslı ve libero Simge. İki takım arasındaki kalite ve oyun farkının ne kadar yüksek olduğunu anlatmak istesek sanırım sadece üç sette 15 blok yaptığımızı söylemek yeterli olacaktır. Daha az süre alan oyuncularımızla oynadığımız maçı oldukça rahat kazandık. Kazanma serimiz 4 maça çıktı. Bir de bu maçın hemen öncesinde açıklanan habere göre Zehra Güneş antrenmanda yaşadığı bir diz sakatlığının ardından VNL sürecini kendi adına tamamladı. Yıldız oyuncunun olimpiyat zamanına yetişmesi beklense de önümüzdeki haftalarda takıma tekrar katılmayacak. ABD 2 – Türkiye 3 Set Skorları: 25-21, 20-25, 21-25, 25-12, 12-15 Karşılaşmanın MVP’si: 2 sayıyla Türkiye takımından Melissa Vargas Maça başlayan ilk altılar: ABD’de Poulter, Thompson, Larson, Plummer, Rettke, Ogbogu ve libero Orantes. Türkiye’de Elif, Vargas, Ebrar, Derya, Eda, Aslı ve libero Gizem. Voleybolun milli takımlar açısından en büyük keyif noktalarından biri her zaman bu iki takımın karşılaşması olmuştur yıllarca. Çoğunlukla tie-break’te kazananın belirlendiği ve bütün setlerin çekişmeli geçtiği karşılaşmalar yıllardır devam ediyor. Bu yıl da bu gelenek bozulmadı. İlk seti kaybetmemize rağmen ikinci ve üçüncü setlerde özellikle Vargas ve Ebrar’ın birlikte çok iyi bitiricilikle oynaması bizi bir anda geçen yaza döndürdü. Derya’nın da kendisinden beklenenleri göstermeye başlaması hem bu maç için hem de gelecek için oldukça umut verdi. Daha sonra dördüncü sette yaşadığımız konsantrasyon kaybı belki de maçın elimizden kayıp gitmesine sebep olabilecekken beşinci sette Elif’in etkili servisleriyle birlikte yaptığımız geri dönüş maçı kazanmamızı ve dünya sıralamasındaki bir numaralı yerimizi korumamızı sağladı. Bu hafta aslında birçok olumsuzluğa rağmen 4/4 yaptığımız için kendimizi tebrik etmemiz gereken bir haftaydı. Nispeten rakiplerimizin bizim seviyemizden altta olması da işimizi kolaylaştırsa da maçlar sahada oynanırken hiçbirine direkt kazanırız diyemiyorsunuz haliyle. Hande’nin geçen haftadan başlayan sakatlığının geçmemesi, hafta içinde Tuğba ve İlkin’in sakatlıklar yaşayıp ritim kaybetmesi, Eda’nın kendi ritmini bulmak için çabalaması, Ebrar’ın zorlu ve yorucu bir kulüp sezonunun ardından yeniden smaçör oynamaya uyum sağlamaya çalışması derken karmaşık ve hangi maçta hangi smaçör ikilisiyle oynayacağımızı bilmediğimiz bir haftayı maçlarımızın hepsini kazanarak tamamladık. Tüm voleybol taraftarları hala neden üç liberoyla gittiğimizi sorguluyor kısmına ben de dikkat çekmek istiyorum ve kendimi sorgulayan grubun içine alıyorum. Üç libero götürüp birini smaçör olarak oynattığımızda belki manşet alma konusunda avantaj sağlayabiliyoruz ama hücumda çaprazımız veya oyunda olan diğer smaçörümüzü oldukça zor duruma düşürüyoruz. Bu hamlenin set sonlarında veya kritik anlarda bize yarar sağlayabileceğini biliyorum ve buna rağmen bir plan dahilinde rakiplerinde bekleyebildiği bir hamle haline gelmiş olmasının zararının daha çok olduğuna inanıyorum. Bunun yerine bir defansif yönü kuvvetli olan smaçörü kadroya eklemenin özellikle en iyi manşet alan smaçörümüz olan Hande sakatken önümüzdeki maçlarda bizim daha çok işimize yarayacağını kendi bakış açımla size ifade etmek istiyorum. Elbette bu bir yorum. En doğrusunu bize madalyaları getiren oyuncular ve teknik ekip biliyordur. İkinci etabın tamamlanmasının ardından küçük bir aradan sonra başlayacak olan üçüncü etap maçları Çin’de oynanacak. Maç takvimimiz ise şöyle: 12.06.2024 | 12.00 | Türkiye – Tayland 13.06.2024 | 15.30 | Dominik Cumhuriyeti – Türkiye 15.06.2024 | 15.30 | Çin – Türkiye 16.06.2024 | 12.00 | Türkiye – Brezilya Üçüncü etabın sonunda tekrar görüşünceye dek sağlıcakla kalın Linesman’le kalın… Voleybol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • UFC'nin Haziran (2024) Ayı Panoraması

    UFC haziran ayında ikisi ana etkinlik üçü de dövüş gecesi olmak üzere toplamda 5 etkinlik gerçekleştirecek. Bir kemer maçına tanık olacağımız bu ayda UFC yıllar sonra Louisville’e geri dönecek ve tarihinde ilk kez Suudi Arabistan’da dövüş gecesi düzenleyecek. UFC 302: Makhachev vs Poirier (1 Haziran – Newark, NJ) Gecenin ana karşılaşmasında UFC Hafif Sıklet Şampiyonu Islam Makhachev (25-1) ile Dustin Poirier (30-8-1 NC) UFC Hafif Sıklet kemeri için karşı karşıya gelecek. Belki de Dustin’in “Elmas’ın” son maçı. MMA’i sevme nedenlerimizden biri olan Dustin bu kemeri almak için her yolu deneyecek. Ama karşısında da doğduğundan beri şampiyon olmak için eğitilmiş ve bunu da başarmış bir isim olacak. Islam Makhachev. Islam, UFC’ye geldiğinden beri harika bir işe imza attı ve sonunda kemeri aldı. Bu mirası devam ettirmek isteyecektir. Islam bir güreş ustası. Güreşte ona kimse su dökemez. Dustin ise tam bir boksör. Ayakta belki de UFC’nin görmüş olduğu en iyi isim. Stiller çarpışacak ve sonunda bir isim zafere ulaşacak. Dustin’in bu maçta kızını da en ön sırada oturtacağını ve maçını izleteceğini hatırlatalım. Yani Dustin farklı bir motivasyonla geliyor. Islam’ın köşesinde ise efsane Khabib Nurmagomedov olacak. Yani Islam da aynı şekilde geliyor. Ayrıca bu Islam’in ilk hafif sıklet kemer savunma maçı. Çünkü Volkanovski alt sıkletten gelmişti. Hikaye bol, motivasyon çok. Elmas bir kez daha parlayabilecek mi yoksa Islam, Elmas’ı sonsuza kadar yok mu edecek? Gecenin yan ana karşılaşmasında Sean Strickland (28-6) ile Paulo Costa (14-3) karşı karşıya gelecek. Orta sıklet kemer potasını şekillendirecek bir maç olacak. Strickland ayakta tam bir usta. Vuruşlarını seçerek ve isabetli atıyor üstüne de iyi savunma yapıyor. Costa ise hemen bitirmeye oynayan ve bitirici yumruklar atan bir isim. Stratejisi aynı olacaktır. Ama Costa için bir sorun var. Kondisyon. Üç rauntluk maçlarda bile nefes nefese kalıyor. Bu nedenle bitirmek istiyorsa geç kalmamalı. Strickland mesafede dövüşüp Costa’yı yorarak maçı almak isteyecektir. Costa, Strickland’ı silebilecek mi yoksa Strickland yine zafere mi ulaşacak? UFC on ESPN 57: Cannonier vs Imamov (8 Haziran – Louisville, KY) UFC en son Louisville’e geldiğinde daha Dustin Poirier, Conor McGregor, Khabib Nurmagomedov gibi isimler piyasaya çıkmamıştı. Eski WWE güreşçisi Matt Riddle o zaman profesyonel karma dövüş sanatları ustası ve UFC kadrosundaydı. Diego Sanchez daha yeni yeni piyasa yapmıştı. Sene kaçtı? 2011. UFC 13 senenin ardından Louisville’de olacak. Gecenin ana karşılaşmasında Jared Cannonier (17-6) ile Nassourdine Imamov (13-4-1 NC) karşı karşıya gelecek. Cannonier’in artık son demleri. 40 yaşına geldi. Son bir kez kemere gitmek istiyorsa maçı almak zorunda. Ama onun yerini almak isteyen aç bir genç aslan var. Nassourdine Imamov. Imamov, son 6 maçında sadece 1 kez yenildi ve 4 kez kazandı (1 NC). Imamov biraz kontrollü dövüşen bir isim. Maçta kontrolü bırakmayıp mesafede yaş avantajını da kullanarak Cannonier’i yenmeye çalışacak. Cannonier biraz daha bitirici Imamov’a kıyasla. Ama erkenden enerjisini tüketmek istemeyecektir. Bizleri biraz kontrollü bir maç bekliyor. Zafer yaşlı kurt Cannonier’in mi olacak yoksa aç genç aslan Imamov’un mu? UFC Vegas 93: Perez vs Taira (15 Haziran – Las Vegas, NV) Gecenin ana karşılaşmasında Alex Perez (25-8) ile Tatsuro Taira (15-0) karşı karşıya gelecek. Özellikle tıkanan sinek sıklette şampiyon Alexandre Pantoja’ya rakip aradığımız bu dönemde sıkletin geleceğini ilgilendirecek önemli bir maç. Perez aldığı son Matheus Nicolau galibiyeti ile adeta hayata döndü ve kemer potasında kalmak istiyor. Ama işi hiç ama hiç kolay değil. Tatsuro Taira inanılmaz bir “hype” treni ile geliyor. 5 maçtır UFC’de ve hepsini kazandı. Grappling de iyi seviyede 7 submissionlı galibiyet aldı. Bu da Perez’i endişelendirecek bir şey. Perez bu nedenle nakavtı arayabilir. Taira işi grappling’e döküp submission ile galibiyet almak isteyecektir. Sinek sıkletin geleceği için önemli bir maç. Zafer kime gidecek? UFC on ABC 6: Whittaker vs Chimaev (22 Haziran - Suudi Arabistan) UFC tarihinde ilk kez Suudi Arabistan’da olacak. Bizleri de ana etkinlik seviyesinde bir kart bekliyor… Gecenin ana karşılaşmasında Robert Whittaker (25-7) ile Khamzat Chimaev (13-0) karşı karşıya gelecek. İnanılmaz bir maç bizi bekliyor. Kazanan yüksek ihtimalle orta sıklette kemere gidecek. Robert adı üstünde tam bir yırtıcı. Nakavt gücü olan bir isim. Karşısında tam bir grappling ustası Khamzat olacak. Khamzat’a bu noktada orta sıklette grappling’de kimse aşık atamaz. Maçta yine aynısını yapacaktır. Daha ilk saniyede takedown arayacaktır ve maçı yere almaya çalışacaktır. Ancak Whittaker eski bir serbest stil güreşçi ve güreşi iyi seviyede. Yani bunları savunabilir. Ama Khamzat’ın seviyesini düşündüğümüzde bu zor görünüyor. Ancak Khamzat işi yere alamazsa işte o zaman sıkıntı yaşayabilir. Çünkü Whittaker ayakta ve mesafede iyi dövüşen bir isim ve Khamzat bu konuda onun kadar iyi değil. Bu maç 5 raunt olacak ve Khamzat’ın özellikle Usman maçında öne çıkan kondisyon sorunları bu maçta başını çok fena ağrıtabilir. Bizleri harika bir maç bekliyor. Gecenin yan ana karşılaşmasında Sergei Pavlovich (15-2) ile Alexander Volkov (37-10) karşı karşıya gelecek. Ağır sıklet kemer potasını etkileyecek önemli bir Rus Derbisi. Pavlovich bir nakavt makinesi. Vuruşları seçerek, isabetli ve o kadar sert atıyor ki o yumruk geldiğinde ışıklar kapanıyor. En son Tom Aspinall’e yenilerek kemer şansını kaybeden Pavlovich bu maçı almak zorunda. Karşısında ise benzer şekilde nakavt uzmanı olan Volkov var. Ama Volkov biraz daha komple bir stile sahip ve kendisinden daha güçlü nakavt gücüne sahip isimlere karşı grappling’ini de kullanmaktan çekinmiyor ama bu cüsseye sahip Pavlovich’i yere alabilir mi orası soru işareti. UFC yazısız bir kural vardır. “Ağır sıklet maçları her zaman eğlencelidir.” bunu sakın unutmayın ve bu maçı kaçırmayın. Gecenin bir diğer önemli karşılaşmasında Johnny Walker (21-8-1 NC) ile Volkan Özdemir (19-7) karşı karşıya gelecek. Hafif ağır sıklette kemer potasını yeniden şekillendirecek bir karşılaşma. Johnny Walker için duraklama dönemi sona erdi mi derken aldığı Magomed Ankalaev yenilgisi ile tekrardan fabrika ayarlarına döndü. Kemere yürümek istiyorsa bu maçı almak zorunda. Volkan Özdemir kariyerinin şu noktasında altın değerinde bir fırsat var. Yıllar önce Daniel Cormier ile kemer için karşılaştığı maçtan sonra işler yolunda gitmedi ama yine de kendisini kemer potasına sokabilir. Maçı bitiriş ile almak onun planları arasında zira 19 galibiyetinin 14’ünde rakiplerini bitirdi. Ama dikkatli de olmalı çünkü Walker ayakta oldukça eksantrik bir stile sahip ve sıra dışı bir tekme veya yumrukla maçı alabilir. Onun sorunu ise çenesi. Camdan hallice bir çenesi var ve bu ona sorun yaşatabilir -tabi Volkan yakalarsa-. Gecenin maçı olmaya aday bir karşılaşma. Saati de güzel. Daha ne olsun? UFC 303: McGregor vs Chandler (29 Haziran – Las Vegas, NV) “The one”, “The only” eşi benzeri olmayan efsane “Notorious” Conor McGregor bu kartta yıllar sonra kafeste olacak. Sakın ama sakın kaçırmayın! Gecenin ana karşılaşmasında Conor McGregor (22-6) ile Michael Chandler (23-8) karşı karşıya gelecek. Maç 77 kiloda yarı orta sıklette (velter sıklet) yapılacak. Conor, yaklaşık 3 senelik aranın ardından kafeste olacak. Conor için son yıllar zorlu geçti. Üst üste mağlubiyetler, Dustin maçında ayak bileğinin kırılması… Çok ara verdi ve artık onun UFC’ye; UFC’nin de ona ihtiyacı var. Kamp programının nasıl geçtiğini bilmiyoruz. Bu nedenle nasıl bir Conor göreceğiz emin değiliz. Ama sağlam bir kamp yaptıysa yenemeyeceği adam yoktur Conor’ın. Bu unutulmamalı. Rakibi Chandler için de benzer şeyler söyleyebiliriz. Son maçlarını kaybetti ve Conor maçı tam 1.5 sene bekledi. 2023’ü boş geçti. Onun da dövüşmeye ihtiyacı var. Grappling konusunda usta. Bu nedenle bu maçta onu grappling kullanırken görebiliriz. Çünkü Conor’ın en zayıf noktası o. Tabi bunu sahip olamadığı Fight IQ ile birleştirmeli. Yoksa Conor’a yakalanacaktır. Conor ayakta üstün. Chandler ise yerde. Bakalım zafer kime gidecek? Bu maçı sakın kaçırmayın. Gecenin bir diğer önemli bir karşılaşmasında Ian Garry (14-0) ile UFC sansasyonel bir giriş yapan Michael Page (22-2) karşıya gelecek. Gecenin maçı olmaya aday bir karşılaşma. Ian Garry, UFC’ye geldiğinden bu yana tartışmaların odağında. Dövüş hayatından çok aşk hayatı konuşuluyor. Michael Page ise benzer şekilde dövüşünden çok kafes içinde yaptığı şovları konuşuluyor. Ama kafesin kapısı kapandığında sadece dövüşleri konuşulacak. Garry biraz mesafede dövüşen bir isim. Bu ona özellikle Charles Oliveria’nın takımına (Chute Boxe) geçtikten sonra işe yaradı. Bu maçta da benzer şekilde dövüşecektir. Michael Page ise tam bir nakavt ustası. Bu maçta da buna imza atmak isteyecektir ve Garry’i yakalarsa uyutabilir. Kafes içi ve kafes dışı harika bir karşılaşma. Sakın kaçırmayın! UFC’de YAZ ATEŞİ! UFC’de artık yaz geldi. UFC yaz aylarının ilkinde 5 etkinlikle bizleri adeta ateşlendirecek. Kendinize soğuk bir içecek hazırlayın ve bu kartları sakın ama sakın kaçırmayın! Bu kartların detaylı analizleri için sevgili Arda Şahin ve Caner Altıntaş’ın yer aldığı Kroşe programımızı da takip etmeyi unutmayın! Dövüş sporları ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Real Madrid!

    2023/2024 sezonunun sonunda Şampiyonlar ligi finalinde buraya kadar gelmeleri kamuoyunca beklenmeyen Alman ekibi Dortmund ile bu kupanın gediklisi ve genelde sahibi Real Madrid karşı karşıya geldi. Maç önü kadrolara baktığımızda her iki ekipte de ciddi bir eksik bulunmuyordu. Maça Real Madrid topa hakim olarak başlasa da gösterilen etkinlik açısından Dortmund adeta domine etti diyebiliriz. Terzic ve ekibi, takım boyunu kısa tutarak kaptıkları toplarla karşı ataklar geliştirerek pozisyona girmeyi hedefledi ve bu konuda da başarılı oldular. 21. dakikada Hummels’in enfes ara pasında Courtois ile karşı karşıya kalan Adeyemi, Belçikalı devi çalımlamaya çalışınca açısını kaybetti ve çok net bir fırsattan yararlanamadı. Bu pozisyondan yaklaşık 2 dakika sonra yine savunma arkasına sarkan Füllkrug’un vuruşunda top direkten döndü ve Dortmund 2 dakika içerisinde 2 çok net fırsatı harcamış oldu. Yine birkaç ufak girişimde bulunsalar da bitiricilik konusunda sıkıntı yaşayınca devre 0-0'lık eşitlikle sona erdi. Bu devrede en çok göze çarpan şey ise Dortmund’un fiziksel gücü ve takım halinde hareket etmeleri oldu. İkinci yarıda ise ilk yarıya göre adeta siyah ile beyaz iki gibi 2 farklı devre seyrettik. Ancelotti’nin öğrencileri devreye daha hırslı ve istekli başladı. Vinicius ve Bellingham ile art arda pozisyonlardan yararlanamayan İspanyol ekibi golü kornerden Carvajal ile buldu. Ön direğe çok iyi hareketlenen tecrübeli bek takımını finalde 1-0 öne geçirdi. Golden sonra ivmeyi de arkasına alan Real, birkaç dakika sonra da Vini ile 2. golü buldu ve maçın fişini çekti. Böylelikle yine bir finalde Real Madrid kazanmış oldu. Real Madrid, tecrübesiyle, sakinliğiyle ve bariz kalite farkıyla bu finali de kazanmasını bildi. Maçta bireysel performanslara baktığımızda kaybeden ekipte Schlotterbeck, Hummels ve Maatsen benim beğendiğim isimler oldu. Adeyemi takımı adına hayal kırıklığı olurken, Sancho gibi bir ismin daha fazla sorumluluk almasını bekledim. Galip takımda ise Carvajal, attığı gol dışında yaptığı bindirmeler, savunmadaki katkıları ve sahaya kattığı sertlik ile maçın yıldızıydı. Kariyerinin son maçında yine işini layığıyla yapan Kroos da günün iyi isimlerindendi. Hem uzun sakatlıktan dönmesi hem de maç eksiği olmasına rağmen Belçikalı Courtois yine kaleyi kapladı ve güven verdi. Arda Güler’imizin de ilk sezonunda Şampiyonlar Ligi kazanması bizler adına sevindirici oldu. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • UFC 302’de Sürpriz Yok!

    UFC’de dolu dolu geçecek olan yaz sezonu UFC 302 gecesi ile başladı. UFC 302, bu sabaha karşı New Jersey’deki Prudential Center’da yapıldı. Gecenin ana maçında UFC hafif sıklet şampiyonu Islam Makhachev ile Dustin Poirier karşı karşıya geldi. Yan ana maçta ise eski orta sıklet şampiyonu Sean Strickland ile Paulo Costa kozlarını paylaştı. Gecenin sonunda kazananlar beklenildiği gibi Islam Makhachev ve Sean Strickland oldu. Islam Makhachev, ilk kez gerçek bir hafif siklete karşı kemer koruma maçına çıktı. Charles Oliveira’yı yenip kemeri kazanan Makhachev, ilk iki unvan koruma maçında tüy sıklet şampiyonu Alexander Volkanovski ile karşılaşmıştı. Zor geçen ilk maçı puanla kazanmış, ikinci maçı ise nakavtla almıştı. UFC, bu kez Islam Makhachev’e hafif sikletin elit isimlerinden Dustin Poirier’i rakip olarak verdi. Yıllardır siklette kemer hedefiyle mücadele eden fakat bir türlü kemeri kazanamayan Poirier, kemeri kazanmak için belki de son bir fırsat yakaladı. Poirier, daha önce Max Holloway’i yenip geçici kemeri kazanmış fakat asıl kemer maçında Khabib Nurmagomedov’a mağlup olmuştu. Daha sonra Charles Oliveira’ya yenilip tekrar hafif sıklet kemeri şansını kaybetmiş, ardın Justin Gaethje’ye nakavt olarak BMF kemerini de alamamıştı. Herkes Poirier için yolun sonu geldi diye düşünürken Benoit Saint-Denis’i son maçında nakavt ederek bir kez daha kemer maçına çıkmaya hak kazandı. Maçtan önce favori olan taraf net bir şekilde Islam Makhachev’di. Islam’ın klasik Dağıstanlı tarzı bir yer oyunu olması ve rakiplerine güreş yeteneğiyle net üstünlük kurabilmesi onu öne çıkaran noktaydı. Dustin Poirier’in 5 yıl önceki Khabib Nurmagomedov maçı bu karşılaşmaya hep referans gösterildi. O maçta Khabib, çok üstün bir performans göstermiş Poirier’i 3.raundda pes ettirmişti. Poirier’in bu maçı kazanması için Islam ile ayakta olabildiğince fazla boks yapması gerektiği düşünülüyordu. Maçın başlangıcı beklenen gibi oldu. Islam Makhachev, ilk raundun başında Dustin Poirier’i yere almayı başardı ve raundun sonuna kadar rear naked choke tekniğiyle submission aradı. Poirier, sakin kalarak ilk raundu tamamlamayı bildi. İkinci raund ile birlikte Poirier, Islam’ın takedownlarına cevap vermeye başladı. Islam, bazı takedown denemelerinde başarısız olsa da Poirier’i kontrol ederek raundları aldı. Dustin Poirier’in güreş savunmasında ilk raunda göre iyi olması ayakta daha fazla şans bulmasını sağladı. Fakat Islam’ın takedown tehditleri Poirier’in ayaktaki etkinliğini zayıflattı. Yine de üçüncü ve dördüncü raundlarda iyi fırsatlar yakaladı. Poirier, taraftar desteğini de arkasına alarak rakibinin üzerinde baskı kurmaya çalıştı, Islam Makhachev de bu ataklara cevap verdi ve maç oldukça heyecanlı bir hale geldi. Beşinci raunda girildiğinde puanlamada Islam Makhachev’in net üstünlüğü olduğu vardı. Dustin Poirier’in maç içerisinde yükselen performansı ve özgüveni bir sürpriz yaşanma ihtimalini herkesin aklına getirdi. Islam, raundun ortalarına doğru yaptığı takedown ile bu ihtimalin önüne geçti, peşinden bu takedownu d’arce choke tekniğine bağladı ve Dustin Poirier’i boğarak pes ettirdi. Maçtan sonra Islam Makhachev ve bu maçta köşesinde koçluk yapan Khabib Nurmagomedov büyük bir sevinç yaşadı. Islam, maçtan sonra Joe Rogan’a verdiği röportajda yarı orta sıklet kemerini hedeflediğini söyledi. Diğer tarafta kemer kazanma şansını bir kez daha kaybeden Dustin Poirier ise ailesi ile geleceğini görüşeceğini söyleyerek emeklilik sinyali verdi. Gecenin yan ana maçında Sean Strickland ile Paulo Costa karşı karşıya geldi. Orta sıkletteki kemer yarışını direkt etkileyecek karşılaşmayı Strickland puanla kazandı. Strickland, 5 raundluk maçı başından sonuna kadar domine etti. Sürekli öne adımlayarak Costa’nın oyununu bozdu. Costa’nın güçlü olan patlayıcı yumruklarını bu şekilde önlemeyi başardı. Strickland, boks tekniğini yine çok iyi kullanarak rakibine net bir üstünlük kurdu. Buna rağmen puanlamada bir hakem skandal bir karar ile 49-46 Paulo Costa lehine puanlama yaptı. Diğer iki hakem 50-45, 49-46 Strickland lehine puanlayınca maçı Strickland ayrık karar ile kazanmış oldu. Sean Strickland, bu galibiyetle birlikte UFC orta sıklet sıralamasında birinci sıradaki yerini korudu. Dövüş sporları ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

bottom of page