B Grubu'nun ilk maçında İngiltere ve İran karşı karşıya geldi. Bu maçtan beklenen sonuç genel olarak İngiltere’nin kazanacağı yönündeydi ama tabii ki böyle bir skorla biteceğini kimse tahmin etmemiştir. Grubun mutlak favorisi olan İngiltere, bana kalırsa grubun sürpriz takımı olan İran’a maç boyu kurduğu ezici üstünlükle, 6-2 gibi Dünya Kupası tarihinin ilginç skorlardan birini elde ederek galip geldi.
Maça genel olarak baktığımızda İngiltere’nin topa daha fazla sahip olarak oyun üstünlüğünü eline aldığını net bir şekilde gördük ki bu da istatistiklere yansımış durumda. İlk yarıya baktığımızda %82 gibi absürt bir oran görürken, ikinci yarıya baktığımızda ise %75 gibi İran’ın oyuncu değişikliklerinden sonra gelen oyunuyla birlikte az da olsa bir düşüşe şahitlik ettik.
Tabi bundan İngiltere’nin oyunun yanı sıra İran’ın benimsediği anlayış da etkili oldu. Maçın ilk yarısına göz attığımızda, İngiltere’nin sabırlı bir şekilde geriden basit paslarla oyunu 2. bölgenin sonlarına kadar getirip, sonrasında dikine merkezden atılan topları kanat organizasyonuna dönüştürdüğünü gördük. Rice ile birlikte geriden oyun kurarken, Mount ve Bellingham’la birlikte merkezden dikine oynayarak İran’ın orta sahadaki hattını rahat bir şekilde kırdıklarını söyleyebiliriz. Her iki bek oyuncusunun da ofansif anlamda rakip yarı sahaya yerleşip derinde konumlandığını böylece İran’ın 5'li defans hattını genişletip oluşan boşluklardan mümkün olduğunca faydalanmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Keza bu boşluklara Mount ve Bellingham ikilisinin birlikte hareketlendiğini ve ceza sahası içinde Mount-Kane-Bellingham üçlüsünün konumlandığını gördük.
İran adına ilk yarı özelinde söylenecek pek bir şey yok aslında. Çok kötü bir savunma yaptılar. Bireysel hatalar, kademe hataları, rakibi takip etmeme gibi fazlaca hata yaptılar ki oyuncuların kafası sahada değilmiş gibi bir görüntü çizdiler. Rakibi 5-4-1 şeklinde karşılayıp kanatlara yönlendirseler de aslında İngiltere buna çok iyi çalışmış olacak ki attıkları gollerin çoğu iç koridor veya kenar ortalardan içeriye çevrilen toplarla geldi. Her ne kadar İngiltere kenar organizasyonunu iyi yapsa da İran’ın merkezi kapatmayı hedeflediği bir oyunda, dikine merkezden atılan pasların bu kadar rahat geçmesi de işin bu tarafında ciddi sorunlar olduğunun bir kanıtı niteliğinde. Tabii bunları görünce de aklıma Carlos Queiroz’un “Hazırlanmak için bir haftamız vardı. Bu süre yeterli değil.” sözleri geldi. Rakibiniz şu anda form ve kondisyon olarak zirvede olan oyunculardan kurulu bir kadroya sahip olunca elden de pek bir şey gelmiyor. Daha önce grubu değerlendirdiğim yazımda, İran’ın sürpriz yapabileceğini söylemiş olsam da açıkçası bu maçla birlikte bunun yanlış bir düşünce olduğunu görmüş oldum.
İlk yarı 3-0 ve İngiltere’nin ezici oyunuyla birlikte biterken, İran’ın ikinci yarıya 3 oyuncu değişikliğiyle birlikte başlaması da oyun anlamında pek bir şey değiştirmedi. İlk yarı rakibi tamamen kendi yarı sahasında karşılamaya çalışan ve kazandığı toplarla kontra veya geçiş oyunu kovalayan ancak bunu başaramayan bir İran varken, ikinci yarı daha agresif ve önde basmaya çalışan bir İran gördük. Tabi bu da maçın gidişatını engellemeye yetmedi. İngiltere ilk yarı olduğu gibi oldukça rahat bir şekilde paslarla rakip sahaya geçti. İkinci yarı tek fark oyunu tamamen rakip sahaya yıkmadılar daha çok geçiş oynadılar desek herhalde yanlış olmaz. Ancak kenar organizasyonundan da vazgeçmediler.
Maç özelinde parantez açmak istediğim iki husus var; birisi Bellingham diğeri İran’ın duruşu.
Bellingham son dönemde hızla parlayan ve yükselişte olan bir oyuncu. Oyunun merkezinde, oyunun her iki yönünü de rahatlıkla oynayabilen bir oyuncu. Dinamizmi, hareketliliği, teknik kapasitesi, dribling yeteneği gibi göze çarpan yetenekleri var. Bugün de bunlardan farklı bir şey yapmadı aslında Bellingham. Merkezden zaman zaman kenara açılacak kadar hareketliliği sağladı, yeri geldi işin savunma tarafında geri koşuları da attı. Bazı anlarda geriden oyun kurduğunu da gördük. Giderek komple bir paket haline dönüşüyor Bellingham ve İngiltere’nin bu oyunun da onun yerini dolduracak bir oyuncu olduğunu zannetmiyorum. İngiltere şayet turnuvayı iyi yerlerde bitirecekse bunda Bellingham’ın katkısı kesinlikle kaçınılmaz olacaktır.
Diğer önemli konu ise İran’ın milli marşlar okunurken gösterdiği protestoydu. Dünyanın genelini düşünürsek çoğu milli takım oyuncusunun böyle bir işe imza atmaktan kaçabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz bana kalırsa. Ancak İran’lı oyuncular ülkelerinde yaşanan olaylardan ötürü oldukça cesur bir kararla, belki milli takım kariyerlerini bitirecek bir kararla bu yaşanan acı verici olaylara karşı tepkisini gösterdi. Belki bu turnuvaya kafa olarak net bir şekilde hazırlanmadılar ve iyi performans gösteremeyecekler ancak yaptıkları bu hareketle birlikte tarihe geçtiklerini söylesek yanlış olmaz herhalde.
Genel Özet
İngiltere, topa sahip olup hem merkezden dikine yaptığı paslar hem de bu pasların ardından yaptıkları kenar ortalarıyla birlikte rakibini rahat bir şekilde yendi. Şu anda oynadıkları bu oyun güçlü bir oyun olarak görünüyor. Kane’in sahte dokuz gibi oynatıldığında da verimli olduğunu görmüş olduk. Keza kendisinin bağlantı oyunu çok iyi bir şekilde gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. Merkezden dikine oynanan bu topları böyle bir bağlantı oyunuyla da destekleyince rakip savunmayı çok rahat bir şekilde alt edebiliyorsunuz. Kanat organizasyonları için de oldukça yetenekli iki oyuncu varken doğal olarak skor üretmekte de zorlanmıyorsunuz. İran adına ise işin savunma kısmını oldukça kötü yaptıklarını söyledik. Böyle yetenekli bir takımı iyi bir savunma organizasyonuyla karşılayamayınca da sonuç ister istemez çok ağır oldu.
Yorumlar