Şampiyonlar Ligi A Grubu'nda bulunan temsilcimiz gruplardan çıkmak adına önemli bir maça çıktı. Bu maça kadar 4 karşılaşmaya çıkan temsilcimiz 1 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyet ile yoluna devam ediyordu.
İngiltere’nin kırmızı şeytanları Old Trafford’da 2-3 mağlup eden temsilcimiz, bu kez İstanbul Rams Park’ta Manchester United’i ağırladı. Böylece Şampiyonlar Ligi’nde gruptaki 5. karşılaşmasını oynadı. Haftalardır merakla beklenilen bu karşılaşma 3-3 ile sonuçlandı.
KADROLAR
Manchester cephesinin 7 eksikle buraya geldiğini belirtelim. Marcus Rashford'un kırmızı kart cezası, Mason Mount, Lisandro Martinez, Tyrell Malacia, Jonny Evans, Christian Eriksen ve Casemiro'nun ise sakatlıkları nedeniyle bu maçta yer almadıklarını baştan söyleyelim.
Galatasaray cephesinde ise geçtiğimiz hafta Alanyaspor karşılaşmasında forma giyen Davinson Sanchez sakatlanmıştı. Arka adalesinde zorlanma olduğunu kamuoyuna resmi hesaplarından duyuran Galatasaray yönetiminin yanında çalıştırıcı Okan Buruk’ta maç öncesindeki basın toplantısında bunu doğrulamış ve Manchester United’a karşı Davinson Sanchez’in iğneyle dahi forma giyemeyeceğini belirtmişti.
İlk 11’ler özelinde göze çarpan noktalardan bir tanesi stoper tandemi. Kaan ve Abdülkerim tandemini tercih eden Okan Buruk, Nelsson’dan yana tercihini kullanmadı. Öte yandan Alanyaspor’un tatmin edici performans sergileyen Ndombele de ilk 11'de yer aldı. Ön tarafta ise Kerem Aktürkoğlu yerine Alanyaspor maçının yıldızı Mertens tercih edildi. Kerem Aktürkoğlu’nun bu maç özelinde hamle oyuncusu olması oyun kurgusu anlamında da mantıklı. Ndombele’nin önündeki Mertens bağlantısı daha sükunetli işleyebiliyor. Bu sukünet Kerem Aktürkoğlu ile mümkün olmayabilir. Çünkü Kerem Aktürkoğlu daha serbest oynayan ve hibrit modeli benimsemiş bir profil. Kaan – Torreira tandemi orta sahada olsaydı eğer Kerem Aktürkoğlu tercihi 3. bölgedeki mobilite için efektif olabilirdi ancak bu maç özelinde kâğıt üzerinde mantıklı bir tercih gelmiş diyebilirim. Ek olarak ön alandaki baskı modelindeki Mertens’in rolünü de bağlantılı olarak tercih edilmesinin diğer nedenleri arasına eklemiş olayım. Geçen sezonki lig şampiyonluğunda da en büyük faktörlerden birisi Mertens’in baskıdaki rolü idi.
İLK YARI
Maçın başlangıç düdüğüyle birlikte ağırlık koymak isteyen taraf bizdik ancak maça çok fazla geçmeden dahil olan bir United görüntüsü hakimdi. Ki golü de 10. dakikada buldular. Lindelöf ve Maguire uzun toplu metrajlar ile oyunu 3. bölgeye yıkma çabasına girdi ancak Galatasaray’ın yüksekteki doğru baskısı buna pek fırsat vermedi. Ayağa hızlı paslarla ikinci bölgedeki blokumuzu aşmayı başardıkları vakit üçüncü bölgedeki hareketlilikleri onlara fazlasıyla avantaj sağladı.
Tüm bunların yanına da kalite ayaklardan bir tanesi sahneye çıktı takımına ekstradan 1 skor armağan etti, bahsettiğim isim Bruno Fernandes. Bu tarz maçlar dahil olmak üzere tüm fikstürdeki en çok arzu edilen "beklenmedik" bir güçtür bu güç. Uzaktan kaliteli bir şut ile takımına rahata çıkarmak gibi bir lüksü olan oyuncular, bulundukları takım için büyük önem teşkil etmekte. Ancak bu gol tam maçtan bizi koparacakken istikrarlı denemelerimiz sonucu ceza sahası yayına yakınlarda Torreira’nın almış olduğu faul üzerine Hakim Ziyech topun başına geçti ve aynı Bruno Fernandes gibi kalite ayağını gösterdi. Bu gol adeta bir meydan okumaydı. Maç boyunca akıllı pas tercihleri ile dikkatimi çeken Ziyech oyuna renk katma çabası içinde olan oyunculardan bir tanesiydi. Renk paletinden bizlere bu golü armağan etti.
Gol sonrası tekrardan havaya giren temsilcimiz, maçtan kopma derecesindeyken tekrardan maça tutundu. İlk devre özelinde Torreira gerçekten çok büyük oynadı. Rakipleri markajladığı gibi arkası dönük oyuncu yakaladığı vakit ivedi bir şekilde rakibe baskıya gidiyor. Bu doğrultuda pek çok girişimde bulduk. Ki bunlardan bir tanesi Icardi gol yaptı ancak ofsayt gerekçesi ile iptal edildi. Pozisyon epey bir tartışılıyor sosyal medyada.
İKİNCİ YARI
Maçın başlamasıyla 2 pozisyona girdik ancak bir türlü sonucu alamadık. Ardından hızlı çıkış imkanı bulan Manchester United, bizim sol koridorumuzdaki boşluğu değerlendirip golü buldu ve skoru 3-1 yaptı. Okan Buruk, Kerem Aktürkoğlu ile Sergio Oliveira’yı oyuna dahil etti. Böylece merkezdeki etkinliğini yitiren Ndombele’yi ve hücum üretkenliği konusunda efektifliği kaybetmeye başlayan Mertens’i kenara almış oldu. Bu doğrultuda tekrar reaksiyon verdik, vermeye devam ettik ancak bunu bir türlü tabelaya yansıtamadık. Gene bir duran topta Ziyech topun başına geçti ve renk paletinden bizlere 1 gol daha armağan etti. Bu noktada şuna değinmek isterim: Ziyech’in attığı 2 golde de Bruno Fernandes’in yapmış olduğu faul sonucunda geldi. Yani Manchester United sahadaki parselleme işlemini zaman zaman doğru yapamadı. Ki skor 3-2 olduktan sonra oyuna fazlasıyla dominant güç katan paslarından bir tanesini de Kerem Aktürkoğlu’na yolladı. Kerem Aktürkoğlu ise uzun süredir süren sessizliğini bu gol ile bozdu ve taraftara adeta "ben buradayım" dedi. Gol sonrası Wan-Bissakka tarafını Zaha-Angelino-Sergio ile işlediğimiz sekanslar oldu. Bireysel hataları ile ön plana çıkan Wan-Bissakka dakikalar sonra Ten Hag tarafından kenara alındı zaten.
Skoru eşitledikten sonra Manchester United’ın reaksiyon vermesi gecikmedi 5-10 dakikalık bölümde oyun kontrolünü eline alan Kırmızı Şeytanlar ciddi pozisyonlara girdi ancak tıpkı bizim gibi onlarda bu bölümde goller harcadılar. Maçın geri kalanı stresli ve zor geçse de 2 kere geriden gelmek kıymetliydi. Evet onlar da pozisyonlar buldu ancak Galatasaray, final paslarını ve final şutlarını daha iyi yapabilseydi maç farklı bir noktaya gidebilirdi. Tıpkı Rams Park’ta oynanan Kopenhag ve Allianz Arena’da oynanan Bayern Münih maçı gibi… Bu konu üstüne düşmesi gerek teknik heyetin diye ekleyeyim.
コメント