Dünya Kupası arası, depremden dolayı verilen ara, seçimden dolayı ertelenen maçlar, bay geçilen haftalar derken, normalden çok uzun süren sezonun sonunda kupayı müzesine götüren taraf Galatasaray oldu. Bu yazıda, Galatasaray bu uzun maratonun ardından istatistiklerde nasıl bir tablo çıkardı, bu yoldaki kırılma anları nelerdi, şampiyonluğu getiren performanslar kimlere aitti gibi konulara değineceğiz. Her yazımızda olduğu gibi bu yazı da bizlere Comparisonator eşlik edecek.
Galatasaray aslında sezona iyi bir başlangıç yapamamıştı. Hatta sorunları da vardı. Geç gelen transferlerin ardından Okan Hoca doğru 11 arayışını bir süre sürdürdü. İlk 10 hafta Galatasaray oyun ve skorlara baktığımızda beklenin altında kalmıştı. Keza sadece 5 galibiyet alınabilmişti. Oturmayan oyunun da eksileri görülüyordu. Skor üretme zorlanan takımın imdadına Gomis yetişiyordu. Bu süreçte kırılma noktası Beşiktaş maçı oldu. Galatasaray artık istediği oyunu sahaya yansıtabiliyordu ve ezeli rakiplerinden birini, oynamak istediği oyunla yenmişti. Bunun yansımasını da en iyi gösterdiği maç Başakşehir maçı olmuştu. Kimsenin beklemediği 7-0’lık skorla gelen galibiyetle Galatasaray gövde gösterisi yapmıştı. Tabii burada Galatasaray için sıkıntı olan durum verilecek Dünya Kupası arasıydı. Neredeyse oturmuş bir olan bir oyun ve form tutmaya başlayan oyuncular varken, bir aylık bir ara işleri negatif yönde etkileyebilir. Ancak bu aradan döndükten sonra Galatasaray tam 14 maçlık bir seri yakaladı ve rekor kırdı. Bu süreçte deplasmanda yendiği Fenerbahçe maçıyla birlikte liderliğe yerleşti ve bir daha inmedi. Deplasmanda karşılaştığı Konyaspor’a kaybettiler ve seri son buldu. Ligde kalan 9 maçtan sadece Beşiktaş ve Karagümrük’e takılarak şampiyonluk ipini göğüsledir. Galatasaray için süreç böyle geçti ama bu süreç istatistiklere nasıl yansıdı, Galatasaray rakiplerine göre hangi konularda üstünlük sağladı?
Süper Lig’de Lider, İstatistiklerde Lider!
Galatasaray bu sezon ligde şu ana kadar 87,75 xG üretti. Şampiyonluk yarışındaki rakibi Fenerbahçe ise 75,1’de kaldı. En yakın rakibine yaklaşık 12 gollük bir fark atmış Galatasaray. Sezon boyu özellikle ilk 10 haftadan sonraki süreçte Galatasaray’ın hücum gücü giderek arttı. Ancak bunu gole dönüştürmekte zayıf kaldıklarını görüyoruz, keza 74 gol atarak yaklaşık 13-14 gol aşağıda kalmışlar. Gollük hücumlara baktığımızda ise sağ kanat (20) ve sol kanat (19) hücumlarında Galatasaray’ın yine lider olduğunu görüyoruz. Merkezden gollük hücumlarda ise lider Fenerbahçe (22), Galatasaray ise (18) hücumla ikinci sırada. Sahanın her bölgesini kullandıklarını sezon boyu gördük ki bu istatistiklere yansımış durumda. Oyunun her yönünden tehlike yaratmaları, hücum olarak güçlü olmalarını da sağladı. Atak çeşitliliğine baktığımızda ise set hücumlarını gole dönüştürmede Fenerbahçe’den bir eksik kalmış (FB-36 x GS-35). Kontra atakları gole dönüştürme de ise lider konumda. Hücum çeşitliliği açısından tek bir oyunun benimsenmemesi de Galatasaray’ın durdurulmasını engellemiş oldu. Hem seti hem geçişi iyi oynamak ve bunu takıma empoze edebilmek kolay iş değil. Bu verilerin ortaya çıkmasını sağlayan şey aslında hücumların şutla bitmesi ve üretkenlik dediğimiz şey atakları şuta dönüştürebilmek yani hücumu sonlandırabilmek. Galatasaray bu verilerde de lider. Maç başına üretilen şans (10,61). Maç başına rakip ceza sahasında topla buluşma sayısı (28,7). Maç başına çekilen şut sayısı (18). Maç başına ceza sahasından çekilen şut (10,7) isabetli şut (4,97). Bu veriler bize Galatasaray’ın topu ceza sahasına sokmaktaki becerisini, assist zone’u ne kadar iyi kullandıklarını ve bunları sonlandırabildiklerini gösteriyor. Böyle olunca da en çok xG üreten takım olmanız gayet normal oluyor.
Klişe bir laf vardır “Atanın, tutanın iyi olacak” diye. Bu bazı klişeler gibi doğrudur ama insanlar bunu futbolcular üzerinden okur. Yanlış olan budur. Futbolda kazanmanın yolu hücumu ve defansı iyi yapmaktan geçer. Yani gol atacaksın ve gol yemeyeceksin, bu laf bunu kasteder. Galatasaray da hücumu iyi yaptığı gibi defansı iyi yaptığı için şampiyon oldu. Tabii hücum verileri gibi bu da istatistiklere yansıdı. Defansın başladığı noktadan başlayalım: Baskı. Galatasaray’ın sezon boyu genel olarak önde baskı yaptığını gördük. Galatasaray bu sezon ligde en başarılı yüksek baskıyı yapan takım (%56,75). Bu Galatasaray’ın rakip hücumunu başlamadan bitirdiğinin bir göstergesi. Topu ne kadar erken kazanırsanız rakip hücumunu o kadar erken kesersiniz. Top kazanımında da lider Galatasaray. Maç başına (55,61) top kazanmış. Rakip sahada maç başına top kazanma sayısı (15,7). Sahipsiz top kazanma sayısı maç başına (67,36). Rakip sahada sahipsiz top kazanma sayısı maç başına (30,24). Tabii bunları sadece takım savunması üzerinden okumak doğru bir sonuç olmayabilir. Bireysel performanslar bu verileri elbette etkiler. Onlara sonra değineceğiz. Daha çok takım savunmasını öne çıkaran verilere bakalım. Galatasaray set hücumundan en az gol yiyen takım (10). Ceza sahası içinden en az gol yiyen takım (23). Maç başına en fazla şut engelleyen takım (4,12). En az gole sebep olan hata yapan takım (3,97). Bunlara baktığımızda ise Galatasaray’ın defansta kompakt bir yapı sergilediğini söyleyebiliriz. İşin savunma kısmında da rakiplerini durdurmayı başardı Galatasaray. Bunu her iki bekini ofansif kullanmasına karşın yaptılar. Bu yapıyı sağlayan şey ise hücum oyuncularından da defansif katkı almalarıydı. Rashica, Kerem ve Mertens bu noktada dikkat çekti. Bu oyuncular bu kadar geriye dönüp destek atmasaydı. Galatasaray bu kompakt yapıyı sağlamayabilirdi.
Galatasaray için sezon boyu hücum ve defans verilerinde öne çıkanlar bunlardı. Elbette bunların ortaya çıkışında en büyük pay Okan Buruk’a ait. Genel olarak oluşturduğu yapı, oyun anlayışı, yanlışlarından erken dönüşü gibi doğru hamleleriyle takımı zirveye taşıdı. Bu verileri ortaya koyansa oyuncular oldu. Bu sezon Galatasaray adına ligin kaderini değiştiren oyuncular var. Benim için sezon boyu performanslarıyla fark yaratan isimler Torreira ve Icardi. Burada kamuoyunda aslan pay Icardi’ye verilse de bana kalırsa aslan pay Torreira’nın olmalı. Torreira sezon boyu Galatasaray’ın arka tarafını süpüren isim oldu. İnanılmaz bir çalışkanlık ve özveriyle oynadı. Atom karınca misali sahanın her yerini nakış işler gibi ördüğünü gördük. Isı haritasında orta bölgeyi tamamen hakimiyet altına aldığını biliyoruz. Yanındaki partneri Oliviera’nın da açıklarını kapatmasıyla birlikte Galatasaray’ın defansif yükünü üstlenen isim oldu. Hücum onun üzerinden başladı, rakibin hücumu onunla son buldu. Oyunun her iki tarafında da aslında vardı. Torreira yerine konulacak bir isim Galatasaray’ın performansını bu kadar etkilemeyebilirdi. Icardi. İlk geldiği dönem hazır olmadığını herkes gördü diye düşünüyorum. Tamamen %100 hazır olarak oynadığını da düşünmüyorum keza bazı maçlarda sönük kaldığını da gördük. Buna attığı gollerle, yaptığı asistlerle kazanılan maçların ve dolayısıyla şampiyonluğun simgelerinden biri oldu. Burada benim için İcardi’nin belirleyici olması sadece gol atması değil. Galatasaray ne zaman kritik bir maça çıksa İcardi o maçta sahne aldı, gol katkısı verdi. Dünya Kupası arasından sakatlıkla dönmesine rağmen Fenerbahçe maçında gösterdiği performansla artık tamamen taraftarın sevgilisi haline geldi. Böyle bir dünya yıldızı ülkemize geldiğinde geçmişte sonuçları kötü olmuştu. Icardi maç seçmeden her maç sahaya çıktı ve toplamda 23 maçta 21 gol, 7 asistlik katkı sağladı. Aslında onu farklı kılan şey beklenmedik pozisyonlardan gole ulaşması oldu. Özellikle kafa vuruşlarıyla attığı goller bu sezon dikkat çekti. Kerem ile yakaladığı uyumla ise performansı daha da yükseldi. Sonuç olarak şampiyonluğun temel taşlarından biri oldu Icardi.
Galatasaray bir klişeyi gerçeğe dönüştürdü. Atanı iyiydi, tutanı iyiydi. Sezon başı inişli çıkışlı performanstan belki verilen araların da katkısıyla çabuk sıyrıldı. Sezon boyu futbolun doğrularını sahaya yansıttılar. Bazı maçlarda elbette hatalar oldu, olacaktır da ama performansları hep yukarıdaydı. Her zaman oyunu elinde tuttu Galatasaray. Maçların son anlarında defans yaparken bile oyun aslında Galatasaray’ın elindeydi. Ve sonunda şampiyonluk geldi. Şimdi hedef Avrupa’da boy göstermek. Bunun için de yapılması gereken hamleler olacak. Bakalım bu hamleler ile Şampiyonlar Ligi biletini alabilecekler mi, transfer dönemini nasıl geçirecekler, bunları önümüzdeki aylarda göreceğiz.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Kommentare