Konferans Ligi’nde temsilcimiz Beşiktaş, deplasmanda Bodo/Glimt ile karşı karşıya geldi. Bu maçı sizler için ele almaya çalıştık.
Beşiktaş yorucu geçen bir derbinin ardından deplasmanda Bodo/Glimt ile karşılaştı. Maçın oynandığı saha ve hava koşulları, derbinin ardından Beşiktaş için zorlayıcı oldu. Daha Ekim ayında bizim takımlarımız için böyle atmosferlerde oynamak oldukça zorlayıcı oluyor. İklim ve saha koşulları takımlarımızı genelde olumsuz etkiliyor. Zeminin suni cim olması ve havanın yaklaşık 3-4 derece olması oyuncuları fiziksel anlamda oldukça zorladı.
Maçın ilk yarısına baktığımızda Beşiktaş adına olumlu diyebileceğimiz çok fazla şey göremedim. Hem ofansif anlamda hem defansif anlamda çok sağlıklı değildik. Keza ilk yarı skoru da aslında oyun anlamında hangi tarafın üstün olduğunu bizlere gösteriyor. Tabii Beşiktaş’ın merkezde tercih ettiği ikili bana kalırsa bunun en büyük sebebi olabilir. Ancak takımda genel olarak hem kadro hem de pozisyon olarak rotasyon olduğunu da görüyoruz. Bu da takımın oyun işleyişini değiştiriyor.
Maçın ilk düdüğüyle birlikte daha 25. saniyede Bodo’nun bulduğu fırsat aslında bizim için tehlikenin habercisiydi. Sağ kanattan gelen rakibimiz, ceza sahası dışından etkili bir sutla daha birinci dakika dolmadan gole çok yaklaşmıştı. Bunun üstüne ayni şekilde girdikleri 3-4 pozisyon daha oldu. Tabii burada Beşiktaş adına sıkıntının sebebi hem merkez hem de sol kanatta tercih edilen Rashica’daydı. Rakibin Beşiktaş orta sahasını bu kadar rahat geçmesi bizi çok zorladı. Onana ve Hadzi bunu bir turlu engelleyemedi. Bu noktada gözler Gedson'u arıyor ister istemez. Rakiple daha ikili mücadeleye giren, daha ısıran bir oyuncu Bodo karşısında daha etkili olabilirdi. Onun yokluğunu ilk yarı oldukça hissettik. Rakip, merkezi kolaylıkla geçtiği gibi bekleriyle birlikte de iki kanattan da hücuma destek verdi. Ceza sahasına atılan koşular ve iç koridor kullanımını iyi uyguladılar ki golü de aslında böyle yedik diyebiliriz. 2. Bölgeyi kolay geçip, kanattaki oyuncuyu topla buluşturdular. Merkez oyuncuları ve bekler hücuma destek verdi, bir merkez oyuncusu ceza sahası koşusu attı ve donen topu tamamladı. Golün özeti aslında buydu. Beşiktaş ise bu aksiyonların çoğunu engelleyemedi ilk yarı ki gol aslında geliyorum diyordu. İşin hücum tarafında ise ileri çıkmakta çok zorlandık bunun asil sebebi yine merkezden bir destek göremememiz oldu. Ne hatlar arasında topla buluşabildik ne de kanat organizasyonlarından verim alabildik. Aboubakar da efektif kullanamayınca ilk yarı bizim için oldukça verimsiz geçti.
Maçın ikinci yarısına baktığımızda ise ilk yarıdan aslında pek bir fark yoktu. Değişikliklere rağmen Beşiktaş rakibe karşı bir reaksiyon gösteremedi. Oyun olarak rakibe karşı koyduğumuz maçın herhangi bir anı yoktu desem yanılmam diye düşünüyorum. Keza hem oyun olarak hem de oyuncuların mental olarak yenilen gollere tepkisizliği anormal göründü bana. İlk yarıdaki orta sahadaki eksikliğe Gedson hamlesiyle çare bulmaya çalıştık ama olmadı. Takımda kim iyi oynadı diye bir soru gelse açıkçası cevaplamak çok güç. Maçın ilk yarısında oynanan oyun neyse ikinci yarı da aynı oyunu gördük. Bu nedenle ilk yarıdan farklı olarak bir şey söylemek çok güç aslında. Bodo’nun oyununu devam ettirmesi bizim de karşılık veremememiz skorun 3-0’a gelmesine neden oldu. Attığımız tek gol maçın son anlarında rakibin ters bir kafa vuruşuyla geldi. Beşiktaş bu akşam sahada yoktu.
Gruptan çıkmak adına bizim için önemli bir kayıp. En azından buradan bir puanla gelmek çok önemliydi. Başaramadık ama bundan daha önemlisi Beşiktaş bugün oyun olarak hiçbir şey gösteremedi. Kalan maçları kayıpsız geçmemiz lazım. Beşiktaş’ın bir an önce öyle veya böyle toplaması lazım.