Ülke puanı konusunda sevinçli olduğumuz günlerdeyiz. Dün akşam temsilcimiz Galatasaray, zorlu olacağı tahmin edilen bir deplasmanda rahat bir galibiyet aldı. Böylelikle yıllardır kaybettiğimiz puanları geri alma mesajını vererek 11.sıraya yükseldik. Bu güzel galibiyeti konuşacağız. Keyifli okumalar!
Öncelikle maç öncesi Slovenya'da gerçekleşen sel felaketi dolayısıyla birçok çekince vardı. Ancak bu konuşulanlar havada kaldı. Zira Olimpija'nın stadının zemini oldukça iyiydi. Galatasaray bu sezon 3. resmi maçına çıkıyor ve şimdiye kadar oynadığı en iyi zemin bu stadın zeminiydi.
Cumartesi günü Galatasaray için lig başlıyor. Kayserispor deplasmanı, özellikle bu havalarda oldukça zor. Olimpija ile kıyaslarsak çok daha zor bir maça çıkacak Galatasaray. En azından çevre koşulları dolayısıyla. O yüzden bazı oyuncularını riske etmek istemedi hoca. Geçen eşleşmenin en göze batan oyuncusu Angelino ile sakatlığını yeni atlatan fakat antrenmanda ufak bir mide bulantısı yaşayan Torreira sahada yoktu. Zaniolo'nun ise durumu belirsizdi.
Böyle deplasmanlarda Galatasaray, bize UEFA Avrupa Ligi'ndeki macerasından da gösterdi ki topa asla daha çok hükmeden taraf olmadı. Nitekim maç boyu %50 topla oynama oranı bir tercihti. Yedek kulübesindeki oyuncu zenginliğine bakarsak Galatasaray, istese %60 oranına kadar çıkabilirdi.
Özellikle Bakambu ve Barış Alper tercihi ile birlikte oyun şablonu aşağı yukarı belliydi. Ya defans ve kaleciden atılan uzun mesafeli topların ardından hücum başlayacaktı, ya da ön alanda yapılan baskıların ardından pozisyon bulunmaya çalışılacaktı.
Bu oyun için takımın elinde fuleli ve ön alan presinde rakibe nefes aldırmayacak ön alan oyuncuları gerekir. Barış Alper Yılmaz da bu rol için dünyaya geldi. Sevgili Engin Kehale de maçın içerisinde belirtti. Barış Alper'e bir rol verilir ve üzerine gidilirse kontrol edilemez bir boyuta ulaşır. Nitekim öyle oldu. Koşu konusunda Bakambu'nun ona eşlik etmesi de kayda değer oldu. Kerem ve Mertens ise hücum hattındaki oyun aklı rolünü paylaştı. Böylelikle 4 kişiden oluşan hücum hattında roller dengeli dağıldı.
Ona rağmen ilk dakikalarda Lubijana'nın birkaç girişimi olsa da Muslera, büyük kaleci refleksini gösterdi. Muslera'nın takımı oyunda tutmasının meyvesini de hemen aldı Galatasaray. Barış Alper'in ön alan presi ve Kerem'e servisi...
İlk yarı buna benzer çok pozisyon buldu takım. İşin savunma boyutunda ise bazı aksaklıklar yaşandı. Eğer böyle bir oyun tercih edilecekse savunma asla çok önde kurulamaz. O zaman böyle bir anlayışın anlamı kalmaz. Galatasaray'ın yediği fakat sayılmayan golünde de böyle bir aksaklık göze çarptı. O da bir milat oldu. O VAR'dan dönüşün ardından Galatasaray savunmasının konumu gayet yerindeydi.
Elbette bu oyunun bir defosu var. Orta saha ile savunma arasında oluşan boşluklar... Geçen sezon Torreria'nın bu kadar değerli olmasını sağlayan şey de bu boşluğu en iyi şekilde kapatmasıydı. Nitekim bu maçta da bu rolü Berkan çok iyi üstlendi ve ona destek olan Boey ile Kazımcan'la beraber çok başarılı bir maç geçirdi.
İkinci yarı ise ilk yarının devamı oldu. Galatasaray istediği vakit kontak kapattı. İstediği zaman açtı. 3-0'lık skor ikinci maçı formaliteye çevirdi. S Sport'un ses kayması yapan yayını haricinde her şey güzeldi. Ülke puanı için de muazzam oldu. Darısı yarın diğer üç temsilcimizin başına.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!