Az önce ligin kaderinin ya neticeleneceği ya da yeniden çizileceğinin belirleneceği bir derbi oynandı. Beşiktaş, şampiyonluk iddiasının iyiden iyiye azaldığı bir senaryoda Galatasaray’ı 3-1 yenerek ligin zirvesine pençesiyle ayar çekti. İlk 11 seçeneklerinden, değişiklik yanlışlarına, orta saha kavgasından, tribün coşkusuna dolu dolu bir derbiyi geride bıraktık. Keyifli okumalar.
İlk 11 tercihlerinden başlamak gerek. İki takım da son maçlarda en çok kullandığı ilk 11 ile sahaya çıktı. Maç öncesi iki takımda da kadro konusunda tartışmalar vardı. Beşiktaş’da Omar Colley’in sakatlığı konusu, Galatasaray’da ise sol bek Dubois, sağ kanat Barış Alper gibi bir tartışma vardı. Fakat iki hoca da sezon boyunca ideal 11’i ile sahaya çıktı ve buradan iki takımın da bu maça galibiyet için geldiği sonucunu çıkarabiliriz.
Nitekim maç da kemik sesleri duyularak başladı. Maçın hakemi Ali Şansalan çok başarılı bir maç yönetmesine rağmen 30 adet faul çalarak bu sert mücadeleye kayıtsız kalamadı. Bu kadar mücadele dozu yüksek bir maçta orta sahalar çok önemlidir. Galatasaray savunmasının maçın başında Aboubakar ve Cenk’i etkisiz hale getirmesi, orta saha mücadelesini Beşiktaş kazandığı için çok da önemli değildi. Beşiktaş’ın ilk 11’inde başlayan orta saha oyuncuları maç boyunca toplam 30 adet ikili mücadele kazandı. Galatasaray’da ise bu sayı sadece 14. Bu orta saha kavgasında Beşiktaş’ın galip gelmesinin en önemli sebebi Gedson Fernandes oldu. 29 ikili mücadelenin 22’sini kazandı Gedson. Bunun üstüne bir de 10 adet top çalarak defansif anlamda çok büyük bir yükü sırtlandı. Ancak hem Salih hem de Hadziahmetovic Gedson’a bu orta saha kavgasında destek oldu. Bu Galatasaray’da olmayan bir durumdu. Ne Oliviera ne de Mertens Torreira’ya destek olmadı aksine köstek oldu. Lucas 9 ikili mücadele kazanıp, 11 adet top kazanarak kendi üstüne düşeni yaptı. Ancak orta sahadaki diğer iki oyuncunun mücadelede eksik kalması sebebiyle orta sahada maçı Beşiktaş kazanmıştı. Bu fiziksel mücadelede Beşiktaş’ın az farkla da olsa kazanması ön görülebilir bir şeydi fakat bu kadar fark olması gerçekten sürpriz oldu.
Galatasaray’da ise ikili mücadeleyi kaybetse bile zihinsel mücadeleyi kazanacak oyuncular vardı. Önemli olan Galatasaray’ın bu zekasını, Beşiktaş yarı sahasında kullanmasıydı. Nitekim, 20. dakikada Icardi’nin attığı gole kadar Galatasaray, Beşiktaş yarı sahasına yerleşmişti ve Oliviera’nın attığı bir kilit çözücü pasla birlikte Icardi’nin yaptığı muazzam ön direk koşusu ile birlikte öne geçmişti. Galatasaray, fiziksel olarak dövülse bile bireysel kalite ile birlikte skoru değiştirebilecek kabiliyete sahip bir takım. Bununla beraber çok tecrübeli bir takım. 1-0’ı nasıl oynaması gerektiğini sezon boyunca gösterdi. En büyük örneği Fenerbahçe maçıydı. Fakat Beşiktaş tribünleri, Fenerbahçe tribünlerinin verdiği reaksiyonsuzluğu vermeyip Galatasaray üzerinde bir baskı yarattı. Buna rağmen Beşiktaş golü bulamayabilirdi çünkü duran toptan gelen beraberlik golüne kadar maç Galatasaray’ın istediği şekilde ilerliyordu. Duran toplar böyledir, en umulmadık anda gelir ve bütün maçı tersine çevirir. Galatasaray’ın yaptığı yanlış eşleşme, Saiss’in kule gibi yükselmesi beraberliği getirdi. Bu golden sonra tribün desteğinin artmasıyla birlikte momentum tamamen Beşiktaş’taydı. Üstelik, Beşiktaş bu sezon çok önemli bir gol kimliğine sahip. Bu gol kimliği Beşiktaş’ın yaptığı şiddetli ön alan presinin sonucunda gelen golleri ifade ediyor. Artık her hafta bu gol kimliği ile birlikte taraftarını sevince boğmayı adet edindiler. Muslera’nın %62, Abdulkerim’in %73, Oliviera’nın %72 pas isabet oranı ile oynaması Beşiktaş’a davetiye çıkarmıştı. Önce Torreira kaybetti, Cenk’in şutu az fark ile auta gitti, birkaç dakika sonra Sergio, Taylan Antalyalı’yı hatırlatan ve Galatasaraylıların çok aşina olduğu bir hatayla birlikte Beşiktaş’ın ikinci golünün gelmesini sağladı. Peki, Galatasaray 1-1’de boşluk bulabileceği pozisyonlar buldu mu? Koca bir hayır. Gerek Icardi’nin hareketsizliği, gerekse Kerem Aktürkoğlu’nun %69 pas isabet oranıyla birlikte oynaması bunu mümkün kılmadı.
Özellikle Colley ve Saiss bu konuda çok başarılı bir maç geçirerek Beşiktaş’ın arkayı düşünmeden futbol oynamasını sağladı. Okan Hoca’nın yaptığı değişiklikler çok eleştiri aldı. Fakat, Rashica-Barış Alper değişikliği dışında çok büyük hatalı bir değişiklik göremedim. Yerli kuralını dengelemek için ve daha az geniş alan bulacağı bir denklemde Yunus Akgün daha doğru bir değişiklik olurdu. Beşiktaş’da ise Necip oyuna girince iyiden iyiye Beşiktaş güvenliği eline almıştı. Torreira-Yunus değişikliği ile tek atımlık kurşun attı Okan Buruk. Fakat bu riski almasının bedelini Aboubakar’ın geniş alanda birebir kalmasıyla ödedi. Aboubakar ile birebir kalınırsa Aboubakar o golü atar. Bu hep böyle olmuştur. Maç boyunca etkisiz bir görüntü çizse de fırsatını bulduğu anda maç içerisinde ön plana çıkar. Gedson Fernandes’in ağır yıldız olduğu bu maçı Beşiktaş kazandı. Lider Galatasaray’ın, ikinci Fenerbahçe ile puan farkı 3’e düştü. Lig artık o inanılmaz final maçını bekliyor gibi görünüyor. Bu iki taraf için de geçerli. Yani Fenerbahçe ve Galatasaray o son maça kadar her maçını kazansa bile son maçta şampiyonluk belirleniyor, tam tersi şekilde Galatasaray son maça kadar oynayacağı 4 maçta 2 kez yenilse bile son maçta kazanması halinde şampiyon olacak. Bu matematiksel işlemler ile birlikte 2020-21 sezonuna benzer bir lig sonu bizleri bekliyor.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Comments