top of page

Arama Sonuçları

"" için 1158 öge bulundu

  • 113. Grand Prix Galibi George Russell - 2022 Brezilya GP

    Herkese merhabalar. Bugün sizlerin karşısına Formula 1'in Brezilya hafta sonu ile çıkıyorum. Brezilya, genel itibariyle eğlenceli ve ilginç geçti. Hepsine değineceğiz, keyifli okumalar! George Russell, artık bir Grand Prix galibi! Belki de onun adına çok geç kalınmış bir galibiyet bu zafer. Geçtiğimiz sezon takıma katılırken sondan bir önceki hafta sonunda yarış kazanacağı söylense buna inanmazdı sanırım. Ki takımın durumuna baktığımız zaman Lewis Hamilton'ın da hala galibiyeti bulunmuyor. Ama takımın geliştiğini görebiliyoruz. Hafta geneline bakacak olursak antrenman seanslarında, sprint yarışında gerçekten güçlü performans sergilediler. Hem Ferrari'ye hem de Red Bull'a göre. Sprint yarışında aracın ne kadar kuvvetli olduğunu bize iki Mercedes pilotu da göstermişti. Özellikle George'un Max'e yaptığı ataklar bize geçtiğimiz sezon Lewis ve Max arasında gerçekleşen çekişmeyi hatırlattı. Ana yarışta da George kontrolü sağladı ve sorunsuz bir şekilde devam etti. Takım da her iki pilotu çok iyi yönetti ve maksimum sonuç geldi. Lewis Hamilton, yarış içerisinde Max ile bir temas yaşadı. Max, bu temas sonrası 5 saniye ceza aldı. Her iki araçtan da bazı parçalar kırıldı fakat daha fazla hasarı sanırım Max aldı. Red Bull için ilginç bir hafta sonuydu. Red Bull için bu sezon özelinde beklenenin dışında bir üç gün izledik bence. Sonuç olarak şampiyon bir takım ve şampiyon bir pilotları var. Onları galibiyet için hedefe koymak oldukça doğal. RedBull'da Max'in ve takımın şampiyonluğu ortaya çıkınca gözler Perez'in ikinciliğine çevrildi. Perez'de bu hafta sonu boyunca hep bunun üzerinde durdu. Yarışta Max belirli bir noktaya kadar geride kaldı. Bunun en temel sebebi Lewis ile yaşadığı temas sonrası aracın hasar görmesi muhtemelen. Perez ise iyi götürdüğü bir yarışı yanlış lastik seçimiyle gerileyerek bitirdi. Lastiklerini iyi saklayamadığı için Meksikalı pilot geriye düştükçe düştü. O sırada Max'te Perez'in önündeki Alonso'yu geçmesi için Perez'in önüne geçti. İspanyol pilotu geçemeyince Max'e yerini vermesi söylendi. Max ise "Benden böyle bir şey istemeyin. Bunun gerekçelerini geçtiğimiz yaz anlattım. Bir daha bana bunu söylemeyin. Tamam mı?" dedi. Yarış sonunda bu açıklama üzerine konuşan Checo ise "İki şampiyonlukta da payım var. Yaptığı nasıl birisi olduğunu gösteriyor." dedi. Yani Red Bull'da sezon sonunda ortam gerildi. Bakalım son yarış hafta sonunda Leclerc'den fazla puana ihtiyacı olan Perez nasıl bir performans sergileyecek, göreceğiz. Ferrari'de klasikleşen 2022 sezonu devam ediyor. Ferrari, Sainz özelinde iyi bir hafta sonu geçirdi. Ya da Sainz kendisine bu başarıyı yarattı. Sprint yarışında 2. sırayı, Ana yarışta ise 3. sırayı aldı. Leclerc ile çok ilginç bir Cuma geçirdiler. Sıralama seansında yağmurun yoğun olmadığı zaman yağmur lastikleri ile Leclerc'i piste çıkardılar. Leclerc tur atamadan 10. oldu. Sprint yarışında da sadece 4 sıra kazanan Leclerc, 3 baş takımın 6 pilotu arasında son sıradaydı. Ana yarışı ise bence onun adına iyi bir sonuç olan 4. sırada tamamladı. Leclerc, şampiyonluk hedefi ortadan kalkınca konsantrasyonunu kaybetmiş gibi görünüyor. Sainz ise pilotlar sıralamasında bir üst basamağa çıkmaya çalışıyor. Geri kalanlar haricinde Red Bull'lardan bile iyi bir Alonso gördük! 41 yaşındaki İspanyol pilot, takım arkadaşı Esteban Ocon ile yaşadığı sorunlar sebebiyle çok sinirli olmasına rağmen yarışı 5. sırada tamamladı. Ocon ise 8. sırada tamamlayarak 4 puanı hanesine yazdı. Alpine için oldukça verimli bir yarıştı. Bottas, iyi bir mücadele örneği göstererek 9. sırada yarışı tamamladı ve 2 puan elde etti. Bu puanları 5 pilotu geçerek elde ettiğini de hatırlatalım. Sezonun sonuna doğru performansını arttıran Aston Martin ise 1 puan elde etti. Stroll 10, Vettel 11. oldu. Son yarış hafta sonunda Vettel'in emeklil olacağını da unutmayalım. Bir yazımızın daha sonuna geldik. Brezilya Grand Prixi'ni sizler için ele aldım. Artık bir yarış kaldı, Abu Dhabi... Vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkürler. Abu Dhabi'de görüşmek üzere, hoşça kalın!

  • 2022 Fifa Dünya Kupası - E Grubu

    Dünya Kupası’na çok az bir vakit kala, son 3 şampiyondan ikisinin yer aldığı E Grubu dikkat çekiyor. Almanya ve İspanya gibi iki büyük futbol ekolünün olduğu grupta rekabet sadece bu Avrupa takımları arasında geçecek gibi görünüyor. Diğer iki takımsa genç yetenekleri ve son dönemde Avrupa’ya yolladığı oyuncularla dikkat çeken Japonya ve grubun yetenek, kalite farkına cevap veremeyecek durumda olan Kosta Rika. Almanya Almanya, 2014’te Dünya Kupası’na uzanmış ve şampiyonluğun favorilerinden biri olarak kupayı kaldırmıştı. O zamandan bu zaman geçen sürede hem jenerasyon hem de teknik heyette değişiklikler oldu. Uzun yıllardır milli takımın başında görevde olan Löw, 2021 Temmuz ayında EURO2020’den sonra veda etmiş yerine daha önce Löw’ün yardımcılığını yapmış ve Bayern Munich ile şampiyonluk yaşamış Hansi Flick getirilmişti. Dünya Kupası elemelerinde gösterdiği 9 galibiyet ve tek yenilgiyle birlikte gruplarını domine etmişlerdi. Yakaladıkları 3,6 gol ortalaması ve 10 maçta kalesinde gördükleri sadece 4 golle birlikte rakiplerine gözdağı vermişlerdi. Yakaladıkları yeni jenerasyonu tecrübeli oyuncularla birlikte harmanlayarak ortaya güzel bir uyum çıkarmayı bildiler ancak eleme grubundaki rakipleri Almanya gibi üst düzey takımlarla yarışacak durumda olmadığı için belki bu başarıyı bir kıstas olarak görmeyebilirsiniz. Jenerasyon değişikliğiyle birlikte genç oyuncu sayısında artış olsa da turnuvaya katılacak gençler için bu tabir yaşları için uygun olsa da forma sürelerine bakıldığında aynı durum geçerli değil gibi duruyor. Çoğu genç oyuncunun kendi kulüplerinde forma süresi bulduğunu ve formda geldiğini görüyoruz. Az önce de değindiğim gibi tecrübeli ve artık son Dünya Kupası’nı oynayacak isimlerle birlikte oluşturdukları kadronun meyvesini yiyebilecekler mi merak konusu. Kadro yapısına baktığımızda ise orta sahadaki oyuncuların çoğunun prime dönemini yaşadığını görüyoruz. Verebilecekleri maksimum performansı göstereceklerini düşünüyorum. İlkay ve Kimmich gibi formda ve hazır şekilde gelen iki önemli merkez oyuncusunun önünde de Müller gibi bir lider karakter var. Bu üç oyuncunun oynayacakları oyunun Almanya açısından çok kritik bir öneme sahip olduğu kanısındayım. Her ne kadar yetenek olarak üst düzey bir takım olsa da yeni jenerasyonun etkisiyle birlikte 8 yıl aradan sonra kupaya ulaşabilecekler mi, göreceğiz. İspanya Grupta yer alan diğer Dünya Kupası sahibi; İspanya. Aslında Almanya’nın içinde bulunduğu durumun birebir aynısı olmasa da benzerini İspanya için de söylemek mümkün. İspanya’da şu anda Almanya gibi bir geçiş sürecinde bulunuyor. Kadronun çoğunluğunun genç nesilden oluştuğunu görsek de yine de kadroda bulunan tecrübeli isimler de var. Topa sahip olma ve pas oyununa dayalı sistemlerini aynı şekilde devam ettiren İspanya’nın öne çıkan en büyük eksiği hücumdaki ve savunmadaki derinliğin zayıf olması gibi görünüyor. Özellikle santrafor hattında ciddi bir bitiricilik sorunu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Morata, Sarabia, Iglesias gib isimlerin artık kariyerlerinin son 4-5 sensini yaşadığını ve kariyerleri boyunca üst düzey seviyelerde bitirici özelliklerinin olmayışı İspanya açısından sorun oluşturacak gibi duruyor. Bu isimler elbette yetenekli oyuncular ancak son dönemde gösterdikleri performanslara da baktığınızda bunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Ayrıca hücum hattındaki genç isimlerin de önceki jenerasyona göre aynı kalitede olduğunu söylemek bana kalırsa biraz abes kaçıyor. Daha doğrusu, maça etki etme konusunda bu oyuncuların, belki yaşlarının da etkisi de olabilir, zayıf kalıdğını düşünüyorum. Orta sahaya baktığımızda Kupa’ya formda gelen tek ismin Rodri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Orta üçlü nasıl şekillenir kestirmek güç ancak Pedri ve Gavi gibi iki yetenekli dinamik oyuncunun özellikle Almanya ve Japonya maçlarında sahada olması gerektiğini düşünüyorum. Orta alandaki hareketliliği sağlamak ve rakibin hareketliliğini takip etmek turnuvada sonuca gitmek istiyorsanız kaçınılmaz işlerden geliyor. Bu noktada Busquest’in tecrübesinden faydalanırken onun hareketlilik konusunda zaafını da bu oyuncularla kapatmak gayet mantıklı duruyor. İspanya’nın göze çarpan en büyük sorunlardan biri de savunmacılar. Aslında kadronun genelinde baktığımızda yetenekli olmalarına karşın kupaya uzanacak veya yarı-final oynayacak kadar kaliteli oldukları konusunda çekincelerim var. Bu aynı şekilde savunma oyuncuları için de geçerli. Stoper tandeminde de yeterli agresiflik seviyesini ve performansı verecek oyuncuların olmadığı kanaatindeyim. Sergio Ramos gibi bir isim varken ve formda devam ederken, Dünya Kupası kadrosunda olmayışı İspanya adına bana kalırsa büyük eksiklik. Takımı ateşleyebilecek, liderlik edebilecek, doğru reaksiyonu gösterebilecek oyuncunun olmayışından da İspanya biraz çekecektir. Bunu sağlayabilecek Jordi Alba olsa da Ramos kadar olacağını sanmıyorum. Bakalım İspanya yeni jenerasyonla neler yapabilecek, bekleyip görececğiz. Japonya Asya elemelerinden gelen takımlardan biri de Japonya oldu. Hem saat farkı hem de rekabet-kalite seviyesi olarak pek izleyemediğim bir Japonya. Her katıldıkları turnuvada gösterdikleri çaba ve azimle takdir toplasalar da turnuvada ileri seviyelere gidebilmiş değiller. Aslında Asya ülkeleri ve oyuncularına karşı Avrupa’da yükselen bir ilgi var. Son dönemde Japon oyuncuların çoğunun Avrupa’nın basamak takımları diyebileceğimiz takımlarda boy gösterdiğini görüyoruz. Takım olarak Avrupa futboluna aşina olmaları gruptaki Almanya ve İspanya gibi takımlara karşı bir avantaj gibi duruyor. Oyuncuların çoğunun da Almanya Bundesliga’da oynuyor oluşu da Almanya’ya zorluk çıkarabileceklerinin mesajını veriyor. Sadece bunlar da değil yetenek olarak üst düzey seviyelere gelebilecek isimleri de kadrosunda barındırıyor Japonya. Hatate, Morita, Kubo gibi isimlerin yanına Tomiyasu, Minamino gibi isimler de eklenince yetenek olarak her takıma sıkıntı verebilecek, potansiyel sorun yaratabilecek kadroya sahipler. Kosta Rika Gruba baktığımızda hem yetenek hem de kalite olarak en zayıf olan takım Kosta Rika. Her ne kadar elemeleri geçip Kupa’ya gelmiş olsalar da rakiplerinin güç seviyesinin bir hayli yukarıda oluşu onlar için üzüntü verici olsa gerek. Almaya ve İspanya gibi takımlara karşı koyacak yeteneğe sahip değiller ve kalite olarak da aşağıda oldukları bir gerçek. Acayip sürprizler olmadığı sürece büyük ihtimalle grubu sonuncu sırada tamamlayacaklar gibi görünüyor. Takımın maçlardaki performansı ne olur bilemeyiz ancak Keylor Navas gibi bir kaliteli kaleciye sahip olmaları onlar adına iyi bir avantaj sağlayabilir. Bireysel olarak göstereceği performansla takımın kaderini doğrudan etkileyecektir. Yukarıda söylediğim gibi kalite olarak gruptaki diğer takımlarla baş edebilecek seviyede olmadıkları için büyük ihtimal grubu sonuncu tamamlayacaklardır. Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere, esen kalın…

  • Yeni Şampiyon Alex Pereira! Zhang Weili Tekrardan Şampiyon! - UFC 281

    Israel Adesanya Rövanşı Alamadı. UFC 281, Pazar sabahı New York’daki ünlü Madison Square Garden’da yapıldı. Gecenin ana maçında Alex Pereira, Israel Adesanya’yı bir kez daha mağlup etti ve UFC şampiyonu oldu. Saman sıklet kemer maçında Zhang Weili, Carla Esparza’ya şans tanımadı. Gizli ana maç olarak görülen Dustin Poirier - Michael Chandler maçı beklentileri karşıladı ve Poirier büyük bir galibiyet aldı. Israel Adesanya ile Alex Pereira arasındaki rekabet bundan 6 yıl önce başladı. O zamanlar kickboksda mücadele eden iki ismin yolu GLORY organizasyonunda kesişti. 2016 yılında Çin’de yapılan ilk karşılaşmayı puanla Pereira kazandı. Yaklaşık bir yıl sonra bu kez Brezilya’da yapılan karşılaşmada da kazanan taraf aynı oldu. Fakat bir farkla. Pereira, bu kez rakibini nakavt etti. Bu nakavt Adesanya’nın kariyerindeki tek nakavtlı mağlubiyet olmuşu. Adesanya, bu mağlubiyetten sonra MMA kariyerine ağırlık verdi. O görkemli UFC şampiyonluğu yürüyüşünü gerçekleştirdi. Kemeri aldıktan sonra ise dominant bir şampiyon olarak siklette hüküm sürdü. Pereira ise kickboksda mücadelesini sürdürdü. GLORY’de orta sıklet ve hafif ağır sıklet kemerlerinin sahibi oldu. Adesanya, yoluna UFC’de dolu dizgin giderken onu tek nakavt eden isim olan Pereira, 2020 yılında tekrar MMA kariyerine başladı. Tekrar diyorum çünkü daha önce 2015-2016 yıllarında üç MMA maçına çıkmış, 2 galibiyet 1 mağlubiyet almıştı. Pereira’nın MMA kariyerine tekrar başlaması ve dönüş maçında nakavtlı galibiyet alması dikkatleri çekti ve UFC hemen onunla sözleşme imzaladı. Pereira, UFC’ye girdiği andan itibaren Adesanya’nın muhtemel rakibi oldu. Çıktığı üç UFC maçını da kazanınca UFC fırsatı kaçırmadı ve hemen bu rövanş maçını ayarladı. Bütün tanıtımlar, bütün röportajlar bu kan davasının üzerinde yoğunlaştı. Maçtan önce bu karşılaşmanın bir kickboks karşılaşması gibi olacağı düşünülüyordu. Maçın başlangıcı bu beklentileri karşıladı. İki dövüşçü de kickboks yetenek setlerini ortaya koydu. Leg kicklerin bol olduğu, sert yumrukların kontollü bir şekilde arandığı bir ilk raund izledik. Raundun sonunda Adesanya, Pereira’yı yakalamayı başardı fakat raundun bitişi nakavt fırsatının kaçmasına sebep oldu. Eğer 5-10 saniyede daha olsaydı bugün Adesanya’nın görkemli nakavtından bahsediyor olabilirdik. İkinci raundda Adesanya hızlı bir başlangıç yaptı fakat Pereira buna cevap verebildi. Maç ayakta geçerken net üstünlük kuran taraf yoktu. Raundun sonunda kimsenin beklemediği bir şey oldu ve Pereira takedown yaptı. Raund bittiği için devamı gelmedi ama bu tehditin varlığını Adesanya’ya hissetirdi. Üçüncü raundda Izzy bu takedowna cevabı takedownla verdi. Uzun süre raundu yerde götürdü. Çok etkili bir yer oyunu olmasa da rakibini yormayı başardı. Dördüncü raundda da Adesanya, geçen raunddan aldığı bu avantajı iyi kullanarak üstünlüğü net bir şekilde eline geçirdi. Ayaktaki mücadelede Adesanya hız avantajını kullanarak hem iyi savunma yaptı hem de isabetli yumruklar buldu. İki tarafta maç boyunca leg kickleri hep kullandı. Bu leg kickler maçın sonunda belirleyici olacaktı. İlk dört raund geçildiğinde Israel Adesanya’nın net bir üstünlüğü vardı. Maç puanlamaya gittiği takdirde tartışmasız bir şekilde maçı alacaktı. Alex Pereira, köşesinden bu durumu öğrenerek kafesin ortasına geldi. Son raundun ilk dakikası biterken Adesanya’nın bir leg kick denemesine Pereira iyi bir blok aldı. Adesanya, yere yuvarlansa da hemen kalktı fakat işlerin onun için iyiye gitmediği açıktı. Bunun üzerine Pereira baskıyı arttırdı. Adesanya ne kadar cevap vermeye çalışsa da hızını kaybetmişti. Pereira, tellerin önünde Adesanya’yı sıkıştırdı bir sağ kroşe ve sağ aparkatla yakalamayı başardı. Üst üste gelen yumruklardan sonra Adesanya grogi duruma geldi, yere düşmemesine rağmen hakem Marc Goddard artık savunma yapamadığına karar vererek maçı bitirdi. Böylelikle bu sikletin gelmiş geçmiş en iyisi olup olmadığı tartışılan Israel Adesanya, ezeli rakibi Alex Pereira’ya nakavt olmuş oldu. Pereira, nakavttan başka çaresinin olmadığı bir anda gerekli olanı yapıp kemeri evine götürmeyi başardı. Alex Pereira’nın şampiyon olması ile birlikte sıklette de dengeler değişti. Israel Adesanya’nın bütün şampiyonluk adaylarını yenmesi sikleti kilitlemişti. Bu sonuçla birlikte sıklette şampiyonluk maçı isteyenlere gün doğdu. Fakat bu ikiliyi bir kez daha kafeste karşılaşırken görmemiz çok olası. Uzun süredir sıkleti domine eden Adesanya’ya bir rövanş şansının verilmesi çok doğal. Eğer bu maçta iki taraftan birinin ciddi bir sakatlığı yoksa bu rövanş maçını yaz aylarına kalmadan izleyebiliriz. Gecenin yan ana maçında UFC saman sıklet şampiyonu Carla Esparza, ilk unvan koruma maçında eski şampiyon Zhang Weili ile karşı karşıya geldi. Esparza, kemeri UFC tarihinin en sıkıcı maçlarından biri olan Rose Namajunas maçıyla birlikte ikinci kez kazanmıştı. Bu mücadelede Zhang’in Namajunas gibi dövüşmeyeceği çok açıktı. Öyle de oldu. Agresif bir tarzı olan, sürekli rakibine press uygulayan Zhang, Carla Esparza karşısında bunu eksiksiz yaptı. Zhang Weili, maçın başlangıcından itibaren rakibini ayakta domine etti. Carla Esparza ise oyunu yere götürmeye çalıştı. Sıkletteki en iyi güreşçilerden biri olan Esparza’yı Zhang bu konuda nötrlemeyi başardı. İyi bir takedown savunması yaparak Esparza’nın bu planını boşa çıkardı. İkinci raundda yine böyle bir durumda Zhang, çok iyi bir takedown kontrasıyla rakibine karşı pozisyon üstünlüğünü aldı. Rakibinin arkasına geçti ve "rear naked choke" pozisyonunu yakaladı. Artık daha fazla dayanamayan Carla Esparza pes etti ve böylece Zhang Weili kemerin yeniden sahibi oldu. Rekabetin oldukça yüksek olduğu saman siklette Zhang Weili’nin birden fazla muhtemel rakibi var. Bunların en başında kendisini iki defa mağlup eden Rose Namajunas geliyor. Namajunas, son maçında Carla Esparza’ya karşı kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmamış ve büyük eleştiriler almıştı. Namajunas, artık vücudunun dövüşmekten daha önemli olduğunu söyleyerek eleştirilere cevap vermişti. UFC, Namajunas’ın bu performansına Esparza ile rövanş maçını ayarlamayarak bir nevi cevap vermişti. Zhang Weili ile bir rövanş maçını nasıl karşılaşayacakları ise merak konusu. Diğer bir taraftan Amanda Lemos da geçen hafta aldığı Marina Rodriguez galibiyetiyle şampiyonluk için iddiasını ortaya koydu. Lemos, geçen hafta kemer maçını istediğini net bir şekilde söylemişti. Rose Namajunas cephesinde herhangi bir gelişme yaşanmazsa bu maçı yakın bir zamanda görebiliriz. Gelelim gecenin en heyecanlı mücadelesine. Dustin Poirier - Michael Chandler maçı herkese göre bu gecenin gizli ana maçıydı. Beklentiler oldukça yüksekti. İki dövüşçü de neden insanların bu maçı beklediğini gösteren bir performans sergiledi. Maç başlar başlamaz iki dövüşçü de bütün silahlarını kullanmaya çalıştı. Maçın kırılma noktalarından ilki birinci raundun ortasından yaşandı. Michael Chandler, Dustin Poirier’i bulduğu etkili yumruklarla köşeye sıkıştırdı. Bu noktada maçı bitirecek fırsat da ayağına geldi. Fakat o stratejik bir hata yaparak oyunu yere götürmeyi tercih etti. Eğer burada o baskıyı sürdürse nakavta ulaşabilirdi. Maç tekrar ayakta devam ettiği sırada bu sefer Poirier, Chandler’ı yakalamayı başardı. O da belki nakavt yapabilirdi fakat süre yetmedi. İkinci raundda Michael Chandler, oyunu yere götürmeye karar verdi. Yerde üstünlük kurdu. Bitirici hamleyi yapamasa da raundu cebine koydu. Üçüncü raundda Chandler yine takedown denedi fakat Poirier’in kontrası ile sırtı yerde kalan taraf o oldu. Burada Poirier, baskıyı arttırarak Chandler’ın arkasına geçti, boyun altını da yakalamayı başardı ve rakibini pes ettirdi. Bu maçı kazananın kemer maçı için iddialı olacağı ortadaydı. Dustin Poirier, bu galibiyetle birlikte kemer maçını istediğini gösterdi. Hafif sıklette sıradaki kemer maçının Şubat ayında Islam Makhachev ile Alexander Volkanovski arasında olacağı kesin. Poirier’in bu maçın galibiyle direkt karşılaşması zor gibi. Son bir kemer maçı elemesine çıkacaktır. Bu maçtaki rakibinin Beneil Dariush olması muhtemel. Michael Chandler’a gelirsek kemerden uzaklaşsa da hala bu sikletin en güçlü isimlerinden biri olduğunu gösterdi. Yine ciddi bir rakiple karşılaşabilir. Belki Conor McGregor geri dönerse, muhtemel rakiplerinden biri olabilir. UFC 281’in analizini bitirirken bir büyük dövüşçüyü anmak istiyorum. Bu hafta sonu dövüş dünyasını şoke eden bir haber geldi. Anthony Johnson, yaşadığı bir hastalıktan dolayı 38 yaşında hayata gözlerini yumdu. Johnson, UFC’de şampiyonluk yaşayamasa da dövüş severlerin hep hayranlıkla izlediği bir dövüşçü oldu. Yaptığı nakavtlarla, gösterdiği performansla izleyenlere çok güzel anlar yaşattı. Bütün sevenlerinin başı sağolsun. Huzur içinde uyu Anthony “Rumble” Johnson!

  • 2022 Fifa Dünya Kupası - F Grubu

    20 Kasım – 18 Aralık 2022 tarihleri arasında düzenlenecek olan 22. FIFA Dünya Kupası organizasyonunun ev sahipliğini tarihinde ilk kez Katar üstlenecek. Katar’daki yoğun yaz sıcağı sebebiyle bu Dünya Kupası, Kuzey Yarım Küre’de sonbaharda yapılacak olan ilk turnuva özelliğini taşımaktadır. Bu gibi birçok yeniliği beraberinde getiren 2022 Dünya Kupası’nın futbol açısından da güzelliklere gebe olduğu yadsınamaz bir gerçek. Biz de bir aylık turnuva süresince siz değerli okurlarımıza bu güzelliklerin anlatımında yardımcı olacağız. Bugün F Grubu'nun değerledirmesi ile sizlerleyiz. F Grubu Belçika Kanada Fas Hırvatistan 23 Kasım – 1 Aralık tarihleri arasında oynanması planlanan F Grubu maçlarına sırasıyla Ahmet bin Ali Stadyumu, Ali Bayt Stadyumu, Al Thumama Stadyumu ve Khalifa Uluslararası Stadyumu ev sahipliği yapacak. Gelin grubun iddialı ekiplerinden Belçika ile takımlara göz atmaya başlayalım. Belçika Belçika Milli Takımı, bir Avrupa ülkesi olan Belçika’yı uluslararası arenada temsil eden milli takımdır. Tarihinde birçok defa uluslararası organizasyonlara katılan takımın henüz kupası bulunmamaktadır. Dikkat çeken başarıları ise Dünya Kupası üçüncülüğü (2018), Avrupa Şampiyonası ikinciliği (1980) olarak gözümüze çarpmaktadır. Ancak bu çok iyi gözükmeyen tablo sizi yanıltmasın. Biraz yakın tarihe baktığımızda, “altın jenerasyon” olarak nitelendirilen mevcut oyuncu topluluğunun katıldığı son 4 büyük turnuvada en az çeyrek finallere kadar ilerlemeyi başardığını görüyoruz. Bu durumda Belçika’nın önümüzdeki turnuva adına da iyi şeyler vadettiğini söyleyebiliriz. Bu köklü Milli Takım’ın şimdiye kadar en fazla forma giyen oyuncusu Jan Vertonghen (140), en çok gol atan oyuncusu ise Romelu Lukaku (68) olmuştur. Turnuvaya UEFA Elemeleri E Grubu 1.si olarak katılmaya hak kazanan Belçika, tarihinde 14. defa bunu başardı. Teknik direktörlük görevini Roberto Martinez’in üstlendiği takım birçok yıldız futbolcuyu da kadrosunun içerisinde barındırıyor. Bunlar; Hücumda, Romelu Lukaku (net değil), Michy Batshuayi, Dries Mertens, Eden Hazard, Leandro Trossard, Yannick Carrasco, Orta sahada, Kevin De Bruyne, Youri Tielemans, Charles De Ketelaere, Axel Witsel Defans ve Kalede ise, T. Alderweireld, Arthur Theate, Jason Denayer, Timothy Castagne, Thibaut Courtois. Belçika’nın yukarıda da bahsettiğim “altın jenerasyonu” adına belki de son şans Katar’daki bu turnuva. Son 10 yıl düşünüldüğünde, oynadıkları oyun ve sahadaki enerjileri ile hepimizin sempatisi kazansalar da bunu kupa ile taçlandırmak en büyük hayalleri. Tavanı oldukça yüksek bir takım olduğu için bu turnuvada da iyi işler yapabileceklerine inanıyorum. Özellikle bu oyuncu topluluğunun son turnuvası olması nedeniyle daha hırslı bir Belçika izleyebilmemiz de olası. Bakalım Belçikalılar son zamanlardaki başarılarını madalya ile taçlandırabilecek mi? Kanada Kanada Milli Takımı, Kuzey Amerika ülkelerinden olan Kanada’yı uluslararası arenada temsil eden milli takımdır. 2000 yılında CONCACAF Altın Kupa şampiyonu olan Kanada’nın, Dünya Kupalarındaki en büyük başarısı 1986’daki turnuvanın gruplara katılmak olmuştur. Bu defa geçmişe dönmek yerine geleceğe bakalım. 2026’da düzenlenmesi planlanan Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak üç ülkeden biri Kanada olacak. (ABD, Meksika) Takımın şimdiye kadar en fazla forma giyen oyuncusu Atiba Hutchinson (92), en çok gol atan oyuncusu ise Cyle Larin (23) olmuştur. Turnuvaya CONCACAF Elemeleri Üçüncü Tur 1.si olarak katılmaya hak kazanan Kanada, tarihinde 2. defa bunu başardı. Teknik direktörlük görevini John Herdman’ın üstlendiği takımın birkaç oyuncusu dikkatlerimizden kaçmıyor. Bunlar; Alphonso Davies, Jonathan David ve Stephen Eustaquio olarak karşımıza çıkmakta. Dünya Kupası’na katılımı birçok otorite tarafından şaşkınlıkla karşılanan Kanada’nın son zamanlarda dünya futboluna vermiş olduğu oyuncuların sayısı da artmakta. Bu bölgede her geçen gün futbola olan ilginin de dozajı yükseliyor. Önümüzdeki Dünya Kupası’nı evinde oynayacak olmanın avantajını kullanmak isteyen takım adına bu turnuva büyük bir prova olacak. Bulunduğu grup itibariyle zorluğu iliklerine kadar hissedecek takımın turnuvaya renk vereceği de aşikâr. Fas Fas Milli Takımı, Kuzey Afrika ülkelerinden olan Fas’ı uluslararası arenada temsil eden milli takımdır. Afrika takımı olarak birçok ilklere imza atan takımın gelin başarılarına sırasıyla bakalım, 1970 yılında Meksika’da düzenlenen Dünya Kupası’na doğrudan katılarak bunu başaran ilk Afrika takımı olmuştur. 1986 yılında Meksika’da düzenlenen Dünya Kupası’nda gruplardan çıkma başarısı göstermiş ve bunu da başaran ilk Afrika takımı olmuştur. Aynı zamanda bu turnuvada elde ettikleri son 16 turuna kalma başarısı da kendilerinin en iyi derecesi olmuştur. Afrika Uluslar Kupası’nda ise 1976 yılında kazandıkları şampiyonluk haricinde, 1 ikincilik, 1 de üçüncülük bulunmaktadır. 2012 yılında ise Arap Uluslar Kupası’nı kazanma başarısını göstermişlerdir. Bulunduğu konum itibariyle birçok ilke imza atan takımın geçmişi bir hayli zengin gözüküyor. Bu köklü takımın şimdiye kadar en fazla forma giyen oyuncusu Noureddine Naybet (115), en çok gol atan oyuncusu ise Ahmet Faras (42) olmuştur. Turnuvaya CAF Elemeleri üçüncü tur kazananı olarak katılmaya hak kazanan Fas, tarihinde 6. defa bunu başardı. Teknik direktörlük görevini Walid Regragui’nin üstlendiği takımın dikkat çeken oyuncuları; Hücumda, Youssef En-Nesyri, Sofiane Boufal, Ez Abde, Munir El Haddadi Orta sahada, Ilias Chair, Amine Harit, Hakim Ziyech, Sofyan Amrabat Defans ve Kalede ise, Achraf Hakimi, Noussair Mazraoui, Romain Saiss, Bono. Kadro kalitesi ve genel olarak Avrupa’da top koşturan oyunculara sahip olması nedeniyle grupta varlığını net bir şekilde hissedeceğimizi düşündüğüm Fas’ın neler yapacağı belki de grubun kaderini belirleyecek. Özellikle gruptaki ikincilik şansı ve zorlayıcı bir ekip olmaları F grubunun anahtarlarının kendilerinden geçtiğini bize gösteriyor olabilir. Çoğunlukla takım halinde hareket etmekten ziyade daha dağınık bir görüntü çizen takımın bunu düzeltmesi halinde etkili olabileceği aşikâr. Hırvatistan Hırvatistan Milli Takımı, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Hırvatistan’ı uluslararası arenada temsil etmesi amacıyla kurulmuş milli takımdır. Rusya’da düzenlenen son Dünya Kupası’nda adından oldukça söz ettirip turnuvada ikinci olan Hırvatlar’ın tarihlerindeki en büyük başarısı bu ikincilik olmuştur. Bunun haricinde 1998 Dünya Kupası üçüncülüğü, 1996 ve 2008 Avrupa Şampiyonlarında ise Çeyrek Final’e yükselme başarıları göze çarpmaktadır. Bunun haricinde Türkiye A Milli Futbol takımımız ile Euro 2008’in ikonikleşmiş anıları arasına giren maçını da unutmayalım. Çeyrek Final’e kadar yenilgisiz ilerleyen Hırvatistan’ın bu turda Türkiye ile karşılaşması, normal süre ve uzatmaların sonucu 1-1 biten maçın skorunun penaltılar sonucu 4-2 tayin edilmesi, Türkiye’yi Yarı Final’e yükseltmişti. İki ülke için de duygusal anların yaşandığı bu maç, hafızalardan uzunca bir süre silinmeyecek. Hırvatistan Milli Takımının şimdiye kadar en fazla forma giyen oyuncusu Darijo Srna (140), en çok gol atan oyuncusu ise Davor Suker (45) olmıştur. Turnuvaya UEFA Elemeleri H Grubu 1.si olarak katılmaya hak kazanan Hırvatistan, tarihinde 6. defa bunu başardı. Teknik Direktörlük görevini Zlatko Dalic’in üstlendiği takım birçok yıldız futbolcuyu kadrosunda barındırıyor. Bunlar; Hücumda, Andrej Kramaric, Bruno Petkovic, Mislav Orsic Orta sahada, Luka Modric, Mateo Kovacic, Marcelo Brozovic, Lovro Majer, Ivan Perisic, Nikola Vlasic, Luka Susic Defans ve Kalede ise, Dejan Lovren, Borna Sosa, Josip Sutalo, Josko Gvardiol, Dominik Livakovic. Hırvatistan’ın da grubun bir diğer üyesi Belçika gibi jenerasyonunun son demlerini kullandığını söyleyebiliriz. Bu nedenle son bir kez daha başarıyı tatmak isteyecek yaşlı kurt tabirini kullanabileceğimiz oyuncuların katkısı takım adına oldukça belirleyici olacak. Bu kuşak devrini iyi yapmasını beklediğim Hırvatların, alt yaşlardan gelen oyuncularının potansiyeli de bir hayli yüksek. Bu turnuvada teknik adam Dalic’in de gençleri yavaş yavaş takıma monte etmesi muhtemel. Son turnuvadaki peri masalını tekrar yaşamak isteyen takımın bu defa yolu daha da zor gözüküyor. Her ne olursa olsun buraları oynamayı bilen bir takımın turnuvada olması her zaman potansiyel bir başarıyı da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle Hırvatistan’ın kuvvetli bir turnuva geçirmesini bekliyor aynı zamanda nereye kadar ilerleyeceğini merak ediyorum. Ne Vaadediyor? F Grubu genel hatları itibariyle kâğıt üzerinde 2,5 güçlü takıma ev sahipliği yapıyor. Bu gruptaki kritik maçların Fas’a karşı oynanacağını ve gruptan çıkmayı düşünenlerin de bu maçı bir anahtar niteliğinde görmesi kanaatindeyim. Belçika ve Hırvatistan özelinde son zamanlardaki turnuvaların “underdog” olarak tabir edilen ekipleri olmaları ve aynı gruptan elemelere gitmelerinin de turnuvaya keyif katacağını düşünüyorum. Umarız beklentilerimizin de üzerinde maçlar ve 4 takımın da iddialı olacağı keyifli bir grup aşaması izleriz. Elimden geldiğince güzel bir yazı çıkarmaya çalışıp sizlere F Grubu’nu tanıtmaya çalıştım. Detaylı analiz ve yoğun bilgileri içeren F Grubu merceği de Spotify hesabımızda mevcut. Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere, esen kalın…

  • 2022 Fifa Dünya Kupası - G Grubu

    20 Kasım – 18 Aralık 2022 tarihleri arasında düzenlenecek olan 22. FIFA Dünya Kupası organizasyonunun ev sahipliğini tarihinde ilk kez Katar üstlenecek. Katar’daki yoğun yaz sıcağı sebebiyle bu Dünya Kupası, Kuzey Yarım Küre’de sonbaharda yapılacak olan ilk turnuva özelliğini taşımaktadır. Bu gibi birçok yeniliği beraberinde getiren 2022 Dünya Kupası’nın futbol açısından da güzelliklere gebe olduğu yadsınamaz bir gerçek. Biz de bir aylık turnuva süresince siz değerli okurlarımıza bu güzelliklerin anlatımında yardımcı olacağız. Bugün G Grubu'nun değerledirmesi ile sizlerleyiz. G Grubu Brezilya İsviçre Sırbistan Kamerun Brezilya Beş kez ile bu kupanın en çok kazananı, Brezilya… G grubuna Neymar, Gabriel Jesus, Vinicius Jr. gibi formda yıldızların olduğu bir takımla başlamak bu yazıya dair iştahımı oldukça kabarttı. 2002’de Almanya’da düzenlenen Dünya Kupası’ndan beri sambacılar şampiyonluğa hasret. En son 2014’de kendi evlerinden düzenlenen kupada yarı final görebilmişlerdi. Şimdi de teknik direktör Tite ve Neymar gibi yıldız bir oyuncunun önderliğinde tam 20 yıl sonra Katar’da hasretlerini bitirmek için uğraşacaklar. Brezilya ile ilgili olarak ilk önce şunu söyleyebilirim ki, hepsi kulüplerinde banko oynayan dünya yıldızı oyuncular. Aslında en büyük problem de bu, oyunculardan hangisi yedek kalırsa diğerine haksızlık olacakmış gibi. Orta sahada Fabinho yerine Casemiro, kalede Ederson yerine Alisson oynaması her ne kadar geniş bir kadro gibi gözükse de Tite’nin yedekte kalacak oyuncularını idare etmesi oldukça zorlaşacak. Ama bana kalırsa bu kadro banko yeri olan iki oyuncu mevcut: Neymar ve Gabriel Jesus. Bu sezon kulüplerinde gösterdikleri performanslarla bu iki yıldız bana kalırsa Sambacılar’ı başarıya ulaştırmak için bir adım öne çıkıyorlar. Özellikle bu sezon Arsenal’de gösterdiği performansla Jesus Brezilya’nın yıllardır forvet hattında olan sıkıntılarını minimalize edecekmiş gibi gözüküyor. Benim için en şoke edici olaya gelirsek eğer, bu sezon kötü giden Liverpool’da aldığı az süreye rağmen iyi katkı veren Roberto Firmino’nun kadroya alınmaması oldu. Evet kadroda onun üretkenliğini kapatacak birçok oyuncu mevcut ancak aynı ligde forma giyen ve bu sezon sadece 2 asisti bulunan Richarlison kadrodayken Firmino’nun olmaması beni çok şaşırttı. Kupanın sonunda ne olur bilinmez ancak Tite’nin küçücük bir başarısızlıkta bu ve diğer tercihlerinin değiştirileceğini düşünüyorum. Sırbistan Gelelim turnuvadaki iki tane inanılmaz bitiricinin olduğu takıma… Sırbistan özellikle iki yıldız forvetiyle adeta rakip savunmalara karşı gözdağı veriyor. Vlahovic ve Mitrovic forvet ikilisi ve arkalarında Sergej Milinkovic Savic (SMS) ve Dusan Tadic gibi iki üretken ayağa sahip Sırbistan’ın ön eleme gruplarında Portekiz’in önünde lider bitirmesi herkesi şaşırtmıştı. Genellikle 3-5-2 sistemiyle sahada gördüğümüz Sırbistan’ın Brezilya ve gruptaki diğer takımlara karşı zorluk çıkartacağı aşikar. Çok ilginçtir ki 2018’de grup aşamalarında Brezilya ve İsviçre ile aynı grupta bulunan Sırbistan turnuvaya erken veda etmişti. Bu sefer 2018’de yaşadıkları hayal kırıklığının yaşanmayacağı düşüncesindeyim. Başta saydığım forvet hattına bir de unutmadan Luka Jovic’i de eklemek lazım. Almanya’da patlama yapan Sırp oyuncu sonrasında Real Madrid’e transfer olup beklenen performansı sergileyememiş ve düşüşe geçmişti. Bu kadar zengin bir forvet hattında Sırbistan orta sahasının üretken olması halinde çok farklı şeyler konuşabiliriz. İsviçre Son dört Dünya Kupası’na da katılmayı başaran İsviçre Milli Takımı tam bir istikrar abidesi. Sadece Dünya Kupası’nda değil Avrupa Şampiyonası’nda da aynı istikrarını 2012 haricinde devam ettiriyor. Teknik Direktör Murat Yakın’ın önderliğinde yine 2018’de karşılaştıkları Brezilya’dan 1 puan, Sırbistan’dan 3 puan alarak rakiplerinden en az birine ekarte etmek isteyeceklerdir. Breel Embolo, Xhaka, Shaqiri ve Yann Sommer gibi birçok yıldıza sahip İsviçre’de tanıdık bir isim de mevcut: Haris Seferovic. Bu sezon Galatasaray’da istenileni veremese de İsviçre için hem bu tarz turnuvalardaki tecrübesi hem de yaptığı katkıyla önemi oldukça büyük. Forvet hattındaki öncelik Embolo’da olduğunu düşünsem de sonradan oyuna girerek etrafındaki oyunculara katkı sağlayabilir. Ben Sırbistan ile oynayacakları maçın gruptan kimin çıkacağına dair belirleyici olacağını düşünüyorum. Kamerun Ülkemizde forma giymiş tanıdık yüzlere sahip Kamerun… Kaptanından tutun teknik direktörüne kadar ülkemizin havasını solumuş birçok isim mevcut. Başta teknik direktör Rigobert Song, Beşiktaş’ta iki şampiyonluk kazanmış Aboubakar ve hala Beşiktaş’ta forma giyen Kevin N'koudou. Afrika Uluslar Kupası’nda yarı finale kadar yükselmeyi başaran Rigobert Song’un öğrencileri gruptaki diğer takımlara baktığımızda bir tık güçsüz görünse de Ekambi, Choupo Moting, Onana, Anguissa gibi Avrupa’nın üst düzey takımlarında forma giyen oyunculara sahip. Genellikle 4-2-3-1 şeklinde sahaya çıkan Kamerun’un az önce de söylediğim eski Beşiktaşlı Vincent Aboubakar’ın en önemli oyuncusu olduğu düşüncesindeyim. Etrafındaki oyuncuları farklı bir seviyeye çıkartabilecek önemli bir forvet. Bir tarafında Ekambi, bir tarafında ise N'koudou veya Choupo Moting gibi süratli ve tehlikeli oyunculara hem alan açıp hem de servis yaparak Kamerun’un etkili olabileceğini düşünüyorum. G grubundaki diğer takımlara nazaran tecrübesiz gözükse sonuç olarak olmasa bile oyun olarak keyif vereceği düşüncesindeyim. Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere, esen kalın…

  • 2022 Fifa Dünya Kupası - H Grubu

    20 Kasım – 18 Aralık 2022 tarihleri arasında düzenlenecek olan 22. FIFA Dünya Kupası organizasyonunun ev sahipliğini tarihinde ilk kez Katar üstlenecek. Katar’daki yoğun yaz sıcağı sebebiyle bu Dünya Kupası, Kuzey Yarım Küre’de sonbaharda yapılacak olan ilk turnuva özelliğini taşımaktadır. Bu gibi birçok yeniliği beraberinde getiren 2022 Dünya Kupası’nın futbol açısından da güzelliklere gebe olduğu yadsınamaz bir gerçek. Biz de bir aylık turnuva süresince siz değerli okurlarımıza bu güzelliklerin anlatımında yardımcı olacağız. Bugün H Grubu'nun değerledirmesi ile sizlerleyiz. H Grubu Portekiz Uruguay Gana Güney Kore Portekiz Portekiz, 1966 yılına kadar Dünya Kupalarına katılamadı. İlk 1930 Dünya Kupası'na katılamadılar. 1966 yılına kadar elemeleri geçemeyen İber yarımadası ekibi, efsane oyuncusu Eusebio, liderliğinde başarılı bir turnuva geçirdi. Eusebio, attığı 9 golle gol kralı oldu. Çeyrek finalde turnuvanın sürpriz ekibi Kuzey Kore ile eşleşen Yeşil-Kırmızılar 25. dakikada 0-3 geriye düştüğü maçta ikisi penaltıdan olmak üzere Eusebio'nun ayağından 4 gol bularak maçı 5-3 kazanarak yarı finale yükseldi ve yarı finalde ev sahibi İngiltere'ye kaybetti. SSCB'ni 2-1 yenerek tarihinde ki en başarılı dereceyi elde etti. Dünya Kupası'na katılma konusunda yine uzun bir araya giren Portekiz, Meksika 86'ya kadar Dünya Kupası'ndan uzak kalıyordu. Burada gruptan çıkamayan İber yarımadası temsilcisi 2002 yılına kadar kabuğuna çekildi. Bu Dünya kupasında gruplardan çıkma başarısı gösteremeyen ekip, 2006 Dünya Kupası'na namağlup geldi. Grubunu da yenilgisiz geçen yeşil-kırmızılar, Hollanda'yı 1-0, çeyrek finalde İngiltere'yi penaltılarla geçti. Yarı finalde ise Fransa'ya yenilerek elendi. Üçüncülük maçında da Almanya'ya 1-3 kaybettiler ve dördüncü oldular. Rusya 2018'i son 16 turunda Uruguay'a elenerek Dünya Kupası'na veda etti. 2022 Dünya Kupası Avrupa kıtası grup elemeleri A Grubu'nu ikinci tamamlayarak play-off oynama hakkı kazanan Portekiz, play-off yarı finalinde Türkiye'yi 3-1, play-off finalinde de Kuzey Makedonya'yı 2-0 mağlup ederek Katar biletini aldı. Grup elemelerinde 8 maçta, 5 galibiyet alıp rakip kaleye 17 gol atan Portekiz, kalesinde 6 gol gördü. 17 puanla lider Sırbistan'ın ardından ikinci olan C. Ronaldo'lu ekipte D. Jota, 7 golle en golcü oyuncu oldu. C. Ronaldo 3 gol attı. Dünya futboluna Eusebio, sonrası C. Ronaldo'yu takdim eden Portekiz takımının Teknik Direktörlük görevini 2014 yılından bu yana Fernando Santos yapıyor. C. Ronaldo, kaptanlığında Portekiz takımında C. Ronaldo takımın en çok milli olan oyuncusu ve aynı zamanda en çok gol atan ismi. C. Ronaldo ile Avrupa şampiyonluğu sevinci yaşayan ekibin Dünya Kupası zaferi için işi zor. Muhtemelen C. Ronaldo'nun son Dünya Kupası olacak. Turnuva yolunda Portekiz, H grubunu lider bitirirse son 16 turunda Avrupa grubunda karşılaştığı Sırbistan rakibi olabilir. Diğer ihtimaller Kamerun ve İsviçre. Çeyrek finalde önlerine Belçika gelme ihtimali yüksek. Belçika gelmez ise yolları açık. Fakat burada E grubu ikincisi olarak rakipleri İspanya ve Almanya ihtimali çok yüksek. Bu yolun sonu demek olur. Sadece Portekiz için değil her takım için H grubunu ikinci bitirmek üst turda Brezilya demek bu da maceranın sonu demek. Gana, Uruguay ve Portekiz'e çelme takmazsa bu grupta Uruguay ve Portekiz ilk iki için adı ilk yazılacak isimler. Kulüp kariyerinde bu sezon kötü bi dönem geçiren C. Ronaldo, son bir dans yapmak isteyecek arkadaşlarının yardımıyla. Portekiz'in fikstürü: 24.11.2022 - Portekiz v Gana 28.11.2022 - Portekiz v Uruguay 02.12.2022 - Güney Kore v Portekiz Gana Kamerun (1990) ve Senegal (2002) yıllarından sonra 2010 yılında çeyrek final oynama başarısı gösteren üçüncü Afrika takımıdır Gana. Gana, tarihinde 4 kez Afrika Uluslar Kupası'nı kazanma başarısı gösterdi. Teknik Direktörlük görevini Otto Addo'nun yaptığı takımda Dünya Kupası Afrika elemelerine Charles Akonnor ile başlayan Afrika ekibi, Güney Afrika mağlubiyeti sonrası Akonnor ile yolları ayırıp Sırp Teknik Direktör Milovan Rajevac ile yola devam etti. Grup maçları sonunda Sırp Teknik Direktör ile de yollar ayrıldı. Gana milli takımı Dünya Kupası biletini Otto Addo ile aldı. Takım kaptanlığını Asamoah Gyan'ın yaptığı takımda golcü oyuncu 2017-2019 yılları arasında ülkemizde Kayserispor forması da giydi. Kariyerini Hindistan ligi takımlarından North East United takımında sürdürüyor. Asamoah Gyan, aynı zamanda Gana milli takımının en fazla gol atan ismi durumunda. FIFA sıralamasında 61. sırada bulunan takım 4 kez Dünya kupalarına katıldı. İlk Dünya Kupası'na katılım için 2006 FIFA Dünya Kupası Almanya'yı bekleyen Gana, gruptaki ilk maçında İtalya mağlubiyetine rağmen 6 puanla gruptan çıkmayı başardı. 2. turda Brezilya'ya 3-0 yenilerek elendi. Güney Afrika 2010 Dünya Kupası futbol severlerin hafızasında Gana v Uruguay maçı ile her zaman hatırlanır. Akıllarda sadece Vuvuzela kalmamıştır. Gruptan 4 puan ve averajla çıkmayı başaran Afrika temsilcisi 2. turda ABD ile eşleşti. Uzatmalarda Asamoah Gyan'ın golüyle ABD'yi 2-1 ile geçen Gana çeyrek finalde Uruguay ile eşleşti. Bu maçın 120. dakikasında Stephen Appiah'ın şutunu Luis Suarez, kale çizgisi önünde topu eliyle çıkardı. Luis Suarez'in kırmızı kart gördüğü pozisyon sonrasında Asamoah Gyan'ın penaltı atışı üst direğe çarpıp dışarı gitti. Penaltılara giden unutulmaz maçı Gana 2-4 kaybetti. Bu sonuca rağmen Gana milli takımı tarihinin en başarılı derecesini elde etti. 2014 Dünya Kupası'nda gruplardan çıkamayan Gana, 2018 Rusya Dünya Kupası'nda elemeleri geçemedi. 2022 Katar Dünya Kupası Afrika elemelerinde grubunda 6 maçta elde ettiği 13 puan ve attığı 7 golle Güney Afrika'nın önünde 3. tur vizesi alan Gana, Nijerya ile eşleşti. İlk maçta rakibi ile evinde golsüz berabere kalan siyah yıldızlılar rövanşta rakibiyle 1-1 berabere kalarak deplasman golü kuralıyla Dünya Kupası vizesi aldı. Takımın golcüleri 3'er gol atan Arsenal'li T. Partey ve All-Sadd forması giyen Andre Ayew. Birçok oyuncusu Avrupa'nın çeşitli liglerinde oynayan Gana'nın H grubunda işi zor. H grubu ikincisi olarak çıkarlarsa karşılarına İspanya veya Almanya ikilisinden biri çıkacak. Bu veda anlamını taşır. F grubu ikincisi rakip olursa Gana'ya şans doğar. Gana H grubunu lider bitirme başarısı gösterirse son 16 turunda G grubu ikincisi olarak yola devam ederlerse Sırbistan, İsviçre veya Kamerun geliyor. Bu eşleşme de şanları elbette olacak. Çeyrek finalde Belçika, İspanya ve Almanya karşılarına çıkar ve kaçınılmaz son olur. Benim merak ettiğim Afrika takımlarından gruptan çıkacak takım olacak mı? Bu Dünya Kupası'nda tahminim zor diyor. Gana'nın fikstürü: 24.11.2022 - Portekiz v Gana 28.11.2022 - Güney Kore v Gana 02.12.2022 - Gana v Uruguay Uruguay 1930 yılında düzenlenen ilk FIFA Dünya Kupası'nın ev sahibi ve ilk şampiyon takımı. FIFA tarafından davet edilen ve katılmayı kabul eden 13 takım ile oynanmıştır. 1934 ve 1938 Dünya Kupası'na katılmayı reddetti Uruguay. Uruguay 1950 Brezilya Dünya Kupası'nda da şampiyon olmuştur. 1950 Brezilya, ilk defa " Jules Rimet Kupası" olarak adlandırılmıştır. 1950 Dünya Kupası farklı bir statü ile oynanıyordu. 1950 Dünya Kupası hikayelerini özellikle Brezilya-Uruguay finalinde ve sonrasında yaşananları okumanızı tavsiye ederim. Hatalı gol yedi diye Brezilya kalesini koruyan Moacir Barbosa Nascimento, Brezilya halkı tarafından lanetlenmiş hatta Brezilya'nın ABD 94' Dünya Kupası'nda milli takımı ziyaret etmek istemiş, bu ziyaret kabul edilmemiştir. Bu maçta Brezilya'ya beraberlikte statü gereği yetiyordu. Uruguay maçı 1-2 kazanmış ve Dünya Şampiyonu olmuştur. Milli takımımız Dünya Kupası hakkı kazanmasına rağmen bu Dünya Kupası'na maddi imkansızlıklar nedeniyle katılamamıştır. Yaşanan 2 FIFA Dünya Kupası şampiyonluğunu Uruguay bir daha yaşayamadı. 2010 yılında Güney Afrika Dünya Kupası çeyrek final maçında Gana ile tarihe geçen bir maç yaşandı. Luis Suarez, kaleye giden topu eli ile çıkardı. Kazanılan penaltıyı Gana gole çeviremeyince Uruguay penaltılarla yarı finale yükselen takım oluyordu. Uruguay önce yarı finalde Hollanda'ya 2-3 sonra da Almanya'da aynı skorla yenilince dördüncü oldu. 2014 yılında Uruguay son 16 turunda elendi. Luis Suarez, İtalyan rakibi Chellini'yi ısırdı ve turnuvada iz bırakmış oldu! 2018 Rusya'da çeyrek final de elenen takım 2022 Güney Amerika kıtası elemelerinde 3. sırayı alarak kupaya katıldı. 18 maçta, 8 galibiyet, 4 beraberlik, 6 mağlubiyet alan Gök Maviler; 22 gol atıp, 22 gol yedi. Golcüleri Luis Suarez, grup maçlarında 8 gol attı. De Arrascaeta, 5 golle katkı yapan diğer isim. Trabzonspor forması giyen M. Gomez, elemelerde 1 gol attı. F. Muslera (Galatasaray), 2017--2018 yılında Sivasspor forması giyen Sergio Rochet, Santiago Mele (Ankaraspor,Osmanlıspor), L. Torreira (Galatasaray), M. Gomez (Trabzonspor) ve Diego Rossi (Fenerbahçe) bu sezon ve geçmiş sezonlarda ülkemizde forma giyen milli oyuncular. Oscar Tabarez ile grup maçlarına başlayan Uruguay, Paraguay maçıyla birlikte göreve getirdiği Diego Alonso ile 4-4-2 dizilişiyle oynuyor. Uruguay, H grubunu lider tamamlarsa Sırbistan, İsviçre, Kamerun üçlüsünden biriyle son 16'da rakip olacak. Geçerlerse çeyrek finalde İspanya ve Almanya son 16 turunu geçmeyi başarırlarsa Kanada, Fas veya Hırvatistan rakip olacak. Kilit eşleşme İspanya veya Almanya. Gol sorunu yaşamayacağını düşündüğüm Güney Amerika ekibi savunma da sorun yaşamaz, orta saha rotasyonundan katki alırsa üst tur için şansı var. Yarı final yaparlarsa karşılarında D1 birincisi Fransa, B1'den İngiltere, C grubu ikincisi veya A grubu ikincisi gelebilir. F. Valverde ve M. Ugarte, 2022 Dünya Kupası yıldızı olacak adaylarımdan, De Arrascaeta her zaman keyifle izlerim. Bu yazı hazırlanırken Copa Libertadores şampiyonluğu da yaşadı. İlerleyen yıllarda T. Borbas Uruguay, futbolundan adından sıkça söz ettirecek yeni isim. Uruguay'ın River Plate takımında oynuyor. Kuvvetle muhtemel kaptan Diego Godin ve Luis Suarez için son Dünya Kupası olacak. Uruguay'ın fikstürü: 24.11.2022 - Uruguay v Güney Kore 28.11.2022 - Portekiz v Uruguay 02.12.2022 - Gana v Uruguay Güney Kore Yakın jenerasyonun iyi bir futbol ülkesi olarak bildiği ama tarih olarak parlak bir geçmişi olmayan Asya kıtası ekibi, Avrupa kıtasında ki dev kulüplerin Asya pazarına açılması sonrası Güney Kore, Japonya ve Çin federasyonlarının ve ülkelerinin desteğiyle futbol dünyasında güçlenmeye çalışan ve teknoloji ile parayı birleştirerek bunda da başarılı olan ülkelerin başında geliyor Güney Kore. Güney Kore, FIFA üyesi olmadığı için 1930 ve 1950 Dünya Kupası'na katılamadı. Tarihinde ilk katıldığı Dünya Kupası 1954 FIFA Dünya Kupası olan Güney Kore, Macaristan'a 9-0, Türkiye'ye 7-0 mağlup olarak farklı mağlubiyetler aldı. 1958'e katılamayan, 1962 elemelerini geçemeyen Güney Kore, 1966 Dünya Kupası'ndan çekildi. Bu yıl Asya kıtasına bir takım kontenjanı ayrılması ve akabinde play-off sistemi ile kontenjan kısıtlaması, ülkeler arası uzun mesafeler ve mali yük nedeniyle katılmadı. 1970 yılından 1982 yılına elemeleri geçemeyen Asya Kaplanları lakaplı ülke 1986 Meksika Dünya Kupası'nda da Bulgaristan ile berabere kalarak ilk puanını aldı. 1986 Dünya Kupası sonrası her Dünya Kupası'na katılmayı başardılar. 2002 FIFA Dünya Kupası'nda Japonya ile ev sahibi olan Güney Kore, yarı final oynayarak Asya futbolunun tarihinde ki en büyük başarısını elde etti. Güney Kore, bu Dünya Kupası'nda Türkiye Milli takımına 2-3 mağlup olarak turnuvayı 4. olarak tamamladı. Milli takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, 2007-2009 sezonlarında Seoul, takımını çalıştırdı. 2006 Almanya Dünya Kupası'nda grup aşamasında veda eden, 2010 Güney Afrika Dünya Kupası'nda son 16 turunda veda eden, 2010 Dünya Kupası elemelerinde hiç yenilgi almadan kupaya katılmayı başaran Güney Kore, son iki Dünya Kupası'na grup aşamasında veda etti. Güney Kore'nin, 2 kez Asya Kupası şampiyonluğu bulunuyor. Güney Kore, 2022 Katar Dünya Kupası Asya kıtası elemelerinde 2. turu 6 maçta, 5 galibiyet, 1 beraberlik ve yenilgisiz olarak 16 puanla lider tamamladı. Asya Kaplanları 22 gol attığı rakiplerinden sadece 1 gol yedi. Lübnan ile üst tura yükseldi. 3. tur da A Grubu'nda mücadele eden Güney Kore, yaptığı 10 maçta, 7 galibiyet , 2 beraberlik ve 1 yenilgi alıp rakip filelere 13 gol atarken kalesinde 3 gol gördü. İran'ın arkasından ikinci olarak Dünya Kupası'na katılma hakkı kazandı. Tottenham'ın yıldızı Heung-Min Son, 2. tur da 3, 3.tur da 4 gol atarak takımın en golcü ismi oldu. Takım kaptanlığı da yapan yıldız oyuncu aynı zamanda takımın penaltıcısı durumunda. Takımı 2018 yılından bu yana Portekizli Teknik Direktör Paulo Bento çalıştırıyor. Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe, forması giyen Kim Min-Jae, bu sezon başında 25 milyon euro bonservis bedeliyle Napoli'ye transfer oldu. Güney Kore, milli takımı oyuncuları kendi ülkesi, Arap ligi takımları ve Avrupa kıtası liglerine yayılan bir oyuncu grubundan oluşuyor. H Grubu'nu lider bitirme şansları çok az, olur da lider olurlarsa G grubun da ikinci olma ihtimali olan Sırbistan, İsviçre ve Kamerun karşısında şansları eşit. Yine olur da Güney Kore grup lideri olur, G grubu ikincisi Brezilya olursa Asya ekibi turnuvaya veda eder. Bu şekilde karşılarına bir sonra ki turda Belçika, İspanya veya Almanya ihtimali olacak. Güney Kore, öncelikle H grubunu ikincisi bitirmesi için Portekiz, Gana veya Uruguay gibi rakiplerinden ikisini geçmesi lazım. Grupta ikinci olurlarsa son 16 turunda rakibi Brezilya olur ve veda anlamını taşır. Kendi liginden Avrupa'ya her zaman oyuncu ihraç eden Güney Kore'de Dünya Kupası'nda iz bırakacak oyuncu olacak mı? Beraber izleyeceğiz. Güney Kore maçları 24.11.2022 - Uruguay v Güney Kore 28.11.2022 - Güney Kore v Gana 02.12.2022 - Güney Kore v Portekiz Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere, esen kalın…

  • Omuz Omuza Bağış Kampanyası

    Bildiğiniz üzere 6 Şubat gecesi maalesef oldukça yıkıcı bir deprem felaketi ile karşı karşıya kaldık. Sadece bir değil, devamında gelen birden çok artçı depremde bölgede etkili oldu. Bu deprem felaketi sebebiyle canlarımızı kaybettik, yaralananlar oldu, evini, arabasını kaybedenler oldu. Herkes bir şekilde zarar gördü. Açılan bu yaraları bir an önce sarmak için tüm ülke bir olduk ve destek sağlamaya çalıştık. Türkiye Futbol Federasyonu'da futbol camiasını bir araya getirerek bir yardım kampanyası düzenledi. Omuz Omuza isimli bağış kampanyası dün akşam saatlerinde gerçekleşti. 5 saatlik yayın içerisinde olan önemli detayları sizler için derlemek istedik. Spor kanallarının gerçekleştirmiş olduğu ortak yayın sonunda kampanyadan elde edilen bağış miktarı 845,7 Milyon TL oldu. Yayın, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu'nun telefon bağlantısıyla başladı. Devam eden yayında Ruud Gullit, Arsene Wenger, Pep Guardiola, Jürgen Klopp, Gheorghe Hagi, Mikel Arteta ve Alex de Souza gibi çok önemli isimlerin yardım çağrısı videoları paylaşıldı. 5 saatlik yayının belki de en önemli kısmı PSG'nin ve dünya futbolunun yıldız ismi Kylian Mbappe'nin yayına bağlanması oldu. Fransız yıldız, "Ben Fransızca konuşmayı tercih ettim, çünkü duygularımı daha içten aktarabileceğimi düşündüm. Çocukların hayalleri benim için çok önemli. Elimde olan tüm imkanları Türk halkı için kullanacağım. Türkiye için her şey çok daha iyi olacak. Bu yaşananlar büyük bir trajedi. Hayal gücümüzün yetmeyeceği kadar büyük bir olaydı. Türkiye'nin neler çektiğini tahmin edemiyorum. Bu projenin bir parçası olduğum için kendimle gurur duyuyorum." ifadelerini kullandı. Yayının ilerleyen saatlerinde PSG'nin başkanı Nasser Al-Khelaifi programa bağlandı. "Türkiye'de değiliz ancak kalbimiz sizinle. Acınızı paylaşıyoruz. Ali Koç'la da durumu görüştüm, sizinle birlikte olmak bizim görevimiz. Çok büyük kayıplar olduğunu biliyoruz ancak Omuz Omuza kampanyasındaki yardımınızı da saygıyla izliyor ve takip ediyorum." açıklamasında bulundu. Yöneticisi olduğu kurumlar adına da 50 Milyon TL yardım edeceğini belirtti. Dört büyük kulübümüzden büyük miktarlarda yardımlar gelirken, Anadolu kulüplerimizde önemli yardımlarda bulundu. Kulüplerimizin geneli bu konuya ayrı bir hassasiyet gösterdi. Sayamayacağımız kadar teknik adam, futbolcu, yönetici yayın içerisinde yer aldı. Onlarda halkımızdan gelen telefon çağrılarına cevap vererek yardım topladılar. Uzakta olan, bizleri yurt dışında temsil eden Cengiz Ünder, Çağlar Söyüncü, Hakan Çalhanoğlu gibi milli oyuncularımızda yayına bağlanarak destekte bulunduklarını belirttiler. Omuz Omuza kampanyası, 15 Haziran'a kadar özel maçlarla ve çeşitli organizasyonlarla sürecek. Böylece toplanacak para depremzedelerin barınma ihtiyaçları için harcanacak. Projenin sürdürülebilir olması planlanıyor., Tekrardan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

  • Arsenal, 3 Puanı 4 Golle Aldı!

    Merhabalar, bugün sizlere Premier Lig'de erteleme maçı olan Arsenal v Everton maçının değerlendirmesini yapacağım. Keyifli okumalar dilerim. Kadrolar Lider Arsenal sahaya sezon genelinde olduğu gibi 4-2-3-1 ile dizildi. Arteta kadro tercihinde çok fazla değişiklik yapmadı. Yeni transfer Jorginho 11'e monte edildi. Nketiah yerine de Trossard'ı son Leicester City maçında olduğu gibi sahte 9 rolünde gördük. Konuk Merseyside ekibinde Sean Dyche, gelişiyle beraber ilk 11'de bir düzen oturtmaya gayret ediyor. Tıpkı diğer maçlarda olduğu gibi Doucoure - Gueye - Onana üçlüsünü merkezde gördük. Bu orta saha kurgusunun temel amacı rakibe maksimum sertlik, baskı ve presi yansıtarak oyun kurulumlarını bozmaya çalışmaktır. Ancak merkezde yaratıcı oyuncu bulunmaması toplu oyunda ve üretimde bazı sorunları teşkil edecektir. Kanatlarda Iwobi ve McNeil, ileri uçta da Maupay yer aldı. Stoper tandeminde bir değişiklik gözlere çarptı. Coady yerine formsuz ve sıkça eleştirilen Michael Keane kendisine şans buldu. İlk Yarının Değerlendirmesi Konuk Everton maça rakibini orta sahada sert bir şekilde karşılayarak başladı. İlk dakikalarda oyuna bir nebze ortak olsalar da sonradan ev sahibi ekip oyunun kontrolünü ele geçirdi. İlk 15 dakika sona erdiğinde topla oynama yüzdesi %68 - %32 Arsenal lehine idi. Ancak her ne kadar topa hakim de olsalar net fırsat üretemediler. Merseyside ekibi Everton, takım halinde iyi savunma yaparak, alanları kapatarak ve orta sahada yüksek bir direnç göstererek devrenin sonlarına kadar rakibine net bir pozisyon vermedi. Ancak 40. dakikada sağ kanattan Zinchenko'nun pasında kaleci Pickford ile karşı karşıya kalan Saka dar açıdan ters ayağıyla resmen topu tavana astı ve takımını öne geçirdi. Bu golde Zinchenko'nun mevkisinden ayrılıp ters kanada gelerek takımının o alanda 1 kişi fazla olarak çoğalmasını sağlaması kesinlikle çok kıymetli. Böylece hem rakip savunmanın dengesini bozmuş hem de güzel bir ara pasıyla bu zorlu maçın kilidini açmış oldu. İlk yarının son dakikalarında Saka'nın presi Gueye'yi hataya zorladı ve onun pasında Martinelli karşı karşıya durumda topu ağlara göndererek takımının devreye iki farklı önde girmesini sağladı. Daha 24 gün önce bu Everton'a Goodison Park'ta kaybetmişken henüz ilk yarıdan iki farkla öne geçerek "maviler"in gardını düşürmeleri mücadeleden galip ayrılmak için kesinlikle çok önemliydi. İkinci Yarının Değerlendirmesi İkinci devreye Arsenal, Jorginho - Partey değişikliği ile başladı. Konuk Everton'da ise Sean Dyche, Gueye - Holgate ile oyuna müdahale etti. Ev sahibi ekip, oyunun ve topun kontrolünü elinde tutarak hem oyunu soğuttu hem de rakibinin direncini kırmayı hedefledi. Düşük tempoda geçen ikinci yarıda sahneye Odegaard çıktı. Norveçli yıldızın ayağından üçüncü golü bulan Londra ekibi maçın fişini çekti desek yanlış olmaz. Konuk Everton'ın da iyice gardının kırılmasıyla formalite haline gelen son dakikalarda Arsenal, Martinelli ile 4. golü buldu ve bu gol skoru tayin etti. Şampiyonluk yolunda 4 golle net bir 3 puanı hanelerine yazdırdılar. Genel Değerlendirme Önce kaybeden ekipten söz edelim. Küme düşme hattında yer alan Merseyside ekibi için işler zorlaşıyor. Bu zorlu süreçte ateşten gömleği giyen Sean Dyche her ne kadar gelişiyle takımda olumlu bir hava oluşturmuş olsa da gol atma konusunda yaşadıkları sıkıntılar onların önümüzdeki haftalarda bu zorlu süreçten kurtulmalarının önüne geçebilir. Takımdaki yaratıcı oyuncu eksikliği gözlere bariz bir şekilde çarpıyor. Ancak şu an tek amaçları ne yapıp edip ligde kalıp sonrasında da önümüzdeki sezonun planlamasını yapmak olacaktır. Günün galip ekibi Arsenal, ligde son 13 haftaya girilirken 5 puan farkla lider konumda yer alıyor. Her ne kadar geçtiğimiz birkaç maçta tökezleyip afallasalar da şu anda rüzgarı da sırtlarına alarak emin adımlarla ilerliyorlar. Ancak Pep ve ekibinin de onların ensesinde olduğunu unutmamak gerekir. Bakalım peri masalı bu sonla bitecek mi, hep beraber göreceğiz. Sizlere bu yazımda Arsenal v Everton maçını değerlendirdim. Umarım keyifle okuduğunuz bir yazı olmuştur. Başka yazılarda görüşmek üzere, hoşça kalın.

  • Dünya Kupası'nda Favorim "Hollanda Milli Takımı"

    ABD merkezli spor finansmanı danışmanlığı şirketi Front Office Sports, maliyeti 220 milyar Dolar olarak açıkladığı, dünyanın en pahalı Dünya Kupası'na sayılı günler kaldı. Yeterli talebin olmadığı, Pakistan'dan günlüğü 10 dolara taraftar kiralandığı, ilk defa kış ayına gelen bir Dünya Kupası izleyecek olmak bizi de heyecanlandırıyor. Hiç kuşkusuz her turnuva da olduğu gibi bu turnuvada da Brezilya favoriler arasında ilk sırada. Onu Arjantin, İspanya, İngiltere ve pek tabii ki son şampiyon Fransa takip ediyor . Brezilya ve Arjantin'in grup ve hazırlık maçları dahil, yenilmediğini ve bu turnuvaya da formda geldiklerini bilen otoriteler, doğal olarak finali bu iki takım arasında görüyorlar. (Görsel - FOX Sports) Aylar önce kansere yakalanan ve bu turnuvayla milli takıma veda edecek olan Louis Van Gaal'in Hollanda'sı çektiği güzel kurayla benim sürpriz favorim. Özellikle tempolu ve göze hoş gelen futbollarıyla fark yaratıyorlar. Gakpo, Bergwijn ve Depay'ın ileride ki uyumları dikkate değer. Ayrıca istikrar abidesi Van Dijik onlar için çok büyük artı değer. Diğer "bu takım bu gruptan çıkar ve turnuvada adından söz ettirir" dediğim takım ise Sardar Azmoun'lu İran. Politik ve iki ülke arasındaki ilişkiler olarak ABD'yle oynayacakları 90 dakika futbolseverlerin sabırsızlıkla beklediği bir 90 dakika olacak. ABD'nin hazırlık maçlarındaki keyif vermeyen futbolu onlar için büyük handikap. Turnuvada şu ana kadar ismini belki de hiç duymadığınız fakat turnuvaya damgasını vurmasını beklediğim isimlerse ABD'de şans verilmesi halinde genç Thomas Sargent ve Ferraira Castro. Turnuvanın yıldızlarıysa Arjantin'den Julian Alvarez ve Brezilya'dan Vinicius Junior olur. Her ne kadar benim favorim Hollanda olsa da turnuvada aynı gruba düşmek onlar için şansızlık gibi görünse de Hırvatistan ve Belçika'dan da iyi futbol bekliyorum. Hamstring sakatlığından dolayı sahalardan uzak kalan Lukaku'nun oynayıp oynayamacağını bekleyip göreceğiz. Onun yokluğunda Batshuayi'nin oynamasını bekliyoruz, bakalım onu aratacak mı göreceğiz. Bol gollü, hakemlerin hata yapmadığı, dostça ve kardeşçe geçen bir turnuva diliyorum. Umarım hak eden ve daha çok mücadele eden takım kazanır. Bir daha ki turnuva ve turnuvalarda Milli Takımımız'ı da bu tür büyük organizasyonlarda umarım görürüz.

  • Dünya Kupası'nda Son Dans - Messi ve Ronaldo

    Dünya’nın en büyük oyuncusu veya oyuncuları kim? Birçoğunuzun cevabı Ronaldo ve Messi olacaktır. Maalesef onlar için artık bir devir kapanıyor. O büyük rekabet, ulusları altında ter dökecekleri son turnuva ile belki de son kez alevlenecek. Futbol, aslında spordan ibaret değildir. Tek kavim, tek din, tek inanç bile diyebiliriz. Politikadan daha güçlü ve tüm dinlerden daha çok inananı var. Tarihte savaşları bile durdurmuş bir spordan bahsediyoruz. Tutku, coşku, heyecan, hüzün, hayal kırıklıkları gibi tüm duyguları zirvesine kadar yaşadığımız bu spordan birer Ronaldo ve Messi geçti, belki de onlar gibileri bir daha gelmeyecek. Bu oyuncuları izleyen şanslı nesilden birisi olarak şunu net söyleyebilirim ki gerçekten çok büyük oyunculara tanıklık ettik. Haftalık planlarımız arasında belli bir saat için plan yapmadık çünkü onları izlemek öncelikliydi. "Pazar günü 21.00’da Messi’nin maçı var." diyerekten hayatımızda onlara özel bir yer açtığımız oyunculardan bahsediyorum. Bu değeri sonuna kadar hak ediyorlar. Sadece futbolculukları ile değil aynı zamanda müthiş iki karakter. Onlar gerçekten özeller… Lionel Andrés Messi Cuccittini Futbolla ilgilenen ilgilenmeyen herkesin aklına kazınmış bir diğer adıyla Leo Messi. Yeni doğan çocuğuna ismini koyanlar, vücuduna dövmelerine yaptıranlar, Messi ile görüşme hayali kuranlar, geceleri rüyalarını süsleyen futbolcu olmak isteyenler ve niceleri… Kariyerinde başarıdan başarıya yelken açmış, hayatında çok fazla özel anı biriktirmiş büyük bir hazinenin yani Leo’nun son Dünya Kupası olacak. Copa America ve Finalissima şampiyonluğu derken sıra geldi Dünya Kupası’na. PSG ile hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde yine Messiliğini yapan Messi çok formda geliyor. Arjantin Milli Takımı'nda büyük bir saygı gören Leo, takım arkadaşlarıyla birlikte bu kupayı da kazanmak istiyor. Arjantinli taraftarlar bile ülkeye kupanın gelmesinden ziyade sırf Messi kariyerini bitirmeden bu kupayı kaldırsın istiyor. Takım arkadaşları, kulüp çalışanları, yönetim ve tüm taraftarlar bu anın hayaliyle turnuvaya başlayacaklar. Sonu ne olur bilinmez ama ellerinde güçlü bir kadro bulunuyor ve bir amaçları var o amaç içinde bulunan kişi ise Leo Messi onun için tüm takım ekstra bir motivasyonla oynayacaktır. Kadro birlikteliği üst düzey. Kadro kaliteli. Messi formda. Neler yaşanacağını merakla bekliyoruz… Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro Çok büyük bir hayran kitlesine sahip, birçok kişinin idol olarak gördüğü o isim Cristiano Ronaldo… Aslında büyük form düşüklüğü yaşayan Ronaldo, kulübü Manchester United ile sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Kulüp içerisinde istenmeyen adam oldu Ronaldo. Takım arkadaşlarından dahi soğuk tavırlar alıyor. Aslında çocuğunun vefatından sonra büyük bir acı yaşadığı ve onu olumsuz etkilediği belliydi ancak kulüple ve hocasıyla yaşadıkları da tabiri caizse tuzu biberi oldu. Bu durumlar, onu elbette üzüyor ve yıpratıyordur ama Ronaldo’nun bu tarz durumlarda daha çok hırslandığını biliyoruz. 2016 yılında Avrupa Şampiyonluğu yaşayan Ronaldo, o maç sakatlanıp yerini Quaresma’ya bırakmıştı. Ağlayarak oyundan çıkmıştı. Kenarda büyük bir heyecanla maçı takip ediyor, hocasıyla birlikte taktik anlamda bazı talimatlar veriyordu. En sonunda kupayı kazandılar fakat bu sene Dünya Kupası'nda neler yaşanacak hiç kestiremiyoruz fakat onlarda iyi bir kadroya sahipler. Umarım kendisi toparlanır ve Messi ile birlikte bize güzel bir rekabet izletirler. Futbol severler olarak bu arenada son kez onları görecek olmak üzücü. Tabii onların yanında son Dünya Kupası olacak oyuncular da var ama Dünya’nın en ikonik futbolcuları olarak bizim gönlümüzde ayrı yere sahipler. Maçları oynanacağını zaman bile kulüplerin adlarından önce insanlar, Messi ve Ronaldo rekabetinden bahsederler. Bununla birlikte büyük bir coşku ve heyecan yaşanır. Son zamanların futbolu hep onların dominasyonu ile geçti. Sürekli birbirleri her yerde kıyaslandı. Kıyaslamalar yüzünden insanlar yeri geldi kavgalar etti, arkadaşlıklar bitti. Böyle iki oyuncudan bahsediyoruz. Bahsediyoruz diyorum ama gelecek için bahsedecek konumuz olmayacak olması çok acı olsa da bir gerçek. Gene de geçmişe bir göz atıp onları tekrar seyretmek, tekrar onların üstünde formalarını görmek bizi azda olsa rahatlatacaktır diye umuyor ve derin bir ah çekiyorum… Tüm meraklarımız bu turnuva ile yanıt bulacak. Turnuva içinde yazılacak içeriklerimize takipte kalarak ulaşabilirsiniz.

  • Ağır Sıkletin Ustaları #4 - Deontay Wilder

    Bildiğiniz üzere boks tarihindeki usta ağır sıklet isimleri ‘’Ağır Sıkletin Ustaları’’ isimli başlık altında ele almaya başladığım bir yazı serim mevcut. Bu seride incelemesini yaptığım isimler sırasıyla Tyson Fury, Evander Holyfield ve Anthony Joshua’ydı. Seride inceleyeceğim dördüncü ağır sıklet ustası ise “The Bronze Bomber” lakaplı Deontay Wilder. Çocukluk ve Erken Yaşam Deontay Leshun Wilder, 22 Ekim 1985'te Alabama, Tuscaloosa'da doğdu. Ailesi veya çocukluğu hakkında fazla bir şey bilinmiyor. Wilder, Afrikalı-Amerikalı kökenli biridir. 2004 yılında Deontay Wilder, 'Tuscaloosa Merkez Lisesi'nden mezun oldu. Profesyonel bir futbolcu veya basketbolcu olmayı hayal etti. Wilder, memleketinden bir takım olan 'Alabama Crimson Tide' için oynamak istedi. Bununla birlikte, erken bir evlilik, ev içi sorumlulukları omuzlarına yükledi. Omurilik kusurlarından muzdarip bir kızının doğumundan sonra Wilder, ailesini desteklemek için birçok işe başladı. 'Greene Beverage Company' için şoför olarak çalıştı. Akademik hayallerinden de vazgeçti. Nihayetinde Wilder, para kazanma aracı olarak boksu seçti. Kariyeri Ekim 2005'te Deontay Wilder, amatör boks kariyerine Alabama, Northport'taki 'Skyy Boxing Gym'e katılarak başladı. Jay Deas'ın altında eğitim gördü. 2007'de Wilder, 'Ulusal Altın Eldivenler' yarışmasına katıldı. David Thompson'ı ve dünya şampiyonu Isiah Thomas'ı yendi. Aynı yıl, Wilder 'ABD Amatör Boks Şampiyonası'na katıldı ve Quantis Graves'i yendi. Kaliforniya'dan James Zimmerman'ı yenerek şampiyonluğu kazandı. Quantis Graves'i yenerek 21 maçta 'Olimpiyat Oyunları' denemelerini kazandı. 2008'de Wilder, Rusya'dan Rakhim Chakhiyev'i yenerek kariyerinin en iyi skorunu kaydetti. Chakhiyev dünya şampiyonasında gümüş madalya kazandı. Wilder 2008 'Yaz Olimpiyatları'na katılmaya hak kazandı ve ağır sıklet kategorisinde yarıştı. Cezayir'den Abdelaziz Touilbini'yi ve Fas'tan Mohamed Arjaoui'yi yendi. Yarı finalde Wilder, İtalyan Clemente Russo'ya yenildi ve bronz madalya kazandı. Ortalama 30-5 amatör rekoru vardı. 15 Kasım 2008'de Wilder, profesyonel bokstaki ilk maçına Tennessee'deki 'Vanderbilt Üniversitesi Memorial Gymnasium'da çıktı. Ethan Cox'u ikinci rauntta nakavt etti. 2009'da Wilder yedi maç yaptı ve hepsini ilk turda kazandı. Ekim 2012'ye kadar Wilder, boks kariyerinde etkileyici bir rekor kırmıştı. 25 maç kazanmıştı ve bunların çoğu dört rauntta kazanılmıştı. 15 Aralık 2012'de Wilder, Los Angeles'taki 'Memorial Sports Arena'da Kelvin Price'ı yenerek ilk profesyonel boks şampiyonluğunu kazandı. Nisan 2013'te, boks firması 'Golden Boy Promosyonlar' Wilder ve eski bir 'Olimpiyat' altın madalyası olan Audley Harrison arasında bir kavga olduğunu duyurdu. Wilder, Harrison'ı ilk rauntta nakavt etti. Dövüşten sonra Harrison emekli olduğunu açıkladı. Şubat 2014'te Wilder ve Amerikalı boksör Malik Scott arasında bir kavga duyuruldu. Dövüşten sonra Wilder üçüncü sırayı aldı ve Scott dünya sıralamasında 23 numaraya yerleştirildi. Wilder, Scott'ı ilk turda 1:36'da mağlup etti. Malik Scott'ı yendikten sonra Wilder, 'WBC' ağır sıklet unvanı için zorunlu rakip olarak devraldı. 17 Ocak 2015'te Las Vegas'taki 'MGM Grand Garden Arena'da son şampiyon Bermane Stiverne ile savaştı. Wilder, Stiverne'i mağlup ettikten sonra 'WBC' ağır sıklet unvanını kazandı. Karar, 12 turluk bir mücadelenin ardından tüm yargıçların oybirliğiyle alındı. Wilder galibiyeti engelli kızına ve kahramanı olan boks efsanesi Muhammed Ali'ye adadı. Mayıs 2015'te Wilder, Alabama'da 'WBC' ağır sıklet unvanının ilk savunmasını yaptı. Rakibi olarak Meksikalı-Amerikalı boksör Eric Molina'yı seçti. Wilder, dördüncü raundun sonunda Molina'yı devirdi. Ağustos 2015'te Wilder, 'WBC'de 12. sırada yer alan Johann Duhaupas'a karşı ikinci savunmasını yaptı. Dövüş en başından beri tek taraflıydı ve Wilder yumrukların %56'sını indirdi. Duhaupas, atılan yumrukların sadece %30'unu indirdi. Wilder mücadeleyi 11. rauntta kazandı. Aralık 2015'te Wilder, unvanını Polonyalı boksör Artur Szpilka'ya karşı savundu. İlk üç turda Szpilka üstünlüğü ele geçirdi. Wilder pes etmeyi reddetti. Dokuzuncu turda Szpilka stratejisini değiştirdi. Wilder bunu sezdi ve güçlü bir yumruk attı, bu da sonunda Szpilka'nın hastaneye kaldırılmasına yol açtı. Wilder kavgadan sonra alenen özür diledi. Mayıs 2016'da Deontay Wilder, unvanını Rusya'dan zorunlu rakip Alexander Povetkin'e karşı savunmaya hazırdı. Wilder Moskova'ya seyahat edecekti. Povetkin en zorlu rakibi olarak kabul edildi. Ancak, dövüşten bir hafta önce Povetkin'in yasaklı bir madde kullanımı için testi pozitif çıktı. Dövüş iptal edildi ve Wilder iptal için tazminat talep etti. Temmuz 2016'da Wilder, iki kez dünya şampiyonu olan eski bir şampiyon olan Chris Arreola ile savaştı. Wilder mücadeleyi domine etti ve sekiz raundun ardından kazanan ilan edildi. Kavga sırasında Wilder'ın sağ eli kırıldı ve pazıları yırtıldı. Yaralarını onarmak için iki ameliyat geçirmesi gerekti. Aralık 2016'da Wilder ve Polonyalı boksör Andrzej Wawrzyk arasında bir kavga düzeltildi. Wilder, kolay bir rakip olduğu için Wawrzyk'i rakibi olarak seçtiği için eleştirildi. Ancak Wawrzyk bir uyuşturucu testinde başarısız oldu. Böylece mücadele iptal edildi. Daha sonra Gerald Washington'ın Wilder'a karşı dünya şampiyonluk mücadelesini oynayacağı açıklandı. Maç Şubat 2017'de gerçekleşti. Washington güçlü yumruklarla başladı. Beşinci turda Wilder birkaç güçlü vuruş yaptı. Washington kafasına ağır darbeler aldı. Mücadele hakem tarafından durduruldu. 'Fox'ta yayınlandı ve 2017'nin en çok izlenen dövüşlerinden biriydi. Ekim 2017'de, 'WBC' Wilder'a zorunlu rakip Bermane Stiverne ile savaşmasını emretti. Mücadele dolu bir arenanın önünde yapıldı. Wilder, Stiverne'i yere serdi ve hakem durma çağrısı yaptı. Wilder sağ elini Stiverne'e indirdi ve bu da Stiverne'i savunmasız bıraktı. Bu galibiyetle Wilder, dövüştüğü tüm rakipleri nakavt etti. Aralık 2017'de, uyuşturucu testinde başarısız olan Kübalı boksör Luis Ortiz boks ringine geri döndü. Wilder'a dövüşmesi için meydan okudu ve Wilder kabul etti. Dövüş Mart 2018'de gerçekleşti. İlk turlarda her iki oyuncu da eşit derecede iyi mücadele etti. Beşinci turda Wilder, Ortiz'i devirdi. Sonraki turlarda Wilder ağır yaralandı. Ancak, geri döndü ve sağ elini Ortiz'e indirdi. Dövüş hakem tarafından durdurulduğunda, hakimler Wilder'ı kazanan olarak ilan etti. Aralık 2018'de, Wilder ve Tyson Fury arasında çok beklenen bir maç Staples Center'da 17.698 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Mücadele zorlu geçti. Hakemler, Britanyalı Phil Edwards, her iki sporcuya da 113 puan ve beraberlik, Meksikalı hakem Alejandro Rochin, Wilder lehine 115-111 ve Kanadalı hakem Robert Tapper, her iki sporcuyu da 114-112 lehine değerlendirdi. Öfkeli mücadele berabere bitti. Wilder, Mayıs 2019'da WBC ağır sıklet unvanını korumak için Dominic Breazeale'i nakavtla yendi. Daha sonra Luis Ortiz ile bir rövanş maçında karşılaştı ve boksörü 7. rauntta nakavtla yendi. 22 Ocak 2020'de Wilder, 2018 boks maçının rövanş maçında Tyson Fury ile karşılaştı ve Wilder, kariyerinin ilk ve tek çekilişini kaydetti. Bu kez Wilder, WBC ağır sıklet unvanını 7. rauntta teknik nakavtla Fury'ye kaptırdı. Deontay Wilder, Tyson Fury'e kaybederek, WBC ağır sıklet dünya şampiyonluğu unvanını kaybetmişti. 7'nci rauntta havlu atan boksör, ringe çıktığı kostümü yüzünden maçı kaybettiğini açıkladı. Wilder, siyah ve kırmızı renklerinde vücudunu saran bir kostüm ve taşlı maske ile ringe çıkarak şovunu yapmıştı. Yenilgi sonrası açıklama yapan Wilder, ağırlığı 20 kiloyu geçen kostümün maçı kaybetmesinde büyük bir etken olduğunu ifade etti. Deontay Wilder'ın Net Maaşı ve Sponsorlukları Deontay Wilder'ın net değerinin şu anda 30 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. 2019'da dövüşlerinden 30 milyon dolar kazandı. Everlast ile sponsorluk anlaşması var. Deontay Wilder'ın Kişisel Yaşamı ve İlişkileri Wilder, 5 çocuk babasıdır. Wilder, birkaç kadınla romantik bir bağ kurdu. Helen Duncan, Wilder'ın ilk partneriydi. İlişkileri uzun süre devam etti ve birlikte 2005 yılında ilk kızları Naieya'yı dünyaya getirdiler. Helen ile uzun süreli ilişkisinin kesilmesinin ardından Wilder, 2009 yılında şimdiki eski karısı Jessica Scales ile evlendi ve çiftin üç çocuğu oldu. 2017'de boşanmadan önce birlikteydiler. Ayrılmalarının sebebinin Wilder'ın evlilik dışı ilişkileri olduğu bildirildi. (Görsel 2015 yılından) Wilder şu anda, 7 Mart 2018'de bir kızı olan WAGs Atlanta'daki görüntüsüyle ünlü bir realite TV yıldızı olan kız arkadaşı Telli Swift ile nişanlı. Wilder'ın 2015'ten beri Telli Swift ile çıkmaya başladığı bildiriliyor. Küçük kardeşi Marsellos Wilder, yarı sıklet bölümü profesyonel bir boksördür. Yazımı okuyan tüm Linesman okurlarına teşekkür ederim. Bir diğer ağır sıklet boksörün hayatında görüşmek dileğiyle…

  • Dünya Kupası Tarihinin Unutulmaz Anları #2

    Söz konusu Dünya Kupası olunca sansasyonlar sona ermiyor. Her anı başka bir hikaye olan bu turnuvanın unutulmaz anlarına göz gezdirmeye devam ediyoruz. Serimizin 2. yazısında sizlerleyiz. Keyifli okumalar! 1) Şampiyona Soğuk Duş Ülkesinde düzenlenen Dünya Kupası'nı şampiyonlukla bitiren Fransa, turnuva tarihinde ilk defa kupayı müzesine götürüyordu. 2000 senesinde Belçika-Hollanda ortaklığında düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nı da Trezeguet'nin attığı altın golle kazanıyordu Horozlar. Tüm bu başarılar yetmezmiş gibi, 2001 Fifa Konfederasyon Kupası Şampiyonu da yine Fransa oluyordu. Bu kadar önemli milli başarıdan sonra, tüm otoritelerin ortak düşüncesi Fransa'nın 2002 Dünya Kupası'nın favorilerinden olduğuydu. Fakat futbol istatistiklerden ve beklentilerden ibaret değildi. Afrika'nın yağız delikanlılarının Fransa'ya bir sürprizi olacaktı. 31 Mayıs 2002 tarihinde, Senegal mucizeyi gerçekleştirecekti. Seoul'de oynanan mücadele, Fransa'ya soğuk duş niteliğindeydi. Senegal, son şampiyon Fransa'yı alt etmişti. Bu sonuç kadar Senegalli oyuncuların birlikte yaptığı gol sevinci de unutulmazlar arasına girmişti. Bu maç adeta Fransa'nın turnuvasının nasıl geçeceğinin özeti niteliğindeydi. Son şampiyon Fransa; Senegal, Danimarka ve Uruguay'lı gruptan 1 puan ile sonuncu olarak ayrılacaktı. Ee işte hayat her zaman arzularımızı ve beklentilerimizi karşılamıyor... 2) Telefon Kulübesinde Bile Adam Çalımlar O dönemler sahada görmeye alışık olmadığımız kırmızı kramponlar, kimilerine göre Bundesliga tarihinin en güzel golünü atmış, yolu ülkemizden de geçmiş bir efsane, Jay Jay Okocha... İtalyan futbolu dendiği zaman insanın aklına tek bir şey gelir; katı savunma ekolü. Ve bu ekol, Okocha karşısında oldukça çaresiz kalmıştı. 1994 Fifa Dünya Kupası'nda Nijerya'nın rakibi olan İtalya, Okocha'dan tam tamına 15 çalım yemişti. Bu, Dünya Kupası rekoruydu. Ne demişler? Okocha telefon kulübesinde bile adam çalımlar.. 3) Futbol Evine Dönecek Dedik Beckham Evine Döndü David Beckham. Tam anlamıyla bir ikon. Yaptığı her hareket, saç stilleri, giyim tarzı... Hepsi birçok insan tarafından kopyalanıyor. Kendisinin bulunduğu ortamda deklanşörler patlıyor, olaylar eksik olmuyor. Yine Beckham kadar sansasyon yaratabilen bir isim daha var, o da eşi Victoria Beckham. Bu ikili kadar sansasyon yaratabilecek başka ne vardı? Tabii ki İngiltere-Arjantin eşleşmesi! 1998 Dünya Kupası'nda eşleşen bu iki takım, tarihlerinde var olan rekabetle yeşil sahalarda arz-ı endam ediyorlardı. 47. dakikada kırmızı kart görüp İngiltere'nin penaltılarda elenmesinin faturası kesilen Beckham hakkında başka dedikodular ortaya çıkacaktı. Zaten oldukça sansasyon yaratan bu maç, bu dedikodularla birlikte adete dünya basınının manşetlerini süslüyordu. İddialara göre David Beckham, Victoria Beckham'la New York'ta görüşebilmek için kırmızı kart görmüş ve kupa serüvenini erken kapatmıştı. İngiliz basını ve halkı, Beckham'a öfke kusuyordu. Bu husumet, ancak Beckham'ın Yunanistan'a attığı frikik golüyle sona erecekti. Yapılan yolculuklar ve verilen görüntüler bu iddiayı kanıtlar nitelikteydi. Büyük aşklar fedakarlık gerektirir ama bizce bu biraz aşırıya kaçmış gibi. 4) Last Dance Dans, Dünya Kupası...Elbette Roger Milla! 1990 Dünya Kupası'nda Kamerun'un çeyrek finale çıkması büyük yankı uyandırmıştı. Elbette Roger Milla'nın ikonik gol sevinci de öyle. 38 yaşında ve Dünya Kupası gibi prestijli bir organizasyonda attığı gollerle tüm futbolseverlerin sempatisini kazanmıştı Milla. 1994 Dünya Kupası'nda da 42 yaşında Rusya'ya attığı golle kendi rekorunu kırarak bir kez daha kupa tarihinin en yaşlı golcüsü oluyordu. Saygı... 5) Kurt Kocayınca 2006 Dünya Kupası'nda İspanya ve Fransa eşleşmesi ilginç bir hikayeye sahip bir eşleşmeydi. Başta İspanya basını olmak üzere dünya basını da Fransa'nın kadrosunun İspanya'ya nazaran yaşlı olduğunu düşünüyor ve Fransız futbolcularla dalga geçiyorlardı. Kurt kocadı fakat maskara olmadı, maskara etti. Roberto Rosetti'nin yönettiği maçta İspanya David Villa'nın attığı penaltı golüyle öne geçiyordu fakat Fransa akınlarını durduramadılar. Fransa maçı 3-1 kazandı ve dünyaya güzel bir ders vermiş oldu. Demek ki neymiş? Büyük konuşmamak lazımmış. 6) Calciopoli Ülkenizin büyük bir şike skandalıyla sarsıldığını düşünün. Büyük bir mazisi olan kulüpler küme düşürülüyor, puanları siliniyor, bazı oyuncular, menajerler ve hakemler futboldan men ediliyor. Yerli ve yabancı futbolcular ülkeden adeta kaçıyor ya da şike skandalına karışmayan ezeli rakipleriyle anlaşma imzalıyorlardı. Bu ortamda İtalya Milli Takımı'nın ağır topları adeta kenetleniyorlar ve ülkelerinin prestiji için gerekeni yapıyorlardı. Almanya'da düzenlenen 2006 Fifa Dünya Kupası şampiyonu İtalya oluyordu. Basit bir şampiyonluk değildi, adeta ülkelerinin ve futbollarının prestijini kurtarmışlardı. Seneler geçse bile asla unutulmayacak... 7) Andrés Escobar Dünya Kupası tarihinin en dramatik hikayelerinden biri. Kolombiya Milli Takımı'nın başarılı oyuncusu Andrés Escobar, 1994 Dünya Kupası'nda Amerika Birleşik Devletleri ile oynanan maçta kendi kalesine attığı gol sebebiyle günah keçisi ilan edilmişti. Kolombiyalılar bu elenmeden kendisini sorumlu tutuyordu. Dünya Kupası sonunda Medellin'e döndüğünde bir barda saldırıya uğruyor ve hayatını kaybediyordu. Futbol tarihinin en trajik olaylarından biriydi. İşin kartel bağlantıları olduğu hala Kolombiya halkı tarafından dillendiriliyor. 8) Cruyff Dönüşü 1974 Dünya Kupası'nda grup aşamasında İsveç ile mücadele eden Hollanda, rakibiyle 0-0 berabere kalacaktı. Bu maçta en çok akılda kalan hareket ise Johan Cruyff'un maçın 24. dakikasında İsveçli defans oyuncusu Jan Olsson'a karşı yaptığı 180 derecelik dönüş hareketiydi. Bu hareket, Cruyff dönüşü adıyla literatüre geçecekti. İsveçli Jan Olsson, yıllar sonra bu hareketin aktörlerinden biri olduğu için oldukça mutlu olduğunu açıklayacaktı. Johan Cruyff, gerçek bir dehaydı. Sarı Fare, sahada ve saha dışında yaptığı her hareketle bir şekilde konuşulmayı başarıyordu. Saygılar.. 9) Dünya Kupası'nda forma giymiş en yaşlı futbolcu Rusya'da düzenlenen 2018 Dünya Kupası, bir rekorla adından söz ettirecekti. 45 yaş ve 161 günle Dünya Kupası tarihinin forma giymiş en yaşlı oyuncusu Mısır kalecisi Essam El Hadary olacaktı. Mısır formasını 159 kez terletmiş El Hadary, grup aşamasının son maçında Suudi Arabistan ile oynanan mücadelede kaleye geçecekti. Bu maçla birlikte yolu ülkemizden de geçmiş Mondragon'un 43 yaş 3 günlük rekorunu da kırıyordu. 10) Efsaneden Beklenmeyen Son 2006 Dünya Kupası, Fransa ve Zidane için harika geçiyordu. Kendinden beklenmeyen bir performans gösteren Fransızlar, zorlu rakiplerini bir bir eleyerek final aşamasına gelmişlerdi. Rakip, Calciopoli Skandalı ile çalkalanan İtalya idi. Buffon'u panenkayla avlayan Zidane, iyi bir maç geçiriyordu. Uzatmalara giden maçın 110. dakikası Dünya Kupası tarihine geçen bir kırmızı kartla hafızalarımıza kazınacaktı. Zidane'ı markaj eden Materazzi, Zidane'ın formasını çekiştiriyordu. Zidane, Materazzi'ye şaka ile karışık "Formamı istersen verebilirim." demişti. Materazzi ise "Kız kardeşini tercih ederim." diyerek Cezayir asıllı Fransız Zidane'ın damarına basmıştı. Zidane, milli takımıyla oynadığı son maçta hem de bir Dünya Kupası finalinde Materazzi'ye kafa atacaktı. Efsanenin kupanın yanından soyunma odasına gidişi oldukça dramatikti. Materazzi'nin bu hamlesi, belki de İtalya'ya Dünya Kupası'nı getiren en önemli hareketlerdendi. Efsane, keşke futbola daha farklı bir şekilde veda edebilseydi...

bottom of page