31 Mayıs 1989 doğumlu bir çocuk, 4.5 yaşında meşin yuvarlakla tanıştı. Yetenekleri hiç azımsanmayacak seviyede olan Reus, doğduğu yerin kulübü yani Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Dortmund kentinde kurulmuş siyah-sarı renklere sahip bir kulübe giriş yapacaktı. 1995 senesinden 2005 senesine kadar Dortmund altyapısında büyüsünü sergiledikten sonra bölgesel ligde mücadele eden Rot Weiss Ahlen takımında tabiri caizse biraz daha pişecekti. Profesyonelliğe ilk adımını ise 08/09 sezonunda Bundesliga 2. Lige yükselen Rot Weiss Ahlen takımı ile attı. A takıma yükseldiği 2009 senesinde artık 20 yaşındaydı ve talibi vardı, o talibin sahibi tam o sezon Bundesliga 1. Lige yükselen Borussia Mönchengladbach'dı. İlk maçında ikinci yarı oyuna girip 20 dakika süre aldı. Bu sıralarda ise Almanya U21 aday kadrosuna çağrıldı. İlk maçı ise Türkiye ile oldu. Tarihler 6 Mayıs 2010’u gösterdiğinde ise Almanya A Milli Takımı'na seçildi. 1 Mayıs 2010'da, Bayer Leverkusen maçındaki sakatlığı yüzünden kadrodan çıkarıldı. Oynadığı ilk A milli maçı ise 7 Ekim 2011'deki Türkiye maçı oldu. Bu süreçle birlikte tam 3 sezon Mönchengladbach formasını terlettikten sonra, 2012 senesinde hayalini kurduğu ve kendisinin söylediğine göre dünyanın en iyi mesleği olan "futbolculuk" kariyerini en çok arzuladığı şehrin takımı olan Dortmund’da sürdürecekti. Tam 17 milyon Euro karşılığında transferi gerçekleşen Reus, artık hayalini yaşayacaktı… İlk maçında Werder Bremen’e karşı 1 gol kaydetti. Kariyerini emin adımlarla inşaa eden Reus, kariyerinin zirvesini yaşamaya doğru gidiyordu. Sokaklarında top koşturduğu şehrinin takımının ilk sezonunda 34 maça çıkıp 14 gol ve 11 asist yaptı. Bir sonraki sezonunda 30 maça çıkıp 16 gol ve 14 asist yaptı. Her şey çok iyi gidiyorken 14/15 ve 15/16 sezonları Reus için sakatlık yılları oldu. Pek çok maç kaçırdı ama oynadığı sürelerde büyüsünü sergilemeyi ihmal etmedi.
Hayallerini yaşayan Marco Reus, tam bir sadakat örneği. Almanya’nın diğer köklü kulübü Bayern Münih’den pek çok teklif almasına rağmen hepsini kibarca reddetti ve doğduğu şehrin takımında devam etme kararı aldı. Hatta Sport Bild'e röportaj veren Reus, "Birçok kulüpten olduğu gibi Bayern Münih'ten de transfer teklifi aldım. Bayern Münih'e ve kulübün tarihine büyük saygım var. Ancak her zaman Dortmund için oynamak istedim. Mönchengladbach'ta oynadığım dönemde de bu açıktı; 'Bundesliga'da sadece Dortmund'da oynayacağım, aksi takdirde yurtdışına gideceğim' demiştim." söyleminde bulundu. Bu kararları alırken hiç zorlanmadı çünkü kulübüne aşıktı. Borussia Dortmund’un kulüp sloganı olan "Echte Liebe" yani gerçek aşk anlamına gelen bu sloganın tam olarak kılıfına uydurulmuş doğrudan ve büsbütün halidir Reus. Hayallerini yaşarken egemen olduğu bu kulüpte başarıdan başarıya koştu. Fakat Dortmund'da geçirdiği 10 yılda 10 Bayern şampiyonluğu görmek gibi bir talihsizlik yaşamıştır. İlginçtir ki Mönchengladbach'ta geçirdiği 2 sezonda da Dortmund şampiyon olmuştu. Ek olarak en üzücü olaylardan birisi de 25 Mayıs 2013 tarihinde oynanan Şampiyonlar Ligi final mücadelesinde Bayern Münih’e 2-1 kaybetmesidir.
Şu an 33 yaşında olan Reus’a karşı belki de tüm futbolseverler tarafından büyük bir saygı duyuluyor. Elbette kariyeri sırasında pek çok Avrupa devlerinden resmi teklifler aldı fakat gitmeyi tercih etmedi. Gitseydi kariyeri farklı olabilirdi ama o bağlılığı seçti, gerçek aşkı seçti. "Her seçiş bir vazgeçiştir." sözünü gerçekleştirmeye belki de gönlü el vermedi. Hala futbolculuk hayatına devam ediyor. Şu an bile teklifler aldığını biliyoruz, kariyerinin sonunu nerede tamamlayacak o da merak konusu ama tahmin etmek sanki zor değil gibi…
Muhtemelen kariyerini Bundesliga ve Şampiyonlar Ligi kupasını alamadan tamamlayacak ama hep elit bir futbolcu olarak hatırlanacak. Rakiplere yaşattığı stres, akıl dolu paslar, kusursuz bilek hareketleri, mükemmel aidiyeti ve bir kulüp için ikonikleşmiş oluşu…
Kısaca, Marco Reus…
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!