Premier Lig'in ikinci haftasında Tottenham ile Manchester United karşı karşıya geldi.
Tottenham'da takımın başına Postecoglou'nun gelmesiyle takımın oyun planı adeta tersine döndü. Conte yönetiminde 3'lü bir yapıyla ve kazanılan toplar sonrası geliştirilen hızlı ataklar takımın prensibiyken Avustralyalı hocanın gelmesi sonucu 4'lü bir savunma düzeniyle topa hakim bir oyun anlayışı benimsenmeye başlandı. İlk 11'de de geçtiğimiz sezona göre ciddi farklılıklar görmeye başladık. Kane'nin takımdan ayrılışı sonrası Richarlison ilk 11'e yerleşmiş gibi gözüküyor. Wolfsburg'dan transfer edilen sol stoper Van De Ven de savunma tandeminde Romero'nun partneri oldu. Bentancur'un hali hazırda devam eden sakatlığı dolayısıyla Yves Bissouma formayı sırtına geçirdi. Partneri olarak da geçtiğimiz sezon sürekli olarak kadroda gördüğümüz Hojberg yerine Pape Sarr forma şansı buldu. Kaledeyse Empoli'den transfer edilen Vicario yer aldı.
Konuk Kırmızı Şeytanlarda ise Erik ten Hag geçtiğimiz sezon kurduğu oyun planını bu sezon da devam ettirmeyi amaçlıyor. Kaleye yapılan Onana transferi De Gea'nın ayrılığı sonrası nokta atışı bir hamle olarak duruyor. Savunma kurgusu değişmezken Casemiro'nun yanına Mason Mount monte edildi. Genç Garnacho bu sezon formayı almış gibi duruyor. Bruno Fernandes ve Antony ileri hattın diğer parçalarını oluştururken en uçta Marcus Rashford yer aldı.
İlk Yarının Değerlendirmesi
Maç oldukça yüksek tempoda ve Tottenham'ın kontrolünde başladı. Ancak savunmadan topla çıkarken yapılan pas hataları göze çarptı. Bu sebepten dolayı Bissouma'yı sürekli olarak savunmanın arasına girip geriden top çıkarırken gördük. Manu'nun ön alan presi ve baskısının işe yaradığını söylemek mümkün. Tottenham ilk yarım saatte her ne kadar topa hâkim de olsa net pozisyon üretemedi. Bu zaman diliminde Bruno Fernandes ve Rashford'un savunma arkası koşuları Tottenham savunmasını zorladı. Rashford karşı karşıya pozisyonda Vicario'yu geçemezken, Bruno Fernandes'de boş pozisyonda kafa vuruşundan yararlanamadı.
Devrenin sonlarına doğru baskısını iyice artıran Londra ekibi oyunu dengelerken pozisyonlar da bulmaya başladı. Pedro Porro'nun şutunda direğe takılan top ev sahibi adına devrenin şanssız anıydı. Böylelikle devre golsüz sona erdi.
İkinci Yarının Değerlendirmesi
Ev sahibi Tottenham ilk yarının sonlarındaki baskısını ikinci yarıya başlarken de sürdürdü ve 49. dakikada sağ kanattan gelişen atakta Kulusevski'nin çevirdiği topta Sarr ile golü buldu. Golden yalnızca 2 dakika sonra Antony şutunda direğe takıldı. Golün de verdiği moralle baskısını iyice artıran Londra temsilcisi pozisyonlar da üretmeye başladı. Özellikle orta sahada Bissouma'nın üstün performansı maçın belirleyici faktörlerinden oldu. Malili oyuncu hem geriden top çıkarımında takımına önderlik ederken hem de orta sahada o mücadeleci gücü ve fiziksel savaşı takımı adına gerçekleştirirken Casemiro-Mount orta sahasının adeta korkulu rüyası oldu. Pape Sarr da Bissouma'ya aynı ölçüde eşlik edince maçın kaderi orta sahada şekillenmiş oldu.
Ten Hag her ne kadar Sancho ve Eriksen hamleleriyle maça müdahale etse de sonuç aldığını söylemek pek mümkün değil. 83. dakikada oyuna giren iki ismin işbirliğinde Perisic'in ortasında Ben Davies'in şutunda Lisandro Martinez'den seken top ağlarla buluşurken bu golle Manchester ekibinin gardı tamamen düşmüş oldu. Kalan dakikalarda başka gol olmazken Tottenham, 2-0'lık net bir skorla ve net bir oyunla galip gelirken hoca, formasyon ve kadro değişikliği gibi negatif etmenlere rağmen iyi oyunla kazanarak taraftarlarının sezona umutla bakmasını sağlayacak gibi gözüküyor.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!