NBA’de normal sezonun 3/4’lük kısmını geride bıraktık ve play-off zamanına yaklaşıyoruz. Konferanslardaki play-in ve ilk 6 yarışları son sürat devam ederken iddialı takımlar da yavaştan play-off havasına girmek ve yolun sonunda ayakta kalan son takım olabilmek için şimdiden bir mental mücadelenin içine giriyorlar.
Sezon bitmeye yakınken, tepedeki bazı takımların ne kadar ciddi şampiyonluk adayı oldukları veya nefeslerinin yetip yetemeyeceği her zaman NBA’in en sıcak tartışma konularından olmuştur ve bugün Cleveland Cavaliers özelinde bunu tartışacağız.
Geçen yaz bazı basketbolseverlerce sürpriz olarak nitelendirilen Donovan Mitchell eklemesiyle ‘’genç ama tecrübesiz’’ bir takımken bir anda ‘’genç ve rekabet edebilen’’ bir takıma dönüştüler. 2021-22 sezonunda, LeBron James sonrası 3 yıllık ‘’tanking’’ dönemi geride kalmış ve ana parçalarını kendi draft ettiği oyuncuların oluşturduğu yeni Cleveland Cavaliers, play-in yapmış ancak kendini play-off’lara atamamıştı. Bu umut vadeden sezonun ardından bir sonraki seviyeye çıkmak için bir süperstar gerektiğini bilen Cavs yönetimi, takımı dağıtan Jazz’den Donovan Mitchell’ı Cleveland’a getirerek bir sonraki adımı attı. 2022-23 normal sezonunu harika geçiren Cavs, play-off’larda çok kötü tökezledi ve takım, bu sezona da biraz yavaş başlayınca NBA kamuoyunun gözünde ‘’şampiyonluk adayı’’ unvanlarını kaybettiler desek yeridir.
Topa hükmetmeyi seven iki kısanın yönlendirdiği takımlar, hep soru işaretlerini de beraberinde getirmiştir. Geçen sezona da bu soru işaretleri ışığında giren Cavs, alnının akıyla normal sezonu bitirse de play-off’da Knicks’e karşı yetersiz kalmalarının sebeplerinden biri buydu. Garland-Mitchell ikilisinin zaman zaman sırayla top kullandığı statik yapı, onları düzenden çıkarmış ve Cavs yönetiminin cephesinden ‘’Bu ikiliyi kurduk da hata mı ettik’’ düşüncesini ortaya çıkarmıştı.
İş sadece Garland-Mitchell’la da bitmiyordu tabiki. Evan Mobley’nin beklenen çıkışı yapamaması da onların ‘’gazını’’ alan bir diğer konuydu. Genç nüve daha ilk kez play-off tatmıştı, bunu da unutmamak lazım. Bu çıkarımlar sonucu sezonu bitiren Cavs, ufak bir belirsizlik ortamında bu sezona başladı.
Bu sezona yavaş giren Cavs, bir dönem play-in hattına kadar gerilemişti ve Mitchell-Cavs birlikteliğinin geleceği sorgulanmaya başlamıştı. Tam o zamanlarda pek de istenmeyen bir şey oldu ve Darius Garland sakatlandı. Yıldızlarından birini kaybeden bir takım, her zaman potadan elenmesi beklenen takımların başını çeker değil mi? Cleveland Cavaliers’a bunun tam tersi oldu ve Donovan Mitchell, bütün sorumluluğu üstüne aldı. Garland yokken biraz daha rahat olduğu aşikardı ve takım da şaha kalktı desek yeridir. İyi geçen süreçten sonra Garland geri döndü ve bu sefer Donovan Mitchell sakatlandı. Bu sefer de Darius Garland ipleri eline aldı ve takım istifini bozmadı.
Bu döngü akıllarda Cleveland’lı taraftarları huzursuz edecek bir soru işareti yarattı: Acaba hangisi yolcu? Mitchell mı Garland mı…
Bu durum tat kaçırsa da Cavs için işler yolunda gitmeye devam ediyor ve anlık olarak Doğu 3.sü konumundalar. Donovan Mitchell’ın dönüşü ufukta. Evan Mobley bir süre daha yok gibi gözüküyor. Her yıldızının yokluğuna başka şekillerde adapte olmak normal şartlarda harika gözükse de bütün yıldızların aynı anda sahadaysa biraz daha ‘’az iyi’’ olmak, bence büyük bir soru işareti.
İşte bu yegane sebepten ötürü, Cavs’in ne kadar ciddi bir şampiyonluk adayı olduğu bir süredir tartışılagelmekte. Bahsettiğim bu tatsız durum, onları tüm potansiyellerini kullanmaktan alıkoysa da her farklı eksiklikte daha iyi gözüktüler. Play-off kesinlikle yıldızların sahnesidir ve Cavs’in ciddi bir şampiyonluk adayı olmasının en büyük yolu da Mobley-Garland-Mitchell üçlüsünden ne kadar maksimize performans alabilecekleridir. Bakalım sezonu nasıl ve kimler sahadayken bitirecek ve play-off’lara nasıl çıkacaklar