"The Notorious" Conor McGregor. 14 Temmuz 1988’de Dublin’de dünyaya geldi. Küçüklükten beri spora ilgisi olan Conor, spor hayatına futbol ile başladı. Daha sonrasında 12 yaşında Crumlin Boks Kulübü’nde dövüş sporları ile tanıştı. 2006 yılında ailesiyle birlikte Dublin’in Lucan bölgesine taşındı. Burada çalışma hayatına sıhhi tesisatçı çıraklığı ile başlamıştı. Ama aklında her zaman dövüşçü olma hayaliyle yaşayan Conor, işini bırakıp antrenmanlarına yoğunluk verdi ve karma dövüş sanatları yolunda ilk adımlarını attı. Bu dönemlerde maddi zorluklar yaşayan Conor, devletten aldığı yardım paralarıyla hayatına devam etmeye çalışıyordu.
Kariyerinin başlarında amatör organizasyonlarda dövüşen Conor, buralarda kendini gösterip UFC’nin sahibi Dana White’ın radarına girmişti. Şubat 2013’de UFC ile sözleşme imzaladı. UFC’de ilk önemli maçına Dustin Poirier karşısında çıkan Conor, bu maçı kazanmış ve adından söz ettirmeye başlamıştı. İlk kemer maçına tüy siklette Jose Aldo ile çıktı ve rakibini 13 saniyede nakavt ederek yeni tüy siklet şampiyonu oldu ve bu nakavt, tarihin bir kemer maçındaki en hızlı nakavt olarak kayıtlara geçti. Daha sonrasında sikletini yükselterek hafif siklete çıktı. 2. büyük maçına ise UFC 196’da Nate Diaz karşısında çıkacak olan McGregor artk tam anlamıyla dünyaya kendini duyuracaktı. Maç öncesi olaylı geçen Trash Talk’da iki tarafta kendinden emin bir şekilde rakibine meydan okudu.
Maç öncesi iki dövüşçüyü analiz ettiğimizde ikisininde üst düzey stricker olduğunu görüyoruz. Dövüşü ayakta sürdürmeyi tercih eden, güreş ve yer oyunlarından uzak bir tarzları var. Bu durum ayakta kırışma izlemeyi seven, üst düzey hareketlilik ve bol hasarlı, Dağıstan ekolünden uzak dövüşseverler için adeta bir şölen niteliğinde. Bu maçın bir diğer özelliği ise iki dövüşçü için de para maçı olmasıydı. Conor için bu durum bizleri pek de şaşırtmadı. Her zaman dünyanın en zengin sporcusu olma hayaliyle yaşayan bu adam için para her şey.
Dünyanın merakla beklediği karşılaşma günü gelmişti. Conor ilk raunta çok hızlı başlamış ve sürekli atak halinde Diaz’ı dürtüyor, Diaz ise bu ataklara daha sakin ve güvenli bir şekilde karşılık veriyordu. Maç adeta bir boks maçı gibi sürekli ayakta, karşılıklı direk ve kroşe darbeleriyle devam ediyordu. Diaz’ın kaşında ciddi bir açılma vardı. İlk rauntu üstün götüren Conor olmuştu. 2. raunt yine aynı tempoda başlasada Conor yorulmuş ve kondisyon problemleri yaşıyordu. İlk kez bu kiloya çıkmış ve haliyle bu durum onu yavaşlatmıştı. Diaz rauntun sonlarına doğru yerde Conor’u giyotine almış ve submission ile maçı kazanmıştı. Maç sonrası konuşmasında Mcgregor "Hayatımda birçok kez yenildim ve yeniden yükseldim. Bundan utanmayacağım ve bahane üretmeyeceğim." diye seslenerek pes etmeyeceğini ve güçlü iradesini tüm dünyaya duyurmuştu.
Belki de Conor’un dünya çapında en çok tanınan ve sevilen bir dövüşçü olması trash talklarda rakiplerine kurduğu psikolojik üstünlükler, rakiplerine karşı aşşağılayıcı sözleri ve korkusuzca meydan okumasının yanında bu güçlü iradesi ve kararlılığı da büyük bir etken.
Diaz maçının rövanşı UFC 202 gecesi için ayarlandı ve bu maç 1.650.000’lik öde izle satşıyla UFC’nin en fazla öde izle satışı yapılan etkinliği oldu. Maçı 4 rauntun sonrasında hakem kararıyla McGregor kazandı ve ilk maçın intkamını almış oldu. McGregor için imkansız kelimesi pek de bir anlam ifade etmiyordu. Daha önce yapılmayanı yapmak, 2 farklı siklette şampiyon olmayı kafasına koymuştu. Rakibi UFC hafif siklet şampiyonu Eddie Alvarez’di. Maç, UFC 205 gecesi Madisson Square Garden’da yapılmış ve Conor McGregor rakibi Eddie Alvarez’i 2. rauntta teknik nakavtla bitirmişti. Conor UFC tarihinin aynı anda 2 siklette şampiyon olan tek ismiydi.
Kariyerinin en parlak yıllarını yaşayan Conor, gerek gösterişli hayatıyla gerekse çılgınlıklarıyla sık sık gündeme geliyordu. Ama bu seferki gündeme gelişi diğerlerinden farklıydı. Adı boks tarihinin son yüzyıldaki en iyi boksörü gösterilen şimdiye dek hiç mağlubiyet yüzü görmemiş Floyd Mayweather ile anılıyordu. Bu tam olarak bir çılgınlık. Conor’un ne kadar boksu iyi olsa da kendisi bir Karma Dövüş Sanatları sporcusuydu. Gerek teknik gerek kurallar bakımından farklı bir spor olan boksta, üstelik Floyd’a karşı dövüşecek olması akıl almaz bir olay. Bu adamı belki de farklı kılan şey buydu. Sonrasını düşünmeden her zaman en fazlasını isteyen, korkusuz ve kendinden emin halleri. Bu ikili arasında maç ayarlanmış ve 26 Ağustos 2017’de karşı karşıya geleceklerdi. Boks tarihinin en yüksek 2. öde izle satışı yapılan maçı 10 rauntun sonunda Floyd teknik nakavtla kazandı. Bu maçtan Floyd 350 milyon dolar, Conor ise 100 milyon dolar kazandı.
Kısa bir aranın ardından Conor, UFC 229 kartında sekizgene geri dönecek ve UFC tarihinin, belkide dövüş sporları tarihinin en büyük maçına çıkacaktı. Rakibi Khabib Nurmagemedov’du. Bu karşılaşmanın hikayesi henüz maç başlamadan başlamıştı. Geçmiş senelerde araları iyi olan bu ikili birlikte fotoğraflar çekilmiş, Khabib hayranlık duyduğu Conor’un maçlarını izlemeye gitmiş hatta bir maç öncesi izleyicilerin arasından onun fotoğraflarını çekiyordu. Bu ikili arasındaki ilk gerilme; Khabib’in McGregor’un yakın arkadaşı Artem Lobov’u bir otel lobisinde tokatlaması ile gerçekleşmişti. Bu olayın haberini alan Conor, anında New York’a uçup Khabib ve ekibinin içinde olduğu otobüse saldırmıştı. Bu olay üstüne Conor’un hakkında Kamu Davası açılmış ve yargılanıyordu.
Maç öncesi trash talklarda Conor, rakibine sürekli aşşağılamalarda bulunuyor ve psikolojik üstünlüğü elde tutmaya çalışıyordu ama karşısındaki adamın Dağıstan’dan gelen bir dağ adamı olduğunu, antrenmanlarda gerçek bir ayıyla güreştiğini göz önüne alırsak bu durum onu pek de etkilemeyecekti. Bu maç UFC tarihinin en yüksek öde izle satışı yaptığı maç oldu. Bir tarafta dominant güreşiyle tanınan, şimdiye dek hiç mağlubiyeti olmayan Khabib, diğer yanda ise UFC’nin marka yüzü, şovmeni ve çok iyi bir stricker olan Conor McGregor vardı.
4. rauntta rakibini yere alan Khabib, submission ile bitirmiş ve maçı kazanmıştı. Maçın sonrasında hırsını alamayan Khabib sekizgenden dışarı fırlamış ve Conor’un ekibine saldırmıştı. Aynı şekilde Khabib’in ekibi de kafes içindeki Conor’a saldırıda bulunmuş ve ortalık karışmıştı. Bu olaylı maç geriye bu unutulmaz anları bırakarak akıllardan silinmemek üzere tarihe geçti.
Bu mağlubiyetin ardından düşüşe geçmeye başlayan Conor, en son 10 Temmuz 2021’de maça çıkmış ve bu maçın 2. rauntunda ayak bileği kırılarak Dustin Poirier’e nakavt olmuştu. Acısıyla tatlısıyla Conor’un kariyeri bu şekilde geçmişti. Bu günlerde yaptığı bir açıklamayla 2024 Haziran’da Michael Chandler’la karşılaşacağını söyleyen Conor, tekrardan kafese geri dönecek.
Hiç şüphesiz maçın favorisi Chandler olarak gösteriliyor ama benim tahminim çok ortada bir maç olduğu yönünde. McGregor’ın çok teknik bir boksu var. Özellikle solları çok kuvvetli ve maç içinde sürekli rakibinin üstüne gitmesi, önde basması puanlama açısından çok büyük artı. Son zamanlarda sosyal medya paylaşımlarından gördüğümüz üzere taekwondo stili üzerinde çalışması ve bu stilden kendisi için gerekli teknikleri alacağını göz önünde bulundurduğumuzda kendisinden etkili yüksek ve orta tekmeler izleyeceğiz gibi gözüküyor.
McGregor’ın en kötü olduğu yer ise hiç şüphesiz güreşi. Güreşmeyi sevmeyen bu adam eksiğinin üstüne gitmek yerine iyi olduğu konularda daha da iyi olmaya çalışıyor. Sanırım en büyük hatası burda. Ama bu seferki McGregor geçmişten ders alıp eksiklerinin üstüne gidip güreşini ve yerde dayanıklılığını geliştirmişse ve aynı şekilde bir diğer eksiği kondisyon sorununu da yoğun kardiyolarla ve amaca yönelik çalışmalarıyla halletmişse bu adam hiç süphesiz durdurulamaz. Geçtiğimiz Eylül ayında Brazilian Jiu Jitsu’da siyah kuşağı almaya hak kazanan McGregor yer oyunlarında geliştiğinin sinyallerini bize veriyor.
Dövüş hayatı dışında sosyal hayatı ve iş insanı kimliği de bir hayli üst seviyede. McGregor 2021 yılında Forbes tarafından dünyanın en çok kazanan sporcusu ünvanını aldı ve yaklaşık 180 milyon dolar kazandığı tahmin ediliyor. Aynı zamanda Proper Twelve adında bir viski markasının da kurucusu.
Conor’un bir diğer en büyük şanslarından biri ise nişanlısı, yol arkadaşı Dee Devlin. Conor henüz kariyerinin başında tesisatçılığı bırakıp antrenmanlarına odaklanmaya çalışan, işsiz ve beş parasız bir adamdı. Bu dönemde Dee Devlin Conor’un beslenmesini ve masraflarını kendisi çalışarak çıkarmaya çalışıyordu. Her zaman desteğiyle ve ona olan inancıyla Conor’un kurtarıcısı oldu. Bu ilişkiden 3 çocuğa sahip olan Conor aynı zamanda bir aile babası.
İsmi çoğu zaman kötü olaylarla da sık sık anılan bu ‘’Kötü Şöhretli’’ lakaplı adam şimdiye dek trafik magandalığı, barda bir adama saldırma, cinsel taciz gibi suçlamalarla kendisi hakkında birçok soruşturma açıldı. Yine bu günlerde adı İrlanda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağı ile gündeme gelen Conor, sosyal medya hesabından eğer Cumhurbaşkanı seçilirse İrlanda’nın başbakanı ile resmi bir törende dövüşmek istediğini de söyledi.
Comments