Değerli Linesman takipçileri, yine bir EuroBasket yazısıyla karşınızdayız. A grubunun 1. maçları 1 Eylül'de tamamlandı. Yazımızın içeriğinde, oynanan üç maçın analizini okuyacaksınız. Keza bütün grupların maçları teker teker tamamlandıkça tüm mücadelelerin detaylı incelemesini sitemizde bulabileceksiniz. Şimdiden keyifli okumalar!
İSPANYA 114-87 BULGARİSTAN
Hem turnuvanın hem de grubun ilk maçı İspanya ile Bulgaristan arasında oynandı. İspanya, mücadeleyi 114-87’lik net bir üstünlükle tamamladı. İspanya’nın genel maç itibariyle rahat olduğunu söyleyebilirim. İlk olarak İspanya’nın hücum performansına göz atalım. Elbette, bu karşılaşma onlar için tam bir ölçüt değil fakat 100 sayı barajını aşmaları gruptaki diğer takımlara mesaj verdi. Boğalar, maç boyu tempoyu yüksek tutmayı tercih etti. İki takım arasındaki skorerlerin farkı bunun birincil sebebi. Bulgaristan’ın sınırlı oluşu İspanya’ya ayak uyduramamasına sebep oldu. Gerek oyuncu kalitesi gerekse oyun mantalitesi maçın erken kopmasını sağladı.
Lorenzo Brown’un hazırlık dönemi performansının üstüne koyması dikkatleri çekti. Emin adımlarla kalıcı olmaya doğru yürüyor. Hem sayı hem de asist katkısıyla Scariolo’nun istediğini verdi. İspanya’da değineceğim diğer oyuncu Jaime Pradilla. Henüz 21 yaşında olmasında rağmen hem hücumda hem de müdafaada pota altı dominasyonunu başarılı bir şekilde sağladı. Özellikle “ekmeğini taştan çıkarttığı” pozisyonlar dikkat çekti. Geri kalan maçlarda da verimliliğini arttıracağını düşünüyorum. Öte yandan Rudy Fernandez’in heves kıran üçlükleri de Bulgaristan adına kalp kırıcı oldu. Takımın üçlük yüzdesinin de %45,5 olması İspanya için iştah kabartıcı bir istatistik. Maça sıkı savunmayla başlayan İspanya, hücumda sağlanan rahatlık sayesinde müdafaayı esnetti.
İspanya adına dikkat çeken bir başka olay ise koç Scariolo’nun derin rotasyondaki oyuncuları sahaya sürdükten sonra aldığı moladaki tavrıyla onları disiplinize etmesiydi. Bulgaristan’da Sasha Vezenkov ve Chavdar Kostov direnç göstermeye çalışan oyunculardı. Dee Bost ise inisiyatif almayıp yoklara oynayan isimdi. Maçın başındaki bezdirici savunmada böyle olmasının muhakkak sebeplerinden birisiydi. Özetle, İspanya sahaya yansıttığı oyunuyla A grubu birinciliğini ne kadar istediğini gösterdi. Bulgaristan’ın ise ilk 4’ü sonuna kadar zorlayacağını düşüyorum.
TÜRKİYE 72-68 KARADAĞ
Grubun ikinci maçının adı “Türkiye- Karadağ” idi. Maç öncesinde birçoğumuzun düşüncesi Millilerimizin kolay galibiyet almasıydı. Fakat her ne kadar 72-68 kazansakta hem hücum geçişlerimizin yetersiz kalması hem de Ergin Ataman’ın da değindiği gibi uzunlarımızın maçın geneli itibariyle kötü performans sergilemesi müsabakanın son saniyelere kadar gitmesine sebep oldu. Öte yandan maçın başında sorumluluk alma konusunda sorun yaşadığımızı gözlemledim. İlk hücumlarımızı Şehmus Hazer üzerinden şekillendirdik ve bu durum momentumun bizim tarafımızda olmasını engelledi. Her ne olursa olsun Cedi-Furkan ikilisine güvenmek zorunda olduğumuzu ve bu ikilinin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini söylemeliyim. Özetle Cedi’nin üst üste girmeyen on şutu olsa bile on birinciyi denemesi tarafındayım. Evet, Furkan’ın maç sonu sorumluluğu alması ibrenin bize dönmesini sağladı fakat bu ikili, vidaları eğer ilk çeyrekten sıkmış olsaydı bu kadar stres yaşanmazdı.
Öte yandan Larkin ve Melih’in üçlükleri “hayat öpücüğü” değerinde. İkisinin de istekli olması maçı bize getiren bir başka faktör. Özellikle Melih’in süresinin daha da arttırılması kanaatindeyim. O sahadayken, takım onun tecrübesiyle yere sağlam basıyor. Ki Melih’in zaman zaman “x faktör” olması da onu değerli kılıyor. Maç içerisinde Sertaç ve Ercan’ın verimsiz olması ve üstüne üstlük Alperen’den de tam randıman alınamaması zora girmemize neden oldu. Fakat bu üç isminde, bir sonraki rakibimiz Bulgaristan’a karşı daha dikkatli ve daha tehditkâr olacağını düşünüyorum. Ve bu oyunumuzu ölçüt olarak alırsak İspanya’nın ardından grubu ikinci sırada tamamlayacağımızı düşünüyorum.
Karadağ ise hiç de küçümsenecek bir takım olmadığını gösterdi. Mücadeleleri takdire şayandı. Basketboldaki temel bileşenin savunma olduğunu gösterdiler. Skor konusunda tecrübeli pivot Bojan Dubljevic’in varlığını çok iyi kullandılar. Kırılma anlarındaki Dubljevic üçlükleri takımının gardını düşürtmedi. Karadağ’ın aynı mücadeleyi sürdürmesi halinde onları ilk 4 adına iddialı duruma getiriyor.
BELÇİKA 79-76 GÜRCİSTAN
Gelelim A grubundaki ilk maçların sonuncusuna; Belçika- Gürcistan. Belçika mücadeleden 79-76’lık galibiyetle ayrılan taraf oldu. Bana göre iki takımda üçüncülük ve dördüncülüğün en büyük adayıydı. Fakat Gürcistan’da Tornike Shenglia’nın sakatlığı onların planlarını altüst etti. Keza onun gibi skorerin varlığı takıma güven veriyordu. Kendisinin olgun oyunu ister istemez etrafındaki oyuncuların daha dikkatli oynamasını sağlıyordu. Eğer bu maçta sahada olsaydı birçok şeyi değiştirebilirdi.
Öte yandan maçtaki yeteneklerin kısıtlı olmasına agresif savunma da eklenince haliyle düşük skorlu bir maç seyrettik. İki takımında topa yön verici isimlerinden ziyade pota altı oyuncuları ilgi çekici. Gürcistan adına Bitadze’nin takımı havaya sokmaya çalışan blokları gördük. Yanı sıra onun çift haneleri görmesi takımını ayakta tuttu. McFadden ve Mamukelashvili’nin gayretleri maçı uzatmaya götürdü fakat galibiyete yeterli olmadı.
Belçika tarafında ise Ismael Bako kontrolün Belçika'da kalmasını sağladı. Yıllar içinde büyüttüğü oyununu sahaya çok iyi yansıttı. Son saniye basketinden önce basket faul aldırtması da onun nerede bulunması gerektiğini işaret ediyor. Skor yönünden ise Belçika’nın kolektif yapıya bürünmesi onların bir adım daha önde olmasında rol oynadı. Maçın oyuncusu ise Belçika’ya son saniye üçlüğüyle galibiyeti getiren Jonathan Tabu. Tecrübeli ismin inisiyatif alıp o üçlüğü kullanması bile büyük iş bence. Dolasıyla Belçika, sıralama adına epey kritik bir kimlikte olacak maçın altın değerindeki galibiyetini üstlenen taraf oldu.
Sevgili Linesman okuyucuları, A grubunun ilk maçlarını sizler için değerlendirdik. Okuyup desteklediğiniz için teşekkür ederiz. Linesman’la kalın!