Galatasaray, zor bir sezonun ardından yönetim değişikliği ile birlikte gelen yapılanma ve sonrasında gelen lig dominasyonu ile birlikte yükselişe geçti, marka değerini artırdı. Galatasaray, Okan Buruk liderliğindeki mevcut şampiyon omurgayı koruyup üstüne bazı kaliteli transfer hamleleri yaptı.
Vizyonunu ve misyonu ile her zaman bu noktaları hedefleyen, bu noktalar için gözünü karartan Galatasaray, ön elemelerde Zalgris, Ljublana ve Molde engellerini öyle ya da böyle aştı. Galatasaray, artık ait olduğu yere yani devler ligine 17. kez katılmış oldu.
A grubuna 4. torbadan giren temsilcimiz: Alman dev Bayern Munich, İngiliz ekibi Manchester United ve Kuzey ekiplerinden Kopenhag ile eşleşti.
Devler liginde 2019 senesinden sonra ilk maçına Kopenhag ile Rams Park’ta çıkan temsilcimiz Galatasaray, sahadan 1 puanla ayrıldı.
Kadrolar
Samsunspor maçından farklı olarak sade Tete – Ziyech değişikliği gelmiş ki bu çok yadsınacak bir durum değildi zaten.
Ek olarak Kerem Aktürkoğlu ve Mertens’siz kadro yazıp çiziliyordu fakat Okan Buruk’un iki formda oyuncusunu kenara alacağını düşünmek biraz açıkçası komik bana göre. Üstelik Mertens takımın devler liginde 16 golle en skorer oyuncusu…
İlk Yarı
Maça yoğun güç ile başlayan temsilcimiz ilk 15 dakika fazlasıyla pozisyon üretmesine rağmen meşin yuvarlağı bir türlü ağlarla buluşturamadı. Yüksek ön alan baskısı ile sahada yer almamız 3. bölgedeki etkinliğimizi fazlasıyla efektif kıldı aslında ama bu tarz final paslarını atamayınca ya da final şutlarını sonuçlandıramayınca böyle oluyor. Torreira ve Kerem Demirbay fazlasıyla sorumluluk alarak takımın ön alan baskısına yardımcı oldu.
Angelino daha ofans oynarken Boey daha geride konumlandı ki bu aslında gayet mantıklı. Hatta zaman zaman merkeze doğru kaydı pas trafiğine katılım çabasına da girdi.
Mertens’in oyuna akıllı paslar ile başlaması gayet olumlu. Oyunun her yönüne pasları ile katılabilmesi onun ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Kerem Aktürkoğlu - Icardi bağlantısı bu maçta kullanıldı ek olarak Icardi arkasını Kerem Aktürkoğlu ile dolduran bir Galatasaray görüntüsü izledik ve Kerem Aktürkoğlu topu direğe nişanladı. Galatasaray oyun şablonunda bu tarz sekansları fazlasıyla görmeye başladık. Icardi’nin arkası çoğunlukla Kerem ile dolmaya başladı ve bunun meyvelerini Samsunspor maçında da almıştı Galatasaray.
İkinci Yarı
İlk yarı nasıl dominasyonla başladıysak ikinci yarıya o kadar kötü başladık aslında. Rakibe gereğinden fazla topla oynama izni verdik.
Yediğimiz golde güzel bir çalışılmış gol izledik diyebilirim. Kopenhag’ın 2 oyuncusu birden ileriye ok gibi fırladı ve savunmamız baya kötü yakalandı. Sonrasında ise Muslera’nın biraz gereksiz çıkışı rakibimizin hanesine 1 gol yazdırdı.
Kerem’in maçın başından itibaren gelen top kayıpları fazlasıyla göze çarpmaya başlamıştı ki taraftarlardan da fazlasıyla uğultu aldı. Okan Buruk gerek oyuncuyu korumak adına gerekse oyuna etkinlik kazandırmak için değişiklikleri yaptı.
Tam olarak kendi sahamızda istenileni veremediğimiz oyun varken Kopenhag’lı oynuncu Jelert büyük bir hata yaparak ikinci sarıdan kırmızı kartı gördü. Bu kırmızı kart, bizim zayıflayan oyun şevkimize ekstra bir güç kattı elbette. Sonrasında gelen Nelsson – Ndombele değişikliği ile 1 stoperi daha oyundan alıp ileriye dönük değişiklik yakan Okan Buruk bunun faydasını az da olsa gördü.
Ceza sahasına etkili girişler yapmaya çalışan Tete, topu 2 rakibinin arasından Boey’le buluşturdu ve Boey muazzam bir vuruşla topu ağlarla buluşturdu. Rakibimiz santrayı yaptıktan hemen 2 dakika sonra çizgide Zaha’nın mücadelesi sonrası kestiği ortaya çok güzel bir temiz ayak içi vuran Tete ile skoru eşitledik. Elbette muazzam bir atmosfer oluştu ancak üçüncü golü maalesef bulamadık.
Elbette Ali Sami Yen’de dişimize göre olan Kopenhag’a karşı 3 puan alamamak bizleri üzdü ancak oynadığımız oyuna göre sonradan da olsa 1 puanı çıkarmak için kötünün iyisi oldu demek istiyorum.
Tüm futbol haberleri için bizi takipte kalın!
Commenti