Çim Sezonunu Kapattık!
Senenin üçüncü Grand Slam’i olan çim sezonu, yani Wimbledon 2024 heyecanı 14 Temmuz akşamı itibariyle sona erdi.
13 Temmuz’da tek kadınlar finali, 14 Temmuz’da ise tek erkekler finali oynanarak 2024 şampiyonlarını belirledik.
Final karşılaşmalarının değerlendirmesiyle sizlerleyim, keyifli okumalar!
WTA Finali | Jasmine Paolini – Barbora Krejcikova
28 yaşında orta sıralardaki bir tenisçiden beklentiniz nedir diye sizlere sorsam muhtemelen pek iç açıcı olmayan bir tanımlama ile bana yanıt verirdiniz. En azından Grand Slam’ler için… Fakat 28 yaşındaki bu İtalyan, bizlere yaşın ve sıralamanın sadece sayılardan ibaret olduğunu önce kendine sonra bizlere fazlasıyla kanıtladı diye düşünüyorum. Lamı cimi yok benim kazanmasını istediğim taraf bu Paolini idi. Önce birkaç hafta önce Roland Garros’ta final oynadı, toprak kortta performansı tatmin etti. Devamında Wimbledon’da çeyrek finale yükselmesi bile yankı uyandırdı. Wimbledon tek kadınlarda çeyrek finale ulaşan ilk İtalyan oldu fakat bu da yetmedi. Unvanı taşıyıp finale götürmüş oldu.
Lakin Çek tenisçiler Wimbledon’da hakimiyet kurmaya devam ediyor, diğer sporculara fazla fırsat vermiyor. Wimbledon organizasyonuna adeta ‘’Wimbledon her milletten tenisçinin mücadele ettiği fakat sonunda Çek sporcuların kazandığı bir turnuvadır’’ deseler pek yadsınılmaz diye düşünüyorum.
Barbora Krejcikova, 2021’de Fransa’da Rolland Garros’u kazanmıştı fakat o günden beri çok yankı uyandırmamıştı. Wimbledon’da favorilerin elenmesiyle birlikte aslında gözler ona çevrilmişti. Üstüne Rybakina’yı da final yolunda (yarı final) turnuva dışına itince net favori oldu. Lakin her şeye rağmen -rakibinin bu yükselişi nedeniyle- pek çok insan Paolini’nin maçı kazanıp, şampiyonluk yaşamasını anormal bir durum olarak değerlendirmeyecekti. En azından ben…
Barbora Krejcikova 3 sette (6-2, 2-6, 6-4) Paolini’yi geçti ve çimde de şampiyonluğa ulaştı.
ATP Finali | Carlos Alcaraz – Novak Djokovic
Carlitos. Evet o ikinci kez Wimbledon şampiyonu. Evet o 21 yaşında tam dört Grand Slam sahibi. Evet o yeni dönem tenisinin taşıyıcısı…
Wimbledon 2023’te olduğu gibi tekrardan iki isim final adına çimdeydi. İlk sette ilk oyunun kazananı bile zar zor belirlendi, maçın zor geçeceği her halinden belliydi. Fakat öyle olmadı, Carlos Alcaraz neredeyse 0 hata ile oynayarak 3 sette bir tenis figürünü mağlup etti.
Novak Djokovic ilk seti kaybetti, sonra daha da kötüye gitti. Bu süreçte Carlos Alcaraz en güçlü silahını pek çok kez ortaya koydu. En güçlü kozu olan drop shotlar (kısa toplar) Djokovic’i fazlasıyla zorladı. Ek olarak rallileri olabildiğince kısa tutması da Alcaraz’a oldukça yaradı. Kısa tutmak adına fazlasıyla hem riskli hem de farklı vuruşlar yaptı ve bunların tamamından başarılı puanlar çıkarttı. Rallilerde hem riskli oynayıp hem de risksiz oynuyormuş gibi bir görüntü vermesi de inanılmazdı bence.
Üçüncü sette baskı mı dersiniz kaybetmenin rahatlığı mı dersiniz bilmem ama Novak Djokovic daha iyi oynamaya başladı. Buna rağmen Alcaraz’ın 3 kere maçı bitirme fırsatı vardı fakat bunu kullandırtmadı Novak. Seti tie-break’e götürdü fakat gücü orada yetemedi ve kupa Alcaraz’a ikinci kez gitmiş oldu. Aslında 1 ay öncesine kadar ameliyat geçirmiş bir oyuncunun buraya kadar gelmesi bile takdire şayan diyelim.
Genel hatlarıyla maçı böyle özetleriz fakat değinmek istediğim bir konu var: Carlos Alcaraz turnuva boyunca çok kez maçtan koptu, kayboluşlar yaşadı ama bu maçta -başında sonuna kadar- çok sakin ve olgundu. Bu bahsini geçirdiğim maçtan kopuşlarını da yenince ortaya çok farklı bir Alcaraz çıkıyor. Bunun gibi bazı defolar sıfırlandıkça ya da törpülendikçe tenisin önündeki 10-15 yıldaki periyotuna damga vurmaması içten bile değil. Ki bence çoktan bunu kanıtladı.. Jannik Sinner ile tenisin yeni elçileri dediğimiz bu iki oyuncuyla birlikte tenis, mevcut zamanda daha fazla izlenmeye başlandı. Bunun teknolojik gelişimlerle, futbol gibi popüler bir sporun -nicelik olarak izleyici sayısında artış olsa bile- niteliğinin azalması gibi pek çok şey ile ilişkilendirebiliriz. Fakat bu 2 tenisçinin yanında 1-2 tane daha rekabeti zirveye çıkaracak tenisçinin olduğu denklemi hayal bile edemiyorum demek istiyorum…
Olursa bu galiba İtalyan tenisinden olur. Bu turnuvaya da fazlasıyla damga vurdular zaten. Jasmine Paolini, Berettini (Sinner ile eşleşmese daha farklı olabilirdi) ve Lorenzo Musetti.
Lorenzo Musetti, kendinden bir gömlek üstü oyuncu ile yarı finalde oynamış olsa net olarak finali görürdü diyorum. Fakat 2 gömlek üstü oyuncu olan Novak Djokovic ile eşleşince tam olarak diş geçiremedi ama bence çok keyifli tenis oynuyor. Daha önce twitter hesabımdan da belirttim: ‘’Bence teniste ‘’estetik’’ kavramının karşılığı Lorenzo Musetti olabilir’’ diyerek. Elbette bunu abartı bulabilirsiniz ama bence hem Sinner hem Musetti teniste estetik kavramını ön plana çıkaran oyuncuların başında geliyor. En azından aktif tenis oyuncuları içinden diyeyim ki daha ikna edici olsun.
Tenis ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!
Comments