Günümüz futbolunda saha içindeki şüphesiz en önemli etken ön alan baskısı/gegenpressing.
Bir takımın rakibe yönelik 3. bölgede veya 2. bölgede uyguladığı ve rakibin hücuma çıkmasını engellediği baskı tipine ön alan baskısı diyoruz. Amacımız rakibin atağını olgunlaştırmadan sonlandırmak. Bu bahsi geçen baskının efektifliği, takımdaki oyuncu profillerine göre değişkenlik gösterebilir. Fiziksel güç, oyuncunun pozisyon sezgisi, oyuncunun doğru konumlanması vs. gibi…
Hocalar ve takımlar kimi zaman adam adama baskıyı tercih ederken kimi zaman ise alan kontrolünü sağlayarak rakibi kapatmayı amaçlar.
Bu bahsini geçirdiğimiz konunun ligimizde ve hatta şu anda dünyada sayılı kulüpler arasında başarıyla uygulayan Galatasaray’ı incelemek ve sizlere kısa aynı zamanda öz bir şekilde aktarmak istiyorum.
Comparisonator verilerine göre Galatasaray, ligde topu kaybettikten sonra 10 saniye içinde topu geri kazanma istatistiğinde maç başına 9.83 ortalama ile zirvede yer alıyor. Ek olarak üçüncü bölgede 14.3 ortalama ile en çok top kazanan takım da Galatasaray.
Adam-Adama Baskı Modeli
Bahsini geçirdiğim adam adama baskıyı bazı sekanslarda görebiliyoruz Okan hocanın takımında (aşağıda belirttiğim görseldeki gibi). Tabii burada adam adama baskıyı yaparken kanatlarla rakip beklerin eşleştiğini görüyoruz. Aynı zamanda Icardi’nin yanına Mertens de gelerek 2. bir baskıcı rolüne bürünüp ikisi de rakip stoperleri kapatıyor. 4-4-2 şeklinde bunu uygularken arkada oluşan boşlukları ise Sergio ve Torreira idare ediyor.
Tabii merkezde oluşacak boşlukları sadece Sergio ve Torreira kontrol altına alamaz. Tam burada sağ ve sol kulvarları kapamak için sağ ve sol bek plana dahil oluyor (aşağıda belirttiğim görseldeki gibi). Böylece Sergio ve Torreira'nın yükü hafiflemiş oluyor.
Alan Kontrollü Takımca Baskı Modeli
Aslında Okan hocanın en iyi başardığı iş, kusursuza yakın takımca presi... Özellikle bu takımca yapılan preslerde Torreira başrol oluyor. Çünkü ileriye bir anda koşturup rakibini kapatıyor. Arkadaki arkadaşları ise adeta kodlanmış yapay zeka gibi hızlı ve düzgünce yerleşimi yapıyor (aşağıda belirttiğim görseldeki gibi).
Abdülkerim ve Nelsson İşbirliği
Tüm bu baskı sürecinde neredeyse hiç boşluk vermeyen, takımına olabildiğince yardımı dokunan bir defans tandemi haline dönüştü bu ikili. Özellikle beklerle arasındaki mesafeyi ayarlama konusunda harika iş çıkarıyorlar. Bahsi geçen half-space koridorlarını (merkezle çizgi arasında kalan koridor) Boey ve Dubois savunurken onlara çok yardımcı oluyorlar. Nelsson, konumunu daha iyi ayarlayan ve tek seferde hamle yapıp topu kapmayı amaçlayan bir profil. Yani rakibe doğru savrulmuyor, aniden ileri çıkarak rakibini kapatmayı amaçlamıyor. Abdülkerim ise daha ileri çıkışları ile parlayan bir stoper. Bu aniden çıkışları yapana örnek verecek olursak kesinlikle Avrupa’dan "şu an" en iyi örneği De Ligt. De Ligt, Juventus’da oynarken daha geride bekleyen, tıpkı Nelsson gibi bir stoperdi. Bayern Münih transferini de en çok kendisi istedi. Ve şu an Bayern Münih ile istediği tarzda, yani ileri çıkış yaparak oynuyor. Aynı zamanda Nagelsmann’ın kendisine çok yardımı dokunduğunu da ekliyor.
Torreira Faktörü
Tartışmasız bu kurgunun en önemli ismi Torreira. İster adam adama pres ister alan odaklı pres hiç fark etmez hepsini kusursuza yakın uyguluyor. Pozisyon bilgisi ve dinamizmi sayesinde aslında birden fazla rakibi kontrolü altına alabiliyor.
Okan Buruk
Galatasaray’ın artık popüler kurgusu bu şiddetli ön alan baskıları diyebilirim. Okan hoca Başakşehir'de yaptığı baskı stilini Galatasaray ile zirveye taşıdı. 11/12 ve 12/13 model Borussia Dortmund havası seziyorum hocada. Saha içinde 4-4-2 / 4-1-3-2 / 2-3-5 formasyonlarına evrilerek oyuncularına ön alan baskısını bu şekil uygulattırıyor.
Tüm bu formasyon çeşitliliği sayesinde taktiksel anlamda esneklik yakalamış oldu Galatasaray. Üçüncü bölgede 5 hücum oyuncusuyla rakibe pres yapan bir takımın hocası kendisi. Ve bu oyuncuların hepsi yıldız, elit seviyede oyuncular diyebilirim. Icardi’yi bu prese ikna etmek hatta 35 yaşındaki Mertens’i bu duruma adapte etmek kolay değildir. Futbolda, çalıştırıcıların iletişim becerisi de kuvvetli olmalıdır. Bunu Okan Buruk’ta görüyoruz. Sezonun ilerleyen zamanlarında ne olur bilemeyiz ama şu ana kadar planlananlar tutmuş gözüküyor. Ek olarak hocanın sezon boyunca tüm eleştirilere kulak vermesi de harika bir detay. Hoca kendini sorgulamayı çok iyi biliyor. Bu yönde de Galatasaray şanslı diyebilirim.
Bugün Galatasaray ve onun meşhur felsefesi ön alan baskısını incelemeye çalıştım umarım faydalı ve doyurucu bir yazı olmuştur. Takipte kalmaya devam ediniz.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!