top of page

Arama Sonuçları

"" için 1087 öge bulundu

  • Hayatta Kalmak İçin Savaşan Bir Takım: Beşiktaş Emlakjet

    Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi’nde ilk yarı geçen hafta sonu tamamlanmıştı. Son yılların en çekişmeli ve zevkli play-off ve şampiyonluk yarışına tanıklık etmekte olduğumuz sezonda düşme yarışı da bir o kadar ilgi çekici. Ezeli rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe’ye nazaran basketbolda istikrarı bir türlü tam olarak tutturamasa da hep play-off yarışında olmaya çalışan Beşiktaş, ligin dibine demir atmış durumda. Basketbol şube, şu anda yapılan transferlerle sezonun 2.yarısına neredeyse sil baştan bir kadro kuruyor ancak bu kadronun da birbirine alışması için gerekecek zamanda çok kritik maçlar var. Yakın gelecekte Konyaspor ve -özellikle- Manisa maçlarını kazanmak zorunda olan Beşiktaş’ı çok stresli zamanlar bekliyor. İlk Yarı Beşiktaş Emlakjet’in sezonunun 2. yarısına dair öngörülerimizden önce takımın ilk yarı performansına sayılarla bakalım: 3 galibiyet ve 12 mağlubiyet ile son sıra, güvenli bölgeye 2 galibiyet uzaklık ve direkt rakiplerle çift haneli averaj farkı… Gördüğünüz gibi hiç ama hiç iç açıcı bir durumda değil Beşiktaş. Ama sayıların ve istatistiklerin dışında takımın her hafta aynı şeyler yüzünden maç kaybetmesi ve bu durumun bir türlü düzelmemesi gibi de büyük bir sıkıntı var. Takımda ciddi bir tecrübesizlik ve maç sonu oynayamama var ve bunun olacağı daha kadro kurulurken hissedildi. Sezon öncesi transfer edilen Bryce Brown, Matt Coleman, David McCormack ve Jordan Usher’ın hepsi kolejden mezun olalı daha 1-2 yıl olmuş ve Avrupa basketbolu hakkında neredeyse hiçbir şey bilmeyen oyunculardı. Onların yanına transfer edilen 32’lik Gediminas Orelik haricinde takımda ‘’veteran’’ diyebileceğimiz başka bir oyuncu yoktu. Türklerin de zaten neredeyse hepsi çok genç oyuncular. Burak Can ve Okben, ligi ve atmosferi tanıyan oyuncular olsalar da liderlik yükünü sırtlanabilecek oyuncular değillerdi. Bryce Brown ve Matt Coleman’ın erken ayrılıklarından sonra gelen Matt Mooney de çok tecrübesiz ve Avrupa’ya yeni gelmiş bir Amerikalıydı. Özellikle guard pozisyonunu -ısrarla- tecrübesiz ve bambaşka bir basketbol kültüründen gelen Amerikalılara devreden Beşiktaş’ın, ilk 4 maçtan sonra bir de tek başına skor bulabilen oyuncu eksikliği nüksetti ve çareyi eski oyuncularından 36’lık Jason Rich’i getirmekte buldu. Tecrübe abidesi bir skorer geldi gelmesine ama o eski halinden çok da bir şey kalmamıştı Jason Rich’in. Beşiktaş’ın mevcut durumunun yegane suçlusu diyemesek de en büyük suçlusu 2 yıldır dengeli bir takım kuramayan yönetim ve basketbol şube. Geçen sezon baya toplama takım olan Beşiktaş, bu sezon 2020/21 sezonunda olduğu gibi genç bir takım kurmak istedi ama şirazeyi kaçırdı. Dengesiz bir kadro yapılanması zaten bir engel değilmiş gibi bir de Ahmet Kandemir’in istifa problemi çıktı. İstifası kabul olmayan Kandemir’in isteksizliği çok rahat okunuyordu ve oyuncular başlarında olmak istemeyen bir koçla 2 hafta daha oynamak durumunda kaldılar, 2’de 0 kaçınılmaz oldu. Darüşşafaka maçında çok akışkan bir basketbolla kazanan Beşiktaş’da sezonun geri kalanı için Polonyalı koç ve eski basketbolcu Igor Milicic ile anlaşıldı ve Beşiktaş, Milicic önderliğindeki 3 maçta henüz galibiyetle tanışamadı. Tüm maçlarda aynı senaryo vardı: Kötü başlangıçla geriye düş, maçı çevir ve ortak ol, maç sonu oynayama. Her maç sonrasında zaman ve transfer açıklaması yapan Milicic, 2. yarı için oldukça farklı bir Beşiktaş Emlakjet kurmuş gibi, en azından kağıt üstünde. Transferler ve İkinci Yarı Aslında Beşiktaş Emlakjet, Milicic geldikten sonra kolay kolay maçtan düşmeyen ve mücadeleci bir takım haline gelmişti. Milicic yönetimindeki 3 maçın 3’ünde de çift haneli farklardan maça ortak olundu ama yine maç sonunu oynamada büyük beceriksizlikler yaşandı. Kafasındaki oyuncu grubuna sahip olmadığı aşikar ki, hiçbir maçta belli oyuncular üzerinde ısrar etmedi ve takımı keşfetmeye çalıştı. Orelik’in ayrılması ile başlayan ‘’Igor Milicic Transfer Dönemi’’ şimdilik 2 gard ve 1 forvet takviyesiyle ilerliyor. Euroleague’de ASVEL forması giyen oyun kurucu Parker Jackson-Cartwright, geçen sezon Beşiktaş’ın kaotik sezonunda takımda olan kombo-guard Isaiah Whitehead ve Milicic’in vatandaşı kısa forvet Michal Sokolowski eklemeleri yapıldı. Milicic’in Burak Can Yıldızlı ve Jordan Usher’ı artık tamamen 4 numara rotasyonunda kullanması muhtemel, yakında bir uzun forvet takviyesi de gözükmüyor. Pivot pozisyonunda da sıkıntısı olmayan Beşiktaş’ın inanılmaz bir guard fazlalığı var. Matt Mooney ve Ömercan İlyasoğlu’nun önüne alınan Jackson-Cartwright’ın gelişi takıma ciddi kalite katsa da o pozisyonu şişirdi. Koç Mooney’i 2 numaraya kaydırmayı düşünürse de oradaki Rich ve Whitehead’e toslayacak. Mooney’nin fizikli bir kısa olması onu 3 numaraya da itmeye olanak sağlayabilir ama ana fikir kısa rotasyonunun fazla şişkin olması ki bu maçlarda kısa beşleri görebileceğimizin işareti. Şişkinliğin yanında takımda toplamda 7 yabancı oldu. Bu da demek oluyor ki her maç 2 yabancı kadroda olamayacak ki Beşiktaş’ın tam olarak faydalanamayacağı oyunculara ödeme yapma lüksü yok. Muhtemelen Mooney veya Rich’den biri gidici. Usher’a da taliplerin olduğu konuşuluyor. Mevcut Beşiktaş kadrosunun en yetenekli ve iyi oyuncusu da o. Ayrılması takıma zarar verecektir. Böyle bir kadro kuruldu 2. yarı öncesi. Hangi yabancıların gidici olduğuna dair yorumları Konyaspor maçından sonra yapmak daha kolay olacaktır. Çok fazla kısaların becerisi odaklı bir Beşiktaş Emlakjet, 2. yarıda bizi bekliyor ki çok da eğlenceli bir basketbol vadediyor bu düzen. Ben Beşiktaş’ın ligde kalacağını düşünüyorum. Milicic bu sezonu sorunsuz atlatır ve gelecek sezondan itibaren bir "Beşiktaş Basketbol Kültürü" oluşturma konusunda emin adımlar atacaktır.

  • Avustralya Açık'a Sürpriz Vedalar Damga Vuruyor!

    Avustralya'da tenis heyecanı sürüyor. Nadal'la beraber sürpriz vedalar başladı. Çok fazla şaşırdığımız 2. ve 3. tur süreci yaşadık. En önemlilerini sizler için derledim. Sebastian Korda 3-0 Daniil Medvedev Son iki yılın finalisti Rus raket Medvedev, motive geldiği turnuvadan elendi. Kendisinin Dünya 7 numarası olduğunu hatırlatalım. Amerikalı Sebastian Korda, maçı domine ederek 3-0 kazandı. Korda, Dünya 29 numarası. Bu turnuvayla beraber kendisini öne atacak gibi görünüyor. Marketa Vondrousova 2-1 Ons Jabeur 1 saat 41 dakika süren mücadeleyi Çekyalı raket Marketa Vondrousova kazandı. Kadınlar Dünya 2 numarası Tunuslu Ons Jabeur turnuvadan elenmiş oldu. Onun adına büyük bir hayal kırıklığı fakat bir sakatlığı da mevcut. Kendisinin açıklamasına baktığımız zaman sakatlığının kötü etkilediğini belirtmiş. Andy Murray 3-2 Thanasi Kokkinakis Turnuvanın şu ana kadar en iyi iki maçı Andy Murray'nın oynadığı iki maç olabilir. Eski şampiyon Berrettini'yi elediği gibi Avustralyalı Kokkinakis'i de 3-2 eledi. Bu yaşına rağmen, kalçasında bir metal yığını olmasına rağmen turnuvanın en uzun maçlarını oynayarak karşılaşmalardan galip ayrılıyor. Tecrübe... Iga Swiatek 2-0 Cristina Bucsa Turnuvada en dolu dizgin ilerleyen raketlerden birisi olsa gerek Iga. İspanyol rakibi Bucsa'yı 2-0 mağlup ederken sadece 1 oyun verdi rakibine (6-0, 6-1). Polonyalı raket rakiplerini domine etmeye devam edecek gibi duruyor. Jenson Brooksby 3-1 Casper Ruud Erkekler Dünya 2 numarası Casper Ruud, Amerikalı rakibi Brooksby'e mağlup olarak elendi. Aldığı seti de zar zor elde ettiğini düşünürsek, maçta asla üstünlüğü eline alamadı. Onun adına dersler çıkarılması gereken bir turnuva oldu. Madison Keys 1-2 Victoria Azarenka Victoria Azarenka, Dünya 10 numarası Madison Keys'i mağlup ederek turnuvanın dışına itti. Karşılaşmada geç açılan Victoria, rakibini hezimete uğratmış oldu. Enzo Couacaud 1-3 Novak Djokovic İkinci set haricinde rakibini süpüren Djokovic, yoluna durmak bilmeden devam ediyor. Kadınlarda Iga, erkeklerde ise Djokovic en sağlam ilerleyen isimler. Taylor Fritz 2-3 Alexei Popyrin Dünya 8 numarası Fritz, Avustralyalı ev sahibi Popyrin'e 3-2 mağlup oldu. Amerikalı raket dirensede mağlubiyeti engelleyemedi. Cameron Norrie 2-3 Jiri Lehecka Dünya 11 numarası Cameron Norrie, Lehecka'ya 3-2 mağlup olarak turnuvanın dışında kaldı. Norrie, ilk 3 seti nispeten iyi götürse de son iki sette kötü bir oyun ortaya koydu. Michael Mmoh 3-1 Alexander Zverev Dünya 12 numarası Zverev, maça iyi başlamıştı. Alman raket ilk seti alarak kendisine bir güven aşılasada Amerikalı Mmoh, oyununu ortaya koydu Zverev'i dışarıya itti. Gördüğünüz gibi oldukça fazla vedaya tanıklık ettik bu iki günde. Turnuvaya heyecanı her gün yaşanmaya devam ediyor. Elimizden geldiğince sizlere yansıtmaya çalışıyoruz. Devam eden turnuva mücadeleleri için keyifli seyirler dileriz!

  • Formula 1'in Yeni Sezonu Öncesi Araçlar Tanıtıldı!

    Formula 1 dünyası yeni sezona doğru hareketlenmeye başladı. Tam iki hafta sonra ilk yarış hafta sonuna gireceğiz. Tabii önümüzde sezon öncesi bir test daha var. Geçtiğimiz sezonlarda bazı takımlar araç tanıtımlarını sezon öncesi testlerinde yaparlardı. Fakat 10 takımda araçlarının dış tasarımını tanıttı. Bu araçları sizler için derledim. Keyifli okumalar! MoneyGram Haas F1 Haas, aracını tanıtan ilk ekip oldu. Amerikalı ekip, aslında ilk tanıtan ekip olmayacaktı. MoneyGram şirketi ile anlaşmaları sonrası tarihi öne çektiler. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bir şirketle anlaşma yaptılar. MoneyGram, Amerika Birleşik Devletleri merkezli bir Amerikan sınır ötesi P2P ödemeleri ve para transferi şirketidir. 1980 yılından beri faaliyetlerini sürdürüyorlar. Güvenilir bir marka gibi görünüyor. Yeni bir Rich Energy skandalı yaşayacaklarını düşünmüyorum. Teknik açıdan bakarsak doğal olarak Ferrari'ye benzer bir model üzerinde görünüyor araç. Dış tasarımında da yine kırmızı, beyaz ve siyah renkleri tercih edilmiş. Oracle Red Bull Racing Red Bull lansmanı klasik olarak bize çok bir şey vermedi. Aracın gözle görülen ilk haline baktığımız zaman tasarımsal olarak neredeyse aynı. Fakat testlerde veya ilk sıralama turunda yine inanılmaz bir araç çıkaracaklardır karşımıza. Tabii onların tarafındaki en büyük değişiklik motor konusu. Formula 1 tarihinin en başarılı üç markasından birisi olan Ford, spora geri döndü ve 2026 yılından itibaren geçerli olacak bir motor tedariği anlaşması imzalandı. Bizleri neler bekliyor 3 yıl sonra, çok merak ediyorum. Williams Racing Williams'da da büyük bir değişim yok tasarımsal olarak. Hatta geçtiğimiz yıl yer alan mavi hatların bir kısmı zamadan tasarruf etmek için siyaha çevrilmiş. Ayrıca Duracell ile anlaşması var bildiğiniz üzere Williams'ın. Pilotun hemen kafasının üstündeki bölümde harika bir tasarım var. Bana kalırsa güzel bir sponsorluk çalışması olmuş. Alfa Romeo F1 Stake Alfa Romeo'da yeni bir şirketle isim sponsorluğuna gitti. Orlen ile anlaşmanın sona ermesiyle Stake ile anlaştılar. Stake, çevrimiçi bir kasinodur. Curaçao merkezli bir şirket olan Stake uluslararası anlamda büyük anlaşmalara sahip. Araç ise geçtiğimiz yıla oranla daha güzel bir tasarıma sahip bana kalırsa. Beyaz kısımlar yerini siyaha bırakmış ve siyah-kırmızı uyumu güzel olmuş. Onlarda Audi ile anlaştıklarını duyurdu ve McLaren'den Andreas Seidl'ı takıma kattılar. İki önemli hamle diyebiliriz. Scuderia AlphaTauri Alfa Romeo ile ayrılan Orlen markası AlphaTauri ile anlaşma sağladı. Sözleşme içerisinde Kubica ile ilgili bir maddenin olmadığını belirtelim. Nyck De Vries'in de takıma katıldığını tekrardan belirtelim. Yuki Tsunoda ile ilginç bir iki olacaklar. Aracın mavi-beyaz motiflerine gelen kırmızı rengi aşırı hoş duruyor. Belki büyük bir değişiklik yok tasarımda ama kırmızı eklenmesi güzel olmuş. Aynı zamanda lansman New York'ta gerçekleşti. AlphaTauri'de bir moda markası. Benim beğendiğim lansmanlardan birisi oldu diyebilirim. McLaren McLaren'de en büyük değişikliğin yine boya kısmı ile ilgili olduğunu söylemeliyiz. Aracın arka üst kısmı darı yerine bu yıl siyah olacak. Takımlar bir şekilde bu durumdan istifade etmek istiyor, McLaren'de bu şekilde kullanmış. Tabii İngiliz ekibindeki en büyük değişim pilot değişikliği olsa gerek. Arka arkaya F3 ve F2 şampiyon olan Piastri geçtiğimiz yıl kendisine koltuk bulamamıştı. Fakat bu yıl Formula 1'de ilk kez yarışacak ve bunu McLaren ile yapacak. Norris-Piastri ikilisini merakla bekliyoruz. Aston Martin Aramco Cognizant F1 Aston Martin, en büyük değişimi gerçekleştiren ekip oldu. Evrim değil devrim yaptı aracında. Elbette geçtiğimiz yıldan öğrenilen bazı bölümler vardır fakat bu yıl bambaşka bir araç bizimle. Dış tasarımdan ziyade aracın tekniği ile ilgili konuşuyorum. Tabii böyle konuşmak kolay ama aracın ne halde olduğunu görmek için iki hafta daha beklemek lazım. Fernando Alonso'yu da unutmayalım. Vettel'in yerine takıma katıldı. Eksikliğini aratmayacak kadar iyi bir hamleydi zaten. Kendi isteği, hırsı da onu teşvik ediyor. İyi bir performansla takımı yukarı götürebilir. Scuderia Ferrari Benim düşünceme göre en iyi lansmanı gerçekleştiren ekipti İtalyan takım. Uzun zamandır da hatırlamıyorum bu kadar güzel bir tanıtım. O anlamda takımı tebrik ederim. Frédéric Vasseur geldi takımın başına bildiğiniz üzere Binotto yerine. Takımın tarihin yansıtan hamlelerde bulunmuş hemen. Araç ise kendine has tasarımını korumuş durumda. Geçtiğimiz sezon kullanılan sidepod tasarımına farklı bölümler ekleyerek o bölümü korumuşlar. DRS bölümünde yer alan Ferrari yazısı muazzam. Aracın burnuda diğer takımlara oranla farklı bir tasarıma sahip. Mercedes-AMG PETRONAS F1 Turbo-hibrit çağının rakipsiz takımı Mercedes, siyah tasarımına geri döndü. Bazı kaynaklara göre bu Mercedes'e 0.3 saniye kazandırmış durumda. Bu rakam Formula 1'de çok çok büyük rakam. Sıralama turlarında veya yarışta 0.1 arayan pilotlar ve takımların olduğunu düşünürsek bu durum Mercedes için oldukça faydalı olacaktır. Aracın mat siyah tasarımı ve neon renkleri de korkutucu düzeyde. Dışarıdan bakınca tam bir "kötü kahraman" aracı gibi... Beğendiğim tasarımlar arasında 1. sırada Mercedes. BWT Alpine F1 Alpine, aracını tanıtan son ekip oldu. Gasly takıma katıldı, Zidane takımın elçisi oldu. Fransız bir ekip olduklarını biliyorduk zaten, iyice Fransız ekip oldular bu hamlelerle. Sporun bu kadar uluslararası alana açıldığı bir noktada milli takım gibi olmak pek mantıklı gelmedi bana. Ama ne olursa olsun başarı gelirse bunların bir önemi kalmayacak. Takım ilk üç yarışta pembe tasarımı tekrardan kullanacak. Sonrasında yukarıda görmüş olduğunuz tasarım kullanılacak. Geçtiğimiz yıla oldukça benzer. Tabii karbon fiber parçalar Fransız ekibi tarafından da sıkça kullanılmış. Pek farklı bir tasarım değil dışarıdan bakılınca. Bu yazımda Formula 1 takımlarının yeni sezon araçlarını derledim. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere!

  • Kırmızı Şeytanlar Yükselişte!

    İngiltere Premier League tarihinin 20 kez olmak üzere en fazla şampiyonluk yaşayan takımı Manchester United, Sir Alex Ferguson döneminden sonra büyük çaplı sorunlarla uğraşmaya başladı. Bu sorunlar öncesinde Sir Alex ile tam 13 Lig Şampiyonluğu yaşayan Manchester United, ek olarak 2 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu elde etti. Bunun yanında pek çok İngiliz Süper Kupası ve İngiliz Lig Kupası Şampiyonluğu ile United tarihinin belki de en büyük efsanesi oldu. Üstelik tüm bunları büyük paralar harcayarak değil tam aksine elindekileri en iyi şekilde değerlendirerek elde etti. Kupalardan daha ötede olan Sir Alex, kulüp için bir "baba" figürü gibiydi. Oyuncularla olan ilişkisi inanılmaz derecede kuvvetliydi. Oyuncu yönetimi denince akıla gelen ilk teknik adamlardandır. Sir Alex, tartışmasız olarak iletişim yönünde usta bir çalıştırıcıydı fakat aynı zamanda saha içinde oldukça iyi gözlem yapan ve bu gözlemleri tek tek masaya yatırıp çözüm üreten bir hocaydı. Altyapı ve scout çalışmalarına çok önem verirdi. Kulüp çalışanı dahil kulüpte kim varsa herkesi tanır ve hepsiyle tek tek ilgilenirdi. 1986 senesinde göreve başlayan Sir Alex, 2013 senesinde teknik adamlık görevini sonlandıracaktı. O andan itibaren kırmızı şeytanların çöküşü böyle başlayacaktı. Özellikle ezeli rakipleri Manchester City’nin de yükselişi dikkat çekecekti. Son senelerde "Manchester, mavidir." sözleri sıkça kullanılmaya başlandı. Sir Alex sonrası David Moyes, Ryan Giggs, Van Gaal, Jose Mourinho, Ole Gunner Solskjaer, Michael Carrick, Ralf Rangnick görev yaptı. Fakat neredeyse tamamının istenileni veremediği su götürmez bir gerçek. Sadece Mourinho ile 16/17 sezonunda ufak hareketlenme yaşayan Manchester United; UEFA Kupası, İngiliz Süper Kupası ve İngiliz Lig Kupası Şampiyonluğu yaşadı. Takımdan ayrıldıktan uzun bir zaman sonra Mourinho’nun United hakkında çarpıcı bir söylemi de oldu. "Takım benim dönemimden daha kötü durumda. Bu benim için üzücü bir şey, belki insanlar bu durumdan zevk aldığımı sanıyorlar ama ben hiç hoşlanmıyorum." Gelelim takımın şu an mevcut çalıştırıcısı Erik Ten Hag dönemine… 1 Temmuz 2022 tarihinde göreve getirilen Hollandalı çalıştırıcı, sezona ortalama bir oyun oynatarak giriş yaptı. Hocanın Manchester United için yetersiz olduğunu veya bazı soru işaretleri barındırdığını söyleyen büyük bir kesim vardı. Bu soru işaretlerinin yanında Ronaldo krizi patlak verdi. Erik Ten Hag’ın Ronaldo’ya olan tavrı açık ve netti. Açıkcası başta United taraftarları olmak üzere herkes şaşkındı. Ronaldo’ya olan tavırlarını ve söylemlerini Ronaldo’ya yakıştıramayan insanlar, Ten Hag’ın bu konuda ciddi olduğunu er geç anladı. Aslında zamanla Ten Hag’ın haklılığı ortaya çıktı diyebilirim. Ten Hag için çok ağır eleştiriler yapan insanlar biraz daha dizginleşmişti ve işin sonunda bir United efsanesi, aynı zamanda yıldız oyuncu Cristiano Ronaldo, Manchester United’dan ayrıldı. Ten Hag şu ana kadar ligde takımın başında 20 maça çıktı. 12 galibiyet, 3 beraberlik ve 5 mağlubiyetlik bir performans sergileyen Ten Hag ve öğrencileri, 39 puanla 4. sıradalar. United’ın eski günlerini bulacağını söyleyen yoğun bir kitle var. Ek olarak Arsenal tarafı da Arteta ile yükselişte. Medya da pek çok yerde "United ve Arsenal’in yükselişi" başlığı altında yazılara, görsellere vs. rastlamanız mümkün. Ten Hag ve öğrencileri, Avrupa sahnesinde de iyi ilerliyor. 6 maçta; 5 galibiyet ve 1 mağlubiyetleri bulunuyor. Oyuncular anlamında pozitif bir grafik yakalayan Ten Hag, özellikle Eriksen, Luke Shaw, Martinez ve Rashford’dan iyi verim alıyor. Casemiro’yu da kadrosuna katan United ekibi orta saha kurgusunu epey bir genişletmiş oldu. Casemiro, McTominay, Van de Beek, Bruno Fernandes, Eriksen ve Fred ile rotasyonu bol bir kurgu içine girdi. Ten Hag’ın takımda bir dikkat çeken hamlesi de eleştirilen odağında olan Maguire kararıydı. Oyuncuyu yedek kulübesine taşıyan Ten Hag keskin bir karar daha verdi ve bunun pozitif yansımalarını sahada şu ana kadar gördü. Aslında United’da teknik adamların yanında eleştirilen bir transfer politikası var. Herhangi bir oyuncu için girişimde bulunduklarında devreye Liverpool ve City gibi takımların girmesi United’ın elini zayıflatıyor çünkü söz konusu oyuncu son zamanlarda kötü gidişatta olan takıma ne kadar para verirseniz verin gelmek istemez. Dolayısıyla yönetim ve teknik ekip hep orta düzey futbolculara yöneliyor. Gündemde olan tüm oyuncular ellerindeki mevcut oyuncu profilinden daha üstünü veremeyecek, yani sana standartı verebilecek oyuncular oluyor genelde. Takımı zirvelere taşıyacak isimler gündemde olmayınca ve edilen transferler sonrası istenileni vermeyen oyuncuları takımda görünce hayliyle taraftarların eleştirilerine maruz kalınıyor. Ten Hag ile kulübün prestiji biraz olsun artmış gibi gözüküyor. Özellikle bazı maçlardaki oyun anlayışı dikkat çekiyor. Old Trafford’da oynanan Liverpool maçındaki taktik anlayışı takdiri hak ediyordu. Belki United’a yakışmayacak türdendi ama futbolda artık kazanmak daha önemli hale geldi. Topu rakibine vererek Liverpool’u 2. bölgede karşıladılar. Aldıkları her topu uzun kullanarak topun indiği yere yoğun bir baskıyla gittiler. Golleri de öyle buldular. Liverpool’un hücumlarını çok güzel kırdılar. Özellikle pas kanallarının hakimiyetini üstlerine alarak asla boş koridor oluşmamasını sağladılar. Geride konumlanarak arkaya atılan topları rahatça topladılar ve sonuçta maçı 2-1 kazandılar. Bunun bir benzerini de yakın tarihte ezeli rakibi Manchester City'e karşı yaptılar ve galip geldiler. Tüm bunlarla birlikte Ten Hag’a olan güven hayliyle artmış durumda. Zamanla daha iyiye giden görüntü verdikleri gayet net bir şekilde ortada. Zaman ne gösterir bilinmez ama pozitif havayı da arkasına alan United için o yaşanan eski güzel günler kapıda gibi. En azından taraftarlar öyle umuyor diyelim.

  • Galatasaray 10'da 10 İle Devam Ediyor!

    Süper Lig’de bu hafta, Giresunspor evinde lider Galatasaray’ı ağırladı. Genel anlamda temposuz geçen bir mücadeleye rağmen Galatasaray rakibini 4-0 mağlup etti. Galatasaray puanını 48’e çıkartırken, Giresunspor 21 puanla düşme hattının hemen üstünde bu haftayı tamamlamış oldu. İki takımda da maç öncesi önemli eksikler vardı. Galatasaray’da Abdülkerim, Giresunspor’da ise milli takıma çağrılan Campuzano ve Alexis Perez, kart cezası bulunan Robert Mejia yoktu. Giresunspor bu akşam bu eksiklerin etkisini görmüş olsa da, Galatasaray’da Abdülkerim yerine bu akşam görev Emin Bayram iyi bir performans gösterdi diyebiliriz. Takımların sahaya dizilişlerine göz atalım. Giresunspor maça genel olarak Galatasaray’ın kanatlarını durdurmaya odaklı çıkmış. Öyle ki Hayrullah’ın ilk yarı Kerem’in peşinden ayrılmadığını söylememiz gerek. Tabii Kerem bundan kurtulmak için özellikle ilk yarı kendisini sıkça merkeze attı. Genel anlamda oyun anlayışına baktığımızda Galatasaray’ın hücumunu savunup hızlı bir şekilde ileriye çıkmayı hedefleyen bir Giresunspor izledik. Tek ana planları bu değildi tabii ki. Galatasaray’ın şu anda zayıf karnı olarak görünen sol tarafını da sıkça kullanmaya çalıştıklarını görüyoruz. Abdülkerim’in bu maçta oynamayacak oluşunu da bildikleri için bu tarafa daha fazla çalışmış Hakan hoca. İlerde Bajic-Kuwas ikilsinin stoperler ile eşleşmesini sağlayıp, kademeye girmelerini bek oyuncusunun kademesine girilmesini engellemeye çalıştıklarını düşünüyorum. Keza Galatasaray’da özellikle kenar oyuncularının savunma katkısının az olduğunu düşünürsek oldukça makul ve mantıklı bir hamle. Böyle bir durumda santraforların kendilerini ceza alanına atmaktan ziyade, daha çok Serginho-Hayrullah ikilisine daha fazla yardımcı olmaları gerekiyordu. Bu noktada Kuwas’ın daha fazla Serginho’ya yakın oynaması Galatasaray’a sıkıntı çıkarabilirdi ancak olmadı. Genelde kazanılan topları geriden çıkarken Galatasaray’ın sol tarafına doğru da uzun vurduklarını sıkça izledik ilk yarı. Bu topların çoğunu Galatasaray savunması alsa da, ikinci toplar için bir hamle yapılması gerekirdi. Savunma konusunda da kalite olarak karşılık verilemeyecek bir rakip ile oynamak her zaman zordur. Buna karşılık olarak ilk yarı, kanatları iyi kapatan ancak merkezde ciddi bir alan bırakan Giresuınspor izledik. Galatasaray oturmuş oyun refleksleri gereği sürekli olarak kanada yönelmek yerine merkezi daha çok tercih etse, Giresunspor adına skor daha da kötü olabilirdi. Galatasaray alışık olduğu oyunu bu deplasmanda da gösterdi. Galatasaray aslında iç saha ve dış sahada iki farklı oyun oynuyor. Ev sahibi olduğu maçlarda rakibini boğan, çıkartmayan bir ön alan baskısı yaptığını hepimiz görüyoruz. Dış saha maçlarında ise bu baskı biraz daha geriden başlıyor. Buna sebep olan birçok şey (zemin, hava durumu, sakatlık riski vs.) olabilir ama genel anlamda izlediğim maçlarda bunu fark ettiğimi söyleyebilirim. Bu maçta da oturmuş oyunu izledik Galatasaray’da ama yine göze çarpan birkaç hatadan bahsetmek gerekiyor. Galatasaray oyunu 2. bölgeden kurarken stoperlerin topla çıkışlarına sıkça şahit oluyoruz. Bugün de aynı senaryoyu yanlış saymadıysam 4 kere izledik. İkisini Emin Bayram yaptı, ikisini Nelsson yaptı. Bu aksiyonu gerçekleştiren bu iki oyuncu da bu topları etkili kullanamadı. Nelsson’un yaptığı çıkışların birinde yaptığı top kaybı Galatasaray’ın savunmaya geçerken 4v3-4v4 yakalanmasına sebep oluyordu. Ancak Giresunspor’lu oyuncular pas tercihlerini doğru yapamadı. Hücum konusunda ise ilk yarı ilk 15-20 dakikada ceza alanında topla buluşmada sıkıntı yaşadığını söyleyebiliriz. Kaldı ki Boey-Icardi-Oliveira’nın uzaktan denemeler yaptığını gördük. Tabii bunlardan etkili olanı Icardi’nin çektiği şuttu. Buna ek olarak kaleci Onur’un ilk yarı iyi bir performans gösterdiğini de söylemem gerekir. İlk yarı Galatasaray bekleri oyuna çok fazla sokmasına karşın çok fazla pozisyona giremedi. İlk yarının sonlarına doğru Kerem’in, Icardi’ye attığı havadan topla birlikte kazanılan penaltıyı Icardi gole çeviremedi. Ancak ilk yarı biterken Galatasaray’ın yakaladığı kontrada Kerem’in yine Icardiye attığı çok iyi bir top var. Icardi kaleciyi geçemese de dönen topu Mertens tamamladı ve ilk yarıyı Galatasaray önde kapattı. Maçın ikinci yarısı ilk yarısı kadar tempolu geçmedi. Özellikle Giresunspor kanadında oyuna yapılabilecek hamle sayısının azlığı Giresunspor’un oyununu pek değiştirmedi aslında. Galatasaray ise skorun verdiği rahatlıkla oynadı. Hücuma daha rahat çıkan bir Galatasaray izledik ki bunda merkezdeki Torreira-Oliveira ikilisinin payı büyük. Yine beklerin hücuma çıktığı bir organizasyonda, Icardi’nin pasında Dubois çok iyi bir vuruş yaptı ve golü buldu. Giresunpor maça daha fazla asılmaya başlarken, girdiği pozisyonları skora dönüştüremedi ve haliyle yoruldu. Geri dönmekte güçlük yaşayan rakibine karşı da Galatasaray, oyuna aldığı iki kanat oyuncusuyla birlikte maçın bitimine yakın 2 gol daha attı. Genel anlamda temposuz ama bol gollü bir maç oldu. Ev sahibinin maça çıkarken eksiklerinin olması oyun anlamında onları çok etkiledi. Galatasaray ise şu anda pek göze batmasa da sol bek sorununa bir çözüm bulmak zorunda gibi duruyor. Belki Giresunspor bugün orayı daha efektif kullanamadı ama kullanabilecek rakiplerin olduğunu biliyoruz. Galatasaray 10’da 10 yaparak yoluna devam ediyor, Giresunspor ise şu anda risk altında görünüyor. Galatasaray takılmadan ne kadar devam edebilecek, yeni transferle yapılacak mı, yapılacaksa nasıl etki edebilir, bu soruların cevaplarını ilerleyen süreçte göreceğiz.

  • Formula E'nin İkinci Hafta Sonu Suudi Arabistan'da Koşuldu!

    Formula E'yi sizlere aktarmaya devam ediyoruz. Elektrikli Formula araçları bu hafta sonu Suudi Arabistan, Diriyah'ta mücadele etti. Zirve mücadelesi anlamında ilk yarışa benzer iki yarış geçirsekte orta sıralar karışmış durumda. Daha fazla uzatmayalım ve yazıya geçelim. Keyifli okumalar! Pascal Wehrlein, duble yaptı! İlk yarışta 2. olarak podyumda yer alan Alman pilot, bu hafta sonu koşulan iki yarışı da kazandı. Özellikle Porsche'nin yeni nesil (Gen 9) araçlarına geçince fark yarattığını görüyoruz. Yıllardır burada olmalarına rağmen başarı elde edemiyorlardı. Hem Pascal hem de Porsche en iyi yıllarını geçiriyorlar! Alman pilot şu ana kadar iyi olsada yılların tecrübesi ve bu yıl Porsche'ye katılan Antonio Felix Da Costa henüz takıma alışmış gibi durmuyor. Takım arkadaşının duble yaptığı hafta sonundan 0'la döndü. Takıma sadece 3 puan kazandırmış olsa Porsche takımlar şampiyonasında 1. sırada olacaktı fakat Andretti şu anda lider konumda. Jake Dennis takipte! İlk yarışın galibi Andretti pilotu Jake Dennis'ti. İngiliz pilot çok gerilerden gelerek bu hafta sonu iki yarışı da 2. tamamladı. Harika bir hafta sonu oldu onun için. Elbette Pascal kazanmışken sizde kazanmak istersiniz fakat 11 ve 6. sıradan kalkıp 2. sıraya kadar gelmek oldukça başarılı sonuç. İkinci pilot konumunda bulunan Andre Lotterer ise ilk yarışta aldığı 14 puanla takımı şampiyonada lider konumda tuttu. Yoksa o da bu hafta sonu 2 puan elde edebildi. Onun adına hayal kırıklığı olsa gerek. McLaren çok güçlü geldi! Şampiyonaya bu yıl katılan McLaren, Jake Hughes ve Rene Rast ile çok iyi başladı. Jake Hughes ile iki kez podyum şansını kaçıran İngiliz ekip, Rast ile 3. olarak ilk podyumunu elde etti. Takımlar şampiyonasında 3. konumdalar. Açıkçası sezon genelince bu performansı bekliyorum onlardan. Hughes, bir tık daha başarılı olsa şu anda lider çok yakın olabilirlerdi. Sezonun sürpriz ekiplerinden bir tanesi McLaren. Orta sıra karışmaya başladı! Sam Bird, Sebastian Buemi, Lucas Di Grassi... Bu üç pilot orta sıraya belli edecek gibi takımları adına. Aslında tabloya bakarsanız Bird ve Buemi yukarılarda fakat takımları sebebiyle geriye düşeceklerini düşünüyorum. McLaren ikilisi kolayca onları geçecektir. İlk hafta sonunda puan elde edemeyen Bird, Suudi Arabistan'da ilk yarışı 3, ikinci yarışı 4. tamamladı. Oldukça sağlam bir performans ama çok muhtemelen kalıcı olmayacak bu performans. Sebastian Buemi, ona göre daha istikrarlı. Koşulan üç yarışta 6, 4 ve 6. oldu. Sıralamada 3. sırada yer alıyor. Tecrübesi konuşturuyor. Envision Racing'e hayat veriyor diyebiliriz. Lucas Di Grassi, ilk yarışta yaşadığı kaza ve sonrasında aracın genel hali kötü olmasa puanlar çıkarabilirdi. Sezonun ilk yarışını 3. tamamlamış bir isim. Çok güçlü ve tecrübeli bir isim. Takım arkadaşı Rowland şu ana kadar puan kazanamadı. Mahindra Formula E takımına güzel sonuçlar getirebilir Brezilyalı Di Grassi önümüzdeki yarışlarda. Elimden geldiğince Fomula E'de geçtiğimiz hafta sonunu sizlere aktarmaya çalıştım. İki hafta sonra Hindistan'da görüşmek üzere!

  • Zwolle Sokaklarından İstanbul'a Jayden Oosterwolde!

    Zwolle'de atılan minik adımlar onu 2016 yılında Twente akademisine kazandırmıştı. Yaşıtlarına göre oldukça hızlı ve çevik olduğundan dolayı fazlasıyla dikkat çekiyordu. Daha önce Zwolle bölgesindeki futbol takımlarında gençlere yönelik gözlemcilik yapan Jan Kemkens, Jayden Oosterwolde'yi ilk izleyen isimler arasında yer alıyor. Onun tüm çocukluk dönemindeki gelişimlerine şahit olan Kemkens, Jayden'i Twente'ye kazandırmış ve gelişiminde büyük rol oynamıştı. Oosterwolde, Twente akademisinde başladığı ilk ciddi deneyimlerine U17 ve U19 takımlarında devam etti. Özellikle U19 takımında 25 maçta gösterdiği performansla dikkatleri daha da üzerine çeken Jayden, 2020/21 sezonunda A takımın yolunu tuttu. 19 yaşındayken Twente A takımında forma giyen Oosterwolde, hızıyla rakiplerine karşı büyük bir üstünlük sağlarken, top kontrolü ve etkili dönüşleriyle adeta Hollanda'da sahanın sol bölgesine ambargo koydu. Hollanda liginde ilk forma giydiği sezonda 41 maçta boy gösteren Jayden; 1 gol, 3 asistlik performans gösterirken toplamda 2 bin 973 dakika sahada kaldı. İtalya'ya yolculuk Gösterdiği performansla bir çok takımın ilgisini çeken Oosterwolde, 31 Ocak 2022 yılında İtalyan ekibi Parma'ya transfer oldu. Çizme ekibiyle toplamda 24 maçta sahada yer alan genç sol bek, 1864 dakika süre aldı ve yapmış olduğu saha içi istatistiklerle takımının en iyi isimlerinden biri oldu. Jorge'nin kanatları Fenerbahçe'nin tecrübeli teknik direktörü Jorge Jesus, futbol dünyasına bir çok genç ismi kazandırırken, bu isimlerin ileride önemli futbolcular arasında yer almasında büyük katkı sağladı. Zwolle sokaklarında başlayan ve Twente altyapısından A takıma kadar yükselip daha sonrasında İtalya'da Parma'nın yolunu tutan Jayden Oosterwolde, önümüzdeki günlerde Fenerbahçe formasını terletecek. 21 yaşında olan genç yetenek, özellikle Jorge Jesus'un kanatları altında çok daha iyi kendini geliştirerek dünyada sayılı bek oyuncuları arasında yer alacaktır. Bir çok isme büyük emek harcayarak iyi yerlere gelmesini sağlayan Portekizli Teknik Direktör, alınan bilgilere göre Jayden'ı özellikle kadroda istemiş ve onun kendi oyun planında mükemmel bir iş yapacağını belirtmiş.

  • Bundesliga'da Heyecan Tam Gaz Devam Ediyor!

    Bundesliga 18. hafta mücadelesi Berlin derbisine sahne oldu. Yıllardır Bundesliga’da ismini duyduğumuz Hertha Berlin için bu sezon işler iyi gitmiyor. Derbiye düşme hattı bölgesinde girdiler. Konuk Union Berlin ise Bundesliga 2’den itibaren iyi gidişatını sürdürüyor. Berlin derbisi de Union Berlin'in iyi oyunuyla başladı. Almanya futbolunun en keyif verici görüntüsü, taraftarlar. Hangi lig olursa olsun, takımlarının performansı ne olursa olsun Almanya futbol izleyicileri bu oyuna tutkulu ve takımlarına sadık. Tribünler tıklım tıklım doluydu. Geçtiğimiz sezonlarda ülkemizde forma giyen oyuncularda süre aldı. Ev sahibi H. Berlin’de sağ bek Pekarik ve hücumda Wilfried Kanga Kayserispor, K. Prince Boateng Beşiktaş formaları giyen isimlerdi. 25 yaşındaki gurbetçi oyuncu Suat Serdar’da 90 dakika forma giydi. H. Berlin sıralamada alt sıralarda olsa da rakip kaleyi düşünen bir oyun oynadılar. U. Berlin zirve yarışında yara almamak için kontrollü oyunu tercih etse de skor olarak istediği 3 puanı almasını bildi. Duran topta sahanın en iyi isimlerinden Trimmel, ceza sahasına gönderdiği yüksek topa çok iyi yükselen Doekhi, derbi de takımını 1-0 öne geçirdi. İkinci yarıya Paul Seguin ile başlayan teknik direktör Urs Fischer, bu değişikliğin meyvesini 67’de aldı ve Seguin farkı ikiye çıkardı: 2-0. Union Berlin, bu sonuçla üst üste 3. galibiyetini alırken son iki deplasmandan galibiyetle dönmeyi başardı ve maç fazlasıyla lider Bayern Münih’i yakaladı. Hertha Berlin ise küme düşme bölgesinde kalmaya devam etti. H. Berlin üst üste son iki iç saha maçında gol atamadı ve kalesinde 7 gol gördü, son 3 maçını yenilgi ile kapattı. 18. haftanın Cumartesi günü kapanış maçında 6 maçlık galibiyet serisi sonrası yeni yılda henüz galibiyet sevinci yaşayamayan son iki maçında berabere kalan B. Münih evinde E. Frankfurt’u ağırladı. Son 5 maçında yenilgi yüzü görmeden şampiyonluklara ambargo koyan B. Münih’in karşısına çıkan E. Frankfurt maçın ilk dakikalarında rakip kalede sık sık gözükünce buradan iyi sonuçla dönerler dedirtse de B. Münih ilk yarı bitmeden golü buldu. S. Mane’nin diz sakatlığı, kaleci Neuer’in kayak yaparken kırılan bacağı, Mazraoui’nin kalp rahatsızlığı ve Dünya Kupası maçında sakatlanan L. Hernandez’den yoksun lider, bilinen baskılı oyununu oynayamasa da zirveyi kaptırmaya pek hevesli değil. Az önce saydığım eksikliklerde S. Mane gibi bir golcü isim olsa da B. Münih net son vuruş ustası bir isme ihtiyacı var. Bu kadro Almanya liginin üstünde bir kadroya sahip olmasına rağmen Şampiyonlar Ligi son 16 turunda rakipleri PSG. E. Frankfurt 3’lü savunma ile oynadığı savunma dizilişinde güçlü rakibine bu maçta çok pozisyon vermediği maçta Fransa milli takımı kadrosundan tanıdığımız ve son iki sezonu çok iyi geçen, Nantes kariyeri sonrası E. Frankfurt forması giyen Kolo Muani’nin golüyle zorlu deplasmandan bir puan kurtarmayı başardı. B. Münih yine kazanamadı ve ilginç bir istatistiğe imza atarak son 3 maçı 1-1 sonuçlandı. Diğer tarafta E. Frankfurt’tun da son iki maçı berabere bitti ve maç sonuçları 1-1 sonuçlandı. Lige ambargo koyan Bavyera ekibi yine kazanamasa da 1 puan farkla 18. haftayı lider tamamladı. Almanya liginde B. Münih son yıllara damga vursa da B. Leverkusen ve B. Dortmund her zaman Bundesliga’da söz sahibi olan iki takım. Bu iki takım en iyi sezonlarını geçirdiği dönemsel sezonlar yaşamasına rağmen her zaman B. Münih duvarına tosladılar. 31 Mart 2019 yılında en son ilk 11’de forma giyen ve o tarihten sonra kanserle mücadele eden ve yeşil sahalardan uzak kalan S. Haller formasına kavuştu. Leverkusen maça iyi başlayan taraftı, orta sahayı hızlı hücumlarla geçen ev sahibinin ceza sahası dışından şutlarla gol girişimleri sonuç vermedi. Konuk Dortmund bu dakikalarda rakip kaleye gidemedi. Leverkusen, defansın arasına atılan derin paslarla Diaby ile pozisyonlar bulsa da Kobel kalesinde gole izin vermedi. Leverkusen, 5 şut girişiminde bulunmasına rağmen hücuma çıkamayan sarılar 33. dakikada Adeyemi ile golü bulunca misafir takım skoru 0-1 yaptı. Karim Adeyemi’nin bu golü Bundesliga kariyerindeki ilk golü olarak tarihe geçti. Gol sonrası oyun ve top tamamen Dortmund hakimiyetine geçmesiyle ilk yarı sarıların 1-0 üstünlüğüyle noktalandı. Maçı %57 topla oynama oranıyla oynamasına rağmen maçı kaybeden ve gol bulamayan Bayern Leverkusen, pozisyonlar bulsa da günün başarılı ismi Kobel gole izin vermedi. İkinci yarıda stoper Tapsoba kendi kalesine gol atınca Dortmund farkı ikiye çıkarmış oldu. Leverkusen’in gol girişimleri sonuç vermeyince kalan sürede skor değişmedi ve Dortmund 0-2 kazanarak liderle puan farkını 3’e indirdi ve 4. sıraya yükseldi. Evinde 3 puan kaybeden Leverkusen'in üst üste 5 maçlık galibiyet serisi son bularak 18. haftayı 9. sırada tamamladı.

  • 2023 Avustralya Açık'ta Şampiyonlar Belli Oldu!

    Aryna Sabalenka Şampiyon Oldu! WTA finaline giden yolda birçok eşleşme bize tenis ziyafeti gerçekleştirdi. Ve sonunda bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, beklenti dahilinde Aryna Sabalenka final biletini kaptı. Diğer finalist ise geçen senenin Wimbledon şampiyonu Elena Rybakina oldu. Bu iki isim final yoluna gelene kadar oldukça zor maçlar yaşadı. Rybakina sırasıyla 4. turda Swiatek, çeyrekte Ostapenko, yarı finalde Azarenka gibi isimleri yenerek finale geldi. Üstelik bu maçlarda set bile kaybetmedi. Sabalenka ise aynı yolda, yine set kaybetmeden Bencic, Vekic ve Linette’yi geçti. İki oyuncunun da bu yolları geçerken en önemli kozları güçlü servisleri oldu. Final maçına geldiğimizde mentali güçlü olanın ve servisleri doğru kullanan raketin ayakta kalabileceği öngörülüyordu. Nitekim maçın ilk 13 puanın 7'sinin 'ace' üzerinden gelmesi maç için birtakım ipuçlarını gösterdi. İlk sette çok gittili geldili bir oyun görsek de, Rybakina iki servis kırarak 6-4’le ilk seti cebine koydu. İkinci sette var olmak için daha güçlü oynamasının farkında olan Sabalenka bunu gerçekleştirdi ve 6-3’le bize final setini gösteriyordu. Final setinde ise karşılıklı güçlü servisler devam etti ve setin 7. oyununda servis kıran Sabalenka maç puanlarında baskı yaşasa da seti 6-4, maçı da 2-1'le kazanarak ilk Slam zaferini kazanıyordu. Novak Djokovic Şampiyon Oldu! Erkekler finalinde ise yine bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi Yunan Stefanos Tsitsipas final biletini alıyordu. Bu yolda son 8'de, belki de turnuvanın en güzel maçında Sinner’i 3-2, çeyrekte Lehecka’yı 3-0 ve yarıda Khachanov’u 3-1 ile geçiyordu. Djokovic ise De Minaur, Rublev ve Paul engellerini set vermeden geçerek finale geliyordu. Djokovic aslında sallanarak başladığı turnuvada vitesi sonradan yükseltti. Özellikle çeyrek finaldeki Rublev maçında vitesi iyice yükseltti ve Rus rakibi adeta maç içinde acı çekiyordu. Final maçında yine sert başlayan Sırp raket ilk seti 6-3 alıyordu. 2. sette oyununu biraz daha yükselten Tsitsipas set puanı gördüğü oyunda tie-break'le 2-0 gerideydi. Tek el backhandi çok güçlü olan Yunan raket bu maçta baskınında artmasıyla çok sayıda basit hata yaptı. 3. sete servis kırarak büyük bir umutla başladı Tsitsipas. Ancak hemen ardından servis kırdırdı ve yine bir tie-break'e uzanan bir set daha izledik. Burada 5-0 geri düşüp bir geri adım atmaya çalıştı ancak Novak’ın burada hata yapmamasıyla seti ve maçı kaybetti. Bu Novak’ın 10. Avustralya Açık ve 22. Slam şampiyonluğu anlamına geliyordu. Djokovic, Nadal ile girdiği Slam kapışmasında 22-22 ile eşitliği sağlayıp öne çıkmak için büyük bir adım atıyordu. Nadal’ın son dönemde sakatlık gibi problemler yaşaması Novak’ı iştahlandırsa da önümüzdeki slamlerde bu kapışma son sürat devam edecektir. Umarız ki daha sert eşleşmeleri zevkle izleyebiliriz.

  • DTM Yarış Serisine Genel Bakış

    Deutsche Tourenwagen Masters veya kısaca DTM, Almanya'da ve Avrupa'nın diğer bölgelerinde gerçekleşen oldukça popüler bir touring araba yarışı serisidir. Seri, dünyanın en gelişmiş kapalı teker arabalarından bazılarını içeriyor ve 1980'lere kadar uzanan zengin bir geçmişe sahip. DTM serisi ilk olarak 1984 yılında kuruldu ve o zamandan beri dünyanın en prestijli binek otomobil yarışı serilerinden biri haline geldi. DTM'de kullanılan arabalar, üretim modellerini temel alır, ancak ağır şekilde değiştirilmiş motorlara ve 300 km/sa hıza ulaşmalarına izin veren aerodinamiğe sahiptir. DTM'nin en önemli özelliklerinden biri, takımlar ve sürücüler arasındaki yakın rekabettir. Takımların çoğu fabrika destekli ve rekabette avantaj elde etmek için en son teknolojilerini ve mühendisliklerini piste getiriyorlar. Bu, herhangi bir gezi arabası serisinde göreceğiniz en heyecan verici ve yoğun yarışlardan bazılarıyla sonuçlanır. Son yıllarda DTM, Formula 1 ve dayanıklılık yarışları gibi diğer motor sporları türlerinden çok sayıda ünlü sürücüyü de cezbetti. Bunların arasında Alex Albon da yer alıyor. Bu sürücüler seriye zengin bir deneyim ve beceri katıyor. Yarışları izlemeyi daha da heyecanlı hale getiriyor. DTM serisi, genellikle Mayıs'tan Ekim'e kadar bir sezon boyunca devam eder. Yarışlar, Nürburgring, Hockenheimring ve Zandvoort gibi Avrupa'nın en ünlü pistlerinden bazıları da dahil olmak üzere çeşitli pistlerde yapılır. Genel olarak, DTM, kapalı teker araba yarışı hayranları için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Yüksek teknolojiye sahip arabaları, yakın rekabeti ve ünlü sürücüleri ile sizi koltuğunuzun ucunda tutacağından emin olduğunuz benzersiz bir yarış deneyimi sunuyor.

  • Super Bowl Eşleşmesi Belli Oldu!

    Sadede Amerikan futbol severlerin değil devre arası şovları ve yıldızlarla dolu reklamlarıyla milyonlarca insanın her yıl merakla beklediği Super Bowl maçında karşı karşıya gelecek takımlar konferans finalleri sonunda belli oldu. Sakatlıkların ve hataların damga vurduğu finaller sonunda Philadelphia Eagles ve Kansas City Chiefs, Arizona'daki Super Bowl maçına çıkmaya hak kazandılar. NFC Finali: Philadelphia Eagles – San Francisco 49ers Philadelphia Eagles ile San Francisco 49ers arasındaki NFC konferans finali maçından önce herkes son topa kadar sürecek büyük bir kapışma bekliyordu. Fakat 49ers’in sakatlık problemi yaşaması maçı Eagles lehine tek taraflı bir karşılamaya çevirdi. Maçın başında 49ers, çaylak quarterbacki Brock Purdy’i sakatlığa kurban verdi. Bu sezon çıktığı bütün maçlarda takımını galibiyete taşıyan Purdy, Eagles defans oyuncusu Haason Reddick’in müdahalesi sonucunda sağ kolundan sakatlandı ve yerini yedek quarterback Josh Johnson’a bıraktı. 49ers, yedek quarterbacki ile ancak üçüncü çeyreğin başına kadar mücadele edebildi. Eagles savunmacısı Reddick yine devreye girdi ve yaptığı müdahaleyle Johnson’ın beyin sarsıntısı protokolüne girmesine sebep oldu. 49ers, oyunun geri kalan kısmını Purdy ile geçirdi fakat Purdy’nin sağ kolunu kullanamaması hücumda efektifliği azalttı ve Eagles’ın işini daha da kolaylaştırdı. Sakatlıklardan sonra 49ers’ın canını yakan bir diğer konuda hatalar oldu. 49ers takımı, oyun kurucularının birer birer sakatlanmasıyla oyun içerisindeki zihinsel kontrolünü kaybetti. İlk hücumlarına fumble ile başlayan takım, özellikle ikinci çeyreğin sonunda hatalarını zirveye çıkardı. İkinci çeyreğin sonunda yedikleri touchdowndan sonra bir fumble daha yaparak rakiplerine farkı iki hücuma çıkarma şansı verdiler ve Eagles da bu şansı en iyi şekilde kullandı. Maçın geri kalan kısmında ise bu moral bozukluğunun da etkisiyle hatalarına devam etiler. Bazı bölümlerde sinirlerine de hakim olamayarak sportmenlik dışı fauller yaptılar ve rakiplerine bedava yardlar hediye ettiler. Philadelphia Eagles’ın koşu oyunlarının etkinliği maçta farkı yaratan etkenlerden biri oldu. Eagles, bütün touchdownları koşu üzerinden buldu. Eagles’ın yıldız quarterbacki Jalen Hurts’un koşu oyunlarına karşı 49ers savunması çözüm bulamadı. Hurts, maç boyunca 148 yardlık koşu oyununa imza atarken 129 yardlık pas verdi. Özellikle üçüncü çeyrekte bu özelliğini kullanarak 49ers’ın maçı geri döndürme umutlarına son darbeyi vurdu. Jalen Hurts, üçüncü çeyrekte koşu ile aldığı touchdown ile birlikte bu sezonki toplam 15. touchdownunu almış oldu ve Cam Newton’ı geçerek bir sezonda en çok toucdown yapan quarterback oldu. Philadelphia Eagles, San Francisco 49ers’ı 31-7 yenerek 4. kez NFC konferans şampiyonluğuna ulaşma başarısı yakaladı. Eagles, en son 2017 yılında bu başarıyı tekrarlayıp Super Bowl’a gitmiş ve Tom Brady önderliğindeki New England Patriots’ı mağlup ederek tarihlerinin ilk Super Bowl şampiyonluğuna ulaşmışlarlardı. AFC Finali: Kansas City Chiefs – Cincinnati Bengals Kansas City Chiefs ile Cincinati Bengals, geçen seneki muhteşem konferans finalinin rövanşında karşı karşıya geldiler. Geçen seneki finalde Bengals, Patrick Mahomes önderliğindeki Chiefs’i müthiş bir geri dönüşle uzatmalarda durdurmuştu. Bu yılki maçta Chiefs’in vereceği cevap merakla bekleniyordu. Bengals, Chiefs’in bir nevi belalısı konumundaydı bu eşleşmede. Joe Burrow, Mahomes’e karşı büyük bir üstünlük kurmuştu. Ayrıca Mahomes’in geçen maçtan gelen ayak bileği sakatlığı da büyük bir soru işaretiydi. Fakat Mahomes ve arkadaşları, Bengals’a bu kez olmaz dediler ve büyük bir mücadele sergileyerek adlarını Super Bowl’a yazdırdılar. Süperstar quarterback Patrick Mahomes’in sakatlığına rağmen Chiefs hücumu ayakta kalmayı başardı. Mahomes sakatlığının etkisiyle daha az mobiliteyle oynamak zorunda kaldı. Daha çok kendisinin koşu insiyatifi almadığı oyunları tercih etti. Chiefs offensive lineı da çok iyi bir iş çıkararak Mahomes’un cepte rahat hareket etmesini sağladı. Mahomes, sakatlığına rağmen 326 yardlık pas attı. Travis Kelce, Isiah Pacheco ve Marquez Valdes-Scantling’in etkili oyunları da maçı kazanmalarında büyük faktör oldu. Bengals, bu hücuma karşı savunmayı her geçen dakika daha da sertleştirerek cevap verdi. Fakat hücumda Chiefs’in savunmasına karşı etkisiz kaldılar. Chiefs savunması bir çok kez Bengals offensive linenı ezerek Joe Burrow’un üstüne kabus gibi çöktü. Burrow, maç boyunca 5 kez sacklendi. İlk yarıda hiç touchdown bulamadılar ve iki alan golü ile yetinmek zorunda kaldılar. İkinci yarıda Burrow ağırlığını ortaya koydu. Maçın son çeyreğinde skoru 20-20’ye kadar getirmeyi başardı. Savunmasının da etkisiyle son 3 dakikada hücuma geçmeyi başardılar. Fakat son üç dakika onlar için felaket oldu. Son dakikalarda Mahomes ve arkadaşları hücumda hareket etmekte oldukça zorlandı. Bengals savunmasının baskısı altında kısıtlandılar. Son dakikalarda topu Bengals’e vermek zorunda kaldılar. Bengals, maçın genelinde olduğu gibi yine Chiefs savunmasına takıldı. Herkes Burrow’dan son noktayı koymasını beklerken hücum fırsatını değerlendiremeyip topu son saniyelerde Chiefs’e verdiler. Chiefs hücumu da tıkanmışken Mahomes sakat ayağıyla alabildiği kadar yard alabilmek için koştu ve o anda piyango vurdu. Bengals savunmacısı Joseph Ossai, saha dışına çıkan Mahomes’u gereksizce itti ve takımının 15 yard ceza almasına sebep oldu. Ossai, kenarda gözyaşları dökerken Chiefs kickerı Harrison Butker, 45 yardlık alan golünü atıp skoru 23-20’ye getirdi ve takımının Super Bowl biletini almasını sağladı. Kansas City Chiefs, bu sonuçla birlikte hem tarihlerindeki hem de son dört sezondaki üçüncü konferans şampiyonluklarına ulaşmış oldu. Chiefs, 2020 yılında Super Bowl’da San Francisco 49ers’ı yenerek tek şampiyonluğunu kazanmıştı. Bakalım oldukça yaralı bir şekilde Super Bowl’a gidecek olan Chiefs, ikinci kez bu başarısını tekrarlayabilecek mi?

  • Spor Dünyasından Destekler Gelmeye Devam Ediyor!

    Linesman ekibi olarak, 06 Şubat 2023 tarihinde 04.17 sularında yaşanan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kadın voleybol dünyasında mücadele eden temsilcilerimiz Türk bayrağı ile poz verdi! Igor Gorgonzola Novara forması giyen Ebrar Karakurt, Vakıfbank, Fenerbahçe Opet ve Türk Hava Yolları. 06 Şubat depreminde Kahramanmaraş'ta enkaz altında kalan ve daha sonra kurtarılan Mehmet Akif Ağaç, İstanbul'a geldi. Mehmet, Fenerbahçe'nin tesislerini ziyaret ederek takımla buluştu. Dünya Kupası'nda konaklama için kullanılan 10.000 konteyner ev, deprem sebebiyle evsiz kalan insanlara yardımcı olmak amacıyla Türkiye ve Suriye'ye gönderiliyor! Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremlerden etkilenenler için tenisin tüm yönetici kurumları ortak bir bildiri yayınladı! "http://Globalgiving.com"da oluşturulan bağış fonunda 5 milyon Dolar toplanması hedefleniyor. Şampiyonlar Ligi'nde dün oynanan Milan v Tottenham, PSG v Bayern Münih mücadeleleri öncesi ülkemizde ve Suriye'de yaşanan depremlere destek olmak amacıyla saygı duruşunda bulunuldu. Hull City, kulüp genelinde ülkemize büyük desteğini sürdürüyor. Yaşadığımız bu zor günlerde halkımıza destek olmak amacıyla U18, U23 ve A takım, maçlardan önce Türk bayrağı ile poz verdi. İngiltere Kadın Premier League ve Championship'de bu hafta sonu Türkiye ve Suriye'de yaşanan deprem felaketi için saygı duruşunda bulunuldu. Acun Ilıcalı, bugün oynanacak Trabzonspor v Basel mücadelesinin TV8'den yayınlanacağını açıkladı. Maçın reklam gelirlerinin depremzede vatandaşlarımız için kullanılacağını ifade etti. Getafe formasıyla Rayo Vallecano'ya gol atan Enes Ünal, "Türkiye ve Suriye'ye dua et." forması ile gol sevincini yaşadı. Daha önce de bahsettiğim gibi EFL'de (Championship, League One ve League Two) bu hafta sonu oynanacak tüm maçlardan önce Türkiye ve Suriye'deki depremler için saygı duruşu yapılacak. UFC PPV sıralamasında 1. sırada olan Islam Makhachev, Alexander Volkanovski'yi yendikten sonra "Suriye ve Türkiye'yi unutmayın. Biz sizinleyiz." açıklamalarında bulundu. Tekrardan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

bottom of page