top of page
Mustafa Eren Tepedelenli

NBA’in Unutulmazları #1 | 2012-13 Memphis Grizzlies

Herkese merhabalar. Yeni bir yazı dizisiyle karşınızdayım. Bu yazı dizisinde sizlere; unutamadığım takımlardan bahsedeceğim. Bu takımlar 15-16 Warriors olabileceği gibi 11-12 Thunder da olabilir. Bu takımlar tabii tarihi sırayla gitmeyecek, öncesinde veya sonrasında bulunan takımlara geçebilirim. Bu yazı dizisinin en büyük özelliği bu takımları izlemiş olmam olacak. Yani istatistikten ziyade daha çok kendi hatırladıklarımı sizlere aktarmaya çalışacağım. O halde başlayalım…


2012-13 Memphis Grizzlies
2012-13 Memphis Grizzlies

Yazı dizinin ilk üyesini sizlere takdim ediyorum. Karşınızda 2012-13 sezonu Memphis Grizzlies!! 12-13 takımı, franchise tarihinin en başarılı 2 takımından birisiydi. Diğeri de zaten 21-22 Grizzlies. İki takım da sezonu 56 galibiyet 26 mağlubiyet ile tamamlamıştı. 12-13 sezonuna gelene kadar bir süreç söz konusu olmuştu. Bu süreç; 2008-09 sezonuna dek uzanmaktaydı. O sezona Marc Lavaroni ile başlayan takım 41 maçın sonunda 11-30 (galibiyet – mağlubiyet olmakta ve yazı dizisinin sonuna dek bu şekilde kullanılacak) olunca görevine son verildi. 2 maç sonra da Lionel Hollins takımın başına getirildi. Bu karardan sonra bir süreç başladı. Lionel Hollins geride kalan 39 maçta 13-26’lık dereceye sahip oldu. Bu kötü derece onlara 2009 draftında 2. sıra hakkını getirdi. 2. sıra hakkını olabilecek en kötü şekilde kullanarak Hasheem Thabeet’i draft ettiler. (Aynı sene Hasheem Thabeet’in arkasından James Harden, Stephen Curry ve Jrue Holiday draft edildi, buradan ne denli kötü tercih olduğunu anlayabilirsiniz.) 2009-10 sezonunda takıma Zach Randolph dahil edildi. Bu hamle, süreç için yapılmış en doğru hamlelerden birisiydi. Bu sezonda Lionel Hollins etkisi gözle görülmeye başlandı zira sezon 40-42 bitirildi. Bu da önceki sezona kıyasla 16 galibiyet fazla demekti. Ancak o sezonki Batı Konferansında bu 40 galibiyet play-off için yeterli olmadı. Zira son sıradan play-off bileti alan Oklahoma City Thunder’ın 50 galibiyeti vardı.

 

2010-11 sezonuna girilirken Memphis Grizzlies bu sürecin bir başka en doğru hamlesini yapmış ve ligin en iyi kısa savunmacılarından birisi olan Tony Allen’ı kadrosuna kattı. Bu transferle birlikte, ligin en iyi savunma takımlarından birisi haline gelmişlerdi. Bu savunmayı hücum ile birleştirirlerse o süreç tamamlanmış olacaktı. Mike Conley, Tony Allen, Rudy Gay, Zach Randolph ve Marc Gasol ilk beşi ve altıncı adam olarak da O.J Mayo bulunuyordu. Rudy Gay, All-Star öncesinde sakatlandığında sezonu kapatıp, play-offları da kaçıracağı anlaşılınca bu sezon savunma – hücum dengesini oturtmaya çalışarak geçti. Sezon bittiğinde 46-36 derece ile 8. sıradan play-off kotası aldılar. Play-off ilk turunda Batı Konferans’ını lider bitiren San Antonio Spurs’ü ev sahibi avantajı olmamasına rağmen 4-2 mağlup ettiler ve konferans yarı finallerinde Oklahoma City Thunder’a 7 maç sonunda 4-3 mağlup oldular ve sezonu kapattılar.


2012-13 Memphis Grizzlies
2012-13 Memphis Grizzlies

2011-12 sezonu gelindiğinde ilk 5 yerine kenardan katkı alabilmek için takviyeler yapılmıştı. Dante Cunningham, Quincy Pondexter ile sözleşme imzalanmış ve sezon içerisinde de Marreese Speights’in geldiği üçlü takas gerçekleştirilmişti. Takımın eksik tarafları gideriliyor, takımın genç çekirdeği de birlikte oynayarak tecrübe elde ediyor ve uyumları da her geçen gün artıyordu. Sezon başı yaşanan lokavt nedeniyle sezon Aralık ayında ancak başlayabilmiş ve 66 maç oynanmıştı. (Aynı lokavtta Deron Williams, Ersan İlyasova, Thabo Sefolosha ve Mehmet Okur ülkemizde forma giydi.) Ligin başında sakatlanan Zach Randolph 37 maç kaçırmış ve ancak ligin ikinci yarısında geri dönmüştü. Geri dönmesine rağmen ilk 5 başlayamamış ve play-off’lara kadar kenardan gelerek katkı vermişti. Bu sezon daha az maç oynanmasına rağmen daha yüksek yüzde ile galibiyet alan Memphis Grizzlies sezonu 41-25 ile tamamladı. (Galibiyet yüzdesi %6 artmış.) Play-offlara 4. sıradan giriş yapan takım, ilk turda Los Angeles Clippers karşısında ne yazık ki 4-3 ile seriyi kaybettiler. Bu sezon ileriye yönelik oldukça güzel şeyler vaat ediyordu tabii her şey yolunda gittiği takdirde. Maç başına sadece 95 sayı atmalarına rağmen yalnızca 93 sayı yemeleri ve rakiplerine tam 17 top kaybına zorlamaları (top çalmada 9.6 ile zirvedeydiler.) onları korkutucu bir savunma takımı yapmıştı.

 

Gelelim yazımızın ana noktası olan 2012-13 sezonuna… Aslında bu yazı direkt bu paragrafla başlayıp bu paragrafla da bitebilirdi ancak bitmedi. Çünkü sporlarda her şey bir süreçten geçer ve bu süreci yaşanmamış gibi kabul edip sadece 2012-13 sezonuna bakmak biraz da süreci yok saymaya benzer.


2012-13 Memphis Grizzlies
2012-13 Memphis Grizzlies

2012-13 sezonuna iyi giriş yapan Memphis Grizzlies sezon içinde en skorer oyuncusu olan Rudy Gay’i beklenmedik bir kararla takaslandı. Hamed Haddadi ve Rudy Gay takaslanırken karşılığında Austin Daye, Ed Davis ve Tayshaun Prince takıma katıldı. Söz konusu takastan önce de; Wayne Ellington, Marreese Speights ve John Selby Cleveland Cavaliers’a gönderilmiş karşılığında da Jon Leuer takıma katılmıştı. Bu takaslar sonrasında da Memphis Grizzlies’de görev tanımları tam anlamıyla oturmuş oldu. Ligin en iyi savunma takımı olan Memphis çok az sayı atmasına rağmen attığından da az sayı yiyordu. Hücumda sezon boyunca ortalama 93.4 sayı atan takım karşılığında potasında yalnızca 89.3 sayı görüyordu. Ayrıca rakipleri ortalama yalnızca 33.5 tane saha içi isabet bulabiliyorlardı. Bunda tabii ki en büyük pay savunmayı organize eden Marc Gasol ve Tony Allen’ın olmuştu. Zira Marc Gasol pota altında muazzam bir caydırıcı, Tony Allen ise muazzam bir perimetre savunucusuydu. Bunların yanına ligin en iyi savunma yapan isimlerinden Tayshaun Prince (ki kendisi meşhur 2004 Detroit takımının da parçasıydı.) de eklenmişti. Hücumda ise pek verimli olmayan takımın planı; Marc Gasol pota altından uzaklaştırılıyor ve onun saha görüşünden faydalanılıyordu zira kendisi bu sezonda takımın en çok asist yapan ikinci oyuncusuydu. Daha sonrasında içeriye yapılan koşulara top indirilerek sayı bulunuluyordu. İstatistiklere bakıldığında o sezon üç sayılık çizgisinin içinden en çok şut atan ekibi oldukları da görülür. Bununla beraber takımdaki oyuncular korkunç derece kötü şutör olduğu için ligin en az üç sayılık atış denemesinde bulunan ve en az üç sayı isabeti kaydeden takım da oldukları söylenilebilir. Bunun olmasının dışında daha önce bahsettiğim gibi; takımın o sezonki en iyi savunma takımı olduğu için isabet bulmasına pek de gerek yoktu. Ligin sonuna gelindiğinde ise bu takım tam tamına 56 galibiyet almıştı, bu da %68 lik bir galibiyet oranı demek oluyor. Böylesine geçen başarılı sezonun ana mimarlarından olan Marc Gasol yılın savunmacısı ödülünün de sahibi oldu. 2011-12 sezonuna kıyasla %7 artış anlamına da geliyor. Ancak o sezonki Batı Konferansı’nda yalnızca 5.sırada yer bulabildiler. Play-off başladığında ilk tur rakibi son sezonda elendikleri Los Angeles Clippers’dı. Clippers’ı 6 maç sonunda 4-2 mağlup eden takım, konferans yarı finallerinde daha önce elendikleri Oklahoma City Thunder ile eşleşti. Bu eşleşmede de gülen taraf 5 maç sonunda Memphis Grizzlies olurken, konferans finallerine yükselmeye hak kazanmışlardı. Rakip San Antonio Spurs oldu. Konferans finallerinde güçlü rakibine 4 maç sonunda süpürülerek mağlup olan Memphis Grizzlies için sezon burada bitti.

 

Trajik bir şekilde biten sezonun ardından, Lionel Hollins ile yapılan süreç de sona ermiş oldu. Bana kalırsa en iyi sezonun ardından Dave Joerger takımın başına getirilmiş ancak koç değişince oyuncular adapte olamamış ve franchise adına yeni bir süreç yolları gözüktü. Bu yapılanma sürecini yavaştan alan takım halen de pek bir şey başaramamıştır. Umarım gelecek yıllarda daha oturaklı bir takım olurlar. Zira şu anda pek o havada değiller. Umuyorum ki bu yazı dizisini beğenirsiniz. Sağlıkla kalın, Linesman’le kalın…

Comments


bottom of page