top of page

Orta Çağ'dan Günümüze Floransa'da Futbol; Calcio Fiorentino

Güncelleme tarihi: 25 Mar 2023

Toplu oyunların geçmişi antik dönemlere kadar uzanmaktadır. Antik Yunanda “Phaininda” adlı küçük bir topla oynan kurallı oyun, daha sonra “Harpastum” adıyla Roma’da da görülecektir. Bu oyunlar, takım usulü, kuralları olan ve topa el ile dokunmak suretiyle oynanan oyunlardır. İnsanların top ile ilişkilerinin bu kadar eskiye dayanması, günümüzde spor dünyasının bu denli büyük bir sektöre dönüşmesini açıklar niteliktedir. Yazının konusunu oluşturacak olan İtalya’nın gözbebeği Floransa’da doğan Calcio Fiorentino Storico adlı oyunda, günümüzde Menekşeler olarak adlandırılan ACF Fiorentina kulübünün bu çetin spordan, Menekşelere olan evrimine göz atacağız.


Calcio Fiorentino

Kadim Roma’nın kurduğu bir kent olan Floransa, tarihe adını görkemli harflerle yazdırmıştır. Orta Çağ’ın ticaret ve bankacılık kenti olan Floransa, İtalyan Rönesansının da doğduğu yerdir. Medicilerin (Floransalı bankacı bir aile) bir süre yönettiği ve desteklediği kent, tarih sahnesinde adını ezbere bildiğimiz birçok yön verici sanatçının doğduğu ve/veya yetiştiği asil bir kenttir. Dante Alighieri, Donatello, Filippo Brunelleschi, Michelangelo, Sandro Botticelli gibi sanatçılar Floransa’nın eşsiz büyüsünü oluşturmaya yardımcı olmuşlardır. Böylesine önemli bir kentin, günümüze kattığı bir değer daha vardır ki, bu değer günümüz futbol dünyasına ilham vermiş ve modern dünyada da kendisini ACF Fiorentina olarak kabul ettirmiştir; Calcio!


İtalyan futbolunun doğduğu ve şekillendiği kent Floransa’da, 1400’lü yıllarda ortaya çıkan, antik Harpastum oyunun türevi olan Calcio oyunu günümüzde futbol kelimesine karşılık gelmektedir. Orta Çağ’ın toplu oyunu olan Calcio, Floransa’da doğmuş ve takip eden yüzyıllarda gelişmiştir. Calcio, Floransa’da yüksek sınıfa mensup kişiler arasında oynanmaktaydı. Calcio maçlarının en önemlisi bir kuşatma esnasında oynanmıştır. 1529-1530 yıllarında İspanyol ordusunun Floransa’yı kuşatması sırasında Floransalılar, kendi değerlerini göstermek ve İspanyollara bir nevi meydan okumak için şehirde ilginç bir girişimde bulunmuşlardır. Tarihler 17 Şubat 1530’u gösterdiğinde Basilica Santa Croce’nin önünde yer alan Santa Croce meydanında soylular, lordlar ve seçkin askerler aralarında Calcio maçı yapmışlardır. Bunun anısına her yıl Floransa’da dört takımdan oluşan bir Calcio Fiorentino turnuvası düzenlenmektedir. Bu takımlar Floransa’nın her bir bölgesini temsil eden takımlardan oluşmaktadır; Santa Croce’den Azzuriler (Maviler), Santo Spirito’dan Bianchiler (Beyazlar), Santa Maria Novella’dan Rossiler (Kırmızılar) ve San Giovanni’den Verdiler (Yeşiller).


Calcio Fiorentino

İtalyan futboluna ilham veren ve günümüzde en önemli İtalyan futbol kulüplerinin arasında gelen ACF Fiorentina’nın kökeni olan Calcio, nasıl oynanmaktaydı? Bu sorunun cevabı, oyunun aslında çok fazla futbola benzemediği, daha çok Rugby sporuna benzediği yönünde görüşleri meydana getirmektedir. Şiddet içeren, oldukça sert olan ve acıma duygusunu barındırmayan ancak adil bir oyun olan Calcio’nun kuralları bellidir. 1580 yılında Giovanni de Berdi oyunun kurallarını yazılı bir hale getirmiştir. Buna göre oyunun kuralları şu şekilde olmaktadır;

  • Kumla kaplı, dikdörtgen, ortadan beyaz şeritle ikiye ayrılmış bir saha,

  • Bir orta hakem ve altı çizgi hakemi,

  • 50 dakikalık maç süresi,

  • 27 kişiden oluşan iki takım (sakatlık, ceza dışında oyuncu değişikliğine izin yoktur.) 17.yüzyılda yayımlanan bilgilere göre oyuncuların mevkileri ve takımların formasyonları da bellidir. Buna göre; her takımda dört “Datori indietro” (kaleci), üç “Datori innanzi” (savunma oyuncuları), beş “Sconciatori” (orta saha oyuncuları) ve on beş “Innanzi o Corridori” (forvet oyuncuları) yer almaktadır. Formasyon olarak da sahaya bu düzende yerleşilir ve oyuna başlanır (3-5-15),

  • Takımların teknik direktörü sayılabilecek Capitano (Kaptan) ve Standard Bearer (Taşıyıcı), kale çizgisinin ortasında yer alan bir çadırın içerisinde bulunur ve aktif olarak oyuna dahil olmazlar. Ancak takımlarını buradan yönetir, olası büyük bir kavgayı ayırmak için hazır durumda bulunur.

Oyun ise oldukça basit bir şekilde oynanır;

  • Oyun küçük bir top atışı ile başlar,

  • Top ateşlendikten sonra oyun topu bir tekme ile orta sahaya atılır ve bu dakikadan itibaren maç başlamış olur,

  • Corridori (forvet) oyuncuları ön tarafta birbirlerini engellemek için mücadele ederler, bu mücadele tekme, yumruk, tackle gibi şiddet içeren pek çok hareketi kapsamaktadır. Topu alan oyuncu, topu eliyle koruyarak rakip takımın gol çizgisine doğru paslı veya passız bir şekilde götürerek gol yapmaya çalışır, bu esnada yaralanma riski çok fazladır,

  • Gol veya “Caccia” yapıldıktan sonra taraflar yarı sahalarını değişirler ve oyuna devam edilir. 50 dakika sonunda en fazla gole/cacciaya sahip takım oyunu kazanır.

Calcio Fiorentino

Yazımıza Fransa Kralı III. Henry’nin 1574 yılında katıldığı bir Calcio müsabakasından sonra söylediği kaydedilen sözlerle devam edelim; “Calcio, bir savaş için fazla küçük ancak bir oyun için çok fazla şiddetli”. Bu sözlerinde oldukça haklıdır. Oyunun kuralları içinde kafa atmak, dirsek atmak, yumruk atmak, boğmak gibi engelleme taktiklerine izin verilirken, engelleme dışında atılan isteğe bağlı yumruklar ve kafaya tekme atmak yasaktır. Bu kadar sertlik ve dövüş barındıran oyunun adil noktalarından biri de “2vs1“ durumlarına asla izin verilmemesidir. İtalya’nın Toskana bölgesinin güzide kenti Floransa’nın topraklarından doğmuş bu acımasız savunma oyunu, günümüz İtalya futbolunun savunma konusunda başarılarının öncülünü oluşturur gibi görünmektedir. İtalyanların savunmada geçilmez bir duvar olarak görülmesi belki de Calcio’dan kalma gen kalıntıları olarak görülebilir. Ancak net olarak şunu söyleyebiliriz, Calcio kente, ülkeye ve dünyaya güzel bir miras olarak kalmıştır.


Orta Çağ’ın sonlarında ortaya çıkan ve mirası günümüzde devam ettirilen Calcio, ACF Fiorentina’nın da kurulumuna yol açmıştır. İngilizlerin modern futbolu, Floransalı öncüllerini etkilemeye 19.yüzyılda başlamıştır. Tarih ışıkları 1898 yılını gösterdiğinde ise, Calcio’nun eski ve asil kökenlerini Floransa’ya yerleştiren bir etkinlik olarak Floransa Futbol Kulübü kuruldu. 1909 yılına gelindiğinde ise kulübün ismi artık yerel kayıtlarda geçmiyordu. 1912’nin sonu ve 1913’ün başlarında, kentin en eski yerel iki spor organizasyonu olan bisiklet kulübü (1870) Clup Sportivo Firenze ile jimnastik organizasyonu (1877) olan Palestra Ginnastica Fiorentina Libertas kendi futbol kulüplerini kurdular.


Birinci Dünya Savaşı yıllarında herhangi bir spor organizasyonun sağlıklı bir biçimde devam etmesi olanaksızdı. Savaştan sonra, tarihler 29 Ağustos 1926’yı gösterdiğinde, Clup Sportiva Firenze, hırs küpü politikacı başkanı Luigi Ridolfi Vay da Verrazzano’nun önderliğinde Palestra Ginnastica Fiorentina Libertas ile birleşerek ACF Fiorentina’yı kurdu. Böylelikle Calcio’nun armağanı, Floransalı modern futbol kulübü tarih sahnesine adımını atmış oldu. Kulüp futbol sahnesine İtalyan Ulusal Ligi’nin bir alt ligi olan Birinci Ligde başlamıştır. Fiorentina, ligi altıncı bitirmesine karşın değişen lig sistemi ile birlikte İtalyan futbol ikliminin tepe noktası olan Ulusal Lige terfi etmiştir. Ancak kulüp, Macar teknik direktör Karoly Csapkay ve Gyula Feldmann’ı göreve getirmesine rağmen bu seviyeye hazır değildi. Böylelikle sezon sonunda, yeniden isimlendirilerek Serie B olan lige, bir alt lige düşmüştür. İlk kurulduğunda kırmızı ve beyaz renkli olan Floransa’nın asil takımı, 1929-30 sezonunda Roma ile yaptığı bir maça mor-beyaz forma ile çıkmıştır. Bu tarihten sonra da takım mor-beyaz renklerini benimseyecektir. Mor ve beyaz renkleriyle gelen yenilenme süreci, sezon sonunda Bari ile birlikte Serie A’ya yükselerek taçlanmış oldu.


Calcio Fiorentino

Şanlı 1931 yılı Menekşelerin adının duyulduğu ve ayak seslerinin geldiği yıldır. Bu yılda Admira Vienna ile yapılan bir hazırlık karşılaşmasında kulübün ebedi mabedi Stadio Giovanni Berta’nın (günümüzde Stadio Artemio Franchi olarak anılmaktadır) açılışı yapılmıştır. Menekşeler, Narciso Parigi’nin kaleme aldığı ve günümüzde hala marş olarak söylenen “Canzone Viola” ile de 1931 yılında tanışmışlardır. Yine aynı yıl Uruguaylı golcü Pedro Petrone takımına 27 maçta attığı 25 gol ile destek vererek Floransa’nın yeni Calciosunu yüreklendirmiştir. Takip eden yıllar da kulüp için güzel geçmiş ve Serie A’da önemli işler başarmışlardır. 1938 yılında ise yaşanan sorunlar nedeniyle Serie B’ye düşerek güzel başladıkları 10 yılı, hayal kırıklığı ile sonlandırmaya yakınlardı. Ancak bir sene sonra Serie A’ya güçlenerek dönen Menekşeler, adeta Calcio ruhuyla mücadele ederek sırasıyla: AC Milan, Lazio, Juventus ve finalde Genova’yı yenerek Coppa Italia’nın sahibi olmuştur.


İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde bundan en çok etkilenen futbol kulüplerinin başında gelmektedir Fiorentina. Armando Frigo, Bruno Neri ve Vittorio Staccione adlı futbolcuları savaşta hayatlarını kaybetmişlerdir. Savaştan sonraki yıllarda Serie A’da devam eden kulüp, 1950’li yıllarda kulüp tarihinin en görkemli ilk başarısına imza atacaktır; Scudetto! 1955/56 sezonunda, Milan’ın 12 puan önünde şampiyonluğa ulaşan ekip, bir önceki sezonlarda bu başarıya çok yaklaşamamıştı. Sezon başında transfer edilen santrfor Guiseppe Virgili ve kaleci Guiliano Sarti, bu başarının kilit oyuncuları olmuştur. Floransa kenti ve halkı, adeta eski görkemli günlerinden birer sahne izliyor gibi hissetmiştir. 1957 yılında ise, Floransa ekibi tarihinin en önemli maçına çıkıyordu; Avrupa Kupası finali. Santiago Bernabeu stadında

Real Madrid’e karşı yapılan final maçından 2-0’lık skorla mağlup olarak ayrılan Fiorentina, mağlup ama gururluydu. Tarihlerinin en başarılı iki sezonunu geçirmişlerdi. Menekşeler bu başarılar ile yetinmeyi düşünmüyordu ve tarihler bu kez 1961 yılını gösterdiğinde “Kupa Galipleri Kupası’nda” Rangers’a karşı iki ayaklı final müsabakasını kazanıp kupaya uzanmışlardı. Aynı yıl, 11 Haziran’da Lazio’yu Coppa Italia finalinde 2-0’la yenerek bir kez daha bu kupayı müzelerine götüren Menekşeler, gücünü göstermeye devam ediyordu.


Görkemli şehrin, görkemli kulübü için bu başarılar oldukça önemlidir. Bunları takip eden yıllarda 1968- 69 sezonunda bir kez daha Scudetto galibi olacak olan takım, kentin miras taşıyanı olmaya devam ediyordu. Takip eden yıllarda Serie A’da önemli işler başarmak için mücadele eden ekip için, modern futbol dünyasında oldukça yer etmiş olan fenomen bir isim forma giymeye başlayacaktır; Roberto Baggio. 1985-90 yılları arasında Menekşelerin şanlı formasını terleten Baggio, buradan Juventus’a transferini gerçekleştirdiğinde bu iki kulüp taraftarı arasında gerilmelere neden olacaktı.


Calcio Fiorentino

Tarihinde başarılı dönemleri oldukça fazla olan Menekşelerin oldukça karanlık bir dönemi mevcuttur; 2002 yılı. Şampiyonlar Ligi’nden iflasa kadar giden bir yol haritası, bu kulübün tarihinde yer etmiştir. 2000-01 sezonuna Fatih Terim ile başlayan Fiorentina ekibi, kısa süre sonra Terim ile yollarını ayırmış ve sezonu Roberto Mancini ile tamamlamıştır. Felaketin başladığı sezon olan 2001-02 sezonuna Mancini ile başlayan ekip, mali problem ve sportif başarısızlıklarla beraber sezon sonunda Serie B’ye düşmüştür. 2002 yılında mali yetersizlikler nedeniyle Serie B’ye kaydını yaptıramayan asil takım, artık resmi olarak iflasını açıklamış ve 76 yıllık Calcio mirasçısı hayata gözlerini yummuştu. Serie C2’de Della Valle kardeşlerin kurduğu Associazione Calcio Fiorentina e Florentia Viola, hızlı bir şekilde yükselerek 2005-06 sezonunda bir daha geri dönmemek üzere Serie A’ya kadar yükselmiştir. Günümüzde ise Roco Commisso’nun sahibi olduğu kulüp İtalya’nın en zengin kulüplerinden biridir. Takımın ismi ve sahipleri değişmiş olsa da Floransa’nın köklü Calcio ruhu ve asilliği ile taraftarın her zamanki desteği aynı olan ACF Fiorentina gelecek olan başarılı günleri bekliyor.

bottom of page