Arama Sonuçları
Boş arama ile 1249 sonuç bulundu
- Zwolle Sokaklarından İstanbul'a Jayden Oosterwolde!
Zwolle'de atılan minik adımlar onu 2016 yılında Twente akademisine kazandırmıştı. Yaşıtlarına göre oldukça hızlı ve çevik olduğundan dolayı fazlasıyla dikkat çekiyordu. Daha önce Zwolle bölgesindeki futbol takımlarında gençlere yönelik gözlemcilik yapan Jan Kemkens, Jayden Oosterwolde'yi ilk izleyen isimler arasında yer alıyor. Onun tüm çocukluk dönemindeki gelişimlerine şahit olan Kemkens, Jayden'i Twente'ye kazandırmış ve gelişiminde büyük rol oynamıştı. Oosterwolde, Twente akademisinde başladığı ilk ciddi deneyimlerine U17 ve U19 takımlarında devam etti. Özellikle U19 takımında 25 maçta gösterdiği performansla dikkatleri daha da üzerine çeken Jayden, 2020/21 sezonunda A takımın yolunu tuttu. 19 yaşındayken Twente A takımında forma giyen Oosterwolde, hızıyla rakiplerine karşı büyük bir üstünlük sağlarken, top kontrolü ve etkili dönüşleriyle adeta Hollanda'da sahanın sol bölgesine ambargo koydu. Hollanda liginde ilk forma giydiği sezonda 41 maçta boy gösteren Jayden; 1 gol, 3 asistlik performans gösterirken toplamda 2 bin 973 dakika sahada kaldı. İtalya'ya yolculuk Gösterdiği performansla bir çok takımın ilgisini çeken Oosterwolde, 31 Ocak 2022 yılında İtalyan ekibi Parma'ya transfer oldu. Çizme ekibiyle toplamda 24 maçta sahada yer alan genç sol bek, 1864 dakika süre aldı ve yapmış olduğu saha içi istatistiklerle takımının en iyi isimlerinden biri oldu. Jorge'nin kanatları Fenerbahçe'nin tecrübeli teknik direktörü Jorge Jesus, futbol dünyasına bir çok genç ismi kazandırırken, bu isimlerin ileride önemli futbolcular arasında yer almasında büyük katkı sağladı. Zwolle sokaklarında başlayan ve Twente altyapısından A takıma kadar yükselip daha sonrasında İtalya'da Parma'nın yolunu tutan Jayden Oosterwolde, önümüzdeki günlerde Fenerbahçe formasını terletecek. 21 yaşında olan genç yetenek, özellikle Jorge Jesus'un kanatları altında çok daha iyi kendini geliştirerek dünyada sayılı bek oyuncuları arasında yer alacaktır. Bir çok isme büyük emek harcayarak iyi yerlere gelmesini sağlayan Portekizli Teknik Direktör, alınan bilgilere göre Jayden'ı özellikle kadroda istemiş ve onun kendi oyun planında mükemmel bir iş yapacağını belirtmiş.
- Bundesliga'da Heyecan Tam Gaz Devam Ediyor!
Bundesliga 18. hafta mücadelesi Berlin derbisine sahne oldu. Yıllardır Bundesliga’da ismini duyduğumuz Hertha Berlin için bu sezon işler iyi gitmiyor. Derbiye düşme hattı bölgesinde girdiler. Konuk Union Berlin ise Bundesliga 2’den itibaren iyi gidişatını sürdürüyor. Berlin derbisi de Union Berlin'in iyi oyunuyla başladı. Almanya futbolunun en keyif verici görüntüsü, taraftarlar. Hangi lig olursa olsun, takımlarının performansı ne olursa olsun Almanya futbol izleyicileri bu oyuna tutkulu ve takımlarına sadık. Tribünler tıklım tıklım doluydu. Geçtiğimiz sezonlarda ülkemizde forma giyen oyuncularda süre aldı. Ev sahibi H. Berlin’de sağ bek Pekarik ve hücumda Wilfried Kanga Kayserispor, K. Prince Boateng Beşiktaş formaları giyen isimlerdi. 25 yaşındaki gurbetçi oyuncu Suat Serdar’da 90 dakika forma giydi. H. Berlin sıralamada alt sıralarda olsa da rakip kaleyi düşünen bir oyun oynadılar. U. Berlin zirve yarışında yara almamak için kontrollü oyunu tercih etse de skor olarak istediği 3 puanı almasını bildi. Duran topta sahanın en iyi isimlerinden Trimmel, ceza sahasına gönderdiği yüksek topa çok iyi yükselen Doekhi, derbi de takımını 1-0 öne geçirdi. İkinci yarıya Paul Seguin ile başlayan teknik direktör Urs Fischer, bu değişikliğin meyvesini 67’de aldı ve Seguin farkı ikiye çıkardı: 2-0. Union Berlin, bu sonuçla üst üste 3. galibiyetini alırken son iki deplasmandan galibiyetle dönmeyi başardı ve maç fazlasıyla lider Bayern Münih’i yakaladı. Hertha Berlin ise küme düşme bölgesinde kalmaya devam etti. H. Berlin üst üste son iki iç saha maçında gol atamadı ve kalesinde 7 gol gördü, son 3 maçını yenilgi ile kapattı. 18. haftanın Cumartesi günü kapanış maçında 6 maçlık galibiyet serisi sonrası yeni yılda henüz galibiyet sevinci yaşayamayan son iki maçında berabere kalan B. Münih evinde E. Frankfurt’u ağırladı. Son 5 maçında yenilgi yüzü görmeden şampiyonluklara ambargo koyan B. Münih’in karşısına çıkan E. Frankfurt maçın ilk dakikalarında rakip kalede sık sık gözükünce buradan iyi sonuçla dönerler dedirtse de B. Münih ilk yarı bitmeden golü buldu. S. Mane’nin diz sakatlığı, kaleci Neuer’in kayak yaparken kırılan bacağı, Mazraoui’nin kalp rahatsızlığı ve Dünya Kupası maçında sakatlanan L. Hernandez’den yoksun lider, bilinen baskılı oyununu oynayamasa da zirveyi kaptırmaya pek hevesli değil. Az önce saydığım eksikliklerde S. Mane gibi bir golcü isim olsa da B. Münih net son vuruş ustası bir isme ihtiyacı var. Bu kadro Almanya liginin üstünde bir kadroya sahip olmasına rağmen Şampiyonlar Ligi son 16 turunda rakipleri PSG. E. Frankfurt 3’lü savunma ile oynadığı savunma dizilişinde güçlü rakibine bu maçta çok pozisyon vermediği maçta Fransa milli takımı kadrosundan tanıdığımız ve son iki sezonu çok iyi geçen, Nantes kariyeri sonrası E. Frankfurt forması giyen Kolo Muani’nin golüyle zorlu deplasmandan bir puan kurtarmayı başardı. B. Münih yine kazanamadı ve ilginç bir istatistiğe imza atarak son 3 maçı 1-1 sonuçlandı. Diğer tarafta E. Frankfurt’tun da son iki maçı berabere bitti ve maç sonuçları 1-1 sonuçlandı. Lige ambargo koyan Bavyera ekibi yine kazanamasa da 1 puan farkla 18. haftayı lider tamamladı. Almanya liginde B. Münih son yıllara damga vursa da B. Leverkusen ve B. Dortmund her zaman Bundesliga’da söz sahibi olan iki takım. Bu iki takım en iyi sezonlarını geçirdiği dönemsel sezonlar yaşamasına rağmen her zaman B. Münih duvarına tosladılar. 31 Mart 2019 yılında en son ilk 11’de forma giyen ve o tarihten sonra kanserle mücadele eden ve yeşil sahalardan uzak kalan S. Haller formasına kavuştu. Leverkusen maça iyi başlayan taraftı, orta sahayı hızlı hücumlarla geçen ev sahibinin ceza sahası dışından şutlarla gol girişimleri sonuç vermedi. Konuk Dortmund bu dakikalarda rakip kaleye gidemedi. Leverkusen, defansın arasına atılan derin paslarla Diaby ile pozisyonlar bulsa da Kobel kalesinde gole izin vermedi. Leverkusen, 5 şut girişiminde bulunmasına rağmen hücuma çıkamayan sarılar 33. dakikada Adeyemi ile golü bulunca misafir takım skoru 0-1 yaptı. Karim Adeyemi’nin bu golü Bundesliga kariyerindeki ilk golü olarak tarihe geçti. Gol sonrası oyun ve top tamamen Dortmund hakimiyetine geçmesiyle ilk yarı sarıların 1-0 üstünlüğüyle noktalandı. Maçı %57 topla oynama oranıyla oynamasına rağmen maçı kaybeden ve gol bulamayan Bayern Leverkusen, pozisyonlar bulsa da günün başarılı ismi Kobel gole izin vermedi. İkinci yarıda stoper Tapsoba kendi kalesine gol atınca Dortmund farkı ikiye çıkarmış oldu. Leverkusen’in gol girişimleri sonuç vermeyince kalan sürede skor değişmedi ve Dortmund 0-2 kazanarak liderle puan farkını 3’e indirdi ve 4. sıraya yükseldi. Evinde 3 puan kaybeden Leverkusen'in üst üste 5 maçlık galibiyet serisi son bularak 18. haftayı 9. sırada tamamladı.
- 2023 Avustralya Açık'ta Şampiyonlar Belli Oldu!
Aryna Sabalenka Şampiyon Oldu! WTA finaline giden yolda birçok eşleşme bize tenis ziyafeti gerçekleştirdi. Ve sonunda bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, beklenti dahilinde Aryna Sabalenka final biletini kaptı. Diğer finalist ise geçen senenin Wimbledon şampiyonu Elena Rybakina oldu. Bu iki isim final yoluna gelene kadar oldukça zor maçlar yaşadı. Rybakina sırasıyla 4. turda Swiatek, çeyrekte Ostapenko, yarı finalde Azarenka gibi isimleri yenerek finale geldi. Üstelik bu maçlarda set bile kaybetmedi. Sabalenka ise aynı yolda, yine set kaybetmeden Bencic, Vekic ve Linette’yi geçti. İki oyuncunun da bu yolları geçerken en önemli kozları güçlü servisleri oldu. Final maçına geldiğimizde mentali güçlü olanın ve servisleri doğru kullanan raketin ayakta kalabileceği öngörülüyordu. Nitekim maçın ilk 13 puanın 7'sinin 'ace' üzerinden gelmesi maç için birtakım ipuçlarını gösterdi. İlk sette çok gittili geldili bir oyun görsek de, Rybakina iki servis kırarak 6-4’le ilk seti cebine koydu. İkinci sette var olmak için daha güçlü oynamasının farkında olan Sabalenka bunu gerçekleştirdi ve 6-3’le bize final setini gösteriyordu. Final setinde ise karşılıklı güçlü servisler devam etti ve setin 7. oyununda servis kıran Sabalenka maç puanlarında baskı yaşasa da seti 6-4, maçı da 2-1'le kazanarak ilk Slam zaferini kazanıyordu. Novak Djokovic Şampiyon Oldu! Erkekler finalinde ise yine bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi Yunan Stefanos Tsitsipas final biletini alıyordu. Bu yolda son 8'de, belki de turnuvanın en güzel maçında Sinner’i 3-2, çeyrekte Lehecka’yı 3-0 ve yarıda Khachanov’u 3-1 ile geçiyordu. Djokovic ise De Minaur, Rublev ve Paul engellerini set vermeden geçerek finale geliyordu. Djokovic aslında sallanarak başladığı turnuvada vitesi sonradan yükseltti. Özellikle çeyrek finaldeki Rublev maçında vitesi iyice yükseltti ve Rus rakibi adeta maç içinde acı çekiyordu. Final maçında yine sert başlayan Sırp raket ilk seti 6-3 alıyordu. 2. sette oyununu biraz daha yükselten Tsitsipas set puanı gördüğü oyunda tie-break'le 2-0 gerideydi. Tek el backhandi çok güçlü olan Yunan raket bu maçta baskınında artmasıyla çok sayıda basit hata yaptı. 3. sete servis kırarak büyük bir umutla başladı Tsitsipas. Ancak hemen ardından servis kırdırdı ve yine bir tie-break'e uzanan bir set daha izledik. Burada 5-0 geri düşüp bir geri adım atmaya çalıştı ancak Novak’ın burada hata yapmamasıyla seti ve maçı kaybetti. Bu Novak’ın 10. Avustralya Açık ve 22. Slam şampiyonluğu anlamına geliyordu. Djokovic, Nadal ile girdiği Slam kapışmasında 22-22 ile eşitliği sağlayıp öne çıkmak için büyük bir adım atıyordu. Nadal’ın son dönemde sakatlık gibi problemler yaşaması Novak’ı iştahlandırsa da önümüzdeki slamlerde bu kapışma son sürat devam edecektir. Umarız ki daha sert eşleşmeleri zevkle izleyebiliriz.
- DTM Yarış Serisine Genel Bakış
Deutsche Tourenwagen Masters veya kısaca DTM, Almanya'da ve Avrupa'nın diğer bölgelerinde gerçekleşen oldukça popüler bir touring araba yarışı serisidir. Seri, dünyanın en gelişmiş kapalı teker arabalarından bazılarını içeriyor ve 1980'lere kadar uzanan zengin bir geçmişe sahip. DTM serisi ilk olarak 1984 yılında kuruldu ve o zamandan beri dünyanın en prestijli binek otomobil yarışı serilerinden biri haline geldi. DTM'de kullanılan arabalar, üretim modellerini temel alır, ancak ağır şekilde değiştirilmiş motorlara ve 300 km/sa hıza ulaşmalarına izin veren aerodinamiğe sahiptir. DTM'nin en önemli özelliklerinden biri, takımlar ve sürücüler arasındaki yakın rekabettir. Takımların çoğu fabrika destekli ve rekabette avantaj elde etmek için en son teknolojilerini ve mühendisliklerini piste getiriyorlar. Bu, herhangi bir gezi arabası serisinde göreceğiniz en heyecan verici ve yoğun yarışlardan bazılarıyla sonuçlanır. Son yıllarda DTM, Formula 1 ve dayanıklılık yarışları gibi diğer motor sporları türlerinden çok sayıda ünlü sürücüyü de cezbetti. Bunların arasında Alex Albon da yer alıyor. Bu sürücüler seriye zengin bir deneyim ve beceri katıyor. Yarışları izlemeyi daha da heyecanlı hale getiriyor. DTM serisi, genellikle Mayıs'tan Ekim'e kadar bir sezon boyunca devam eder. Yarışlar, Nürburgring, Hockenheimring ve Zandvoort gibi Avrupa'nın en ünlü pistlerinden bazıları da dahil olmak üzere çeşitli pistlerde yapılır. Genel olarak, DTM, kapalı teker araba yarışı hayranları için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Yüksek teknolojiye sahip arabaları, yakın rekabeti ve ünlü sürücüleri ile sizi koltuğunuzun ucunda tutacağından emin olduğunuz benzersiz bir yarış deneyimi sunuyor.
- Super Bowl Eşleşmesi Belli Oldu!
Sadede Amerikan futbol severlerin değil devre arası şovları ve yıldızlarla dolu reklamlarıyla milyonlarca insanın her yıl merakla beklediği Super Bowl maçında karşı karşıya gelecek takımlar konferans finalleri sonunda belli oldu. Sakatlıkların ve hataların damga vurduğu finaller sonunda Philadelphia Eagles ve Kansas City Chiefs, Arizona'daki Super Bowl maçına çıkmaya hak kazandılar. NFC Finali: Philadelphia Eagles – San Francisco 49ers Philadelphia Eagles ile San Francisco 49ers arasındaki NFC konferans finali maçından önce herkes son topa kadar sürecek büyük bir kapışma bekliyordu. Fakat 49ers’in sakatlık problemi yaşaması maçı Eagles lehine tek taraflı bir karşılamaya çevirdi. Maçın başında 49ers, çaylak quarterbacki Brock Purdy’i sakatlığa kurban verdi. Bu sezon çıktığı bütün maçlarda takımını galibiyete taşıyan Purdy, Eagles defans oyuncusu Haason Reddick’in müdahalesi sonucunda sağ kolundan sakatlandı ve yerini yedek quarterback Josh Johnson’a bıraktı. 49ers, yedek quarterbacki ile ancak üçüncü çeyreğin başına kadar mücadele edebildi. Eagles savunmacısı Reddick yine devreye girdi ve yaptığı müdahaleyle Johnson’ın beyin sarsıntısı protokolüne girmesine sebep oldu. 49ers, oyunun geri kalan kısmını Purdy ile geçirdi fakat Purdy’nin sağ kolunu kullanamaması hücumda efektifliği azalttı ve Eagles’ın işini daha da kolaylaştırdı. Sakatlıklardan sonra 49ers’ın canını yakan bir diğer konuda hatalar oldu. 49ers takımı, oyun kurucularının birer birer sakatlanmasıyla oyun içerisindeki zihinsel kontrolünü kaybetti. İlk hücumlarına fumble ile başlayan takım, özellikle ikinci çeyreğin sonunda hatalarını zirveye çıkardı. İkinci çeyreğin sonunda yedikleri touchdowndan sonra bir fumble daha yaparak rakiplerine farkı iki hücuma çıkarma şansı verdiler ve Eagles da bu şansı en iyi şekilde kullandı. Maçın geri kalan kısmında ise bu moral bozukluğunun da etkisiyle hatalarına devam etiler. Bazı bölümlerde sinirlerine de hakim olamayarak sportmenlik dışı fauller yaptılar ve rakiplerine bedava yardlar hediye ettiler. Philadelphia Eagles’ın koşu oyunlarının etkinliği maçta farkı yaratan etkenlerden biri oldu. Eagles, bütün touchdownları koşu üzerinden buldu. Eagles’ın yıldız quarterbacki Jalen Hurts’un koşu oyunlarına karşı 49ers savunması çözüm bulamadı. Hurts, maç boyunca 148 yardlık koşu oyununa imza atarken 129 yardlık pas verdi. Özellikle üçüncü çeyrekte bu özelliğini kullanarak 49ers’ın maçı geri döndürme umutlarına son darbeyi vurdu. Jalen Hurts, üçüncü çeyrekte koşu ile aldığı touchdown ile birlikte bu sezonki toplam 15. touchdownunu almış oldu ve Cam Newton’ı geçerek bir sezonda en çok toucdown yapan quarterback oldu. Philadelphia Eagles, San Francisco 49ers’ı 31-7 yenerek 4. kez NFC konferans şampiyonluğuna ulaşma başarısı yakaladı. Eagles, en son 2017 yılında bu başarıyı tekrarlayıp Super Bowl’a gitmiş ve Tom Brady önderliğindeki New England Patriots’ı mağlup ederek tarihlerinin ilk Super Bowl şampiyonluğuna ulaşmışlarlardı. AFC Finali: Kansas City Chiefs – Cincinnati Bengals Kansas City Chiefs ile Cincinati Bengals, geçen seneki muhteşem konferans finalinin rövanşında karşı karşıya geldiler. Geçen seneki finalde Bengals, Patrick Mahomes önderliğindeki Chiefs’i müthiş bir geri dönüşle uzatmalarda durdurmuştu. Bu yılki maçta Chiefs’in vereceği cevap merakla bekleniyordu. Bengals, Chiefs’in bir nevi belalısı konumundaydı bu eşleşmede. Joe Burrow, Mahomes’e karşı büyük bir üstünlük kurmuştu. Ayrıca Mahomes’in geçen maçtan gelen ayak bileği sakatlığı da büyük bir soru işaretiydi. Fakat Mahomes ve arkadaşları, Bengals’a bu kez olmaz dediler ve büyük bir mücadele sergileyerek adlarını Super Bowl’a yazdırdılar. Süperstar quarterback Patrick Mahomes’in sakatlığına rağmen Chiefs hücumu ayakta kalmayı başardı. Mahomes sakatlığının etkisiyle daha az mobiliteyle oynamak zorunda kaldı. Daha çok kendisinin koşu insiyatifi almadığı oyunları tercih etti. Chiefs offensive lineı da çok iyi bir iş çıkararak Mahomes’un cepte rahat hareket etmesini sağladı. Mahomes, sakatlığına rağmen 326 yardlık pas attı. Travis Kelce, Isiah Pacheco ve Marquez Valdes-Scantling’in etkili oyunları da maçı kazanmalarında büyük faktör oldu. Bengals, bu hücuma karşı savunmayı her geçen dakika daha da sertleştirerek cevap verdi. Fakat hücumda Chiefs’in savunmasına karşı etkisiz kaldılar. Chiefs savunması bir çok kez Bengals offensive linenı ezerek Joe Burrow’un üstüne kabus gibi çöktü. Burrow, maç boyunca 5 kez sacklendi. İlk yarıda hiç touchdown bulamadılar ve iki alan golü ile yetinmek zorunda kaldılar. İkinci yarıda Burrow ağırlığını ortaya koydu. Maçın son çeyreğinde skoru 20-20’ye kadar getirmeyi başardı. Savunmasının da etkisiyle son 3 dakikada hücuma geçmeyi başardılar. Fakat son üç dakika onlar için felaket oldu. Son dakikalarda Mahomes ve arkadaşları hücumda hareket etmekte oldukça zorlandı. Bengals savunmasının baskısı altında kısıtlandılar. Son dakikalarda topu Bengals’e vermek zorunda kaldılar. Bengals, maçın genelinde olduğu gibi yine Chiefs savunmasına takıldı. Herkes Burrow’dan son noktayı koymasını beklerken hücum fırsatını değerlendiremeyip topu son saniyelerde Chiefs’e verdiler. Chiefs hücumu da tıkanmışken Mahomes sakat ayağıyla alabildiği kadar yard alabilmek için koştu ve o anda piyango vurdu. Bengals savunmacısı Joseph Ossai, saha dışına çıkan Mahomes’u gereksizce itti ve takımının 15 yard ceza almasına sebep oldu. Ossai, kenarda gözyaşları dökerken Chiefs kickerı Harrison Butker, 45 yardlık alan golünü atıp skoru 23-20’ye getirdi ve takımının Super Bowl biletini almasını sağladı. Kansas City Chiefs, bu sonuçla birlikte hem tarihlerindeki hem de son dört sezondaki üçüncü konferans şampiyonluklarına ulaşmış oldu. Chiefs, 2020 yılında Super Bowl’da San Francisco 49ers’ı yenerek tek şampiyonluğunu kazanmıştı. Bakalım oldukça yaralı bir şekilde Super Bowl’a gidecek olan Chiefs, ikinci kez bu başarısını tekrarlayabilecek mi?
- Spor Dünyasından Destekler Gelmeye Devam Ediyor!
Linesman ekibi olarak, 06 Şubat 2023 tarihinde 04.17 sularında yaşanan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kadın voleybol dünyasında mücadele eden temsilcilerimiz Türk bayrağı ile poz verdi! Igor Gorgonzola Novara forması giyen Ebrar Karakurt, Vakıfbank, Fenerbahçe Opet ve Türk Hava Yolları. 06 Şubat depreminde Kahramanmaraş'ta enkaz altında kalan ve daha sonra kurtarılan Mehmet Akif Ağaç, İstanbul'a geldi. Mehmet, Fenerbahçe'nin tesislerini ziyaret ederek takımla buluştu. Dünya Kupası'nda konaklama için kullanılan 10.000 konteyner ev, deprem sebebiyle evsiz kalan insanlara yardımcı olmak amacıyla Türkiye ve Suriye'ye gönderiliyor! Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremlerden etkilenenler için tenisin tüm yönetici kurumları ortak bir bildiri yayınladı! "http://Globalgiving.com"da oluşturulan bağış fonunda 5 milyon Dolar toplanması hedefleniyor. Şampiyonlar Ligi'nde dün oynanan Milan v Tottenham, PSG v Bayern Münih mücadeleleri öncesi ülkemizde ve Suriye'de yaşanan depremlere destek olmak amacıyla saygı duruşunda bulunuldu. Hull City, kulüp genelinde ülkemize büyük desteğini sürdürüyor. Yaşadığımız bu zor günlerde halkımıza destek olmak amacıyla U18, U23 ve A takım, maçlardan önce Türk bayrağı ile poz verdi. İngiltere Kadın Premier League ve Championship'de bu hafta sonu Türkiye ve Suriye'de yaşanan deprem felaketi için saygı duruşunda bulunuldu. Acun Ilıcalı, bugün oynanacak Trabzonspor v Basel mücadelesinin TV8'den yayınlanacağını açıkladı. Maçın reklam gelirlerinin depremzede vatandaşlarımız için kullanılacağını ifade etti. Getafe formasıyla Rayo Vallecano'ya gol atan Enes Ünal, "Türkiye ve Suriye'ye dua et." forması ile gol sevincini yaşadı. Daha önce de bahsettiğim gibi EFL'de (Championship, League One ve League Two) bu hafta sonu oynanacak tüm maçlardan önce Türkiye ve Suriye'deki depremler için saygı duruşu yapılacak. UFC PPV sıralamasında 1. sırada olan Islam Makhachev, Alexander Volkanovski'yi yendikten sonra "Suriye ve Türkiye'yi unutmayın. Biz sizinleyiz." açıklamalarında bulundu. Tekrardan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
- Avustralya Açık'ta Final Zamanı
Herkese merhabalar. Avustralya Açık finali öncesi tekrardan sizlerleyiz. Tek kadınlar ve erkeklerde finaller belli oldu. Her iki maçı sizler için ele almaya çalışacağım. Rybakina v Sabalenka Tek Kadınlar klasmanı genel olarak sürprizlerle doluydu. Turnuva öncesi Rybakina v Sabalenka finali asla beklenmezdi. Ama genel olarak güzel bir karşılaşma olacağını düşünüyorum. Rybakina; Swiatek, Ostapenko ve Azarenka gibi 3 önemli ismi eleyerek finale geldi. 2022 yılında Wimbledon'da süper bir performans sergilemişti. Şu ana kadar Avustralya'da da çok iyi gidiyor. Finalde de iyi bir performans bekliyorum açıkçası. ATP 25. sıradan çok daha yükselecek gibi duruyor turnuvadan sonra. Sabalenka; daha zorlu isimleri eleyerek gelmedi. Ama turnuvanın en dominant kadınlarından birisi şu ana kadar. Yarı finalde elenme alışkanlığını da yendi. Mental anlamda da aşırı güçlü bir sporcu. Dünya 5 numarası konumunda. Neler yapacağını merak ediyorum. Çok dengeli bir final olacak diye düşünüyorum. Maç uzadıkça uzayacak bence. Tsitsipas v Djokovic Tsitsipas ile Djokovic'in finalde karşılaşması pek sürpriz değil. Sonuçta diğer taraftan Nadal veya Tsitsipas gelecek gibiydi. Öyle de oldu. Tsitsipas; Khachanov, Sinner gibi önemli isimleri eledi. Turnuva genelince oldukça odaklanmış durumdaydı. Hak ettiği finali aldı. Djokovic ise bir sakatlık ile geldi. Sakatlığın onu etkilediği maçlar oldu. Elinden gelenin en iyisini yaparak finale çıktı fakat süper bir Novak izlemedik. Tsitsipas oldukça fazla zorluk çıkaracaktır. Kadınlarda olduğu gibi uzun bir final bekliyorum. Her iki final için keyifli seyirler!
- Ayaklar Kaliteli, Kafalar Değişmeli!
Süper Lig’de 2022/23 sezonunun başlamasıyla birlikte takımlarımızın kalitesinde bir fark gözlemledim kendi adıma. Genelde ilk haftalarda, futbola verilen sezon arasının bitmesine bağlı olarak keyifli geçiyor maçlar. Biz seyirciler de o hazla izliyoruz belki. Ama bu sezon 20. haftanın da sonuna geldiğimiz dönemde hala çok keyifli maçlar oynanıyor. Süper Lig’e yeni katılan hocalar, futbolu yeni bırakmış güncel futbola hakim isimler, gerek oyun tecrübesi gerekse aldıkları eğitimle başka bir tat verdiler bence lige. Okan Buruk, Emre Belözoğlu, Volkan Demirel, İlhan Palut, Nuri Şahin, Selçuk İnan gibi kendini sivriltmeye aday hocalarımız hem kendilerini hem de takımlarını geliştiriyorlar. Hal böyle olunca hırslı menajerler, hırslı takımlar, hırslı oyunlar izliyoruz. Maç içerisinde duruma göre yapılan akıllıca taktiksel değişiklikler, doğru oyuncu değişikliği hamleleri, saha içindeki belli oyunculara verilen nokta görevler futbol kalitemizin artması, Türk futbolunun ilerleyişi adına umutlarımı yeşertti şahsen. Ayrıca bu sezon gerek UEFA Avrupa Ligi, gerekse UEFA Konferans Ligi'nde mücadele eden temsilcilerimiz Fenerbahçe, Trabzonspor, Sivasspor ve Başakşehir’in şu zamana kadar ülke puanına yaptıkları katkı çok kritikti. Peki bu kalite standartları ülke futbolumuz için yeterli mi? Asla değil. Futbolu çok seven, Anadolu kulüplerimizde hatta ve hatta amatör liglerde dahi fanatiklik boyutunda olan futbol sevdamıza bakarsak, ülke futbolumuzun olduğu yere yakışmadığı kanaatindeyiz hepimiz. Hocalığa yeni adım atmış başarıya aç teknik adamlarımız, isim yapmış transferlerimiz kalitemizi etkilese de kafalarımız değişmediği sürece maalesef ilerleyemiyoruz. Futbolun; sadece ayakla oynanan, 22 adamın 1 topun peşinden koştuğu bir oyun olmadığını sadece biz futbolseverler mi biliyoruz acaba? TFF, bu ülkenin futbol kalitesini geliştirmekle görevli bir kurumdur. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar pasif kalan başka bir spor branşı federasyonu yok maalesef. İnanın çok fazla takipçisi olmayan Türkiye Eskrim Federasyonu bile kısıtlı imkanlarla çok daha büyük hamleler yapıp başarı getiriyorlar. Kalitenin artması sadece teknik adamlarla, futbolcularla olabilecek bir şey değil. Yıllardır hem kulüp bazında hem de milli düzeyde bir başarımız yok. Futbola bu kadar aşık bir milletin, futbolla ilgili başarısı yok... Avrupa’da ne yapabiliriz, altyapılarımıza nasıl katkı sağlayabiliriz, nasıl oyuncu yetiştirebiliriz, ücra köşelerde yeteneğiyle doğan gençlerimizi nasıl kazanabiliriz diye hiç konuşmuyoruz. Hala yabancı sınırı olmalı mı, hakem hatası var mı, 2 maç üst üste kaybeden hoca kalmalı mı gitmeli mi? Bu soruların bize totalde bir etkisi yok. Halkın veya futbol yorumcularının kendi arasında olması gereken diyaloglarla ilgili komisyon topluyor TFF. Yabancı sınırını bırakıp kendi gençlerimizin sınırlarını nasıl genişletiriz, hayallerine nasıl ulaştırabiliriz bunların düşünülmesi ve bir an önce hamle yapılması gerekiyor. Ülkemizde amatör branşlar dahil binlerce genç futbol oynuyor. Kaç tanesini izliyor resmi isimler, kulüpler, milli takım hocaları? Yabancılara sınır koyup, 2. ligde oynayamayacak futbolculara milyon dolarlar vermek durumunda kalıyor kulüpler. Yabancı sınırının gerekçesi de, yerli oyuncuların önü açılsın diye. Sanki futbolcu fabrikasıyız veya her turnuvada milli anlamda iddialıymışız gibi… En gözde örnek olabileceği için söylüyorum, Arda Güler’den daha az yetenekli oyuncular elit liglerde daha fazla forma şansı bulabiliyorlar. Çünkü tecrübe maç sayına bağlı olarak kazanılır. Arda Güler’in tam anlamıyla hazır olmadığını söylüyor bir çok futbol bilginimiz. 17-18 yaşında tam anlamıyla hazır olan herhangi bir futbolcu oldu mu hiç? Ama gençlerimizin önünü açmak için yabancı sınırımız var! Ufak da olsa hakem hatalarına da değinmek istiyorum. Teknolojinin de futbolun içine bu kadar dahil olduğu bir sistemde, hakemlerimiz hala gözle görülür net hatalar yapabiliyorsa, hakem eğitimleri veya hata yaptırımları konusunda da bir eksikliğimiz var demektir. Eskiden anlık karar alan hakemlerimizin eleştirilmesi bazı durumlarda ağırdı. Fakat tekrar tekrar izlediği pozisyona, herkesin izleyip ‘hayır’ dediğine ‘evet’ diyorsa orayı da bir sorgulamak gerekiyor. 20 yıl öncesi gibi ‘hakemlerimiz de hata yapabilir’ açıklaması artık geçerliliğini kaybetti maalesef. Futbola nereden baktığımıza bağlı olarak kafalar değişmediği sürece, kalitemiz artsa da aynı tezgahta kalmaya devam ederiz…
- Sömürgecilik Hareketleri ve Futbola Yansıması: İngiltere - Jamaika
Orta Çağ’ın sonlarından itibaren dünya yeni bir güç gösterisi ile tanışmaya başlamıştır; sömürgecilik. 16. yüzyıldan itibaren İberya havzasının güçlü ülkeleri ve Coğrafi Keşiflerin girişimcileri olan İspanya ve Portekiz ile başlayan sömürgecilik girişimleri kısa süre içerisinde Avrupa’nın güçlü ekonomileri tarafından benimsenmiş ve uygulanmıştır. Günümüzde sömürgecilik anlayışının hayatın pek çok farklı yönüne etki ettiğini görmekteyiz. Bu etkinin yoğun olarak görüldüğü alanlardan biri de hiç kuşkusuz spor dünyası ve bu dünyanın içerisindeki en büyük pasta payına sahip olan dal futbol. İngiltere ve futbol birbiri ile özdeşleşen, “futbolun evi” olarak lanse edilen bir olgu olarak görülmektedir. Sömürgecilik faaliyetlerini en yoğun olarak, dünyanın pek çok farklı köşesinde gerçekleştiren İngilizlerin bu anlayışını futbol üzerinden izlemek mümkündür. Günümüz İngiltere Futbol Milli takımlarında, İngiliz futbol takımlarında veya dünya futbol kulüplerinde İngiliz pasaportu ile oynayan ancak kökeni farklı coğrafyalara uzanan futbolcu sayısı oldukça fazladır. Bu yazının özünü İngiltere sömürgecilik faaliyetlerinin gelişimi ve bunun günümüz futboluna olan etkisi oluşturacaktır. Sömürgecilik, Orta Çağ’ın sonlarından itibaren yaşanan güç dengesi değişimi ile ortaya çıkan bir durumdur. Bu durumu tam anlamıyla tanımlamak gerekirse; bir ülkenin, kendisine ait olmayan, yabancı bir toprağı işgal etmesi, o toprağı işlemesi ve söz konusu topraklara göçmenlerin yerleşmesini içeren bir kavram olarak tanımlanabilir. Sömürgecilik, bir ülkenin kendisine ait olmayan başka bir toprağı ele geçirmesi ve kaynaklarından yararlanarak sömürmesi-kolonileştirmesi olarak da ifade edilebilir. Sömürgecilik, ortaya çıktığı dönemden itibaren iki farklı dönem içerisinde incelenmektedir. Kolonyalizm-sömürgecilik dönemi olarak 16-18. yüzyıllar arası, Emperyalizm-sömürgecilik dönemi ise 19. yüzyıl ve sonrasında görülen dönemdir. Emperyalizm döneminin ilk Kolonyalizm döneminden farkı ise sömürgecilik faaliyetlerinin görünürlüğünün azaltılmasının amaçlanması olmuştur. Sömürgecilik faaliyetleri 16. yüzyıl itibarı ile İspanya ve Portekiz’in çeşitli coğrafyalardaki hakimiyet altına aldığı bölgeler ile başlamaktadır. Bu ülkelerden sonra sömürgecilik faaliyetlerine başlayan İngiltere, bu yüzyıldan itibaren dünyanın çeşitli kıta, bölge ve ülkelerinde, deniz yolları ve stratejik güzergahlarında varlığını giderek güçlendirmiştir. Birkaç yüzyıl içinde dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu durumuna gelen İngiltere, bu denizaşırı topraklarından siyasi, askeri ve özellikle ekonomik-ticari anlamlarda çok büyük faydalar elde etmiştir. İngiltere, özellikle sanayi inkılabından sonra hammadde ihtiyacı ve seri üretim sonucu ortaya çıkan pazar ihtiyacına bağlı olarak izlediği yayılmacı politikalarla Britanya İmparatorluğu’nun temellerini atmıştır. Ardından, Amerika, Uzakdoğu, Avustralya, Afrika ve Ortadoğu gibi dünyanın birçok yerinde hâkimiyeti altındaki toprakları genişleterek gerçek bir sömürge imparatorluğuna dönüşen İngiltere; Amerika’nın bağımsızlığını kazanmasından sonra bu bölgelerdeki emperyal genişlemesine ağırlık vermiştir. Bu doğrultuda özellikle I. Dünya Savaşı yıllarında imparatorluğunun sınırlarını genişleten İngiltere, bu dönemde dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu durumuna gelmiştir. 20. yüzyılın ortalarından itibaren sömürge, manda ve himayelerinden birer birer çekilen veya çekilmek durumunda kalan İngiltere; söz konusu topraklardan çekilse de eski sömürge ülkeleri üzerindeki siyasi, ekonomik ve askeri alanlardaki çıkar alanlarını ve nüfuzunu belli bir seviyede korumayı başarmıştır. Neokolonizasyon adı verilen bu süreç eski sömürgeci ve emperyalist faaliyetlerin çeşitli kazanımlarının devamını teminat altına almıştır. İngiliz sömürgeciliği ve emperyalizminin harekete geçirici motivasyonları esas olarak ekonomik-ticari olsa da askeri ve stratejik çıkarlar ve dini motivasyonlar da önemli ölçüde rol oynamıştır. Özellikle sanayisi için hammadde kaynaklarına ve sanayi ürünleri için pazarlara ihtiyaç duyan İngiltere; bunun için dünyanın farklı bölgelerindeki ticaret güzergâhlarını, limanları, ikmal duraklarını, bölge, ülke ve denizleri hâkimiyeti altına almıştır. 16. yüzyıla kadar daha çok yollar ve ticari amaçlar ile hareket eden İngiltere’nin bu ilgisinin kapsamı Kraliçe I. Elizabeth döneminde genişlemiştir. Böylece başlangıçta korsanlık faaliyetleri ile başlayan imparatorluk faaliyetleri zamanla korsanlara “izinli korsan” ruhsatı verilmesi, sömürgelerde faaliyet gösteren İngiliz şirketlerine “berat” verilmesi ve Doğu Hindistan Şirketi gibi İngiliz şirketlerinin faaliyete geçmelerinden bir süre sonra İngiliz hükümetine geçmesiyle; Britanya dünyanın en fazla toprağı elinde bulunduran sömürge imparatorluğu durumuna gelmişti. 1700 yılında Britanya, dünyanın en büyük deniz gücü durumundaydı. 1776’da Amerika’nın kaybedilmesiyle Hindistan, Karayip adaları, Avustralya ve sonraki süreçte Afrika ve Ortadoğu’da genişlemeye başlamıştır. Bunun için Fransa, Rusya ve Almanya gibi rakipleriyle dünyanın çeşitli bölgelerinde emperyal rekabete girişse de kazanan ve hâkimiyet alanını genişleten çoğunlukla İngiltere olmuştur. Özellikle Kraliçe Victoria (1837-1901) döneminde hem İngiliz yayılmacılığının alanı çok genişlemiş hem de İngiliz emperyalizmi esas manasına kavuşmuştur. Jamaika Futbolu ve İngiliz Sömürgeciliğinin Etkisi Jamaika, ünlü kâşif Kristof Kolomb’un 1494 yılında buraya gelip keşfetmesinden önce yerli kabile olan Arawak halkının yaşadığı, Karayip Bölgesi’nde yer alan tropik bir adadır. Bölgenin yerlileri tarafından “Ahşap ve Suyun Ülkesi” anlamına gelen “Xaymaca” ismi ile adlandırılan bölge, günümüzde bu ismin türemiş hali olan Jamaika şeklinde isimlendirilmiştir. 1600’lü yılların başında, keşiften sonra, bu bölgede Arawak dilinde konuşan Taino kabilelerinin varlığı bilinmektedir. Jamaika, 1494-1655 yılları arasında İspanyol kolonisi olmuştur. 1655 yılında ise İngiltere, yükselen gücü ile birlikte, bu toprakları İspanyolların elinden almış ve kendi sömürge sistemini kurmuştur. 1962 yılına kadar resmi sömürü toprakları olarak bu bölgede hüküm sürmüştür. 1962 yılında resmiyette bağımsızlığını kazanan Jamaika, ülkenin her alanında İngiliz etkisini hissetmektedir. İngiliz futbolunda birçok sömürü devletin vatandaşı İngiliz pasaportu ile hem milli takımlarda hem de kulüp takımlarında görev yapmıştır ve halen daha yapmaya devam etmektedir. Bu kapsamda birçok futbolcu Jamaika kökenlerine sahip olup İngiliz pasaportu ile ünlenmiş ve hayatlarını devam ettirmişlerdir. Futbolcular Raheem Sterling Jamaikalı bir aileden, 1994 yılının Aralık ayının 8. gününde Jamaika’nın başkenti Kingston’da dünyaya gelmiştir. Annesi Nadine Clarke Sterling Jamaika Ulusal Atletik Takımları adına mücadele etmiş milli bir atlettir. Raheem’in kökleri Jamaika yerlilerine kadar dayanmaktadır. Dünyaca ünlü futbolcu, futbola yerel bir kulüp olan Alpha-Omega Team bünyesinde başlamış ardından ailecek İngiltere’nin başkenti Londra’ya taşınmışlardır ve burada Queens Park Rangers kulübüne, 2003 yılında, transfer olmuştur. 2010 yılına kadar Queens Park Rangers alt yaş kategorilerinde boy gösteren yıldız futbolcu, burada Liverpool’un dikkatini çekmiş ve 2010 yılında Liverpool’a transfer olmuştur. İki yıl boyunca Liverpool alt yaş takımlarında oynayan Raheem, 2012 yılında ilk A takım deneyimini Liverpool takımı ile yaşamıştır. 24 Mart’ta Wigan Athletics’e karşı oynanan maçta yedekten oyuna dahil olarak 17 yıl 107 gün ile kulübün, oynayan en genç üçüncü oyuncusu olmuştur. 2015 yılına kadar Liverpool’da düzenli olarak forma giyen Raheem, 2015-2016 sezonunda £44 milyona Manchester City kulübüne transfer olmuştur. Bu transfer ücreti, İngiliz vatandaşlığı alan Raheem için, o güne kadar bir İngiliz futbolcuya ödenen en yüksek bonservis bedeli olmuştur. Jamaika asıllı İngiliz yıldız futbolcu, kariyerine 2022 yılına kadar Manchester City’de devam etmiş ardından Chelsea Kulübüne transfer olmuştur. Callum Wilson 27 Şubat 1992 yılında İngiltere’nin West Midlands bölgesinde Coventry kasabasında doğmuştur. İngiltere toprakları içerisinde doğmasına rağmen yıldız futbolcunun ailesi ve kökenleri Karayip Adalarına ve Jamaika’ya dayanmaktadır. Sömürgecilik faaliyetlerinin bir sonucu olarak ailesi buraya göç etmiş olan Wilson, kariyeri boyunca İngiltere dışına çıkmamış ancak burada İngiliz vatandaşlığı altında hem kulüp takımlarında hem de milli takımlarda mücadele etmiştir. Futbola, 2009 yılında, doğduğu yer olan Coventry’de başlayan yıldız golcü, 2014 yılında AFC Bournemouth takımına transfer olarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Burada oynadığı 171 maçta attığı 61 gol ile hem milli takım yolunu hem de 2020 yılında Newcastle United yolunu açmıştır. 2020 yılından beri siyah beyazlı kulübün formasını giyen yıldız golcü, Jamaika kökenlerine sahip İngiliz futbolcuların arasında yerini almaktadır. Ashley Young 9 Temmuz 1985 yılında Hertfordshire bölgesinin Stevenage kasabasında dünyaya gelmiştir. İngiltere topraklarında doğan yıldız futbolcu, Jamaikalı bir baba dolayısıyla Jamaika köklerine sahiptir. 37 yaşında olan ve Aston Villa kulübünde güncel olarak futbol kariyerine devam eden yıldız futbolcu kariyerine 1995 yılında Watford kulübünde başlamıştır. 2003 yılında, yine bu kulüpte, profesyonel olan Ashley, 2007 yılında Aston Villa’ya, 2011 yılında ise Manchester United kulübüne transfer olarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Burada 2020 yılına kadar Kırmızı Şeytanların formasını terleten futbolcu, 2020-21 sezonunda Inter formasına giymiş, ardından tekrar Aston Villa’ya dönmüştür. Ashley Young, 39 kez İngiltere Milli Takım formasını giyerek, İngiltere’de önemli başarılara imza atmıştır. Jamaika asıllı İngiliz futbolcu olarak günümüzde futbol hayatına devam etmektedir. Günümüzde aktif olarak veya kariyerini noktalayan, Jamaika kökenlerine sahip olan ancak İngiliz vatandaşlığı ile hem kulüplerde hem milli takımlarda forma giyen birçok futbolcu bulunmaktadır. 17.yüzyılda İspanyollardan alınan Karayiplerde küçük bir ada olan Jamaika’nın, yüzyıllar sonra İngiliz futbolunu bu değerli oyuncular ile beslemesi, sömürgecilik faaliyetlerinin etkisini göstermektedir. Aaron Lennon, Andros Townsend, Ben Godfrey, Isaac Hayden, Jermaine Pennant, Kyle Walker Peters, Jerome Sinclair, Alex-Oxlade Chamberlain, Nathan Redmond, Scott Sinclair, Daniel Sturridge, Darren Bent, Danny Rose, Kalvin Phillips, Ian Wright, Sol Campbell, Theo Walcott, Kyle Walker gibi ünlü İngiliz futbolcular, Jamaika kökenlerine sahiptir.
- Avustralya Açık'ta Sona Yaklaşıyoruz!
Herkese merhabalar. Avustralya Açık'ı sizlere aktarmaya devam ediyoruz. Erkekler ve kadınlarda yarı finaller belli oldu. Yarı finaller üzerinden final yolunu değerlendireceğim. Khachanov v Tsitsipas Erkekler yarı finalinde Rus raket Khachanov ve Dünya 4 numarası Yunan Tsitsipas karşı karşıya gelecek. Tsitsipas, bana kalırsa Khachanov'a göre daha formda ve güçlü konumda. Zaten geldikleri yollara bakarsak Yunan raket daha zor karşılaşmalar atlattı gibi. Khachanov'da Tiafoe ve Korda gibi sert rakipleri eledi. Uzun sürecek, keyifli bir mücadelenin olacağı bir mücadele bizleri bekliyor diye düşünüyorum. Novak Djokovic v Tommy Paul Turnuvaya favori olarak gelen Novak Djokovic ile Dünya 35 numarası Tommy Paul yarı finalde karşı karşıya gelecek. Novak Djokovic, şu ana kadar turnuvada 5 maça çıktı. 5 maçta sadece 1 set kaybetti. Bazı maçlarda zorlanarak 3-0, bazı maçlarda zorlanmayarak 3-0 kazandı. Çok formda gelmesine rağmen halen onu etkileyebilecek bir sakatlığı bulunuyor. Amerikalı Tommy Paul'da ikinci turda elenmeye yaklaşırken bir anda kendini yarı finalde buldu. Brooksby ve Bautista Agut galibiyetleri oldukça etkileyiciydi. Djokovic'in kazanıp finale çıkacağı, zevkli ve keyifli bir mücadele olacağını tahmin ediyorum. Elena Rybakina v Victoria Azarenka Kadınlar yarı finali ilk maçında 2022 Wimbledon Şampiyonu Elena Rybakina ile Azarenka karşı karşıya gelecek. Turnuva genelinde Rybakina harika maçlar çıkarıyor. Dünya 1 numarası Iga Swiatek'i eleyen isim... Devamında da Ostapenko gibi tecrübeli bir ismi eledi. Victoria Azarenka, genel sıralamaya göre Rybakina'nın üzerinde. O da Pegula gibi önemli bir ismi eledi. Harika bir yarı final mücadelesi bizleri bekliyor. Magda Linette v Aryna Sabalenka İkinci yarı final karşılaşmasında Linette ve Sabalenka karşı karşıya gelecek. Linette, Caroline Garcia engeline kadar iyi geldi. Hatta Dünya 4 numarasına mağlup olması bekleniyordu fakat bize sürpriz bir sonuç yaşattı. 2-0'lık skor ve sağlam bir oyunla zorlu rakibini eleyerek yarı finale kadar geldi. Sabalenka ise pek sürpriz sayılmaz. Yarı finalde yer alan 4 isim arasında burada olması normal karşılanabilecek bir isim. Oldukça güçlü geliyor. Finale yükselen isim olabilir. Sıradaki 4 mücadeleyi ve geçmiş performansları ele almaya çalıştım. Güzel maçlar bizleri bekliyor. Keyifli seyirler!
- Fenerbahçe'de Dikkat Çeken Düşüş
Yeni sezona yeni hocası ve yeni futbolcularıyla başlayan Fenerbahçe, lig maçları öncesinde geçirdiği kamp dönemleri ve hazırlık maçlarıyla ligin en iddialı takımı olarak boy göstermişti. Sezonun ilk maçında 3-3’lük skorla Ümraniyespor karşısında lige beraberlikle başlayan sarı-lacivertli ekip daha sonrasında ise Kasımpaşa’yı 6-0, Adana Demirspor’u 4-2 mağlup etmiş, ilk yenilgisini ise Konyaspor’a karşı 1-0’lık mağlubiyetle almıştı. Sonraki mücadelelerde de hem skor hem oyun olarak iyi performans gösteren Fenerbahçe, Dünya Kupası için verilecek olan ara öncesinde Kadıköy’de Giresunspor’a 2-1 mağlup olmuş ve aslında tüm her şey burada başlamıştı. Verilen arada lig hazırlıklarını sürdüren sarı-lacivertli ekip 42 günün ardından Trabzonspor ile deplasmanda karşılaşmış ve bu müsabakayı 2-0 kaybetmişti. Ardından Hatayspor ve Antalyaspor karşısında galip gelen Fenerbahçe, derbi mücadelesinde Kadıköy’de Galatasaray’a karşı kötü bir oyunla 3-0 sahadan mağlup ayrılmıştı. Tüm bu galibiyet ve mağlubiyetlere baktığımızda sezon başında iyi bir performans ortaya koyan Fenerbahçe’nin sonrasında düşüşü başladı. Tabi burada bir çok mücadelede bana göre haksız yere gösterilen bazı kartlar sonucunda 10 kişi kalmış, önemli mevkilerde bir çok kilit oyuncusunu sakatlığa kurban vermiş, bazı anlarda hakem kararlarıyla etkilenmiş olmasına rağmen sarı-lacivertli ekibe baktığımızda o sezon başındaki istek ve arzuyu göremiyoruz. Son olarak kazanılan Gaziantep ve Ümraniyespor maçlarına baktığımızda sarı-lacivertli ekip hep bir adım geriden hareket ederek istenileni veremedi. Gol yollarında son vuruşlardaki hatalar, kalesinde gördüğü benzeri goller aslında bir çok olumsuzluğun habercisi. Ancak takımın başında görev alan Portekizli tecrübeli çalıştırıcı Jorge Jesus takıma gereken dokunuşları yapıp, o ilk günlere geri dönüş yapacaktır. Sezon başında da kendisinin söylediği gibi, ‘Bizler yeni bir takımız, takım olacağız’ sözlerini unutmadan taraftarın son ana, son saniyeye kadar destek vermekten geri kalmaması gerekte. Hocanın dokunuşları, birkaç noktaya etkili transfer, taraftarın sinerjisi ile bu sahadaki olumsuz etkenler dağılıp, sezon başından bile çok daha iyi bir Fenerbahçe performansı izleyebiliriz.
- Kadınlar Basketbol Süper Ligi'nde 16. Haftanın Değerlendirmesi
KBSL müsabakalarında geride bıraktığımız haftanın hiç şüphesiz en önemli maçı Beşiktaş ile Galatasaray arasında oynanan derbi karşılaşmasıydı. WNBA sonrası dünyanın en iyi ligi olan ve yıldız sporcuların ülkemizde ter döküp görsel şov sundukları kadınlar liginin bu denli ilgiden uzak sıradan değersiz gibi gözükmesi gerçekten çok acı bir durum. Neyse ki ligde son 5 maçını kazanan iki takımın mücadelesinde salonlarda görmek istediğimiz atmosfere ve seyirci sayısına tanıklık ettik. Maça çok gergin başlayan iki takımda ilk çeyrekte yüzdesiz şut isabetleri yanında çok basit hatalar yapınca kısır bir maç başı basketbolu görmüş olduk. Dana Evans savunmasında Pelin ve Işıl’ın çok sert olması bu oyuncunun topla fazla oynamaması için yaptıkları baskı ve tam sahada karşılamaları oyuncu üstünde etkili oldu. Ritim bulmakta zorluk çekti Evans. Ayrıca Taya Reimer’in boş adımlarla sürekli steps yapması pota altı üstünlüğünün tamamen kaybetmelerinin yanında ribaund almaktada zorluk yaşadıklarına toplamda 27-46 gibi bir sonuca tanıklık ettik. Ev sahibi açısından Elif ve Melek gibi çok genç sporcuların olması büyük avantaj. Gelecekte onların üstüne kurulacak takımın hedeflere gitmesi şaşırtıcı olmaz ama şu an beklentilerin çok altındalar. Konuk ekipte ise Azura Stevens ve Teaira McCowan'ın pota altı karartmaları yanında toplamda 13 hücum ribaund almaları ve takımlarına 13 fazla hücum sağlamış olmaları en önemli etkendi. Özellikle Azura Stevens çok yüzdeli şut attı. 3/6 üçlük atması, repertuarında olmaması rağmen önemliydi. İlk yarısı başa baş geçen maçta deplasman ekibinin 2. yarıda bulduğu 49 sayı ile rahat kazandığını ve liderlik takibini sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Dana Evans - 25 sayı, 7 asist Monique Billings - 15 sayı Azura Stevens - 27 sayı, 14 ribaund Teaira McCowan - 13 sayı, 14 ribaund Kamile Nacickaite - 12 sayı, 4 ribaund, 6 asist Lider Çukurova Mersin Yenişehir, zorlandığı maçta kendi evinde Emlak Konut'u Chelsea Gray ve Kuanitra Holingsvorth’un tepe pick and rol ve Tiffany Hayes'in yüzdeli atışlarıyla maçın sonlarında değerli bir galibiyet alarak 14. zaferini elde etmiş oldu. Konuk ekipte Nirra Fields’in çabaları 6. yenilgiyi önleyemedi. Mücadele 67-59 noktalandı. Tiffany Hayes - 23 sayı, 3 ribaund Chelsea Gray - 16 sayı, 4 ribaund, 5 asist Kuanitra Holingsvorth - 14 sayı, 13 ribaund Nirra Fields - 18 sayı, 8 ribaund Bahar Çağlar Ökten - 8 sayı, 10 ribaund 16. haftanın diğer önemli maçlarından biride liderin hemen takipçisi Fenerbahçe ve Botaş arasında oynanan karşılaşmaydı. Maçın başında farkı açan ev sahibinde Kayla McBride ilk çeyrekte attığı 11 sayının yanında etkili savunması ile maçın çok erken kopmasında baş roldeydi. Mücadele 88-64 noktalandı. Kayla McBride - 23 sayı, 6 ribaund, 4 asist Breanna Stewart - 20 sayı, 10 ribaund, 6 asist Olcay Çakır Turgut - 12 sayı, 8 asist Erica McCall - 20 sayı, 11 ribaund Sevgi Uzun - 17 sayı, 3 ribaund, 5 asist Düşme potasındaki iki takımın maçında galibiyete çok ihtiyaç duyan Rize Belediyesi, başa baş giden müsabakada Melikgazi Kayseri takımını 71-63 yenerek lige tutunma adına çok önemli bir galibiyet elde etmiş oldu. Taraftar desteğinin ne kadar itici bir güç olduğunu bu maçtada görmüş olduk. Ev sahibi ekipte 5 oyuncu çift haneli sayılara ulaşırken top paylaşımı ve 24 saniye süreyi kullanmaya çalışmaları dikkat çekti. Jaelyn Brown - 16 sayı, 7 ribaund Marie Benson - 13 sayı, 7 ribaund, 3 asist Sümeyya Özcan - 10 sayı, 5 ribaund, 5 asist Shay Landrum - 20 sayı, 8 ribaund, 5 asist Daugile Sarauskaite - 13 sayı, 14 ribaund 16. haftanın öne çıkan karşılaşmalarını kısaca değerlendirmeye çalıştım. Bu yazının size ulaşmasında arka planda olan ve çok emek veren genç arkadaşlar var. desteği hak ediyorlar, sporun her branşından güncel haberler ve yazıları okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar dilerim! NOT: Sizden gelen talepler doğrultusunda gelecek haftanın maçlarını tahmin etmeye çalıştım. Antalya Toroslar Basketbol v Botaş Emlak Konut v Fenerbahçe Nesibe Aydın v Rize Belediyesi Bursa Uludağ v Çukurova Mersin Kayseri v Ormanspor Çankaya v Beşiktaş Galatasaray v Hatay Belediyesi