Herkese merhabalar. Eurohoops'ta yazarlık görevini üstlenen ve EuroLeague'in sitesinde yazan ilk Türk sevgili Utkan Şahin ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Değerli vaktini bize ayırdığı için sevgili Utkan Şahin'e şahsım ve Linesman ekibi adına teşekkür ediyorum. Herkese keyifli okumalar!
Sizi genel itibariyle Euroleague medyasından ve Eurohoops’tan tanıyoruz. Ayrıntılı olarak bahseder misiniz, kimdir Utkan Şahin?
1994'te İzmir'de doğdum. Üniversite hayatıma kadar da İzmir'de okudum. Şimdilerde de yine İzmir'deyim. Üniversite'de hukuk okudum ama mesleğimi yapmıyorum. Hayatımın büyük bir kısmı basketbol ve bu çok küçük yaştan beri böyle. Herkes gibi ben de basketbolcu olma hayaliyle büyüdüm ama maalesef olamadım. Basketbolcu olamayınca da yaklaşık 14 yaşındayken basketbolla ilgili yazmaya başladım. Önceleri forumlarda, sonrasında da çeşitli basketbol sitelerinde çalıştım. 2016'dan beridir de içerisinde yer aldığım için çok gurur duyduğum Eurohoops'ta çalışıyorum.
Bireysel olarak hedefiniz üzerinden gelecekle ilgili planlarınız nelerdir?
Açıkçası ben çok gelecek planı yapan birisi değilim. Gelecek hedeflerine de çok inanmıyorum. Bu sebeple açıkçası çok büyük bir planım yok. Elbette daha gençken insanın daha büyük hırsları olabiliyor ama açıkçası şu anda uzun yıllar boyunca basketbolla ilgili yazmak en büyük isteğim. Tabii hayallerimin birçoğunu başarmam da bununla ilgili. Çeşitli organizasyonlarda bulundum, EuroLeague'in sitesinde yazan ilk Türk oldum, kendime sabit bir okuyucu kitlesi oluşturmayı başardım. Bunlar benim için hep önemliydi. Gelecek için bir şey söylemem gerekiyorsa, Baskonia hakkında doyurucu bir yazı dizisi yapmak olabilir ama böyle güncel bir yazı dizisi değil. Geçmişten gelen, kulübün içinde bulunduğum bir yazı dizisi.
Sizce basketbol üzerine konuşmak mı yoksa yazmak mı? Neden?
Ben her zaman yazmaya inandım. Günümüzün dünyasında bu kolay değil. İnsanlar yazı okumak yerine dinlemeyi tercih ediyor ve gün geçtikçe daha az okuyor ama ben bunu çok doğru bulmuyorum. Herkes konuşmak istiyor ama bana sorarsanız, bu durum basketbol medyasının giderek futbol medyasına benzemesine sebep oluyor. Bir de tabii yazmanın da kendine göre tarzları var. Bence basketbolun daha ilginç olması için hikayeleri daha çok öne çıkartmamız lazım. Amerika'nın spor medyasında en önde gelmesinde bunun etkili olduğunu düşünüyorum. Bir de yazı yazarken düşüncülerimi daha açık bir şekilde ifade edebildiğimi düşünüyorum.
Eurobasket, Final Four gibi önemli organizasyonlarda basın olarak bulundunuz. O tür organizasyonlarda yer almak nasıl hissettiriyor?
Çok özel hissettiriyor tabii. Kariyerimdeki ilk Final Four'u unutamayacağım. En basitinden bugün bile ekip arkadaşlarımızla konuştuğumuz, güldüğümüz birçok anım var. Keza küçükken hayranı olduğun birçok kişiyle basın tribününde birliktesin ve çoğuyla orada tanışma fırsatı buldum. Mesela Luka Doncic muhtemelen kariyeri bittiği zaman tarihin en özel oyuncularından biri olarak anılacak. Ben ilk Final Four'um da kendisiyle tanışma fırsatı buldum ve bu muhtemelen çocuklarıma bile anlatacağım bir anı olacak. Bunlar özel şeyler. Belki de bu işi yapmanın en özel yanlarından biri.
Geçmiş yıllarda Basketbol editörlüğüyle birlikte üniversite öğreniminizi sürdürdünüz. Şu anda da ben dahil birçok genç bu iki durumu ilerletmeye çalışıyor. Verebileceğiniz tavsiye var mı? Varsa nedir?
Ben çok iyi bir öğrenci değildim, bu sebeple tavsiye vermek adına doğru kişi değilim. Ben her zaman okul ile basketbol arasından basketbolu seçtim. Fakat bunu önermem. Şunu söylemem lazım, spor medyasında çalışmak kolay değil. Çoğu zaman işin maddi kısmı çok cazip değil. Hatta hiç unutmam rahmetli Emre Gönlüşen'le tanıştığımda bana gülerek "Manyak mısın, git okulunu bitir ve avukat ol." demişti. Ben böyle söylemiyorum ama bu işi yapıyorsanız, maddi bir gelecek için değil de tutkunuz için yapıyorsunuz. Kolay değil. Bir de mesela ben kendimi üniversite okumuş gibi görmüyorum. Ben okula hiç gitmedim ve açıkçası bir üniversite hayatım olmadı. Sanırım burada becerebiliyorsan bir denge içerisinde olmak en doğrusu.
Euroleague'de 11 haftayı geride bıraktık. Sizce bu 11 haftaya damga vuran isim kimdi?
Koç olarak Itoudis, oyuncu olarak da Clyburn'ü seçerim. Fenerbahçe'nin Itoudis'le birlikte ileriye doğru bir adım atmasını bekliyordum ama yeni kurulmuş bir kadroyla kısa bir sürede böyle bir başlangıç yapmasını hiç beklemiyordum. Hatta tam tersi bir şekilde sezona kötü girip sonradan toparlanacağını düşünüyordum fakat Itoudis mükemmel bir performansla sezonun ilk 11 haftasına damga vurdu. Oyuncu olarak da MVP denilince sanırım herkesin aklına Sasha Vezenkov geliyor. Haklılarda ama Clyburn'ün ortaya koyduğu süper yıldız performansı gerçekten çok etkileyici. Bana sorarsanız şu anda ligin en iyisi o.
NBA cephesinden 3 isim hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Kısaca Alperen Şengün, Cedi Osman ve Furkan Korkmaz hakkındaki fikirleriniz nedir?
Alperen çok ilginç bir karakter. Kendisini genç yaşta tanıma fırsatım da oldu. Hep herkesin beklentilerini yanılttı. Genç yaş gruplarında kimse onun NBA'e gitmesini beklemiyordu çünkü fiziksel olarak uygun olduğu düşünülmüyordu ama herkesi yanılttı. Önce NBA'e gidebileceğini gösterdi, sonra da NBA'de oynayabileceğini. Şimdilerde herkes savunması yüzünden onun yıldız olamayacağını söylüyor ama bence Alperen'in karakterini unutuyorlar. Alperen'in savunmadaki defolarına rağmen insanlarını yanıltacağını ve NBA'de bir yıldız olacağını düşünüyorum. Cedi içinse bence çok fazla haksız eleştiri var. Cedi bir yıldız değil, bir rol oyuncusu. Fakat insanlar bunu düşünmeyip milli takımda yaşananlar ve bir reklam yüzü olması sebebiyle çok fazla eleştiriliyor. Aslına bakarsanız bugüne kadar NBA'de rol oyuncusu olarak tutunmayı başardı ve enerjisiyle ben ligde kalacağını düşünüyorum. Furkan ise sürekli oynayabileceği ve özgüvenini yukarı çekebileceği bir ortama ihtiyacı var.
Son olarak taze kurulan oluşumumuz hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Öncelikle hayırlı olsun. Umarım istediğiniz her şeyi başarırsınız ve çok başarılı olursunuz. Basketbolla ilgili herkesin de sizi takip etmesini tavsiye ediyorum.
Sevgili Utkan Şahin ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Umarız beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz. Önerilerinizi de yorum kısmına bekliyoruz. Linesman'le kalın!
Comments