top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1249 sonuç bulundu

  • San Antonio Spurs’un Geleceği

    Gregg Popovich … NBA yılın koçu ödülünü üç defa kazanan sadece üç isimden biri (Don Nelson, Pat Riley), en az beş şampiyonluğa sahip olan beş koçtan biri, 1401 galibiyet-170 Playoff galibiyet… Yaklaşık son 35 yıldır San Antonio Spurs ’ün bir parçası, 1996-97 sezonunda kendisini koç olarak atadığından bu yana Spurs'ü çalıştırırken birkaç on yılda NBA'deki en saygın ve başarılı takımlardan biri haline getirdi. 1999'dan 2014'e kadar beş NBA Şampiyonası kazanan Spurs organizasyonundan Tim Duncan ve Kawhi Leonard gibi birçok NBA efsanesi çıktı. Naismith Memorial Basketbol Onur Listesi'ne giren Popovich, 2023’te takımla beş yıllık sözleşme uzatması konusunda anlaşarak NBA tarihinin aktif en yaşlı koçu unvanına da sahip olmuş oldu 76 yaşıyla. Gregg Popovich 2 Kasım Minnesota Timberwolves'a karşı oynanacak maçtan önce takımın "hafif felç" olarak adlandırdığı bir rahatsızlık geçirdiğini açıklamasından sonra sahalardan uzak kalacağı söylenmişti. Popovich'in yokluğunda, 38 yaşındaki Johnson geçici baş antrenörlük görevine getirildi. Ancak Popovich, Johnson ve takım yetkilileriyle düzenli temas halindeydi ve bazı oyuncularla zaman zaman konuşuyordu – fakat felç geçirdiğinden beri maçlarda görülmedi veya herhangi bir antrenmanda bulunmadı. Spurs, Popovich'in rehabilitasyon sürecini bir süredir güncellemedi, sadece tamamen iyileşmesinin beklendiği ve felçten bu yana herhangi bir başka sorunla karşılaşmadığı söylendi. Popovich, Perşembe günü San Antonio Spurs ile bir araya gelerek bu sezon hakkındaki kararını ve gelecek sezona dair umutlarını dile getirdi, bu yaptığı tek kamuoyu duyurusu. Kaynaklar, toplantıda odadakilerin gözyaşlarını döktüğünü ve oyuncuların Popovich'in felçten bu yana neler yaşadığına dair fiziksel işaretler gördüğünü söylerken diğer farklı kaynaklar ise toplantının koçtan gelen motivasyon mesajları, şakalar, eleştiriler ve övgülerle dolu olduğunu söyledi. Victor Wembanyama Gregg Popovich : "Sağlığıma odaklanmaya devam edeceğim ve gelecekte koçluğa geri dönebileceğimi umuyorum. Mitch Johnson ve ekibi harika bir iş çıkardı ve oyuncuların zorlu bir sezonda bir arada kalarak gösterdikleri kararlılık ve profesyonellik olağanüstüydü’’ Popovich'in takıma ziyareti, Kia Defans Oyuncusu Ödülü'nün favorisi ve All-NBA takımına girmek için ciddi bir aday olan All-Star pivot Victor Wembanyama'nın sağ omzunda derin kan pıhtısı bulunmasının ardından bu sezon tekrar oynamayacağı açıklamasının şoku yaşandıktan bir hafta sonra gerçekleşti. San Antonio, Popovich'in takımdan ayrılmasından bu yana 21-30 ve şu anda 24-33 ile Batı Konferansı'nda 13. sırada. Ayrıca yıldız pivot olmadan takım son beş maçından dördünü de kaybetmiş bulunmakta. Victor Wembanyama : "Pop sadece bir koç veya patron değil, o bir lider." San Antonio Spurs, Wemby’nin boşluğunu doldurmak için Bismack Biyombo'yu sezonun geri kalanı için kadroya dahil ediyor. İkinci 10 günlük sözleşmesi sona erdikten sonra, takım deneyimli pivotu kadroya katmak için vakit kaybetmedi. Victor Wembanyama'nın kenarda kalmasıyla, Biyombo'nun boyalı alandaki varlığı paha biçilemez hale geldi. Savunmadaki sertliği ve performansı onun uzun bir süre almasını sağlayabilir. Beş maçta da ilk 11'de yer alarak sahada %66.7'lik şut yüzdesi ile 6.8 sayı, 6.0 ribaund ve 1.2 blok ortalamaları yakaladı. Dahası, bu süreçte üst üste iki kez double-double yaptı. San Antonio Spurs sahada ve saha dışında aksiliklerle dolu zorlu bir sezonla karşı karşıya. Her ne kadar De'Aaron Fox takası gerçekleşmiş olsa da istenilen ve hedeflenen bir şekilde sezonu tamamlamak birçok taraftar göre artık mümkün gibi durmuyor. Öte yandan ise Stephon Castle’ın birden fazla rolde oynama isteği ve hücum oyunundaki potansiyelinin henüz yüzeyi bile tırmalamıyor olması, onun olabildiğince çok yere yerleştirilmesini ve farklı yetenek setlerini sezonun geri kalan bölümünde elde edebilmesini sağlayacak. Chris Paul Sezonu geri sıralarda bitireceği düşünülen takım, Mayıs ayında NBA Draft Lottery’sini kazanma şansını daha da yükseltecek. Duke'den Cooper Flagg, 2025 Draft’ının en iyi adayı olarak görülüyor ve Spurs, Flagg'i Draft etmek için en iyi seçimi elde etme olasılığını önemli ölçüde artıracak. Piyangoyu kazanamasalar bile, Spurs'ün artık Draft adına daha etkili bir oyuncu elde etme şansı eskisine göre daha fazla. Tüm basketbol  ve spor haberleri için bizi takipte kalın!

  • UFC Mart Ayı (2025) Panoraması

    UFC mart ayında 3’ü dövüş gecesi 1’i de ana etkinlik olmak üzere toplamda 4 etkinlik gerçekleştirecek. Bir kemer maçına tanık olacağımız bu ayda UFC, Londra’ya da geri dönecek. UFC Vegas 103: Kape vs Almabayev (1 Mart – Las Vegas, NV) Gecenin ana karşılaşmasında sinek sıkletin huysuz çocuğu Manel Kape (20-7) ile son yıllarda UFC’de yükselen Kazak ekolünden Asu Almabayev karşı karşıya gelecek. Kape sert bir striking’e sahip 12 nakavtlı galibiyeti var. Son 6 maçının 5’ini kazandı. Almabayev ise UFC’ye hızlı giriş yaparak çıktığı 3 maçı da kazandı. Kontrollü bir seviyesi var. Ancak bu maçta submission yeteneklerine ihtiyacı olabilir çünkü Kape kafese bitirmek için çıkan birisi. Güzel bir karşılaşma olacaktır. Sahura kadar vakit öldürmek isterseniz bu maç size yardımcı olacaktır. Keyifli seyirler. UFC 313: Pereira vs Ankalaev (8 Mart – Las Vegas, NV) Gecenin ana karşılaşmasında UFC Hafif Ağır Sıklet Şampiyonu Alex Pereria (12-2) kemerini Magomed Ankalaev’e (19-1-1-1 NC) karşı korumaya çalışacak. Pereira’yı Linesman’de çoğu kez anlattık. Sert bir striker, rakibini sadece nakavt etmek için değil öldürmek için de yumruk atan birisi. Ama belki de bu sıklette en zor testlerinden biriyle karşı karşıya olacak. Ankalaev, UFC’de ramazan ayında dövüşen ilk Müslüman isim olmaya hazırlanıyor. Özellikle İslam Makhachev, Khabib Nurmagomedov gibi Müslüman Dağıstanlı dövüşçüler ramazan ayında maçlara çıkmazken Ankalaev bu teklifi kabul etti. Ankalaev her ne kadar güreş kullanmayacağım dese de bu Pereira gibi isimlere karşı intihar görevinden farksız olacaktır. Ankalaev maçı ve kemeri almak istiyorsa güreşini kullanmak zorunda. Pereria ise mesafede kalıp takedownları savuşturmaya çalışarak maçı almaya çalışacaktır. Keyifli bir maç olacak. İyi seyirler. UFC 313: Pereira vs Ankalaev (8 Mart – Las Vegas, NV) Gecenin yan ana maçında Justin Gaethje (25-5) ile Rafael Fiziev (12-3) karşı karşıya gelecek. İkili daha önce UFC 286’da karşılaşmış ve Gaethje bir hakemin berabere puanladığı maçı çoğunluk kararıyla kazanmıştı. Justin’in bu maçtaki rakibi aslında Dan Hooker idi ancak Hooker elini kırdı ve maçtan çekilmek zorunda kaldı. Rakibi ise 2023’ün sonlarında dizindeki çapraz bağı yırtığı sonrası iyileşme sürecini tamamlayan ve kasımdan beri kendine rakip arayan Fiziev oldu. İkilinin önceki karşılaşması halen akıllarda. Oldukça yakın geçen maçı Gaethje kazanırken iki taraf da bizlere striking dersi vermişti. Bu maç da önceki maçtan farksız olacaktır. Striking ziyafeti kesin. Ancak Fiziev önceki maçtan farklı olarak sadece 2 haftalık bir hazırlık süreciyle kafeste olacak. Fiziev bu nedenle önceki maçtaki gibi hızlı olamayabilir. Gaethje ise bizlere her zamanki gibi striking şov yapacaktır ama sert bir nakavttan geldiği için de temkini elden bırakmayacaktır. Süper ama süper bir maç olacak. Keyifli seyirler. UFC Vegas 104: Vettori vs Dolidze 2 (15 Mart – Las Vegas, NV) Gecenin ana karşılaşmasında Marvin Vettori (19-7-1) ile Roman Dolidze (14-3) karşı karşıya gelecek. İkili daha önce UFC 286’da karşılaşmış ve maçı hakem kararıyla Vettori kazanmıştı. Vettori şu sıralar sallantıda. Bir galibiyet bir mağlubiyet şeklinde giden maçları var ve kemer potasının filesinin son düğümünden tutuyor. Yani bir yenilgi daha alırsa işi zor. Dolidze ise Vettori ve Imamov yenilgileri sonrası iyi toparladı ve kemere yaklaşmak için Vettori’yi bir kez daha karşısına aldı. Vettori ilk maçtaki gibi mesafede kalıp güreşten kaçarak puanları almak ve maçı kazanmak isteyecektir. Dolidze ise bu maçı almak için ilk maçlarında yapamadığı güreşi sisteme sokacaktır. İyi bir eşleşme. Güzel bir maç bizleri bekliyor. UFC Vegas 104: Vettori vs Dolidze 2 (15 Mart – Las Vegas, NV) UFC Fight Night 255: Edwards vs Brady (22 Mart – Londra, İngiltere) Gecenin ana karşılaşmasında eski UFC Yarı Orta (Velter) Sıklet Şampiyonu Leon Edwards (22-4-1 NC) ile Sean Brady (17-1) karşı karşıya gelecek. Edwards geçtiğimiz yıl kemerini kaybetmişti ve uzun bir sürenin ardından kafeste olacak. İlk rakibi Jack Della Maddalena’ydı ancak UFC, Shavkat’ın sakatlığı sonrası onu bu karttan aldı ve şampiyon Belal ile eşleştirip UFC 315’e yolladı. Edwards kemeri kaybettiği maçta oldukça sönüktü ve Belal’e karşı hiçbir şey yapamamıştı. Kemer için iddiasını sürdürmek istiyorsa kazanmalı. Brady ise yükselişini sürdürüyor. Belal yenilgisi sonrası Gastelum ve Burns gibi kemer maçlarına çıkmış isimleri yendi. Brady bu maçta submission ve grappling yeteneklerini kullanmak isteyecektir. Edwards ise mesafede kalıp striking ile puanları toplayarak maçı almak ve kemer potasında iddiasını sürdürmek isteyecektir. İftar sonrası güzel bir eşleşme. Keyifli seyirler. UFC Fight Night 255: Edwards vs Brady (22 Mart – Londra, İngiltere) Gecenin yan ana karşılaşmasında Eski UFC Hafif Ağır Sıklet Şampiyonu Jan Blahowicz (29-10-1) ile Carlos Ulberg (11-1) karşı karşıya gelecek. Jan’ı yıllar aldı, yıllar götürdü yaş da artık 42’ye dayandı. Bu sefer gatekeeper’lık zamanı. Rakibi de tabiri caiz ise uçuyor. Carlos Ulberg. Ulberg, debut maçı hariç UFC’de çıktığı tüm maçları kazandı ve 7 maçtır bu adama kimse dur diyemiyor. Nakavt gücü de yüksek zira 7 nakavtlı galibiyeti var. Nakavt çıkması olası bir maç. Blahowicz belki güreş yeteneklerinin bir kısmını devreye sokabilir. Maçın gidişatına göre farklı farklı taktikler görebiliriz. Zevkli bir maç olabilir. Keyifli seyirler. UFC RAMAZAN’DA DA EĞLENCELİ! UFC, ramazan ayında da bizlerle birlikte olacak. Zaman zaman sahurda zaman zaman da iftar sonrasında keyif yaparken bizlerle birlikte olacak. Bizde Linesman ekibi olarak hayırlı ramazanlar dileriz. Keyifli seyirler! Dövüş sporları  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Victor Wembanyama, Sezonu Kapattı!

    San Antonio Spurs , All-Star yıldızı Victor Wembanyama'nın sağ omzunda derin damardaki kan pıhtısı tespit edilmesinin ardından sezonun geri kalanını kaçıracağını duyurdu. Takımdan yapılan açıklamada, Wembanyama'daki bu sakatlık durumunun All-Star haftasının dönüşünde tespit edildiği belirtildi. Wembanyama, Yılın Savunma Oyuncusu ödülü ve En İyi NBA Beşlisi'ne girme yolunda ilerliyordu ancak NBA'in ödül kazanma şartlarında 65 maç oynama zorunluluğu olduğu için Victor Wembanyama sezon sonu ödüllerine seçilmeye uygun olmayacak. Victor Wembanyama Wembanyama bu sezon 46 maçta maç başına 24.3 sayı, 11 ribaunt ve 3.8 blok ortalamaları tutturdu. NBA tarihinde bir sezonda maç başına 24+ sayı ve 3+ blok ortalaması tutturan yedinci oyuncu olurken, 1999-2000 sezonundan beri Shaquille O'Neal'dan bu yana bunu başarabilen ilk oyuncu oldu. Michigan Üniversitesi'nden uzman Dr. Geoffrey Barnes'a göre, Wembanyama'nın yaşadığı sakatlık uzun boylu sporcularda sıkça rastlanan bir durum. Barnes açıklamalarının devamında ameliyat gerektiren yapısal bir sorun olmadığı sürece bu durumun tipik olarak sadece ilaçla tedavi edilebileceğini ekledi. Victor Wembanyama NBA tarihinde bu benzer sakatlığı yaşayıp, sakatlık sonrası korkunç bir şekilde emekli olmaya zorlanan Chris Bosh gibi bir örnek olsa da benzer sakatlıktan sonra parkelere dönen oyuncular da mevcut. Medyada yazılanlara göre Spurs tarafı oyuncunun gelecek sezon başlangıcına sağlıklı bir şekilde döneceğinden çok emin. Basketbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • İbo Aslan, UFC’deki İlk Yenilgisini Aldı!

    UFC'deki temsilcimiz İbo Aslan, UFC kariyerindeki üçüncü maçına UFC Seatle kartında çıktı. İbo, sıkletin tecrübeli isimlerinden Ion Cuteleba ile karşı karşıya geldi ve rakibine ilk raundda submission ile mağlup oldu. UFC'ye 2023 yılında Dana White's Contender Series'de aldığı kontratla giren temsilcimiz İbo Aslan, ilk iki maçında Anton Turkalj ve Rafael Cerqueira'yı nakavt etmeyi başarmıştı. UFC , İbo Aslan’a üçüncü maçı için ilk iki maçındaki rakiplerinden daha tecrübeli bir isim olan Ion Cuteleba'yı verdi. Cuteleba, yeni gelen veya sıralamaya yükselme aşamasındaki dövüşçüleri test etmek için iyi bir dövüşçü olarak ortaya çıkıyordu. Cuteleba’nın geçmişinde judo ve güreş tecrübesi olması da İbo Aslan’ın yer oyunun da test edileceği anlamına geliyordu. İbo Aslan v Ion Cuteleba Maç öncesi tahminlerde Ion Cuteleba’nın rakibinin aklına girmeyi seven, boğuşmalardan faydalan bir dövüşçü olduğu ve bu yüzden İbo Aslan’ın kontrollü ve sakin bir şekilde dövüşmesi gerektiği söyleniyordu. İbo, bunların aksine rakibinin üstene giderek maça başladı. Maçın hemen başında Cuteleba ile kırışmaya girdi. Bu kırışmalarda rakibini hafif sarssa da yıkmayı başaramadı. Cuteleba, tecrübesiyle birlikte takedown denemeleri yaparak İbo’nın ataklarından kurtulmayı başardı ve sonrasında attığı bir yumrukla İbo’yu yere aldı. Hem yumruğun etkisiyle hem de rakibinin güreşteki üstünlüğüyle birlikte İbo Aslan , yerde dezavantajlı bir duruma düştü. Sonrasında Ion Cuteleba, arm triangle choke ile İbo Aslan’ı pes ettirdi. Bu maç İbo Aslan için büyük bir tecrübe oldu. İbo Aslan’ın bu dövüşte neleri yanlış yaptığını iyice etüt etmesi gerekiyor. Öncelikle güreşine ve jiu jitsusuna çok yoğunlaşmalı. Maçın başında takedown savunmasında fena olmasa da, ters bir yumrukta bu savunması bozuldu. Yerde mount pozisyonundan kurtulamadı. Eğer gard pozisyonuna çekebilseydi, soluklanma ve yeniden toparlanma şansı yakalayacaktı fakat bunu başaramadı. İyi bir güreşi ve jiu jitsusu olsa bunu yapabilirdi. İbo’nun bunlara çalıştığı görülüyor fakat daha da çok çalışması gerektiği ortada. İbo Aslan v Ion Cuteleba İkinci olarak maç taktiğindeki hataları düzeltmeli. Maçın başında rakibinin direkt üstüne gidip nakavt araması taktiksel bir hataydı. Rafael Cerqueira’ya karşı bu plan işledi fakat o Ion Cutelaba tecrübesinde bir isim değildi. Bugün Cuteleba’ya işlese yarın başka bir tecrübeli dövüşçü de aynı duruma düşülebilirdi. İbo’nun yumruk gücü çok yüksek, bunu hızlı bir şekilde kullanıp rakiplerini nakavt ederek kendini göstermeye çalışması da anlaşılabilir. Fakat bu yumrukları rakibinin boşluk verdiği anlarda kullanması daha iyi olabilir. Burada örnek olarak alması gereken kişi Alex Pereira. Onun gibi yumruklarını seçerek atması, acele etmeyip doğru zamanı beklemesi İbo Aslan için daha uygun olabilir. İbo Aslan için bu maç bir test maçıydı ve bu test iyi geçmedi. Fakat İbo’nun UFC yolculuğunda henüz hiçbir şey bitmedi. Alacağı üst üste galibiyetlerle yukarılara tırmanma şansı var. Bu maçtaki hatalarından çıkaracağı derslerle birlikte daha fazla çalışıp yoluna devam etmeli. Bizlerin ona desteği sürmeye devam edecek. Onun bu mağlubiyeti geride bırakıp, kendini geliştirerek yola devam edeceğine inanıyoruz. Dövüş sporları  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'nde Tur Atladı!

    Temsilcimiz Fenerbahçe , UEFA Avrupa Ligi play-off turu rövanş maçında Kadıköy’deki 3-0'lık galibiyetin dönüşünde Belçika deplasmanına konuk oldu. Maça neredeyse as kadrosu ile çıkan Jose Mourinho, kupaya ne kadar önem verdiğini göstermiş oldu. Fenerbahçe Maçın henüz ilk dakikalarında Anderlecht stoperi Hey’in hatasında Dzeko’nun pasında En-Nesyri topu boş kaleye gönderdi ve temsilcimiz maça neredeyse 1-0 önde başlamış oldu. Golden yalnızca 1-2 dakika sonra tribünlerde çıkan olaylar sebebiyle hakem Scharer iki takım oyuncularını da soyunma odasına gönderdi. Yaklaşık 20 dakikalık bir bekleyişin ardından oyun yeniden hareketlendi. Kısa bir süre sonra savunmamızda İrfan Can Eğribayat’ın pas hatası sonucu Vazquez topu ağlarla buluşturdu ve skora denge geldi. Golden sonra temsilcimiz topa sahip olduğu anlarda tempoyu düşürerek ayağında tutmayı amaçladı. Genel skor avantajının etkisiyle Mourinho’nun böyle bir oyun anlayışına gitmesi onun oyun mentalitesinde olan bir şey. Gole ihtiyacı olan ev sahibi ekip topa hakim olduğu anlarda kenar ortalarıyla etkili olmaya çalıştı ancak savunmamız geçit vermedi. Çektikleri şutlar oldukça cılız kaldı. Sarı lacivertli ekip ise topu kaptığı anlarda direkt paslarla rakip kaleye gitmeyi, gidemiyorsa da oyunu soğutmayı amaçladığını ve genel olarak bunu başardığını söylemek mümkün. Böylelikle ilk devre 1-1’lik eşitlikle sona ermiş oldu. Fenerbahçe İkinci devreye tur için gollere ihtiyacı olan Belçika ekibi etkili başladı. Bir net gol pozisyonundan yararlanamadıktan kısa bir süre sonra organize paslaşmalar sonucu topu ağlara gönderdiler ve skor 2-1’e geldi. Golden sonraki Anderlecht baskısını duran top kazanarak kıran temsilcimiz golden yaklaşık 10 dakika sonra kullanılan kornerde genç Yusuf Akçiçek’in kafasında golü buldu ve skoru dengeye getirdi. Bu golle rakibimizin momentumunu iyiden iyiye kırdığımız söylenebilir. Sonrasında yapılan değişiklikler ve oyunu düşük tempoda tutmanın da etkisiyle temsilcimiz Fenerbahçe rakibine üstünlük kurdu. Kalan dakikalarda rakibine çeyrek gol fırsatı dahi vermezken yetenekli ayaklarıyla bazı fırsatlar üretti ancak sonuç alamadı. Doksan dakika 2-2’lik eşitlikle sona erdi ve Fenerbahçe adını son 16 turuna yazdırdı. Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi'ne Veda Etti!

    Yıllardır görülmemiş ve görülmeye hasret olan kar yağışının etkisini hissettirdiği bu günlerde, bir başka hasret olan Avrupa’da başarı hasretinin dinmesi için temsilcimiz Galatasaray sahaya çıktı. Sakat olan ve kadroda olmayan isimlerden yoksun bir şekilde kendi hatasını bir mucize ile telafi etme çabasında olan Sarı Kırmızılılar, rövanş maçında sahaya kalede Günay Güvenç ile çıktı, dörtlü defansa sol bekte Jelert, sağ bekte ise Cuesta yer aldı. Stoperlerde ise Sanchez ve Abdülkerim yer aldı. Önlerinde ise Sara, Torreira, kanatlarda Barış Alper ve Sallai, ileride ise Mertens ve Osimhen ile bugün AZ Alkmaar karşısında idi. Kar yağışı altında oynanan mücadelenin hakemi ise İngiliz Anthony Taylor. Galatasaray “Türk Olmayan Takımları Yenmek” AFAS Stadyumu’nda kırılan umutların yeşerdiği bir hafta geçiren Galatasaray taraftarı, anlaşılan bu umutları kendi içerisinde bir başına yeşertmiş gibi gözüküyor. İlk yarının ilk düdüğünden itibaren bu umudu beslemeyen bir teknik heyet ve oyuncu grubu ile mücadele eden Sarı Kırmızılılar, kulübün kuruluş tüzüğüne aykırı hareket ederek turu çoktan kafada bitirmiş gibi gözüktüler. Maçın ilk anından itibaren dengeli olmayan bir baskı ve acelecilik ile rakibe bol fırsat veren Galatasaray, dakika 5’te Mijnans’ın tehlikeli atağında Günay Güvenç’in kurtarışı ile oyunda kaldı. Dakikalar 13’ü gösterdiğinde ise üst üsvte iki net fırsat bulan AZ, geriden pasla çıkmak yerine uzun vurarak bu akınlarını istikrarlı hale getirmeye çalıştı. Galatasaray’ın çok cılız denemeleri bir sonuç getirmeyince, iştahı daha da artan AZ, 20 ile 30. dakikalar arası çok net pozisyonlar buldu ve bunlara Günay kalesinde devleşti. Carlos Cuesta, Dries Mertens, Barış Alper Yılmaz gibi oyuncuların bir hayli etkisiz olduğu oyunda dakikalar 43’ü gösterirken, AZ Alkmaar Japon sağ beki Maikuma ile öne geçti: 0-1. Bu gol ile tur umutları iyice tükendi ve devre bu sonuçla bitti. Galatasaray İkinci Yarı Kerem Demirbay ve Metehan Baltacı oyuna girerken, Davinson Sanchez ve Dries Mertens oyundan alınan isimler oldu. İkinci yarının başlaması ile oyunun dengeli seyri devam etti, etkisiz birkaç akın dışında etkili olamayan temsilcimiz, dakikalar 55’i gösterdiğinde, oyuna ikinci yarıda giren Kasius’un uzaktan şutu ile farkı 2’ye çıkardı. Bu golden bir dakika sonra ise etkili bir atakta Lucas Torreira’nın pasında, topu bırakan Sara’nın ardından topla buluşan Osimhen, tek vuruşla topu ağlara gönderdi ve skoru 1-2’ye getirdi. Bu golden sonra da çok değişiklik olmayan maçta AZ yine tehlikeli fırsatlar yakaladı ama Günay’ı geçemediler. Günay Güvenç bugün gösterdiği performans ile Galatasaray’ı kendi evinde tarihi bir skordan korudu. 70. dakikaya gelindiğinde hızlı atak sonucu Barış Alper’in pasında ceza sahası çizgisinden çektiği şut ile golü kaydeden Sallai durumu eşitledi: 2-2. İkinci yarının geri kalan bölümünde Okan Buruk pek çok as oyuncusunu, Fenerbahçe maçını düşünerek oyundan aldı ve maç öncesi teknik heyetin tura hiçbir şekilde inanmadığını tekrardan kanıtlamış oldu. AZ Alkmaar’ın 26 şut attığı ve 3.33 XG (Gol Beklentisi) ürettiği bir maçı geride bırakan Sarı Kırmızılılar, Avrupa’ya erken bir veda etmiş oldu. Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Jannik Sinner’e Men Cezası

    Geçtiğimiz yıl iki kez doping testi pozitif çıkan dünya 1 numarası Jannik Sinner’in davası, normal şartlarda Nisan ayında görülecekti. Ancak WADA ile Sinner arasında anlaşma sağlandı ve tenisten derhal başlamak şartıyla 3 ay men edildi. Bahsi geçen uzlaşmanın içeriğinde Jannik Sinner ’in fizyoterapistinden geçen clostebol maddesinin performansına etki etmeyeceği vurgulanmış. Bilim adamları tarafından da incelenen bu olayda İtalyan’ın performansında artış yaşanmayacağı belirtilmiş ve milyarda 1 şeklinde bir ifade de yer almıştı. Jannik Sinner ’in fizyoterapistinden geçen bu yok denilecek madde onu masum yapmıyor. En azından spor ahlakı açısından. Sinner’in bile isteye bu maddeyi almadığında ortak bir görüş hâkim olsa dahi bir profesyonel sporcu çevresinden, daha da önemlisi çalıştığı ekipten de sorumlu tutuluyor. Tüm algılarınız ve benliğinizle yaşamın içinde kalmalısınız. Aksi takdirde kamuoyundaki negatif havayı dağıtmak imkansıza yakın oluyor. Jannik Sinner Normalde doping ile suçlanan tenisçilerin daha önce 2 yıl kadar uzaklaştırıldıklarını biliyoruz. Bu noktada Sinner’in 3 aylık bir ‘ceza’ alması insanlara ateş püskürttü. Bunun bir ceza değil, tam tersine tatil olduğunu savunanlar bile var. Çünkü genç tenisçi, herhangi bir Grand Slam kaçırmayacak. Yani Roland Garros ve Wimbledon’da kortta olabilecek. Sinner bu süreçte: Indian Wells, Miami, Monte Carlo ve Madrid’i kaçıracak. Elbette Sinner’in mevcutta dünya 1 numarası olması bu karardaki önemli bir ölçüt olmuştur. 3 büyüklerden iki tanesinin olmadığı, Djokovic’in ise kariyerinin son zamanlarını geçirdiğini düşündüğümüzde eski tenisi özlüyor olduk. En yükseklerde yaşanan tutku, heyecan gibi kavramlar biraz maziye karışmış gibi. Elbette modernleşen dünya ile birlikte tenisin de dinamikleri yön değiştirdi. Artık fantastik vuruşları, nefes kesen rallileri veyahut estetik file önü oyunları az görüyoruz. Artık daha makineleşen, tek tip oyuncuları izliyoruz. Tüm bunlara paralel olarak, insanlar artık tenis izlemekten uzaklaşıyor. Tam bu noktada da tenisi -tabiri caizse- rekabetleri ile ayakta tutmaya çalışan Jannik Sinner ve Carlos Alcaraz karşımıza çıkıyor. Bir tanesinde dünya 1 numarası apoleti de olunca çifte standart uygulamasından kaçınılmıyor. Bu karar doğrudur demiyorum. Sözde 3 aylık men cezasının hafif kalmasını Sinner’in bu maddeyi istemeden almış olması ve vücudunda milyarda bir olması (yani performansına etki etmemesi) ile açıklayabiliriz ama diğer bir nokta ise yöneticilerin bu sporu canlı tutma çabaları. Bu tarz kararlar tenisi gerçekten canlı tutmak için yeterli mi? Ya da gerekli mi? Bunları sormak gerekiyor… Jannik Sinner Dünya bir numarasına gelen bu 3 aylık men cezasından sonra çevresinden sesler yükseldi. Nick Kyrgios: ‘’WADA 1 ya da 2 yıllık ceza olması gerektiğini söylüyordu. Ne kupa geri alındı ne de para ödülü. Suçlu mu değil mi? Teniste adalet diye bir şey yok.’’ Wawrinka: ‘’Artık temiz spora inanmıyorum.’’ Gazeteci Piers Morgan: ‘’Bir anlaşma mı?? Sporda uyuşturucu suçlarına verilen cezaların pazarlık konusu olabileceğini bilmiyordum. Ne şaka ama!’’ Daniil Medvedev: ‘’Umarım bundan sonra herkes WADA ile konuşabilir ve size ‘bunu bulduk cezası 2 yıl’ derlerse siz ‘hayır 1 ay istiyorum’ diye cevap verirsiniz.’’ Tenis ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Galatasaray-Fenerbahçe Derbisinde Hakem Yönetimi Son Durum: Yabancı mı Yoksa Yerli mi?

    Derbi haftasına girmiş bulunmaktayız, Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki rekabet sadece saha içi mücadeleye değil, hakem yönetiminin kim tarafından yapılacağı konusundaki tartışmalara da yansıyor. Futbol camiasında son zamanlarda, derbi maçının hakem yönetiminin yabancı mı yoksa yerli mi olacağı konusunda çeşitli iddialar gündeme geldi. Fenerbahçe’nin Yabancı Hakem Talebi Fenerbahçe taraftarları ve yöneticileri, derbi maçında tarafsızlık iddiasıyla yabancı hakem tercih edilmesi gerektiğini savunuyor. Özellikle Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı’nın, Kasımpaşa maçının ardından yaptığı açıklamalarda, yabancı hakem tercihi öne sürülüyor. TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu da, henüz iki kulüpten yazılı bir talep gelmediğini belirtse de, resmi başvuru olması durumunda konuyu “enine boyuna değerlendirip” karar vereceklerini ifade etti. Ünlü Yorumcuların İddiaları Öte yandan, futbol yorumcuları iddiaları alevlendiriyor. Rıdvan Dilmen , “derbiye yüzde 1 milyon yabancı hakem gelecek” diyerek, bu ihtimalin neredeyse kesin olduğunu öne sürerken, Erman Toroğlu  da benzer şekilde derbinin yüzde 100 yabancı hakem tarafından yönetileceğini iddia etti. Bu açıklamalar, özellikle derbi öncesinde taraftarlar arasında tartışmaları körükledi. Bazı yorumcular ise, Sloven hakem Slavko   Vincic’ in görevlendirilebileceğini öne sürüyor. Yerli / Yabancı Yerli Hakem Tercihini Savunan Sesler Fakat tüm bu iddiaların yanında, yerli hakem tercih edenler de var. Ünlü eski hakem ve yorumcu Ahmet Çakar , derbi maçının yerli bir hakem tarafından yönetilmesinin daha uygun olacağı görüşünde. Çakar , “Galatasaray bu akşam, yarın ya da öbür gün asla ‘Biz de yabancı hakem istiyoruz’ demeyecek; çünkü bu durum kulüp menfaatine aykırı” diyerek yerli hakem yönetiminin savunulması gerektiğini belirtti. Bazı yorumcular ise derbiyi Mehmet Türkmen’ in yöneteceğini öne sürüyor. Ayrıca Galatasaray yönetimi, TFF’ nin resmi açıklamalarına bağlı kalarak, yabancı hakem talebi konusunda herhangi bir girişimde bulunmayacaklarını bildiriyor. Kulüp yöneticileri, federasyondan gelecek açıklamaları dikkatle beklediklerini ifade ediyor. UEFA’nın Rolü ve Elit Hakem Çalışmaları Birkaç raporda ise UEFA’ nın, Türk futbolundaki hakem tartışmalarına çözüm getirebilmek adına elit 5 hakemi değerlendirdiği iddia ediliyor. TFF’ nin bu doğrultuda çalışmalar yapmaya başladığı ve UEFA’ nın elit isimlerinin derbi maçında görev alabileceği ileri sürülüyor. Bu gelişme, hakem yönetiminin tarafsızlığı konusunda yeni bir tartışma başlatabilir. Son durum hakkında; Henüz resmi bir karar açıklanmamış olsa da, Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde hakem yönetimi konusunda iki farklı görüş öne sürülüyor. Fenerbahçe’nin, maçta tarafsızlık iddiasıyla yabancı hakem tercihine yönelik talepleri ile Rıdvan Dilmen  ve Erman Toroğlu gibi ünlü isimlerin öne sürdüğü yabancı hakem ihtimali, diğer yandan Galatasaray ve yerli hakemi savunanların görüşleri arasında ciddi bir tartışma yaşanıyor. Bu konunun önümüzdeki günlerde TFF  toplantılarında netleşmesi ve resmi kararın açıklanması bekleniyor. Futbol dünyasında derbi maçları kadar tartışmalı olan bu konu, kulüplerin ve taraftarların gözünde adaletin sağlanması açısından büyük önem taşıyor. Hangi kararın alınacağı ise, önümüzdeki günlerde Türk futbolunun nabzını tutacak. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • UFC, Türkiye’ye Gelecek mi?

    Son yıllarda UFC , Türkiye’de geniş kitlelerin ilgisini çekmeye başladı. İbo Aslan gibi UFC’de başarılı sonuçlar alan bir Türk’ün de olması bu ilgiyi daha da attırdı. Bu ilginin artmasıyla birlikte Türk dövüş severler, UFC’nin Türkiye’de bir dövüş gecesi düzenlemesini istemeye başladı. Bu yazıda sizlere UFC, Türkiye’ye gelebilir mi, bunun yakın bir zamanda gerçekleşme ihtimali var mı, bu soruların cevaplarını yanıtlamaya çalışacağız. UFC , 1997 yılında Japonya’da düzenlediği organizasyonla birlikte ilk kez Amerika dışına adım atmıştı. Japonya ve Brezilya, ilk dönemlerinde dövüş sporlarına ilgi ve pazar büyüklüğü dolayısıyla UFC’nin genişlemek istediği bölgelerdi. 2000’lerde UFC’nin kabuk değiştirmesi ile birlikte İngiltere’de haritaya dahil oldu. 2010’larla birlikte UFC, Dünya’nın her tarafında organizasyon düzenlemeye başladı. Böylece global bir şirket haline geldi. 2010’ların ortasına doğru UFC’nin Türkiye’de organizasyon düzenlemesi ile ilgili istekler başladı. Bugüne göre daha az sayıda olan Türk izleyici kitlesi, UFC’nin Türkiye’de gece düzenlemesi için mailler atıyor, sosyal medya paylaşımları yapıyordu. UFC’nin cevabı ise Türkiye’nin inceledikleri ülkelerden biri olduğu fakat salon doldurma konusunda endişeleri olduğu için organizasyon düzenlemeye sıcak bakmadıkları yönündeydi. Ayrıca Türk dövüşçü sayısının da azlığı bu isteksizliğin sebeplerinden biriydi. UFC, yurt dışında düzenlediği kartlarda o ülkenin yerel dövüşçülerini ön plana çıkarmayı tercih ediyor. Ana maçta kafese sokabileceği tanınmış yerel dövüşçüleri istiyor. Bu sebeple İrlanda, İsveç, Avustralya, Polonya, Meksika, Güney Kore gibi ülkelerde rahatlıkla gece düzenlediler. Türkiye, o yıllarda dövüşçü havuzu olmadığı için bu ülkelerin arasına giremedi. UFC Türkiye’de UFC’yi yakından takip edenlerin sayısı son yıllarda büyük bir artış gösterdi. Artık Türkiye’de UFC gece düzenlerse o salonun rahatlıkla dolacağı konusunda şüphe yok. İbo Aslan’ın sahneye çıkması da dövüşçü havuzu konusunda olumlu bir gelişme oldu. Artık ana maçta dövüşme ihtimali olan bir dövüşçümüz mevcut. Ayrıca kartta dövüşebilecek Kaan Ofli ve Volkan Özdemir gibi dövüşçüler de var. Fakat yine de bunun yeterli olup olmayacağı büyük bir soru işareti. Dövüş haberleri üzerine içerik üreten “Kimura” sayfasından Mert Savcı, bu konuyla ilgili UFC başkanı Dana White’a “UFC’yi İstanbul’a getirmek gibi bir planınız var mı?” diye soru sordu. Dana White, bu soruya; “Biz her yere gidiyoruz. Bu yüzden cevabım evet. Gürcistan’dan da bizim gelmemiz istiyorlar. Şu anda oraya gitmekten mantıklı bir zaman olamaz. Yetenekli adamlar bulduğumuzda oraya gitmek istiyoruz. Örneğin Güney Afrika’ya gitmeyi planlıyoruz. Türkiye’den de iyi yetenekler bulursak neden olmasın.” diyerek cevap verdi. Dana White’ın cevabında gördüğümüz gibi Türkiye radarda fakat dövüşçü havuzu konusunda daha da gelişme lazım. İbo Aslan’ın şampiyonluk yarışındaki bir dövüşçü haline gelmesi ve yanında da UFC’de ana kartta dövüşebilecek düzeyde Türk dövüşçü olması lazım. Bugün Gürcistan, İspanya ve Güney Afrika’dan UFC şampiyonları var. Bu ülkeler etkinlik düzenlemek için büyük adaylar olsa da henüz UFC, buralara adımını atmadı. Türkiye için bir diğer dezavantaj da pandemi sonrası UFC’nin global organizasyonlarını belirli ülkelerle sınırlaması oldu. Daha önceleri Polonya, Almanya, İsveç, Danimarka, Çek Cumhuriyeti, Rusya gibi Avrupa ülkelerinde organizasyon düzenleyen UFC, pandemiden sonra İngiltere ve Fransa dışında başka bir Avrupa ülkesini tercih etmedi. Avrupa dışındaki organizasyonlarda ise en çok Orta Doğu’nun zengin ülkeleri tercih edilmeye başlandı. Şirkete büyük bir para akışı sağladığı için Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gözde ülkeler haline geldi. Ayrıca Rusya’ya Ukrayna savaşı yüzünden uygulanan geniş çaplı ambargo sebebiyle Rus dövüşçüler de sıklıkla Orta Doğu’da dövüşmeye başladı. Bu sebeple Orta Doğu ülkeleri o pazar için uygun bir yer oldu. UFC’nin pandemi öncesi uyguladığı politikalar şu anda olmuş olsa Türkiye, organizasyon düzenlemek için önemli adaylardan biri olabilirdi. Bu şartlar altında yakın bir gelecekte UFC’nin Türkiye’de dövüş gecesi düzenlemesi maalesef zor gözüküyor. Eğer UFC eskisi gibi yeni ülkelere açılmaya karar verirse ve Türkiye’de de dövüşçü havuzu konusunda ilerleme sürerse ülkemizde bir UFC dövüş gecesi görebiliriz. Dövüş sporları  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Galatasaray, Deplasmanda Mağlup!

    Sarı Kırmızılılar, Avrupa Ligi ’nde son 2 maçta aldığı kötü sonuçlar sebebi ile ilk 8’e girememiş ve play-off turu oynamak zorunda kalmıştı. Çekilen kura sonucunda da daha önce lig aşamasında karşı karşıya gelinen Hollanda takımı AZ Alkmaar ile eşleşen temsilcimiz, ilk maçı deplasmanda oynadı. Hollanda’nın Alkmaar kentinde bulunan ve yaklaşık 20.000 kişilik kapasiteli AFAS Stadyumu’nda oynanan maça temsilcimiz ilk 11’inin iskeletinden yoksun çıktı. Cezalı olduğu için Victor Osimhen, Lucas Torreira, Davinson Sanchez oynamayan isimler olurken sakatlığı sebebi ile de Ismail Jakobs ve Yunus Akgün karşılaşmada yer alamadı. Statü gereği ise Ahmed Kutucu, Eren Elmalı, Mario Lemina, P. Frankowski gibi isimler yine bugün kadroda olmayan isimlerdi. Yeni transferler Alvaro Morata ve Carlos Cuesta ve kadro kayıt döneminde eklenen Roland Sallai ise ilk 11’de yer buldular. Rakip takımda ise R. Van Bommel ve I. Sadiq sakatlıkları yüzünden bu maçta forma giyemedi. Galatasaray Alkmaar Kâbusu Alkmaar’da ilk yarının düdüğü çaldı ve maça temsilcimiz başladı. Maçın ilk 10 dakikasında iki takımında ana düşüncesinin hızlı ve direkt paslarla savunma arkası koşular bulmak ve tehlike yaratmak gibi gözüktü. Bu bağlamda AZ Alkmaar ilk 10 dakikada 2 kez bu koşulardan, Galatasaray ise 1 kez ofsayta yakalandı. Maçın ilk isabetli şutu ise dakikalar 5’i gösterdiğinde Ernest Poku ile AZ Alkmaar’dan geldi. İki takımında ilk dakikalarda ön alan presi olsa da bunu daha etkili biçimde sahaya yansıtan taraf Hollandalılar oldu ve temsilcimiz pasla çıkarken Gabriel Sara’nın kaptırdığı top sonrası geniş alan bıraktı. Bu alanı değerlendiren Troy Parrot, Kaan Ayhan tarafından düşürüldü ve biraz uzakta olsa hem frikik kazandılar hem de Kaan sarı kart gördü. Bu frikiği, enfes bir vuruş ile gole çeviren Meijnans, 13.dakikada takımını öne geçirdi; 1-0. Golden sonra ön alan presini bırakıp, geride bekleyerek geçiş arar gibi gözüken AZ, istediği fırsatı Ernest Poku ile Berkan Kutlu’nun kanadından yakaladı ve karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleciyi geçti ancak Abdülkerim Bardakçı’yı geçemedi. Bu pozisyondan iki dakika sonra ise Alvaro Morata, kendisine atılan topu çok iyi kontrol etti ve ceza sahası içerisinde yakaladığı ters eşlemeyi ( Jordy Clasie ) değerlendirdi, içeri çevirdiği top sekti ve seken topu Rolland Sallai, enfes bir vuruş ile gole çevirdi, dakika 20; 1-1. Ancak golden sonra reaksiyonu ev sahibi ekibin verdiği görüldü. Galatasaray’ın savunma zaafiyetlerini ve geriden oyun kurarken yaşadığı sıkıntıları fırsata çevirmek isteyen Hollanda temsilcisi Ernest Poku ve Lahdo ile tehlikeli pozisyonlar buldu. Dakikalar 36’yı gösterdiğinde ise kornerden gelen ve tehlike alanı dışına çıkan topa, çevre kontrolü olmadan hamle yapan Barış Alper Yılmaz, Maikuma’yı düşürdü ve hakem penaltı noktasını gösterdi. Kazanılan penaltıyı gole çeviren Troy Parrot, takımını 2-1 öne geçirdi. Oyun içi formasyon değişiklikleri ile çözüm arayan Okan Buruk, istediği çözümü ve golden sonra da akınları devam eden AZ de 3’ü bulamadı ve soyunma odasına taraflar 2-1 ile gitti. Galatasaray “Doomsday” Kâbusun artarak devam ettiği ikinci yarıya oyuncu değişikliği değil formasyon değişikliği yaparak başlayan Okan Buruk ve Galatasaray, dakikalar 47’yi gösterdiğinde kalesinde yaşadığı tehlikeli akınla yüz yüze geldi. Bundan üç dakika sonra ise adeta İsrafil, Galatasaray için “sura” üfledi ve kıyamet koptu: Kaan Ayhan ikinci sarıdan kırmızı kart! Aslında malumun ilamı gibi oldu. İlk yarıda da bu sinyalleri veren Kaan oyundan alınmamış ve ikinci yarının hemen başında geç hamle ile oyun dışı kaldı. Bu dakikadan itibaren, Galatasaray için sarf etmek gereken birkaç cümle olabilir. Kırmızı karta kadar da sahada olmayan temsilcimiz, kırmızı kart ile adeta sanki 10 kişi kalınmamış, takımın toplam oyun bilgisi dağarcığı daralmıştı resmen. Üst üste pas hataları, konsantrasyon kayıpları, zamanlama hataları… Kırmızı karttan yalnızca 7 dakika sonra sağ kanadı otoban yapan Ernest Poku’nun asistinde 33’lük Clasie 3-1’e getirdi skoru. 10 dakika sonra ise başarılı sol bek Wolfe, skoru 4-1’e getirdi ve temsilcimiz için bir nevi Avrupa defterini kapadı. Maçın geri kalan bölümlerinde etkili akınlar gerçekleştiren AZ, farkı daha daaçmak istese de bunu yapamadı ve maç 4-1 AZ Alkmaar’ın üstünlüğü ile sona erdi. Maçın başından sonuna kadar üstün olan, sahaya istediklerini yansıtan Maarten Martens’in öğrencileri oldu. Okan Buruk’un Galatasaray’ı ise Avrupa’da bir kez daha sınıfta kaldı. Maçın rövanşı 20 Şubat Perşembe akşamı saat 20:45’te Rams Park’ta  oynanacak. Temsilcimiz bu maçta en azından bu akşamı telafi etmek için sahaya çıkacak. Turun artık mucizelere kaldığı bu senaryoda, Galatasaray bu mucizenin peşinden koşacak Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Fenerbahçe, Anderlecht Karşısında Galip!

    UEFA Avrupa Ligi Eleme Turu ilk maçında temsilcimiz Fenerbahçe kendi evinde Anderlecht’i ağırladı. Fenerbahçe karşılaşmaya kalede İrfan Can Eğribayat, savunmada Milan Škriniar, Sofyan Amrabat, Yusuf Akçiçek, önlerinde Bright Osayi-Samuel, Fred, Sebastian Szymański, Filip Kostić, on numara pozisyonunda Dušan Tadić ve forvette de Youssef En-Nesyri ve Edin Džeko ile başladı. Anderlecht ise karşılaşmaya, Coosemans, Augustinsson, Hey, Ederson, Sardella, Leoni, Dendoncker, Huerta, Stroeykens, Degreef ve Vasquez ile başladı. Maçın başından sonuna kadar kontrolü elinde tutan Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazandı. Gelip hep birlikte bu maça göz atalım… Fenerbahçe Temsilcimiz maça hızlı başladı. Daha ilk dakikalarda rakip kaleye hızlı giden Fenerbahçe başladığı isteği sonucu almasa da yan toplarla etkili oldu. Kazanılan kornerde Kostić’in ortasında Yusuf Akçiçek’in kafa vuruşunda kaleci kornerle çekti. 11. dakikada kullanılan ikinci kornerde yine Filip Kostić’in ortasında Yusuf Akçiçek kafayla ortaya çevirdi ve kale ağzında Dušan Tadić topu ağlara göndererek Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi. Bu dakikadan sonra oyun daha dengede geçmeye başladı. Dakika 23’te kazanılan Anderlecht kornerinde arka direkte Huerta’nın kafa vuruşunda İrfan Can ters ayakta kalmasına rağmen iyi bir kurtarış yaptı. Pozisyonun devamında Anderlecht tarafı penaltı beklese de VAR incelemesi sonucunda maça devam edildi. Dakika 33’ü gösterdiğinde ise Fenerbahçe sol kanattan etkili geldi. Sol kanattan açılan ortada Osayi topa vuramadı ve net bir pozisyondan yararlanamadı. İlk yarının son dakikalarına gelindiğinde Yusuf Akçiçek’le hızlı çıkan Fenerbahçe’de top sol kanatta Kostić’le buluşturuldu. Kontra atağın devamında Kostić topu ceza sahası yayına çıkarttı. Oradan gelen Edin Džeko gelişine vurdu kaleye giden top savunmadan geri geldi. Geri gelen topu Džeko tamamlayarak Fenerbahçe’yi 2-0 öne geçirdi. İlk yarının geri kalanında önemli bir atak olmadı ve Fenerbahçe ilk yarıyı 2-0 önde tamamladı. Temsilcimizde Sofyan Amrabat ve Bright Osayi-Samuel, deplasman ekibinde ise Huerta ilk yarıda sarı kart gördü. İkinci yarıya başlarken Fenerbahçe ’de Bright Osayi-Samuel yerini Mert Müldür’e bırakırken, Anderlecht maça başladığı 11 ile ikinci yarıya başladı. 55. dakikada yakalanan kontra atakta sol kanattan hızlı çıkan Sebastian Szymański’nin ortasında Youssef En-Nesyri kafayla faklı uca çıkaran golü attı. Bulunan golün ardından atakları sıklaştıran temsilcimizde Filip Kostić’in ortasında Yusuf Akçiçek’in kafa vuruşu direkten döndü. Bu dakikadan sonra karşılıklı ataklar olsa etkili değillerdi. Temsilcimiz geri kalan dakikaları rölantide geçirip karşılaşmayı 3-0 kazanarak tur için avantajlı skoru almayı başardı. Jose Mourinho Karşılaşmayı değerlendirmem gerekirse; Fenerbahçe’nin oynaması gerektiği gibi oynadığını söyleyebilirim. Savunmada risk alınmadı, hızlı hücumlar kovalandı ve hızlı hücumlarla skora gitmeyi başardı. Anderlecht cephesindeyse yedekle başlayan Thorgan Hazard ve Kasper Dolberg’in ilk 11 başlaması gerektiğini söyleyebilirim. Temsilcimizi alınan skordan ve oyundan dolayı tebrik ediyorum. Sağlıkla kalın, Linesman’le kalın… Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Ferhat Akbaş Kimdir?

    Herkese merhaba! Bugün sizlere son günlerin tartışılan ismi Ferhat Akbaş’ın kariyeri hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Umarım bu yazı, Ferhat Akbaş’ın kariyer yolculuğu ve geleceği hakkında sizlere fikir verecektir. Hazırsanız başlayalım… Bildiğiniz üzere Ferhat Akbaş şu sıralar Eczacıbaşı Dynavit takımında başantrenör olarak görev yapıyor. Geçtiğimiz günlerde de Japonya Kadın Voleybol Milli Takımı ile adı anılmaya başlandı ve yüksek ihtimalle de Japon milli takımının yeni başantrenörü olması bekleniyor. Ferhat Akbaş Tecrübeli başantrenör voleybol kariyerine smaçör olarak başladı. Oyunculuk kariyeri hayal ettiği gibi devam etmeyince erken yaşta bırakma kararı aldı ve benche geçti. Buradan sonraki ilk durağı Galatasaray oldu ve istatistikçi olarak görev yapmaya başladı. Galatasaray’da iki sezon çalıştıktan sonra 2006/07 sezonunda Türk Telekom’da yardımcı antrenör olarak çalışmaya başladı. Burada Çinli başantrenör Ping Lang ile çalışma fırsatı buldu. Türk Telekom’dan ayrıldıktan sonra da Ping Lang ile birlikte Çin’de Guangdong Evergrande takımında da bir sezon çalıştı. 2011/12 sezonu bitiminde ülkeye dönme kararı aldı ve Vakıfbank’ta yardımcı antrenör olarak görev almaya başladı. Burada Giovanni Guidetti ile üç sezon birlikte çalıştılar. Vakıfbank’ta çalıştığı sırada Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımın’da da Marco Motta’nın yardımcılığını yaptı. 2014/15 sezonu bitiminde Vakıfbank’tan ayrılan Ferhat Akbaş için kariyerinde bir dönüm noktası gerçekleşti. O artık bir başantrenördü… 2015/16 sezonunda Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımı ile başantrenör olarak anlaştı. Buradan sonra daha çok göz önünde olacak ve haliyle de artık eleştirilerin odak noktasında olmaya başlayacaktı. Burada görece başarısız olan Ferhat Akbaş görevinden ayrıldı. 2017/18 sezonu başında CSM Bucuresti ile başantrenör olarak anlaştı. Ayrıca Japonya Kadın Voleybol Milli Takımı ile de yardımcı antrenörlük görevine başladı. Burada bir yıl çalıştıktan sonra kulüp takımına odaklanmak için ayrıldı. Bükreş’te geçirdiği sürede bir altın ve bir gümüş madalya kazandı. Bu da başantrenörlüğü açısından güzel bir başlangıçtı. CSM Bucuresti ile geçirdiği iki sezonun ardından buradan ayrıldı ve Polonya takımlarından Chemik Police ile anlaştı. Burada geçirdiği iki sezonda da lig şampiyonluğa ulaşmayı başardı. Agnieszka Korneluk, Jovana Brakocevic gibi oyuncularla çalışma fırsatı buldu. Romanya ve Polonya’da geçirdiği başarılı sezonların ardından Ferhat Akbaş için yeni bir meydan okuma başlıyordu. Artık ülkesinde bir kulüp çalıştıracaktı… Ferhat Akbaş 2021/22 sezonu başında Eczacıbaşı Dynavit ile anlaşan Ferhat Akbaş için sırada kendi ülkesinde şampiyonluk yaşama hedefi vardı. Bugüne kadar geldiğimiz sürede bunu henüz başarabilmiş değil. Ligde Vakıfbank ve Fenerbahçe ile şampiyonluk mücadelesi vermeye devam ediyor. Ligde geçirdiği üç sezonda kürsünün bir kez üçüncü iki kez de ikinci basamağında kaldı. Avrupa’da ise bir kez CEV kupasını kazanmayı başardı. Geçtiğimiz sezonda da Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda kürsünün en üst basamağına çıkmayı başardı. Ayrıca 2023/24 sezonunun ikinci yarısında Eczacıbaşı Dynavit ile üç yıllık yeni sözleşmeye imza attı. Bugün geldiğimiz noktada takımda geçirdiği üç sezona rağmen ligde henüz şampiyon olamaması nedeniyle fazlaca eleştirilerin odak noktasında kaldı. Bugüne geldiğimizde ise yazının başında da belirtttiğim gibi ismi Japonya Kadın Voleybol Milli Takımı ile fazlaca anılmakta. Resmi kaynaklarda henüz bir şey söylenmese de resmi olmayan kaynaklara göre önümüzdeki haftalarda Japon milli takımı ile sözleşme imzalayacağı söyleniyor… Bu konuda neler olacağını hep birlikte göreceğiz. Linesman’le kalın, sağlıkla kalın…. Voleybol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

bottom of page