top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1250 sonuç bulundu

  • Philadelphia 76ers Taşınıyor Mu?

    Görünüşe göre, hiç bitmeyen yeni arena tartışmaları geçtiğimiz hafta ilginç bir hal aldıkça panik başlıyor. 76ers, taraftarlara ve oyunculara daha iyi bir arena sunmak için mevcut mekanlarından ayrılmayı planladığını takımın kira sözleşmesinin bitimi 2031 yılından sonra stadyumun artık Wells Fargo Center olarak adlandırılmayacak olmasıyla söylemiş oldu. Ancak yeni arena projesinin 2031'e kadar tamamlanması için şehir ve eyaletin inşaat izinleri onayının 2024 sonuna kadar alınması gerektiği belirtildi ki bu dar zaman çizelgesi, 76ers'ı diğer seçenekleri de değerlendirmeye yöneltti. Hatırlayacak olursak, 76ers sahiplik grubu, iki yıldan fazla bir süre önce Chinatown bölgesine yakın yeni bir basketbol arenası ile özel olarak finanse edilen bir spor-eğlence merkezi inşa etmeyi önermişti. Teklif, yerel halktan, 76ers'ın mevcut arenasının sahibi ve ortak kiracıları tarafından muhalefet edildi. Tam da ‘Ekonomik Kalkınma Otoritesi’ CEO'sunun teklifi yani Sixers’ı nehrin öte yanına getirme çabası, duyurulan yaklaşık 1,5 milyar dolarlık Chinatown projesi üzerine gergin görüşmelerin devam ettiği bir dönemde geldi. Valinin de desteğiyle New Jersey, Franchise’ın şehir merkezinde arena inşa etme planları sekteye uğramış gözükürken halihazırda 2016’da vergi indirimiyle beş mil uzaklıktaki Camden’e çekilen takımın ofisleri ve antrenman tesislerinin yanında karma kullanımlı inşa edilecek yeni komplekse taşınmaları için adeta tam saha baskı kuruyor. Fakat hala şehrin Chinatown semtine taşınma planı konusunda Philadelphia yerel yönetimi ile de görüşülüyor. 2024 senesinin sonuna gelmeden hangi senaryoya kulak verilecek, göreceğiz. Philadelphia ekibi, Ağustos ayında Sixers'ın Center City’de önerdiği 18500 kişilik 1,5 milyar Dolarlık arenayı tamamlamayı hedefliyordu. İlk olarak şehir tarafından talep edilen teklifin toplumsal etki analizi, anket verileri ve dört adet raporla gerçekleştirildi. Küçük işletmelerin projeden olumsuz etkiler yaşayabileceği ve sadece Chinatown'da değil, şehirdeki sakinlerin yarısından fazlasının arenaya karşı olduğu ortaya çıktı. Topluluk içinde temel kimliğin ve bölgesel önemin kaybolacağı hakkında potansiyel risk fikri doğdu. Bazı mahalle gruplarından sert muhalefet ve yayınlardan kafa karıştırıcı eleştirilerle şehri canlandırma vaatlerine ilişkin şüpheler dile getirildi. Topluluk savunucuları geçen yıl sokaklarda yürüyerek park yerlerinin ortadan kalkabileceği, trafiğin artacağı, güvenlik sorunları ve festival düzenlemenin zorlaşmasını protesto edip direniş gösterdi. Koalisyon Çarşamba günü yaptığı açıklamada, seçmenlerin de görüşlerinin aynı doğrultuda olduğunu, bölgesel gelişme açısından her 5 eğlence-yiyecek işletmesinden 4'ünün bu büyümeden faydalanamayacağını söyledi. Stadyumun inşasına başlanması için Şehir Meclisi'nin en az 11 yasa tasarısını geçirmesi gerektiği sonucuna vardı. Philadelphia Belediye Başkanı için zaman hızla ilerliyor. Geçtiğimiz hafta, Chinatown’da toplum ve iş adamlarıyla yapılan bir toplantıda, katılımcılara onlara arena konusunda kararını henüz vermediğini söyledi: "Sixers'ı seviyorum. Tüm Philadelphia takımlarının yeri tam burası, benim belediye başkanı olarak önceliğim." New Jersey gecikmeyi bir fırsat olarak gördü. Philadelphia 76ers'ın yeni bir Center City Arena için devam eden müzakereler sırasında, Camden'a taşınması için yoğun bir şekilde baskı yapıyor. Vali ve ekonomik kalkınma ajansı, Pazartesi Günü Franchise'ın sahibine teklifi ayrıntılarıyla anlatan bir mektup gönderdi. Kısaca şu noktalara değiniyordu: Nehrin bitişiğinde Ben Franklin Köprüsü'nün yakınındaki eski bir hapishane alanında arazi tahsis edilecek. Proje kendi kendine finanse edilecek ancak hükümet teşvikleri de içerecek. Arenaya ek olarak, ticaret, konut ve perakende mülkleri içeren milyarlarca Dolarlık özel sektör liderliğinde iyileştirmeler yapılacak. 800 milyon dolara kadar vergi kredisi sağlanacak. Geniş bir karma kullanımlı kıyı geliştirme planlarını kapsayacak. Yardımcı altyapı (ofis, park, açık alan vb.) desteklenecek ve şehrin çevresindeki alanlar vergi mükelleflerinin yatırımları eyalet, ilçe ve yerel gelirler üzerinden standart bir net fayda testine tabi tutulacak. Bitişikteki Kuzey Camden Mahallesi dönüştürülecek. Dünya standartlarında bir spor ve eğlence mekanı için katalizör olacak. Bilet, imtiyaz ve park yeri ücretleri adına 500 milyon dolarlık özel amaçlı tahvil sunulacak. Eyalet meclisiyle ortak çalışma yürütülecek. Sixers, New Jersey'in teklifini "düşündürücü ve ikna edici" olarak nitelendirdi. Takımın antrenman tesisi önerilen alandan sadece birkaç blok ötede. Philadelphia belediye başkanlığı ofis sözcücü, New Jersey'nin teklifi veya kendi müzakerelerinin durumu hakkında yorum yapmayı reddetti. New Jersey Ekonomik Kalkınma Otoritesi'nin CEO'su: "76ers'ı Camden'a getirmeye kararlıyız." 76ers sözcüsü: "Gerçek şu ki, 76ers'ın 2031-32 NBA sezonu için yeni evimizi zamanında açmasını sağlayacak bir anlaşmaya varmak için zamanımız tükeniyor. Sonuç olarak, bu da dahil olmak üzere tüm olası seçenekleri ciddiye almalıyız." New Jersey Meclis Çoğunluk Lideri: "Sixers'ın New Jersey'e taşınmayı düşünmesi çok heyecan verici. Camden'ı toparlanmanın başlangıcında olan bir şehirden nihayet çizgiyi geçmeye dönüştüren bulmacanın son parçası olabilir." Camden Belediye Başkanı: "Camden, NJ'yi yeni bir spor ve eğlence arenası için birinci sınıf bir yer olarak tanıttıkları için Vali ve ekibine teşekkür ederim. Bu tür büyük ölçekli bir yeniden geliştirme oyunun kurallarını değiştirecektir. Birçok yönden toplumumuza nesiller boyu sürecek bir yatırım olacak." Banka sözleşmesi, isim hakkının Ağustos 2025'te sona ermesine izin vereceğini belirtti. New Jersey, 2018'den bu yana 200.000'den fazla yeni iş ekledi (2020'den bu yana Kuzeydoğu'ya öncülük ediyor) ve artık risk sermayesi yatırımı konusunda Amerikan eyaletleri arasında üçüncü sırada yer alıyor. Camden önemli bir büyüme yaşamaya devam ederken, şehir takımın yeni evi olarak adlandırabileceği birinci sınıf bir yer görevi görüyor. Valinin New Jersey yetkililerinin, 2031'de takımı Camden'a taşıma konusunda görüştüğünü doğruladı. Elbette eyalet milletvekillerinin hepsi bu yatırımı desteklemedi: "Sixers'ı New Jersey'de görmek isterim, ancak bu fiyat etiketi astronomik. Eyaletin önerdiği 400 milyon dolarlık vergi kredisi ve 500 milyon dolarlık tahvilin şirketler tarafından ödeneceğini söyledi. Bu, eyaletinizdeki tüm şirketlere aşırı vergi koyduğunuz, parayı alıp paranın bir kısmını birkaçına geri verdiğiniz negatif etkili bir kamu politikasıdır." Takım yönetiminin er ya da geç bir çözüm bulması gerekiyor. Mevcut ‘A’ planı dışında cazip bir de ‘B’ planı da var artık. Ev sahibi olacak şehir şüphesiz muazzam miktarda insan çekmekle beraber bölgeyi tanıtım imkanı sağlayacak. Yalnızca New Jersey'de bir NBA takıma sahip olmayı değil şehrin sakinlerine daha büyük ekonomik fırsatlar sunmakla ilgili. Jersey yetkileleri Ben Franklin Köprüsü'nün kuzeyindeki parsele baktıklarında, Sixers'ın binlerce çığlık atan taraftarın önünde bir iç saha maçı oynadığını hayal ediyorlar. Basketbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Amerika Açık'ta Şampiyonlar Belli Oldu!

    Yılın son Grand Slam’i olan Amerika Açık (US Open) defteri kapandı. Amerikalı tenisçiler ve sürpriz şekilde gerçekleşen erken vedalar turnuvaya damga vurdu ama işin sonunda tek erkeklerde ve tek kadınlarda şampiyonlarımız netleşti. Böylece 2024 senesinin Grand Slam heyecanını tamamlamış olduk.   Tek Erkekler Şampiyonu: Jannik Sinner Aslına bakarsak finale yakışır bir maç izlemedik. 3 sette tamamlandığı için söylemiyorum bunu. Taylor Fritz’in finale kadar oynadığı seyir zevki yüksek olan oyunu bu maçta kazandığı 2-3 puan dışında yoktu. Maçta pek varlık gösteremedi. Taylor Fritz kendi evinde, seyircisinin desteği ile daha çok maça ortak olabilirdi. Elbette bu durumda Jannik Sinner’in de payı oldukça büyük. Basit hataları setlerin içine serpiştirse dahi oyuna fazlasıyla hükmetti.   Dünya 1 numarası, Avustralya Açık ile açılışı yaptı. Sonrasında Amerika Açık ile 2024 senesini kapattı. Elde var iki Grand Slam. Sert kortta artık Jannik Sinner dominasyonu başladı diyebiliriz.   Erken final olarak nitelendirilen Medvedev maçını Sinner rahat turladı. Jannik Sinner’i turnuvaya boyunca zorlayan tek isim bence Tommy Paul idi. Biraz da Britanyalı yükselen yıldız Jack Draper. Jannik Sinner, tie-break canavarına dönüştü adeta. 2024 sezonunda tie-break kazanma oranı %80’in üzerinde. 21 tie-break mücadelesinin 18 tanesinden galip ayrılmış…   Amerika’nın 1 numarası Taylor Fritz ise çok büyük işler yaptı. Bence evinde geçirebileceği en özel turnuvalardan birisini geçirdi. Belki de en özeli… Tarihinde ilk kez bir Grand Slam yarı finali görmekle kalmadı bu rekorunu finale taşıdı.   Turnuvaya Amerikalı tenisçiler damga vurdu. Tommy Paul’u Sinner eledi, Frances Tiafoe ise Fritz ile yarı finalde eşleştiği için birbirlerini yediler oldu. Tek kadınlar tarafında ise malum Jessica Pegula final oynadı. Amerikalılar için gayet iyi bir turnuva olduğu su götürmez bir gerçek. Lakin her şeye rağmen bu kadar yaklaşmışken tek erkeklerden veyahut tek kadınlardan bir şampiyonluk gelmemesi de turnuvanın derinlerindeki asıl yara. Bardağın dolu tarafını veyahut boş tarafını görmek… Tamamen subjektif. Ben Amerikalı olsam derinlerdeki burukluğu daha çok hatırlardım.   Erken vedalar dedik… Carlos Alcaraz ve Novak Djokovic erkenden bu turnuvaya veda ettiler. Alcaraz’ın elenmesini yorgunluk ve rehavetle ilişkilendirebiliriz (Roland Garros şampiyonluğu + Wimbledon şampiyonluğu + Paris 2024 Finali)   Novak Djokovic’in kariyerini ise bir yap-boz olarak düşünürsek eksik parçayı (Olimpiyat madalyası) yerine koyması onu Amerika Açık’a motive etmemiş olabilir. Ki bu durum bence gayet normal karşılanabilir.   Fakat bir gerçek var: Nadal, Federer ve Djokovic üçlüsünden -herhangi birinin- 2002’den bu yana Grand Slam kazanamadığı tek yıl 2024…   Bir devir kapandı ve tarihin tozlu sayfalarına karıştı ama 2023 ve 2024 ile bazı şeyleri netleştirdik. Tenisin yeni taşıyıcıları Carlos Alcaraz ve Jannik Sinner olacak. Sert zeminde Jannik Sinner, toprakta ve çimde ise Alcaraz’ın üstünlüğü var. Bakalım gelecek bize nasıl yansıyacak.   Tek Kadınlar Şampiyonu: Aryna Sabalenka  Aryna Sabalenka finalde ev sahibi olan ABD’li Jessica Pegula’yı 2 sette geçerek şampiyonluğa ulaştı. Böylece yılın ilk grand slam’i olan Avustralya Açık’tan sonra son grand Slam’i olan Amerika Açık’ı da kazanmış oldu Sabalenka.   Birinci turda Hon’u, ikini turda Bronzetti’yi, üçüncü turda Aleksandrova’yı, son 16 turunda Mertens’i, çeyrek finalde Zheng’i, yarı finalde ise Emma Navarro’yu turnuva dışına iterek finale ulaştı Sabalenka. Son kurşunu ise Jessica Pegula’ya atarak kupaya uzanan taraf oldu.   Dünya 2 numarası Aryna Sabalenka, üçüncü turdan sonra rakiplerine bir set dahi vermedi. Hatta final ve yarı final karşılaşması haricinde rakibine (Son16 - Mertens) en fazla 4 oyun alma ‘lüksü’ verdi. Maçların çoğunu 6-2 ve 6-3 ile bitirdi.   Dominant oyunu, mental zırhı ile birleşince kortta fırtınalar estirdi Sabalenka. Tenis ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Mazisini Arayanlar: Yeşil Beyazın Hüzünlü Rüyası, Bursaspor!

    Futbol, sadece sahada oynanan bir oyun değil, aynı zamanda milyonların kalbinde atan bir destandır. Bursa şehri de bu destanın kahramanlarından birini taşır bağrında: Bursaspor. Bir zamanlar Türkiye'nin devleriyle aynı sahada, şampiyonluk kupasının gölgesinde boy gösteren, zaferlerin rüzgarında yelken açan bu takım, şimdi maziyi arayan bir yolculuğa çıkmış durumda. 1963 yılının bir bahar günü, Uludağ’ın eteklerinde Bursa’da bir yıldız doğdu; yeşil ve beyazın birleştiği, Timsahların kükrediği bir şehirde, Bursaspor dünyaya gözlerini açtı. O gün, bir futbol takımından daha fazlası doğdu aslında; bir tutku, bir aidiyet ve bir şehirle özdeşleşen bir sembol doğdu. Bursa’nın sokaklarında yankılanan tezahüratlar, yeni doğmuş bu çocuğun ilk adımlarıydı. İlk yıllarında Türkiye’nin futbol sahnesinde kendine bir yer edinmeye çalışan Bursaspor, tıpkı bir fidan gibi büyüdü. Zamanla o fidan kök saldı; 1970’lerde Türkiye Kupası finali oynayan bir takım haline geldi. Süper Lig'in saygın bir üyesi olan ve 2009-2010 sezonunda şampiyonluk sevinciyle tüm Türkiye'yi şaşırtan Bursaspor,   Yüzüncü Yıl Atatürk Stadyumu coşkulu tezahüratları altında tarih yazmıştı. Her başlangıç bir umuttur, Her başlangıç bir umuttur, her düşüş de bir ders. 2010 yılında Süper Lig şampiyonu olduklarında, o zafer meşalesi Bursa'nın kalbine ateş gibi düşmüştü. Ancak zaman, futbolun keskin yüzünü bir kez daha gösterdi. Yıllar geçti, başarıya aç bir kadro yerini sorunlarla boğuşan bir yapıya bıraktı. Yanlış yönetimler, ekonomik zorluklar ve sportif başarısızlıklar, bu köklü kulübü adım adım Süper Lig'in ihtişamlı sahnesinden uzaklaştırdı. Bursaspor’un düşüşü sadece sportif bir kayıp değildi; aynı zamanda bir şehrin yüreğindeki heyecanın sönüşüydü. Süper Lig'den önce TFF 1. Lig’e, ardından 2. Lig’e ve ardından 3. Lig’e kadar sürüklenen bu düşüş, Bursa'nın sokaklarında yankılanan sessiz bir hüzün haline geldi. Bir zamanların devini bu günlerde eski ihtişamından eser kalmamış bir biçimde, yeniden doğuş umuduyla izliyoruz. Pablo Martin Batalla gibi efsanevi isimler teknik direktör koltuğunda, takımına yeniden hayat vermeye çalışıyor. Ancak bu, sadece teknik bir görev değil; aynı zamanda bir ruhu diriltme çabası. Yeni sezon öncesi taraftarların, şehrin önde gelenlerinin ve daha nice Bursaspor camiasına destek olan insanların önderliğinde cezalarını ve borçlarının çok büyük bir kısmını kapatan. Bursaspor efsanesi Batalla ile geri dönüşün hikayesinin temellerini atmaya çalışıyor. Transfer yasağının kalkması ile birlikte birçok tanınan futbolcu transferleri ile kadrosunu güçlendirdi. Bursaspor, sadece bir futbol kulübü değil, aynı zamanda bir şehrin ruhu. Bursa’nın kalbi, sokakları, tribünleri bu takımın adını haykırıyor. Şampiyonluklar kazanılabilir, kupalar müzeye taşınabilir, ama asıl mesele şanlı maziden kopmadan, o eski günleri arayan bu takımı yeniden ayağa kaldırabilmekte saklı. Yeşil beyazlı formanın hakkı, o eski onurla sahada yeniden savaşmak. Bu hikâye, düşmenin ve kalkmanın, kaybedişin ve yeniden doğmanın hikâyesidir. Mazisini arayan Bursaspor’un yolu belki çetindir, belki taşlıdır; ancak her düştüğünde yeniden ayağa kalkmayı bilmiş bir şehirden gelenler, umudun her zaman var olduğuna inanır. Belki de Bursaspor için "o sene" yine gelecek, yeşil beyazlı rüyalar bir kez daha gerçekleşecektir. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • UFC Eylül (2024) Ayı Panoraması

    UFC eylül ayında 1’i ana etkinlik 2’si dövüş gecesi olmak üzere toplamda 3 etkinlik gerçekleştirecek. 2 kemer maçının yapılacağı bu ayda UFC, Paris’e geri dönecek ve tarihinde ilk kez Las Vegas’ın yeni eğlence merkezi Sphere’de ana etkinlik düzenleyecek.   UFC Vegas 97: Burns vs Brady (7 Eylül - Las Vegas, NV) Gecenin ana karşılaşmasında Gilbert Burns (22-7) ile Sean Brady (16-1) karşı karşıya gelecek. Kemer potasını şekillendirecek bir karşılaşma. İki tarafın da BJJ’si üst seviyede bu nedenle striking bu maçta kazananı belirleyebilir. Sean Brady sadece güncel şampiyon Belal Muhammad’e maç kaybetti. Gilbert Burns ise 2 maçtır kaybediyor. Kemer iddiasını korumak istiyorsa maçı kazanmak zorunda. İki tarafı birbirinde ayıramıyorum. BJJ’leri elit. Striking de ise fark yok denecek kadar az. Maçın hakeme gitmesi olası. İyi seyirler.   Gecenin yan ana karşılaşmasında Jessica Andrade (26-12) ile Natalia Silva (17-5-1) karşı karşıya gelecek. Maç sinek sıklette. Bu nedenle özellikle Silva için önemli bir karşılaşma. Kemer iddiasını sürdürmek istiyorsa kazanmalı. Andrade’de komple bir paket var. Silva ise grappling ve submission ağırlıklı bir sitile sahip. Andrade 3 maçlık yenilgi serisinden iki maçlık seriyle iyi döndü ancak bu iki galibiyet bir alt sıklette geldi. Andrade’nin sinek sıklet açıldığından beri sadece 2 galibiyeti var. Silva ise 5 maçtır UFC’de ve hepsini kazandı. Lee ve Araujo gibi 2 gatekeeper’ı yendi. Bakalım 3.yü geçebilecek mi?   UFC 306: O’Malley vs Dvalishvili (14 Eylül - Las Vegas, NV) UFC tarihinde ilk kez Sphere’de. Bu etkinlik Meksika’nın bağımsızlık gününde Riyadh Season sponsorluğunda yapıldığı için “Riyadh Season Noche UFC” adıyla pazarlanıyor. Gece ise çok ama çok şahane olacak.   Gecenin ana karşılaşmasında UFC Horoz Sıklet Şampiyonu Sean O’Malley (18-1-1 NC) kemerini Merab Dvalishvili’ye (21-4) savunmaya çalışacak. Elit striker ile elit güreşçinin karşılaşması. Sean O’Malley’in elit seviyede striker olduğunu biliyoruz. Bunu çoğu maçında gördük. Ama karşısında NCAA Bölge 1 şampiyonu Henry Cejudo ile tabiri caizse zıp zıp top gibi oynamış elit güreşçi Merab Dvalishvili olacak. Stillerin karşılaşması. Merab daha önce strikerlara karşı yakalanıp knockdown olmuş ama sonra paçayı hep kurtarmıştı. Ama bu sefer O’Malley’e yakalanırsa uyuyabilir. Sean O’Malley her ne kadar elit seviyeye yakın güreşçi olan Aljamain Sterling’i yense de özellikle Petr Yan’a karşı çok zorlanmıştı. Merab bu ikisinden de çok iyi güreşçi. Yere alırsa bırakmayacaktır. Süper bir maç bizleri bekliyor.   Gecenin yan ana karşılaşmasında UFC Kadınlar Sinek Sıklet Şampiyonu Alexa Grasso (16-3-1) kemerini sıklet efsanesi Valentina Shevchenko’ya (23-4-1) 2. ve son kez korumaya çalışacak. İki taraf iki kere karşılaştı. İlkinde Grasso kazandı kemeri aldı. İkincisinde maç tartışmalı bir şekilde berabere bitti. Üçüncüsü ise UFC 306’da olacak ve hesap kapanacak. Alexa’nın boksu çok iyi seviyede. Valentina ise daha komple bir stile sahip. Ama hata yapmamalı. Ufak detaylar minimal hatalar maçın gidişatını belirleyecek. Hesabı kapatma zamanı.   Gecenin bir diğer önemli karşılaşmasında Brian Ortega (16-3-1 NC) ile Diego Lopes (25-6) karşı karşıya gelecek. İkili aslında UFC 303’te karşılaşacaktı ancak Brian Ortega çekildiği için maç olmadı ve UFC 306’ya ertelendi. Bu maçta bir sorunun cevabını öğreneceğiz. Tüy sıklette en iyi BJJ kimde? Bu maçta her iki tarafı kesin olarak ayıramıyorum. Tek fark Lopes’in yüksek tempolu ve aceleci dövüşmesi. Ortega ise daha yavaş ama daha disiplinli dövüşüyor. Bu maçı sakın kaçırmayın.   UFC Paris 3: Moicano vs Saint-Denis (28 Eylül - Paris, Fransa)   UFC tarihinde 3. kez Paris’te. Ama bu sefer Cyril Gane yok. O, UFC 308’de. Yerine ise Benoit Saint-Denis başrolde olacak.   Gecenin ana karşılaşmasında Renato Moicano (19-5-1) ile Benoit Saint-Denis (13-2-1 NC) karşı karşıya gelecek. Moicano bir nevi karakter değişikliğine uğrasa da özünde halen aynı. BJJ ustası. 19 galibiyetinin 10’unu submission ile aldı. Saint-Denis ise komple paket. 13 galibiyetinin hepsi bitirişle geldi. 4 nakavt 9 submission. Striking’de Saint-Denis daha teknik bir isim. Bu nedenle oyun planı yüksek ihtimalle ayakta nakavt aramak olacaktır. Moicano ise derin sularda işini görmeye çalışacak ancak bu kolay olmayacaktır. Paris’te kruvasan eşliğinde güzel bir ana maç bizleri bekliyor.   Gecenin bir diğer önemli karşılaşmasında Nassourdine Imamov (14-4-1 NC) ile Brendan Allen (24-5) karşı karşıya gelecek. Orta sıklette kemer potasını şekillendirecek önemli bir karşılaşma. Imamov, önce Dolidze sonra da Cannonier’i yenerek sıklette 4. sıraya kadar çıktı. Allen ise 7 maçtır kazanıyor ve 8. sırada. Imamov, Allen için önemli bir test. Çok zor bir rakip olacak ayrıca Chris Curtis maçı da soru işareti olarak hala akıllarda. Imamov ayakta Allen ise grappling’de üstün. Allen yine işi submission ile bitirmek isteyecektir ayrıca mesafeyi kapatmak onun için çok da zor olmayabilir. Imamov grappling’te de iyi ama daha dikkatli olması gerekecek. Süper bir karşılaşma olacağı kesin.   YILIN SON ÇEYREĞİNDE UFC’DEN BOMBA GİRİŞ! UFC yılın son çeyreğinin ilk ayında süper kartlarla bizleri heyecanlandırmaya devam edecek. Kalın kıyafetleri giymeye başladığımız bu dönemde kendinizi UFC’den gelen sıcak hava dalgasına karşı serin tutmaya özen gösterin. Keyifli seyirler! Dövüş sporları ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Fenerbahçe’nin Avrupa Ligi’ndeki Rakiplerini Tanıyalım!

    Manchester United Geçtiğimiz sezon Galatasaray’ın da bulunduğu Şampiyonlar Ligi A grubunda sonuncu olarak beklentilerin hayli altında kalan Ten Hag, bu sezona Community Shield’da City’e penaltılarla kaybederek başladı. Ligin ilk haftasında evinde Fulham’ı mağlup eden kırmızı şeytanlar 2. hafta ise son dakikada kalesinde gördüğü golle mağlup ayrıldı. Oyun sisteminde herhangi bir değişiklik olmazken, yaz transfer döneminde takıma ciddi eklemeler yapıldı. Bologna’dan 42 milyon Euro karşılığında takıma katılan Zirkzee bu sezon Hojlund ile beraber gol yükünü çekmeye çalışacak. Henüz 19 yaşında olmasına rağmen 65 milyon Euro ödenip transfer edilen Leny Yoro ise gelir gelmez sakatlandı. Ancak takıma döndüğünde savunmaya çok şey katacaktır. Yine savunma hattına yapılan bir takviye ise PSG forması giyen Ugarte oldu. Wan Bissaka’nın West Ham’a satışı sonrası onun yeri ise Mazraoui ile doldu. Her ne kadar istediği başarıyı elde edememiş, eleştirilen bir Manchester United olsa da, rakiplerimiz arasında açık ara en kaliteli takım olduklarını unutmamak gerek. Slavia Prag Bu sezon Çekya liginde oynadığı 5 maçta 13 puan toplayıp yalnızca 1 gol yiyen Çekya temsilcisi uçuk kaçık bir bütçesi olmamasına rağmen oynadıkları takım oyunu ile dikkat çekiyor. Şampiyonlar Ligi 3. Ön eleme turunda Union SG’yi rahat eleyen Trpisovsky’nin ekibi, play-off turunda ise rövanşta evinde Lille’yi adeta ezerek yenmesine rağmen genel skorda 3-2lık mağlubiyetle Şampiyonlar Ligini ucundan kaçırmış oldu. Dikkat çeken transferleri ise Plzen’den takıma katılan 2 metrelik dev santrfor Chory oldu. Geçtiğimiz sezon 18 gol 7 asiste imza atmıştı. 3-4-3 sistemiyle oynayan Trpisovsky’in ekibi hücum hattında Schranz ve Provod gibi Euro 2024’den aşina olduğumuz isimlere sahip. İç sahada Lille’ye nefes aldırmadıklarını düşündüğümüzde bu deplasman bizim için grubun en zor maçlarından biri olacaktır. Lyon Ligue 1’de sezona oldukça sancılı başlayan Lyon, ilk puanlarını 3.hafta Strasbourg karşısında 3-1’den yaptığı harika geri dönüşle aldı. Hücum hattında oldukça önemli ve güçlü isimlere sahip Fransız ekibinin savunması ise bir o kadar sıkıntılı. Ligde 3 maçta yedikleri 8 gol ve özellikle son maçtaki savunma hataları bunun bariz göstergesi. Zaman zaman hem 3lü hem 4lü dizilebilen Fransız ekibi, orta alanda Matic ve Tolisso gibi 2 büyük tecrübeye sahip. İleri uçta ise Euro 2024’de parlayan yeni transfer Gürcü Mikautadze, büyük tecrübe ve harika bir golcü olan Lacazette, West Ham’dan tanıdığımız Benrahma, ve Gift Orban en uçta önemli isimler. Ciddi derecede gol arz eden bu isimlerin sağında ve solunda Nuamah ve Galatasaray’dan kiralanan Zaha olduğunu düşününce, full konsantrasyonlu bir savunma performansı göstermemiz gerekiyor. Savunma zafiyetlerinden de maksimum derecede faydalandığımız sürece Kadıköy’den Fransız temsilcisini eli boş göndermemiz gayet olası gözüküyor. AZ Alkmaar Eredivisie’ye 4 maçta topladığı 10 puanla başlayan Alkmaar bu 4 maçta 5 gol atıp kalesinde hiç gol görmedi. Oldukça temkinli ve sonuç odaklı bir oyun oynadıklarını söylemek mümkün. En önemli kozları Pavlidis’i Benfica’ya 18 milyona satan Hollanda ekibi yerini tam anlamıyla doldurabilmiş değil. Temsilcimizle karşılaştırdığımızda bariz bir kadro kalitesine sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Kapalı savunmalarını usta ayaklarımızla açarak Hollanda’dan 3 puanla döneceğimizi düşünüyorum. Union SG Geçtiğimiz sezon UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda da temsilcimiz Fenerbahçe ile karşılaşan Belçika ekibi yakından tanıdığımız bir takım. Ancak geçtiğimiz sezona kıyasla oldukça güç kaybettiler. 3-5-2 sistemiyle sahada gördüğümüz ekipte, ileri ikili Nilson ve Amoura takımdan ayrılırken, arkalarında oynayan ve takımın adeta beyni konumundaki Puertas da Arabistan yolcusu oldu. Bu sebeple geçen sezonki maçlar kadar temsilcimizi zorlamasını beklemiyorum. İç sahada ilk maçımızda Belçika ekibi karşısında alacağımız galibiyetle Avrupa yolculuğumuza moralli başlayabiliriz. Midtjylland Bu sezon ligde 6 maçta topladığı 14 puanla namağlup liderliğini sürdüren kuzey ekibinin Şampiyonlar Ligi serüveni 2. elemede başladı. St. Coloma takımını rahat eleyen Midtjylland, sonrasında içeride aldığı galibiyet sayesinde Ferencvaros'u da ekarte etti. Play-off turunda Slovan Bratislava karşısında son 10 dakikaya tur bileti cebinde girerken, yediği 2 golle o deplasmandan eli boş dönerek kendini UEFA Avrupa Ligi'nde buldu. Kuchta, Mbabu ve ligimizden de tanıdığımız Adam Buksa transferiyle güçlenen Kuzey ekibinin en önemli kozlarından biri de Aral Şimşir. Bu takım karşısında temsilcimizin işi bir hayli zor olacak. Ocak ayının sonunda bu zorlu deplasmanda oynayacak olmak işimizi zorlaştırabilir. Athletic Bilbao Sezona istediği gibi başlayamayan Bask ekibi, oynadığı 4 maçta yalnızca 1 galibiyet alabilirdi. Kağıt üstündeki kadro kalitesinin sahaya yansımadığını bariz şekilde görebiliyoruz. Hücum hattında Williams kardeşler şüphesiz bu eşleşmenin kaderini belirleyecek. Özellikle Nico'nun Euro performansı son derece dikkat çekmişti. Kalede de Unai Simon oldukça güven veriyor. Ancak kalan mevkilerin bu kadar güven vermediği ve takım uyumunun henüz oturmadığını biliyoruz. Özellikle beklerimize bu eşleşmede çok fazla iş düşüyor. Kademeli ve yardımlı bir savunma yapıp merkezde üstünlüğü ele alırsak eğer İspanyol ekibi karşısında 3 puan almamızın imkansız olmadığı kanaatindeyim. Twente Hollanda ligine 3 maçta 1er galibiyet beraberlik ve mağlubiyetle başlayan Twente, bu maçların hepsinde gol atarken kalesinde de golü gördü. Hücumda tecrübeli isim Wolfswinkel'in ayağına bakan Hollanda ekibi, Şampiyonlar Ligi elemesinde Salzburg'a gollü bir eşleşme sonucunda elendi. Bariz kadro kalitesinin hissedildiği bu eşleşmede temsilcimizin farkını koyarak galip gelmesini beklemek en doğal hakkımız. Genel olarak fikstüre baktığımızda zor sayılabilecek maçların Kadıköy'de olmasının bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Böylece hem ekibimiz zor maçlara ekstra konsantre olurken hem de bu maçlara direkt kağıt üstünde 0 puan yazma ihtimalinin de ortadan kalktığını düşünüyorum. Bu yeni formatta temsilcimize yürekten başarılar diliyorum. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Monza'da Zafer Ferrari ve Charles Leclerc'in!

    İtalya’da Ferrari’nin evi Monza’da süper bir yarış takip ettik. Tek pit ile İki pit; undercut ile overcut stratejilerinin karşı karşıya geldiği yarışta zafer tek pitle Ferrari ve Charles Leclerc’in oldu.   Yarış startında Norris yerini korumayı başarırken Russell frenajı kaçırarak dışarı uçtu ve sıra kaybetti. Norris startta yerini korumasına karışın 4. virajda Piastri'ye karşı liderliğini kaybetti. Sonrasında daha da momentum kaybeden Norris Leclerc'e de geçildi ve 3. sıraya geriledi. Yarışın 6. turunda da Hulkenberg, 1. virajda Tsunoda'a çarptı ve pite girerek kanat değiştirmek zorunda kaldı. Yuki Tsunoda da temas nedeniyle 2 tur sonra yarışa veda etti.   Startta yaşadığı sorunun ardından ön kanat hasarı alan Russell 12. turda pite girmek zorunda kaldı. Norris, McLaren'in istediği doğrultusunda undercut'la 15. turda pite gelerek sert hamura geçti. 16. turda Leclerc ve Hamilton pite girerek sert taktılar ancak Norris'e geçilmekten kurtulamadılar. 17. turda Piastri pite girdi ve sert hamur takarak ve Norris'in önünde kalmaya devam etti. 23. turda pite gelen Verstappen'e 6.2'lik saniye yapılınca Verstappen'in planladığı overcut stratejisi boşa gitmiş oldu. Üstüne yine sert hamur takılınca Verstappen'e pilotlar en az iki farklı hamur kullanmak zorunda kuralı nedeniyle bir pit zorunluluğu getirmiş oldu. 33. turda Norris lastiklerinde sıkıntı yaşayınca pite gelerek yeni bir set sert lastik taktı. 38. turda Hamilton pite gelerek ona katıldı. 39. turda da yarış lideri Piastri pite geldi.   O da sert takarak Verstappen ve Norris'in önünde dönmeyi başardı. 41. turda Norris'e geçilen Verstappen bir sonraki tur pite girerek orta hamur taktı ve yarış stratejisini tamamladı.   Ancak Charles Leclerc lastiklerini koruyarak liderliğini korudu ve yarışı kazandı. Leclerc bu sezon birden fazla yarış kazanan 3. isim olurken Ferrari'ye 5 yıl aradan yine Monza'da galibiyeti getirdi. Piastri ikinci Norris ise üçüncü oldu ve podyumu tamamladı.   Bu sonuçlarla birlikte McLaren aslında daha da fark kapatacağı Sürücüler Şampiyonasında sadece 7 puan fark kapatabildi. Ferrari çok önemli puanları cebine koyarken Redbull çok ağır yara aldı. Mercedes iki aracıyla puan almayı sürdürürken Albon ve Magnussen takımlarına kritik puanları getiren isimler oldular.   SIRADAKİ DURAK KARDEŞ ÜLKE AZERBAYCAN! Monza’da süper bir yarış izledik. Sezonun sonuna doğru yaklaşırken şampiyonada heyecan artıyor. Şimdi bir hafta ara zamanı. Sıradaki durak kardeş ülke Azerbaycan. İki hafta sonra Bakü’de görüşmek üzere. Motor sporları ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Russell Westbrook, Denver Nuggets İle Şampiyonluğa Ulaşır Mı?

    Nuggets, 2023'te NBA şampiyonluğunu kazandı ve geçen sezon Batı Konferansı yarı finallerinde Minnesota Timberwolves'a yenildikten sonra başarısını sürdürme hedefine ulaşamadı. Finallere tekrar geri döneceklerse yardıma ihtiyaçları olduğunu da biliyorlar. Bu sebeple mümkün kılmak ve yedek kulübesinden önemli bir katkı almak için hamleler yapıldı: Anlaşma, LA Clippers'ın 35 yaşındaki oyun kurucuyu Utah Jazz'e takas etmesinin, iki tarafın sözleşme fesih bedeli konusunda anlaşmaya varmasının ardından geldi. Kadroya karşılıklı ilgi ile Russell Westbrook'u iki yıllık 6,8 milyon dolarlık bir sözleşme verilerek katıldı. Nikola Jokic'in de oyuncumuzla imzalama fikrini desteklediği bilinirken 17. NBA sezonuna Nuggets ile giren Westbrook’un kariyeri boyunca ne yazık ki ulaşamadığı şampiyonluk yüzüğüne bir adım daha yaklaşmasını sağlayacağını umuyor. Westbrook, Nuggets basketbolunda tek bir dakika bile oynamamış olmasına rağmen takım arkadaşıyla ilgili forma numarası sorunu başlığı altında pek çok haber ve sosyal medya gönderisi patlak verdi: Westbrook'un 0 numaralı formayı almak için Christian Braun'a istekte bulunduğu ancak gardın bu teklifi reddettiği, sonrasında ise Hunter Tyson'ı 4 numaradan 5 numaraya geçmeye iknaya çabaladığı söylendi. Russ, 2008’den beri 16 NBA sezonunun 15'inde ve UCLA'daki tek sezonunda 0 numaralı forma ile sahaya çıktı. Oklahoma City Thunder tarafından seçildiğinde 0 numarayı, daha sonra 2020-21 sezonuna kadar Washington Wizards ile ilk defa 4 numaraya geçene kadar sürdürdü. 2021'den 2023'e kadar Los Angeles Lakers formasıyla 0 numaraya geri döndü ve 22-23 sezonunu tamamlayıp 2023-24 sezonu boyunca Los Angeles Clippers'a katıldığında da bu şekilde devam etti. Haber ortaya çıktıktan sonra Salı günü konuyu aydınlatmak için Instagram'da harekete geçti: "Lütfen genç yıldızımızı rahat bırakalım. Onun 0 numarasını bana vermesini hiç konuşmadık. 0 numarası hakkında bilgi almak veya talep etmek istemedim çünkü bu yeni değişikliği 'yeni' bir numara ile işaretlemeyi seçtim." "Yeni sezonun heyecanı çoktan başladı ve maalesef bunun gibi birçok asılsız haberin ortadan kalkması anlamına geldiğini biliyorum. Braun ve ben kilitlendik. Şehirde işleri yoluna koymaya hazırız!" Takım arkadaşlarıyla saha içi-dışında iyi dostluklar kurması ile bilinen yıldızın forma sorunu üzerine havayı temizlemesi yerinde bir karar çünkü yeni takımıyla yolculuğuna doğru ayakla başlamak istiyor. Nuggets'ta ilk yılında 4 numarayı giymeye hazırlanırken bu da Hunter Tyson'ın yeni bir numara seçmesi gerektiği anlamına geliyordu. Beklenen açıklamanın gelmesiyle Tyson'ın ikinci NBA sezonunda 5 numaraya geçeceği resmen bildirildi. Tyson’ın numarasını Westbrook'a ücretsiz olarak verdiği bildirildi. Bazen oyuncular numarasını bir veterana devrederken tazminat talep ediyorlar ancak yeni takım arkadaşı için bunu gönüllü olarak yaptı. Dokuz kez All-Star olan oyuncumuz için 4 numaranın özel anlamı liseden gelen bariz bir bağlantı mevcut: "En sevdiğim numara her zaman dört olmuştur çünkü ailemdeki kişi sayısı bu -küçük kardeşim, annem ve babam. Ailem her dönüm noktasında her zaman yanımda. Fiziksel olarak yanımda olmasalar bile, her maçtan önce ve sonra onlarla konuşuyorum ve beni izlediklerini, ruhen yanımda olduklarını biliyorum. Hepsinin üzerimde etkisi var." "Açıkçası isteseydim sıfırla kalabilirdim, ancak dörde karar verdim. Oklahoma'ya gittiğimde, hatta UCLA'da bile. Sonra Oklahoma City'ye gittiğimde, Nick Collison vardı. Sonra Houston'a gittiğimde, Danuel House vardı. Dört en sevdiğim numara. Bana köklerimi ve nereden başladığımı ve nereden aldığımı hatırlatıyor ve hissettiriyor." Herkes bu trasnferden memnun olmasa da sözleşme imzalandı ve artık Mike Malone, koç ekibi ve Nuggets kadrosunun geri kalanı, Westbrook'un hücum ve savunmada yaptıklarına uyum sağlamasını sağlayacak. Westbrook ise sadece basketbol değil, aynı zamanda Nuggets'a deneyim getirecek. Geçtiğimiz sezon Los Angeles Clippers'ta ortalama 11.1 sayı, 5.0 ribaund ve 4.5 asist katkısı verdi. Denver Nuggets taraftarları, iki kez MVP ödüllü veteranın bu sene yedek rotasyonundan oyuna dahil olarak aynısını yapmasını umuyor. Kentavious Caldwell-Pope'un takımdan ayrılmasının ardından Braun'un önümüzdeki sezon ilk 10’da yer alması beklenirken giydikleri forma numaraları ne olursa olsun, Denver'da bir araya gelerek Nuggets'ın mücadelesine yardımcı olacaklar. Numara konusunda aralarında iddia edilen bir husumetin olmadığı aşikar. Westbrook'u kendi markası olan 0'dan farklı bir formayla görmek ve nasıl bir performans göstereceği ilginç olacak. Basketbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Jannik Sinner Doping Testini Geçti Mi, Geçmedi Mi?

    Her sporcu belirli aralıklarla bazı zorunlu testlerden geçiyor. Geçtiğimiz günlerde Dünya 1 numarası Jannik Sinner’in doping testinden iki kere geçtiği ve bu testlerin ikisinden de pozitif çıktığı haberi tenis dünyasını salladı. Bahsini geçirdiğim testlerden hemen sonra savunmasını avukatlar aracılığıyla yetkililere ileten Jannik Sinner’in bu savunması, Uluslararası Tenis Dürüstlük Ajansı (ITIA) tarafından kabul görüldü ve Sinner’in tenis hayatına devam etmesinde bir sakınca görmedi.   Sinner’in kabul görülen savunmasına göre: Sinner’in fizyoterapisti Giacomo Naldi’nin elinde yaralar mevcutmuş ve bu yaralar için İtalya’da reçetesiz satılan bir kremi kullanıyormuş. (Normalde bu kremin Amerika gibi bazı ülkelerde reçetesiz satılması yasak.) Naldi, eli kremli şekilde herhangi bir eldiven olmadan Jannik Sinner’in bacağına masaj uyguluyor. Böylece, Klostebol içeren bu madde ( Klostebol, Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA) Yasaklılar Listesi Bölüm S1 kapsamında yasaklanmış olan bir tür performans arttırıcı steroiddir)   Jannik Sinner’in sistemine girmiş oluyor ve bu savunma, yetkililer tarafından makul görülüyor. Fakat süreç burada tamamlanmıyor. Yetkililer, bilim adamları ile ortak bir çalışma yürütüyor. Bilim adamlarının verdiği raporda vücuda giren maddenin yok denecek kadar az olduğu, yani performansa etkisinin olamayacağı yazıyor.   Fakat -ilk başta- yetkililerin raporuna göre: Sinner’in savunması makul görülüyor ancak yetkililer bundan önce bu tarz vakalara karışmış oyunculara uygulandığı gibi Jannik Sinner’e de uzaklaştırma verilmesini kararlaştırıyor lakin eldeki mevcut verilerin tatminkâr olmayışından ötürü uzaklaştırmayı kaldırıyor ve süreci daha da profesyonel boyuta, bilim adamlarına kadar taşıyor.   Bu süreçler yaşanırken Jannik Sinner, kimsenin haberi bile olmadan aylarca tenis oynuyor. Roland Garros ve Wimbledon Slamlerini oynayan Dünya 1 numarası, Paris 2024 Olimpiyatlarına da bu vakasından ötürü katılmadığı konuşuluyor. Olimpiyat komitesinin bu olaya daha sert baktığı görüşü hâkim.   Elbette bu süreç patlak verdiğinde birden fazla tenisçiden tepkiler geldi. Tüm tenis kamuoyu ise burada bir çifte standart uygulandığını söyledi (Türk tenisimizden Çağla da benzer bir olay yaşamış ve 2 yıl uzaklaştırma almıştı fakat sonunda masum olduğu anlaşılmıştı)   Sadece ‘dünya 1 numarası’ unvanına sahip olmasından ötürü bu olayın üstünün örtüldüğü düşünülüyor. Ki pek haksız sayılmazlar. Çünkü tenis yetkilileri Nadal, Federer ve Djokovic sonrasında tenisi taşıyan figür bulmakta zorlanıyor. Şu anda tenis dünyasında Alcaraz ve Sinner dışında tenisi taşıyacak, tenisin figürleri olabilecek başka bir adayın olmayışı tenis yetkililerini bu olaya daha ılımlı yaklaştırmıştır diye düşünüyorum. Verilecek bir uzaklaştırma ile dünya 1 numarasının itibarını zedelemekle kalmıyor, oyuncunun uzun süre kortlarda olmamasını sağlamış oluyorsunuz. Ek olarak yaptığınız yatırımlar da tabiri caizse çöp oluyor. Bu da kısa vadede tenise maddi anlamda fazlasıyla eksi yazabilecek bir hamle olurdu.   Bence Jannik Sinner’in yaşadığı bu süreç, onun kariyerine ve başardıklarına gölge düşürmemeli. Burada bir eleştiri yapılacaksa bu Sinner değil, yetkililer olmalı. Ayrıca her ne olursa olsun Sinner’in avukat tarafı da bence baya iyi iş çıkarmış gözüküyor. Jannik Sinner’in -kimsenin haberi olmamasına rağmen- bu süreci iyi yönetmiş olması da ayrı bir can alıcı nokta. Fakat şimdi önümüzde Amerika Açık var ve gözler fazlasıyla Jannik Sinner’in üzerinde olacak. Her maç öncesi ve maç sonrasında Sinner’e fazlasıyla sorular sorulacak, bu kuşkusuz. Önemli olan dünya 1 numarasının bu eşiği nasıl geçeceği. Her şeye rağmen seneler sonra dahi anılacak bir olaya karışmış oldu Sinner, bu da su götürmez bir gerçek…   Jannik Sinner ise bu konu hakkında ilk açıklamalarını şöyle yaptı: Doping testi pozitif çıkanlar aynı süreçten geçiyor. Benim sürecimin kısa sürede tamamlanması veya farklı bir muameleye tabi tutulması gibi bir durum yok. Diğer oyuncuların hayal kırıklığını anlıyorum, ancak belki de o maddenin tam olarak nereden geldiğini bilmedikleri için için askıya alındılar. Biz biliyorduk. Ben temiz ve adilim. Yanlış bir şey yapmadım. Kurallara her zaman uydum ve uymaya devam edeceğim.   Bu olay özelinde gazetecilerin soru yönelteceği kişiler arasında elbette Novak Djokovic vardı. Evet sosyal medyadan birden fazla tenisçi eleştiriler yağdırdı fakat Novak Djokovic gibi bir tenis figürünün açıklaması olmamıştı ama bu sorulacaktı…   Mevcut zamandaki tenisin en büyük taşıyıcısı olarak söyleyeceği her bir cümle manşet niteliğinde olacaktı. Ki öyle de oldu.   Novak Djokovic:  PTPA’yı kurmamızın nedeni bu tür durumlar ve davalara yönelik standart yaklaşımlar için her zaman adil protokolleri, net protokolleri savunmaktır. Eleştiren oyuncuların hayal kırıklığının tutarlılık eksikliğinden kaynaklandığını anlıyorum. Anladığım kadarıyla davası duyurulduğunda aklanmıştı. Ama haberin kendisine ve ekibine iletilmesinden bu yana 5 veya 6 ay geçmiş. Sistemde çok fazla sorun var. Standartlaştırılmış, net protokollerin eksikliğini görüyoruz. Birçok oyuncu kendilerine aynı şekilde davranılıp davranılmadığını sorguluyor. Umarım sporumuzun yönetim organları bu davadan gerekli dersleri çıkarabilir ve gelecek için daha iyi bir yaklaşım sergileyebilir. Bence kolektif bir değişim gerekiyor, bu gayet açık. İsimlerini vermiyorum ama hepiniz biliyorsunuz, birçok oyuncu benzer veya aynı davalarda aynı sonucu alamadılar ve şimdi soru şu: Bu bir fon davası mı, bir oyuncu davasını daha etkili bir şekilde temsil edecek bir hukuk firmasına önemli bir miktarda para ödemeyi göze alabilir mi? Bilmiyorum. Bu bir vaka mı değil mi? Bunu kolektif olarak daha fazla araştırmamız gerektiğini, sisteme bakmamız ve bu davaların nasıl gerçekleşmediğini anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Yani vakanın kendisi değil, her oyuncunun sıralaması, statüsü veya profili ne olursa olsun aynı muameleyi görebilmesi için her şeyi nasıl standartlaştırabileceğimizi kastediyorum. Son olarak bu davaya ilişkin bilgilerim başından beri okuduğumuz bilgilendirmelerden ibaret.   Çok net ve anlaşılır bir dille düşüncelerini dile getirmiş Djokovic. Söylediklerinin tamamında haklı ve bunu tüm tenis dünyası biliyor.   Öte yandan Sinner ile tenisin yeni rekabetçilerinden olan Carlos Alcaraz’a da bu olay soruldu ve cevabı şöyle oldu: Tüm bunların ardında benim ve birçok kişinin bilmediği şeyler olduğunu düşünüyorum. Bu konu hakkında konuşmak zor. Pozitif çıktı ama oynamasına izin vermelerini sağlayan ve bizim farkında olmadığımız bir sebebi olmalı. Temiz spora inanıyorum. Jannik aklandı ve sonunda turnuvada oynuyor. Tenis ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Beşiktaş'ın Yeni Transferi Felix Uduokhai

    Felix Uduokhai'nin transferi Beşiktaş adına çok kritik bir hamle olabilir. Augsburg’da gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çeken Uduokhai, sadece savunma hattını güçlendirmekle kalmayıp, Beşiktaş’a çok yönlü katkılar sağlayabilecek bir oyuncu. Gelin, bu transferin detaylarına ve Uduokhai'nin Beşiktaş’a neler katabileceğine yakından bakalım. Felix Uduokhai'nin Genel Özellikleri Felix Uduokhai, savunmanın merkezinde oynayan, modern futbolun gereksinimlerine tam anlamıyla uyum sağlayabilen bir stoper. 1.92 metrelik boyuyla hava toplarında rakiplerine karşı ciddi bir üstünlük kurabiliyor. Bu da özellikle Süper Lig’de fiziksel mücadelelerin yoğun olduğu maçlarda Beşiktaş’a büyük avantaj sağlar. Defansif Beceriler Uduokhai, güçlü fiziği ve atletik yapısıyla dikkat çeken bir oyuncu. Rakip forvetlerle girdiği ikili mücadelelerde fiziksel üstünlüğünü kullanarak sık sık galip çıkıyor. Ayrıca, pozisyon bilgisi ve oyun okuma yeteneği oldukça yüksek. Bu, Beşiktaş’ın savunmada yaşadığı zaman zaman oluşan boşlukları kapatabilecek bir lider stoper getirdiği anlamına geliyor. Bundesliga’da yakaladığı 3.2 hava topu kazanma oranı, onun hava hakimiyetini ortaya koyuyor ve Süper Lig gibi fiziksel liglerde bu özelliği altın değerinde. Pas ve Topla Oyun Uduokhai, sadece savunmacı bir oyuncu olarak değil, aynı zamanda oyun kurucu olarak da büyük potansiyele sahip. Sol ayaklı bir stoper olarak, topla oldukça rahat. Bu özelliği, Beşiktaş’ın savunmadan oyun kurarken yaşadığı problemleri çözebilir. Kısa paslarda yakaladığı %87’nin üzerindeki isabet oranı, onu savunmadan ileriye top taşıyabilen bir oyuncu yapıyor. Ayrıca, uzun paslarda da başarılı olması, Beşiktaş’ın hızlı hücum geçişlerinde yeni bir opsiyon sağlayacaktır. Fiziksel ve Mental Güç Beşiktaş’ta Uduokhai gibi bir stoper, savunmanın fiziksel dayanıklılığını artıracaktır. Hızlı ve güçlü bir oyuncu olarak, özellikle rakiplerin kontra ataklarında savunmanın en önemli isimlerinden biri olabilir. Beşiktaş’ın defans hattına enerji ve dinamizm getirebilir, ki bu da takımın genel savunma performansını yukarı çekebilir. Beşiktaş’a Katacakları Felix Uduokhai, Beşiktaş’a geldiğinde savunma hattında ciddi bir fark yaratabilir. Beşiktaş, son yıllarda savunmada zaman zaman istikrar sorunları yaşamış bir takım. Uduokhai, bu noktada istikrarı ve güveni sağlayabilecek bir oyuncu olarak öne çıkıyor. Liderlik ve Tecrübe Uduokhai, genç yaşına rağmen Bundesliga gibi zorlu bir ligde yıllarca forma giymiş bir isim. Bu deneyimi, Beşiktaş’ın savunma hattında liderlik yapabilecek bir oyuncuya dönüştürüyor. Savunmadaki genç oyunculara da örnek olabilecek bir figür. Sahadaki pozisyon bilgisi ve arkadaşlarını yönlendirme becerisi, onu takımın savunma lideri haline getirebilir. Oyun Kurma Yeteneği Beşiktaş’ın topa sahip olma ve oyunu geriden kurma konusunda zaman zaman yaşadığı sıkıntılar, Uduokhai’nin gelmesiyle azalabilir. Topla çıkışlarda ve paslarda güvenilir bir stoper olarak, takımın hücumlarını başlatan isim olabilir. Bu da Beşiktaş’ın oyununu bir seviye yukarı taşıyabilir. Hücumda Etkili Olma Uduokhai, duran toplarda da etkili bir oyuncu. Beşiktaş’ın hücum setlerinde, kornerlerde ve serbest vuruşlarda Uduokhai’nin hava hakimiyetinden yararlanabilir. Bu da takımın gol yollarında yeni bir silah anlamına gelir. Genç ve Potansiyelli Bir Yatırım Uduokhai, sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek yapılacak bir transfer. 26 yaşında ve henüz gelişime açık bir oyuncu. Beşiktaş’ta geçireceği yıllar boyunca daha da olgunlaşıp, takımın uzun vadede güvenebileceği bir stoper olabilir. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Jeff Bezos, Boston Celtics'in Yeni Sahibi Mi Oluyor?

    Haziran ayında NBA'de en değerli dördüncü, tüm ABD profesyonel spor takımları arasında 21. sırada olan Boston Celtics'in 18. NBA şampiyonluğunu kazandıktan sonra sokaklarda geçit töreni yapmasından sadece birkaç gün sonra mevcut sahiplik grubunun takımı satışa çıkaracağını duyurması sürpriz olmuş, basketbol dünyasını şaşırtmıştı. Ancak bu süreci kademeli bir zaman çizelgesinde tamamlamak istiyorlar (Minnesota Timberwolves satışı kötü bir örnek): Franchise'ın ana hissedarı iki parçalı satış olarak planladığı, %51'inin şimdi, kalanının ise 2028'de olması gerektiğini söylemişti. Önümüzdeki senelerde Celtics’i satın alan ekip, sekiz rotasyon oyuncusu içeren bir kadroyu bozulmadan tutmak, uzun vadeli lüks vergisini devamlı ödemek, TD Garden arena alanının kiralık olduğunu düşünürsek yeni yalnızca basketbola özel bir arena finanse etmek gibi endişelerle karşılaşacak. Böylesi sebeplerden dolayı pazartesi günü çevrimiçi ortamdaki spor programı sonucu çeşitli söylentiler ivme kazandı; Daha önce spor sahipliğine girmekle ilgilenen 60 yaşındaki iş adamı Jeff Bezos, takıma tahminlerin üzerinde bir yüksek değerde teklif yapmayı mı planlıyor? Net servetiyle en zengin kulüp başkanı mı olacak?.. Bill Simmons, ‘Son birkaç gündür Jeff Bezos'un Celtics'i satın alacağı konusunda haklı bir söylenti var ve bunun gerçek olduğunu düşünüyorum. Sanırım taliplerden biri o olacak." ifadesiyle manşetlere çıktı: ‘Lig, Celtics için 6 milyar dolar istiyor. Arenaları onlara ait değil. Çılgınca bir fiyat ama muhtemelen alacaklar. Jeff Bezos Celtics'e baktığında neden bunu yapmaya çalışsın ki, ne görüyor, ne istiyor? Bir tür stadyumu mu? Bunun için en iyi hamle. Daha önce hiç konserler ve basketbol için yapılmamış son teknoloji bir stadyum inşa etmek ve kubbe tarzında şeyler yapmak...’ Bu olasılıklar ve NBA takımını satın almaya ilgi gösterirse herhangi rakibin onun satın alma gücüne meydan okumasının zor olacağı, devasa lüks vergisi faturalarını ödemek için de gücünün var olduğu şeklindeki spekülasyonlar, yerel biri yerine dışarıdan birine satmanın yıllardır korunan kültür için pek de iyi olamayacak bir değişim yaratacağını düşünen taraftarlar için ilgi çekici bir seçenek haline geldi. Tek soru, Bezos'un en çok kazanan takımı satın almak için teklif yapmayı düşünüp düşünmeyeceğiydi. 48 saatten az bir süre sonra doğrudan olmasa da Bezos’a yakın portal adına çalışan gazeteciden durumu aydınlatmak için iddiayı çürüten sugötürmez bir 'hayır' cevabı geldi. Boston Celtics'i imparatorluğuna eklemeyi planlamadığı, söylenenlerin sıfır doğruluk payı taşıdığı bildirildi. Bezos'un Los Angeles Clippers sahibinin yakın zamanda tanıttığı Intuit Dome'a benzer yepyeni, son teknoloji bir arena inşa etmesi yani kendi binasına sahip olmanın avantajlarından takım ve taraftar kitlesinin faydalanabilmesi muhtemeldi ki bu on yıl veyahut daha da uzun bir süreç. Konumundan sağlanan deneyime kadar, spordaki en iyi atmosferlerden birine sahiplik yapan TD Garden, maç için gelenler için olağanüstü bir ev olmaya devam edecek. Çünkü uzun süreli isim ve ayrıca alan kira anlaşmasına da bağlanmış durumdalar. Takımın bir sonraki sahibi kim olursa olsun şampiyonluk takımını devralıp mevcut toplu sözleşme kapsamında zor kararlar yine bu yeni sahipliğe düşecek. Basketbol tarihindeki en başarılı takımlardan birinde parmak izlerini bırakma şansını yakalayacak. Basketbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Manchester City’den Rodri’ye Maaş Takviyesi

    Rodri'ye Büyük Zam Teklifi Premier Lig şampiyonu Manchester City, Rodri'yi takımda tutmak için maaşını iki katına çıkarmaya hazırlanıyor. City, Real Madrid'in İspanyol oyuncuya artan ilgisinin farkında ve gelecekte onun Madrid’e gitme ihtimaline karşı önlem almayı düşünüyor. Mevkisinin En İyilerinden Biri 28 yaşındaki Rodri, 2019 yılında Atletico Madrid'den transfer olduğundan beri, dünya futbolunun en iyi defansif orta saha oyuncularından biri haline geldi. Guardiola'nın Vazgeçilmezi Pep Guardiola, son sezonlarda Manchester City'yi bir kupa canavarına dönüştürürken takımını Rodri'nin üzerine inşa etti. İspanyol milli oyuncu, geçen sezon kulüp ve milli takım formasıyla tam 65 maç oynayarak, elit futbolcular üzerindeki maç yükünün azaltılması gerektiğini savunan önemli seslerden biri oldu. Bu nedenle, Guardiola sezonun açılış maçı olan Chelsea karşılaşmasında Rodri'yi dinlendirdi ve kadroya almadı. Yeni Sözleşme Görüşmeleri Ancak, Rodri'nin City için önemi azalmış değil.İngiltere’nin ünlü spor gazetesi Daily Mirror'ın haberine göre, Premier Lig'in son şampiyonu olan Manchester City, İspanyol oyuncunun haftalık maaşını £220,000’dan £375,000'a (yaklaşık 485,000 dolar) çıkarmayı planlıyor. Bu teklif, kulüp ile Rodri arasında başlayacak yeni sözleşme görüşmesinde dillendiriliyor. City’nin Uzun Vadeli Planı Rodri'nin mevcut sözleşmesi 2027'ye kadar devam etse de, City, Guardiola'nın kendi sözleşme planlarından bağımsız olarak oyuncusunu uzun vadede takımda tutmak istiyor. Eğer bu maaş artışını kabul ederse; Rodri, Erling Haaland ve Kevin De Bruyne gibi takımın en yüksek kazanan oyuncularıyla aynı maaş seviyesine gelecek ve bu da kulübün maaş bütçesinde önemli bir artışa yol açacak. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Brooklyn Nets'ten Tanıdığımız Joe Harris, Emekli Oldu!

    2014-2024 yılları arasında NBA'de forma giymiş olan Joe Harris, emekli olduğunu duyurdu. 10 senelik NBA kariyerinde Cavaliers, Nets ve Pistons formaları giydi. Joe Harris, 7 seneyle kariyerinin büyük çoğunluğunu Brooklyn Nets'te geçirdi. Harris, NBA tarihinin en yüksek isabetli 3 sayılık atış bulan oyuncularından biri olarak tarihe adını yazdırdı. Ligde geçirdiği on yıl boyunca yayın gerisinden %43.5 ortalama ile oynayan oyuncu, lig tarihinin en iyi beşinci 3 sayılık atış yüzdesi ile emekli oldu. NBA'de geçirdiği 10 sezonun ikisinde sakatlıklardan dolayı yılda 16 maçı geçemeyen Harris'in erken emeklilik kararında sakatlıklarda etkili olmuş gibi gözüküyor. Brooklyn Nets'te geçirdiği senelerde iyi bir rol oyuncusu olan Harris, ayrıca 2019 yılında All-Star’da düzenlenen Üçlük Yarışması’nı kazanmıştı. Basketbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

bottom of page