top of page

Jose Mourinho'nun Real Madrid'i

Güncelleme tarihi: 29 Mar 2023

Rekorlar, kupalar, dramalar… Tüm bu kelimeler Jose Mourinho’yu çağrıştırıyor, değil mi? Bir adam düşünün; rakibi Pep Guardiola olmasına rağmen bir sezonda tam 121 gol, 100 puan ile La Liga’yı kazanıyor ve bu iki alanda da rekor kırıyor…


Jose Mourinho

“Los Galacticos, başarısız mı oldu? O zaman tekrardan Los Galacticos’u kurarız.” Günümüzde de Real Madrid başkanı olan Florentino Perez, 2009 yılında ikinci kez başkan seçildiğinde bu sözleri söylemişti. Cristiano Ronaldo, Kaka, Xabi Alonso, Karim Benzema gibi transferler yapılması da Perez’in ne hayal ettiğinin bir göstergesiydi. Fakat unutulmaması gereken bir şey var: Bu takımın rakibi, Pep Guardiola’nın Barça’sıydı. Manuel Pellegrini yönetimindeki Real Madrid, topladıkları 96 puanla La Liga’yı 99 puanla şampiyon olan Barcelona’nın arkasında 2. olarak tamamlamıştı. Kulüp tarihinin rekoru olan 96 puan toplasanız bile eğer kupa kazanamıyorsanız, Real Madrid için başarısız sayılırsınız. Keza öyle de oldu. Florentino Perez, Manuel Pellegrini’nin görevine son vermişti. Bir takımda ne kadar yıldız oyuncu varsa, o kadar ego var demektir. O egoyu yönetebilmek için de “özel birine” ihtiyaçları vardı. Real Madrid, Şampiyonlar Ligi’nin son kazananı Inter’in teknik direktörü Jose Mourinho’yu takımın başına getirdi. Sanırım bu iş için daha uygun bir başka isim olamazdı.


Jose Mourinho

Bir de aynı dönemde Barcelona’da neler olduğuna göz atalım. Frank Rijkaard’ın işine son verilmesinin ardından, Barcelona’nın teknik direktörlük koltuğu için iki tane adayı vardı: Porto ile Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış, Chelsea ile İngiliz futbolunu domine etmiş, üstüne üstlük Barcelona’da önce tercüman ardından yardımcı antrenör olarak çalışmış Jose Mourinho ve Barcelona’nın B takımının teknik direktörü olan Pep Guardiola. Joan Laporta ve Johan Cruyff, aldıkları ortak karar neticesinde Pep Guardiola’yı takımın başına getirmişti. İlerleyen yıllarda bu iki teknik direktör adayı arasında geçecek rekabeti, sanırım kimse öngöremiyordu…


Jose Mourinho

Bu iki dahinin rekabeti, 2009/10 sezonunda Şampiyonlar Ligi yarı finalinde başladı. Barcelona teknik direktörü Guardiola, Inter teknik direktörü Mourinho’ya karşı… Bu taktiksel savaşı, devamında kupayı müzesine götürecek olan Mourinho’lu Inter kazandı.


Jose Mourinho

Jose Mourinho’nun takımın başına geçmesiyle birlikte takımın simge isimlerinden Guti ve Raul, takımdan ayrılmış; Mesut Özil, Sami Khedira, Angel Di Maria gibi oyuncular kadroya katılmıştı. Sezon sonuna gelindiğinde Real Madrid, 92 puan topladığı 2010/11 sezonunu bir kez daha Barcelona’nın arkasında tamamlamıştı. Mourinho’nun ilk sezonu, inişli çıkışlı geçmişti.


La Liga De Los Records. Rekorlar ligi olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bu ünvan, 2011/12 sezonunda rekordan rekora koşan Real Madrid’e verilmişti. Sezonda yaşananlara geçmeden önce, Jose Mourinho’nun taktiklerine göz atalım. Portekizli teknik adam, sezon içinde çoğunlukla 4-2-3-1 dizilişini kullandı. Real Madrid, topsuz oyunda derin blokta savunma yapıyordu. Merkezi iyice kapatıyor ve rakibi, kanattan oynamaya zorluyorlardı. Derin blokta yapılan bu savunmada, top kapıldığı anda Cristiano Ronaldo-Benzema/Higuain ikilisi Mourinho’nun meşhur kontra ataklarıyla, geçiş hücumunu mümkün olan en kısa sürede yapıp, rakip kaleye gitmeyi amaçlıyordu. Kontra ataklarda bu kadar etkili ve ölümcül olmalarının sebebi ise elit pasörlere sahip olmalarıydı. Xabi Alonso, Mesut Özil, Angel Di Maria… Bu oyuncular, ne yapıp edip bir şekilde topu, hücum oyuncularıyla buluşturmayı başarıyorlardı.


Jose Mourinho

Nuri Şahin, Hamit Altıntop gibi transferler yapılan sezona; 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 de mağlubiyet ile başladılar. Real Madrid, La Liga’nın 10. haftasına gelindiğinde liderlik koltuğunu, sezon sonuna kadar bırakmamak üzere devralmıştı. Her ne kadar ligde müthiş bir performans göstermiş olsalar da Şampiyonlar Ligi’nde işler, istedikleri gibi gitmedi. Finalde, Chelsea’ye kaybedecek olan Bayern Münih’e elenmişlerdi. Yarı final şanssızlıklarını, bir kez daha kırmayı başaramadılar. 2011/12 sezonunda, Barcelona ile tam 6 kez karşı karşıya geldiler. 2 tanesi ligde, 2 tanesi İspanya Süper Kupası’nda, diğer 2 tanesi ise İspanya Kral Kupası’nda. Barcelona, iki farklı kupada da Real Madrid’i elemeyi başarmıştı. Fakat ligin bitimine 4 hafta kala Camp Nou’da oynanan El Clasico’da, Real Madrid 2-1 galip gelmiş ve La Liga’da şampiyonluğunu garantilemişti. Rekorlar sezonu denmesinin de bir sebebi vardı tabii ki. La Liga’da en fazla galibiyet alan takım (32), deplasmanda en fazla galibiyet alan takım (16), deplasman maçlarında en fazla puan alan takım (50), en fazla averaj toplayan takım (+89) olmayı başarmışlardı. Aynı zamanda 2011/12 sezonunda Cristiano Ronaldo, ligde karşılaştığı her takıma karşı gol atma başarısı göstermişti.


Jose Mourinho

Rekorlar ve kupalar kısmını tamamladığımıza göre Mourinho’nun Real Madrid kariyerinde eksik bir şey vardı: Drama. 2010/11 sezonunun başında oynanan bir maçta Jose Mourinho, Pedro Leon’un performansını beğenmemiş ve sezon sonuna kadar bir daha forma şansı vermemişti. Mourinho’ya, Leon’u neden oynatmadığı sorulduğunda, “Onun neden kadro dışı kaldığını, açıklamak zorunda değilim. Pedro Leon’dan; Zidane, Maradona ya da Di Stefano gibi bahsediyorsunuz. O, kısa bir süre önce Getafe’de oynayan bir oyuncuydu.” şeklinde yanıt vermekten çekinmemişti. Açıkçası bu, Mourinho için pek sürpriz bir şey değildi. O, basın önünde oyuncularını sert bir dille eleştirmekten çekinmezdi. Fakat bardağı taşıran son damla, takımın kaptanı Iker Casillas ile yaşadığı sorun olmuştu. Iker Casillas, bir El Clasico öncesinde Xavi ve Puyol’a iki kulüp arasındaki sorunu çözmeyi teklif etmişti. Bu sürecin devamında ikili arasındaki sorunlar gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Mourinho, Casillas’ın takımın taktiklerini ve kulüp içindeki önemli bilgileri gazeteci olan sevgilisine sızdırdığına dair şüpheleniyordu. 2012/13 sezonuna gelindiğinde Mourinho, kötü performans göstermemiş olmasına rağmen Casillas’ı yedeğe çekmişti. Sürecin devamında kaleci Diego Lopez’i transfer etmişti. Kaleci konusunda yaşanan olaylar sorulduğunda Jose Mourinho, “Diego Lopez’i, Real Madrid’e geldiğim ilk yıl transfer etmeliydim.” şeklinde yanıtlamıştı. Takımın nüfuzlu oyuncularından Pepe ve Ramos, bu süreçte Casillas’ı desteklemişti. Hatta Portekizli teknik adamın, bazı maçlara takımla birlikte gitmediği bile o dönem çıkan haberler arasındaydı. Yaşanan tüm bu dramanın ardından soyunma odasının desteğini kaybetmiş, Real Madrid ise Jose Mourinho’nun işine son verildiğini açıklamıştı.


Baştan sona, Jose Mourinho’nun kariyerinin özeti niteliğinde bir dönemdi. Rekorlar, kazanılan kupalar ve drama ile kapanış…

bottom of page