Premier League’de haftalardır beklenen, şampiyonluğun çözüleceği maç olarak görülen Manchester City - Arsenal maçı dün akşam oynandı. Maç için genel beklentinin -M. City galibiyetinin- gerçekleştiğini söylersek yanılmış olmayız diye düşünüyorum.
Lider Arsenal bu maça savunmada önemli bir eksikle çıktı. Saliba’nın yokluğu bir takımı bu kadar mı etkiler diye düşünenler vardır ama bana kalırsa maçın hikayesinde yer alması gereken aktörlerden biri diye düşünüyorum. Çünkü Saliba’nın yokluğunda Arteta’nın Holding tercihi Arsenal adına sahada işlerin kötü gitmesine neden oldu. Bireysel olarak savunmada efektif olamayan, neredeyse City’li her oyuncunun rahatlıkla geçtiği, müdahalelerde geç kalan bir performans sergiledi ki rakipte Haaland gibi fiziksel anlamda her türlü üstünlüğü kurabilecek bir oyuncu varken Arsenal’in genel olarak savunma zafiyetlerinden biri oldu Holding. Tabii Arsenal’in bu maçı kaybetmesinde temel faktör sadece Holding değil. Guardiola’nın takımın temel oyununa ufak dokunuşlarıyla Arsenal’i oyun kurulumunda kitlediğini de söylemek gerek. Arsenal ve City’nin bu sezon M-W formasyonunu modernize ederek oynadığını bilmeyen yoktur. Arsenal bu formasyonda Zinchenko ve Partey ikilisini geriden oyun kurarken sıklıkla kullanıyor. Bu ikiliye bazı anlarda Xhaka veya Odegaard’ın da katıldığını söylemek lazım. İş bu noktada City’nin ön alanda yaptığı baskıyla birlikte Arsenal geriden oyun kuramadı. Rodri ve İlkay’ın kendini içeriye attığı anda yüksek baskıya çıkışı ve çok adamla yapılan bu baskı Arsenal’in hem 1’den 2’ye geçişini engelledi hem de oyunun merkezinde Arsenal’in sıkça top kaybı yapmasına neden oldu. Ki bunları ikinci yarı daha fazla gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bu durum mecburen uzun toplara neden oldu ancak ilerideki oyuncuların fiziksel yapısı bu topları almaya uygun olmayınca, üretkenlik konusunda Arsenal dün sınıfta kaldı. Geçelim City kanadına.
Guardiola’nın bu maçta 4-3-3’ü tercih ettiğini söyleyebiliriz ama aslında oyun kurulumunda 4-2-4 olarak takımın şekillendiğini belirtmemiz gerek. Manchester City’nin attığı 2 golü ve ilk yarı Haaland’ın kaçırdığı pozisyonları incelersek mükemmel planlanmış bir geçiş hücumu izlediğimiz bir gerçek. City bu maçta hızlı, direkt ve 1-2 bağlantıyla Arsenal savunmasını çökertti. Topu kaptıkları anda 4-2-4 gibi şekillenip Haaland’ın üzerinden De Bruyne’nin merkezden attığı koşuları temel hedefti ki 2 gol buradan geldi. Bir o kadar da kaçan pozisyon var. Bunu nasıl yaptılar? Arsenal de City gibi önde baskı yapan bir takım. Ama bu maçta şöyle bir sıkıntı vardı: Haaland. Haaland fiziksel yapısı, patlayıcı gücüyle birlikte bireysel anlamda savunması zor bir oyuncu. Bu noktada Arsenal ekstra önlemler almak zorundaydı. Yani önde baskıdan bir eksilmeleri gerekiyordu. Bunun nedeni aslında sadece Haaland değil. Çizgide genişlik yaratan Grealish ve Bernardo’yu, merkezde Haaland’ın gölge adamlık yaptığı De Bruyne’yi de dahil etmek durumundayız. Hal böyle olunca önde baskıya çıktıkları anda yani ileri beşliye ek olarak merkezden Partey’in de katılımıyla birlikte geride 4’e 4 bir eşleşme gerçekleşti. Az önce bahsettiğim Haaland’ın fiziksel üstünlüğü ve gölge adamlığı da bu noktada devreye girdi. Uzun vurulan topları çok iyi kontrol edip, üzerine çektiği Holding’in veya Gabriel’in yarattığı boşluğa koşu atan De Bruyne’yi çok iyi gördü Haaland. Maçı açan ilk gol böyle geldi. Ancak Arsenal ilk yarıyı oldukça şanslı geçirdi diyebilirim çünkü Haaland gününde olsaydı maç daha farklı bir yere gidebilirdi. City’nin temel oyun prensibi buydu ama tabii aynı geçiş hücumlarını kaptıkları toplarla da yaptıklarını gördük ki De Bruyne’nin ikinci golü de böyle geldi. Guardiola’nın bu ufak dokunuşuyla birlikte City kazanması gereken maçı kazandı.
Kalan maçlarda City adına sürpriz gerçekleşmezse büyük ihtimalle City bu maçla birlikte şampiyon olacak gibi duruyor. Arsenal açısından son 3 haftada alınan sonuçlar pahalıya patlayacak gibi. Tabii bu süreci iyi geçirememenin tek sebebi kötü oyun değil, oyuncuların bu baskıyı kaldıramadığını söylemek gerekir. Kaldı ki yenen gollere karşı takımın reaksiyon veremediği de bir gerçek. Arteta’nın takıma yaptığı dokunuşlarla birlikte inanılmaz bir yol aldılar. Belki şampiyon olacaklar belki de olamayacaklar ama sezonun takımı olduklarını düşünüyorum. Çünkü kimse Arsenal’den bu sezon böyle bir performans beklemiyordu. Kalan maçlarda zor geçecek olanlar var. Bunlara karşı takımın psikolojisini buradan nasıl toplayacak Arteta merak ettiğim konulardan biri de bu. Bu mağlubiyet takımı daha da aşağı çekebilir. City ise Arsenal’e göre daha kolay bir fikstüre sahip. Zorlanacakları Brighton maçı haricinde zor maçları kalmadı diyebiliriz. Puan kaybı yaşamaları büyük sürpriz olacaktır.