Takımlı spor oyunlarında bir felsefe şablonu belirlenmeden önce takımın formasyonu belirlenir. Çünkü formasyon her şeyden önce artık temel esas haline gelmiştir.
Formasyon kelimesinin asıl anahtar karşılığı ‘’Biçimlendirme’’ olarak geçiyor. Yani sahada belli bir oyuncu grubunu kafanızdaki kodlara göre biçimlendirmek…
Futbol literatüründe bulunan karşılığı olarak ise: Gerek hücumda gerek savunmada oyun içindeki yerleşme düzeni diyebiliriz.
Biz spor izleyicileri genel olarak seyrettiğimiz maçlardaki takımların önce dizilişlerine bakarız. Çünkü bu oyunun temel yapı taşı haline gelmiştir artık. Her şey formasyonla başlar.
Saha içinde belirlemek istenen felsefeye ulaşmak için önce o felsefeye entegre edebileceğiniz bir formasyon olarak sahayı oyuncu grubunuz ile doldurmanız gerekir. Bu aşamada ise titiz davranmak önemlidir. Çünkü belirlediğiniz formasyonla oynatmak istediğiniz oyun paralellik sağlıyor mu sağlıyorsa elinizdeki oyuncu grubundan ne kadar verim alınabilir? Bunun gibi türlü türlü soru işaretlerini ortadan kaldırmak istiyorsanız bu işe epey bir gönül ve kafa vermeniz gerekebilir.
Peki, tek bir formasyon sizi efektif yapabilir mi?
Günümüzde şöyle başarılı çalıştırıcıları gözünüzün önüne getirin. Hepsinin en büyük ortak noktası: Formasyon olarak belirli şablonları olması ve yeri geldiğinde oluşturduğu formasyona esneklik sağlayabilmesidir.
Bir çalıştırıcı oynatmak istediği oyunu, sahadaki oyuncu grubuna göre oluşturması da çok önemli. Elinizdeki oyuncu profillerini iyi tanımlamak ve bunu kafanızda yap-boz yaparak sentezleyebilmek büyük bir elzem.
Kafanızdaki tek bir formasyonu kendinize kodlamak/şartlamak sizi bir noktada üzecektir. Farklı oyun planlarını, sahadaki farklı dizilişleri gösterebilme esnekliğine erişmek sizi başarılı yapar. Saha içinde 4–2–3–1 çıkıp maçın son dakikasına kadar o formasyonla kafanızdaki oyunu oynayabilirsiniz ama günümüz modern futbol koşulları artık sizi şartlı refleks misali bundan vazgeçirmeye zorluyor. Sahaya çıkabiliyorsan tüm maç periyotunda rakip sana bir yerde anti-tez uyguluyorsa o zaman senin etki-tepki doğrultusunda tepki vermen gerekir. Gerekirse maç içinde senin oyuncu grubun 3–4 formasyona evrilebilmeyi öğrenecek ve bunu tatmin edici şekilde uygulayacak. Yani oyun repertuarını olabildiğince genişletmek gerek. Çünkü modern futbol senden bunu istiyor…
Fikir üretimi şart mı?
“Teknik direktörler nefes almaya çalışan balık gibidir.”
Sahaya yansıtmak istediğiniz oyun stilini başka bir hoca yansıtıyordur ve sen, senin oyuncu grubunla bu kimyayı yakalayabileceğini düşünüyorsan ondan esinlenmek doğal bir ilaç olabilir. Bu spor dünyasında çok ayıp sayılmaz çünkü bir ‘’deha’’ değilseniz ya da ortaya yeni bir tez atamıyorsanız zaten belli başlı oyun şablonları vardır ve çalıştırıcılar bunların etrafında şekillenir.
Zaten ortaya bir fikir servis ettiğiniz zaman, bu stabilleşmiş futbol devinim içine giriyor ve adı zamanla modern futbola dönüşüyor. Bir fikriniz ile o zamanın futbol dünyasına yön verdiğiniz vakit, bu dünyanın pek çok yerinde uygulamaya giriyor.
Ek olarak ‘’büyük takım’’ statüsünde bulunuyorsan o zaman kesinlikle sen kendi oyununu oynayacaksın düşüncesi de hakimdir etrafta. Ne kadar doğru bu düşünce siz karar verin.
Tüm futbol haberleri için bizi takipte kalın!