Herkese merhabalar. FB TV, TRT Spor, NTV ve A Spor gibi önemli kanallarda görev almış birisi olan sevgili Yusuf Kenan Çalık ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Değerli vaktini bize ayırdığı için Yusuf Kenan Çalık'a şahsım ve Linesman ekibi adına çok teşekkür ediyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim!
Sizi tanımayan arkadaşlarımız için kendinizden bahsedebilir misiniz?
1982 yılında İstanbul Bakırköy'de doğdum. 7 yaşıma kadar İstanbul'da ardından 11 yaşıma kadar da Ankara'da yaşadım. 11 yaşımda Fransa'ya gittim ve ortaokul, lise, üniversite eğitimimi orada bitirdim. 2007 yılında yeniden Türkiye'ye döndüm. Fenerbahçe Spor Kulübü'nde çalışmaya başladım. Ardından Fenerbahçe Televizyonu, TRT, Tivibuspor, NTV'de çalıştım. Arada Lig Radyo ve Radyo 24 Spor'da program yaptım, Akşam gazetesi ve FourFourTwo dergisinde de yazılarım çıktı. 2021 Kasım ayında geleneksel medyadaki görevimden ayrıldım ve artık L1 Üçgen ailesiyle birlkte hem ana kanal olan L1 Üçgen hem de kendi kanalım Mösyö Futbol'da içerik üretiyorum. Uzun zamandır yorumculuk da yapmak istiyordum, Ekim ayından beri de A Spor'da yorumculuk yapıyorum. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşuyorum, elimden geldiği kadar yurt dışında da farklı işlere imza atmaya çalışıyorum.
Bireysel olarak gelecek yıllar ile ilgili planlarınız neler?
Şu ana kadar kendime net hedefler koyarak değil, sektörün gidişatı ve kendi gelişimimi göz önünde bulundurarak devam ettim. İş görüşmelerindeki klasik "kendinizi 5 sene sonra nerede görüyorsunuz?" sorusuna açık konuşmak gerekirse pek inanmıyorum. Bugüne kadar da istediğim tüm işleri yapma şansına sahip oldum. Maç anlatmak istedim, maç anlattım. Program sunmak istedim, her saat diliminde program sundum. Radyo programı yapmak istedim, yapma şansım oldu. Bir yerlerde yazılarımın yayınlanmasını istedim, o fırsatı buldum ve değerlendirdim. Dijital medyaya geçiş yaparken Ufuk Kaan Karacan ile bunu çok konuştuk. Asıl hedefimiz L1 Üçgen kanalını 1 milyona ulaştırmak ancak biz nicelikten ziyade nitelik olarak bakıyoruz. Elimizden geldiği kadar kaliteli işler yapıp, başka hayallerimiz için temel oluşturmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllar için elbet düşüncelerim var ancak özellikle dijital dünyanın gelişimi hayallerimi şekillendirecek diyebilirim.
Spor medyasında yer almak isteyen genç arkadaşlarımıza ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
Çok zor bir yere adım attıklarının farkında olsunlar. Spor medyası gün geçtikçe sosyal medyanın etkisine boyun eğiyor. Yaptığınız işten çok ne kadar kişinin sizi takip ettiği önemli artık. Sosyal medya çok güzel bir araç ancak özellikle bazı spor medyası yöneticilerinin salt rakamlar üzerinden değerlendirme yapması sektörü daralttı. İkinci tavsiyem meraklı olmaları. Yaptıkları iş ile ilgili devamlı okumaları, farklı görüşlerle tanışmaları ve kendilerini geliştirmeleri gerek. Son tavsiyem çevre edinmeleri. Spor medyasında çevrenin etkisi oldukça büyük. En basit staja başlamak için bile çevrenizden fayda sağlamanız gerekebilir.
Son zamanlarda yeni nesil medya araçları ile yükselen ve ön plana çıkan bir genç topluluk var. Bu topluluk ile ilgili düşünceleriniz neler?
Son zamanlarda çok yetenekli arkadaşlarla tanışma fırsatım oldu. Tamamen kendi çabalarıyla kalite bir içerik sunmaya çalışan insanlara çok büyük saygım var. Bazıları bunu ilerletip önemli mecralarda para kazanmaya bile başladı. Benim başladığım dönemde ekran önündeki koltuk sayısı kısıtlıydı. Yer edinmek kolay değildi. Ancak şimdi yeni nesil medya sayesinde görünürlük fırsatı oldukça yüksek. İyi bir iş çıktığında insanların dikkatini çekip bunu gelir kaynağı olarak değerlendirebiliyorsunuz. Ben farklı isimlerin her zaman ön plana çıkması taraftarıyım. Sosyal medyada da birebir tanışıklığım olmayan birçok ismi sırf işlerini çok beğendiğim için paylaşmaya çalışıyorum. Bu çabaların hakkını vermek gerek diye düşünüyorum.
Uzun zamandır çeşitli görevler ile spor medyasında yer alıyorsunuz. Sektörde en zorlandığınız anlar nelerdi?
Birçok insanın hayali olan, spor izleyip bundan para kazandığımız bir iş yapıyoruz. Bu nedenle nankör olmamak gerek diye düşünüyorum. Çok daha zor, çaba gerektiren ve sıkıcı işlerde de olabilirdik. Her işin kendine has zor yanları var elbette. Benim en çok zorlandığım alan adaletsizlik. Slaven Bilic'in yetki/bilgi hakkındaki cümlesi özellikle spor medyası için çok geçerli. Çok yetersiz, bir o kadar da nobran olan bazı yöneticilerle çalıştım. Ben genelde sözümü esirgemem ancak bizim coğrafyanın gerçeği pusu. Oysa ben Fransa'da düello mantığıyla yetiştim. Yani arkadan iş çevirmek benim için bir opsiyon değil. En çok zorlandığım konu yüzüme gülüp arkamdan iş çeviren insanlar oldu. Neyse ki su bir şekilde yatağını buluyor.
Zorlu anlar haricinde “İyi ki bu işin içerisindeyim.” dediğiniz anlarınız nelerdi?
Ben spor müsabakası izleyip devamında yazı yazıp ya da bununla ilgili konuşup para kazandığım her an için minnettarım. Dünyada daha keyifli çok az iş vardır. Bazen tempodan, bazen kadrodan şikayet ediyoruz ancak temelde yaptığım işi iyi ki yapıyorum diyorum. Bence buna şükretmek ve bunun farkında olmak önemli. Zaman zaman bu gerçekten uzaklaşıyoruz.
Hem geleneksel hem de yeni medyada yer almış bir yorumcusunuz. Siz hangisini daha çok ön planda tutuyorsunuz?
Dijital medya benim asıl işim oldu. Yukarıda belirttiğim gibi L1 Üçgen bizim ana mecramız ve elimizden geldiği kadar orayı kalkındırmaya çalışıyoruz. Dijital medya her an hayatımda, o nedenle ilk sırada olduğunu söylesem yanlış olmaz. Yorumculuk meselesine gelecek olursak, bu sektörde herkesin bir hayali vardı. Bazıları derbi anlatmak ister, bazıları prime time'da program sunmak ister ben ise başından beri yorumcu olmak istiyordum. O nedenle bu kısmı da çok sevdiğimi eklemem lazım.
Ülkede oynanan futbolun yanında sürekli eleştirilen bir medya var. Sizce bunun temel sorunu nedir?
Liyakat ve tarafgirlik. Spor medyasında yer alan bazı isimleri tenzih ederek söylüyorum bunu. Ancak özellikle ekranda görmeye alıştığımız bazı kişilerin maç izlemediğini, bu konu hakkında çalışmadığını, basmakalıp formüllerle yıllardır kendilerini tekrar ettiğini sanırım herkes görüyordur. Sosyal medyanın da hayatımıza girmesiyle bir kulübün taraftar kitlesini arkasına alıp bir yerlere gelen isimler de var. Bu da maalesef bir türlü çözemeyeceğimiz bir konu.
Sizi genelde futbol ağırlıklı içeriklerle beraber görüyoruz ama futbol haricinde takip ettiğiniz, sevdiğiniz bir spor dalı var mı?
Spor medyasına girmeden önceden, ironik olacak ama çok daha fazla spor izleme şansım oluyordu. Çünkü mesleki kaygılarım yoktu ve seçtiğim müsabakayı izleyebiliyordum. Çok ciddi bir Eurosport tüketicisi olduğumu söylemem gerek. Ben sporun birçok branşını keyifle izliyorum. Misal pist bisikleti. Bence dünyanın en keyifli sporlarından biri. Basketbol ve voleybolu imkanım oldukça izliyorum. Savunma sanatlarının hepsini çok severim, özellikle çocukluğumdan beri judoya özel bir ilgim var.
Taze bir Dünya Kupası serüveninden çıktık. Siz bireysel olarak bu turnuvadan memnun kaldınız mı?
Turnuvanın olduğu her yıl turnuvasız geçen her yıldan iyidir. Son zamanlarda uluslararası turnuvalarda taktiksel olarak ön plana çıkan bazı doğrular izlemiştik. Hep bir yenilik vardı. Bence bu turnuvanın en büyük eksikliği bu olabilir. Bazı maçlar keyifsizdi, belki bazı takımlar da beklentileri karşılayamadı ancak özellikle final mücadelesi çok keyifliydi. Messi'nin kupayı kazanmasına da ayrı sevindim. Messi/Ronaldo ayrımı yapmıyorum yanlış anlaşılmasın, sadece bu ikiliden birinin kazanmasını istiyordum.
Şimdi futbol dünyası kulüplerle beraber tekrardan hareketlenecek. Gerek Avrupa ligleri gerekse Ulusal ligler... Önümüzdeki 5-6 aylık süreçte futboldan neler bekliyorsunuz?
Bizim için kavga bekliyorum. Malum Şubat sonrasında bizler için kavga ayları. Farklı olacağını düşünmüyorum. Avrupa için yorgunluk diyebiliriz. Dünya Kupası takvimi nedeniyle bazı takımlar, oyuncular sezon sonuna doğru fiziksel sıkıntılar yaşayabilir.
Sevgili Yusuf Kenan Çalık ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Umarım beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz. Önerilerinizi de yorum kısmına bekliyoruz. Linesman'le kalın!