Bugünkü yazımızda cm/fm severlerin pek yakından tanıdığı, birçoğumuzu kazandırdığı kupalarla, attığı gollerle büyük sevince boğan, cm kadromuzun olmazsa olmazı Belaruslu forvet Maxim Tsigalko’nun oyundakine ters orantılı olan trajik hayat hikayesine göz atacağız…
Maxim Tsigalko, kariyerine ülkesinin başkent ekibi Dinamo Minsk’te başladı. Henüz 18 yaşındayken A takıma yükseldiğinde artık biz cm severler tarafından bir efsaneye dönüşecekti. Efsane dönüşme olayı aynen şöyle oldu; Henüz internetin gelişmediği, oyuncu izleme tabanının çok düşük olduğu yıllar olan 2000’li yıllarda Championship Manager, televizyondan izlenebilme fırsatı olmayan çoğu bölgeden oyuncu verileri girilmesi için bir scout ekibi kurmuştu. O ekipler gider, oyuncuları izler veyahut oyuncular hakkında bilgi alır ve bu bilgiler oyuna yansırdı. Aksi takdirde Belarus Ligi'ndeki oyuncuların verilerinin girilmesi mümkün değildi.
Tsigalko’nun ortaya çıkış hikayesi de tam olarak buraya dayanmakta. Oyunun Doğu Avrupa temsilcisi onun bir maçını izlemiş ve hakkında araştırma yaptıktan sonra onun “yıldızlı yeteneklerden” olabileceğine karar vermiş ve onu epey yüksek puanla veri tabanı ekibine önerdi. Veri tabanı içinde de Rus olan birisi olunca biraz hemşerilik damarları kabarmış olmalı ki 20 bitiricilik, 20 hız özelliğine sahip bir gol makinası karşımıza çıktı. Öyle bir bitiriciliğe sahipti ki oyun içinde dönemin en baba forveti Ronaldo’nun bile bitiriciliği 15’di. Hal böyle olunca oyun çıktıktan bir süre sonra oyunun forumlarında Maxim Tsigalko furyası başladı. Oyun severler forumlarda Tsigalko aşağı, Tsigalko yukarı diye konuşup duruyordu. Gittiği takımlarda aşırı iyi performans verip kendisini transfer eden herkesi mutlu ediyordu. 1 sene içerisinde Championship Manager’ın fenomeni haline gelmişti. Bu fenomenlik o dereceye gelmişti ki insanlar forumlarda kendi takımlarına Tsigalko’yu alması için büyük baskı kuruyordu. O yıllarda internet kullanan futbolseverlerden onu tanımayan yoktu. Adına gruplar, tişörtler, besteler yapılan Championship Manager’ın yarattığı bir fenomen halini almıştı. Peki internet ve oyun dünyasında bu kadar ünlü, bu kadar sevilen bir insanın gerçek hayatı nasıl şekillendi derseniz, gelin şimdi trajik kısma geçelim.
Aslına bakarsanız gözlemciler potansiyel konusunda pek yanılmamıştı, 18 yaşında A takımda gösterdiği performansla Belarus Milli Takımı'na seçilmişti ancak her şey o noktadan sonra ters gidecekti. Evet, dediğim gibi potansiyel konusunda bir sorun yoktu. Sorun olan şey ise onun hiç peşini bırakmayan sakatlıklardı. O kadar sık sakatlanıyordu ki 23 yaşına geldiğinde kaçırdığı maç sayısı oynadığı maç sayısını geçmişti. Aradan geçen 3 yılda da durumunda düzelme olmayınca önce kadro dışı kaldı, sonra futbolu bıraktı. Daha 26 yaşındayken futbolu bırakmak zorunda kalan Tsigalko ertesi sene oyunda gözükmedi. Hal böyle olunca oyuncular “Tsigalko nerede” diye sorular sormaya başladı. Oyunu oynayan bir gazetecide kafasından aynı şeyleri geçirince onunla görüşmek için Belarus’a gitti. Asıl trajedi öyle ortaya çıktı. Tsigalko futbolu bırakmıştı ve bakması gereken 2 tane çocuğu vardı. Öyle zengin, birikimi olan birisi değildi. Çalışması lazımdı. Uzun süre iş aradı. En sonunda günlük 5 dolara inşaat işinde çalışmaya başladı. Kazandığı para yetmiyordu. Bu ona has bir durum değildi. Ülkenin Sovyetlerin dağılmasıyla aşırı derecede fakirlik yaşanıyordu. Ortada bir rejim karmaşası vardı. Haliyle Sovyetler güdümünde olduğu için Belarus, altyapı olarak internet vs. yoktu. Bundan dolayı Tsigalko, ünlü olduğunu dahi bilmiyordu ve gazetecinin niye kendisiyle görüşmeye geldiğine bile şaşırmıştı. Gazeteciyle olan röportajında fazlasıyla duygulanan Tsigalko, “sakatlıklar bacaklarımı bitirdi, inşaatlarda çalışacak gücüm kalmadı” diyerek kendi sesini duyurmaya çalıştı. Ancak dönemin şartları itibariyle ona gönderilecek bir yardım yolu yoktu. Öyle ki yüzbinlerin sevdalısı olduğu bu adamı hayat, Minsk’ın soğuk şartlarında yatacağı bir yer arayacak kadar kötü hale getirmişti. Böyle bir yaşam süren Maxim Tsigalko, 25 Aralık 2020’de henüz daha 37 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Ölüm sebebini açıklayacak kimsesi bile yoktu.
Evet, bugün sizlerle “Bir Efsanenin Dramına” değindik. Buradan bu yazı vesilesiyle hem Maxim Tsigalko’yu anmış olduk hem de hayatın dram dolu yüzünü bir kez daha görmüş olduk. Bir başka yazıda görüşünceye dek esen kalın…
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!