Lüksemburg maçı öncesi yapılan basın toplantısında “Uluslar Ligi’nde 4 maçı da kazandık, 14 gol attık ve gol yemedik. Yanlış bir şey mi var?” açıklaması sonrası çıktığımız ilk maçta 3 basit gol yiyerek 1 puanı kurtardık. Kurtardık diyorum çünkü ortada oynanan ne güzel bir oyun var ne de umutlandıran bir sekans. 90 dakika boyunca sadece Cengiz’in yarattığı fırsatlarla pozisyon bulmaya çalıştığımız hiçbir organize atağın olmadığı bir Milli Takım izledik. 4-4-2 dizilişiyle çıktığımız maçta ne Enes ne Halil ikilisinin forvet hattında etkili hiçbir yanını göremedik. Hatta ve hatta bu iki oyunucunun rollerinin de ne olduğunu anlayamadık. Birbirlerini tamamlayan bir ikili olduğunu söylemek güç.
En son yazdığım yazıyı okuyanlar Cengiz, Hakan gibi oyuncuların artık liderliği eline almalarının vaktinin geldiğini söylemiştim. Gözüken o ki Cengiz Ünder sıkı bir Linesman takipçisi. Maç boyunca oyuna ağırlığını koyan nadir oyuncularımızdandı. Ama beni en çok şaşırtan ve maçı merakla izlememin tek sebebi ise Ferdi Kadıoğlu’nun maça orta saha başlamasıydı. Maç başlamadan önce Cengiz’i içe doğru katettirip Ferdi biraz daha iç koridor ve çizgiyi kullanacağını hayal ettim ancak 4-4-2 sisteminde bunu görmemiz pek de zordu. Ferdi’nin orta sahada başlaması Orkun’un da aslında etkisini azalttı ve geride oyun kurmada sıkıntı yaşadık. Orkun ve Ferdi ikilisinin yanına üçüncü bir orta saha oyuncusunu koyarak dönülecek 4-3-3 hem Ferdi’nin hem de Orkun’un oyuna olan etkisini bir hayli yükseltir. Orkun’un biraz daha hücumcu bir oyun kurucu Ferdi’nin ise iç koridora yapacağı koşular ile farklı bir Türkiye izleyebilirdik. Tabii ki aralarında ya da arkalarında olacak üçüncü bir orta saha oyuncusu ile.
Hatalar Oyunu
Maçın geneline baktığımızda Lüksemburg’un bizim hatalarımızı kovaladığı ve bunda da başarılı olduğu bir oyun gördük. Özellikle yenilen ilk 2 golde yapılan hatalar öyle pek de hazımsanacak türden değildi. İlk golde aynı zamanda Trabzonspor’dan takım arkadaşı olan Eren Elmalı ve Uğurcan Çakır’ın iletişimsizliği bize pahalıya mal oldu. Sadece gol anlamında değil Çağlar Söyüncü’nün sakatlanmasına da sebep oldu. Bu tarz golleri belki her milli maçta görebiliriz çünkü bu oyuncuların hazırlanmak ve defans hattında iletişim kurmak için az zamanı olduğundan dolayı. Ama bu iki oyuncunun yaklaşık 10 maç beraber oynadığını ve haftalarca antrenman yaptığını düşünürsek epey düşündürücü. İkinci golde ise Kaan Ayhan’ın garanti oynamak yerine kaptırdığı topla başlayan atakta Sinani’nin golüyle tekrardan geri düştük. Kalemizde yarattıkları her tehlikenin tek sorumlusu bizdik. Bu kadar kolay hataya Lüksemburg gibi bir takım bile sonuç alarak dönebiliyorsa İngiltere, Almanya gibi takımlar daha fazla sonuçla dönebilir.
Değişiklik Tercihleri
Maç boyu en çok eleştirdiğim nokta ise değişiklik tercihleriydi. Çağlar’ın yerine Bundesliga’da fena sezon geçirmeyen Ozan Kabak değil de sadece 3 maçlık kondisyonu olan ve hayatında nadir stoper oynamış Tolga Ciğerci’nin oyuna girmesi baya ilginçti. Üçüncü golde Rodrigues’in bu kadar rahat vuruş yapmasındaki en büyük sebep bana kalırsa orada stoper orjinli bir oyuncunun olmamasıydı. Umarım Stefan Kuntz bu tercihleri yaparken artık biraz daha dikkatli olur. Zira B Ligi takımları daha da acımasız olabilirler.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Comments