top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1249 sonuç bulundu

  • UFC Dövüşçüleri Ne Kadar Para Kazanıyor?

    30 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan UFC , her geçen gün izleyici kitlesini arttırıyor. Bu izleyici kitlesinin artmasıyla birlikte şirket her sene bir önceki yıldan daha fazla kar açıklıyor. Televizyon anlaşmaları, sponsorluklar, PPV gelirleri ve gişe hasılatları ile milyar dolarlık bir şirket haline gelen UFC’de dövüşçüler ne kadar kazanabiliyor? Bu yazıda bu sorunun cevabını ele alacağız. UFC’de dövüşçüler, diğer dövüş sporlarındaki gibi maç başına ödeme alırlar. NBA, NFL, MLB, NHL gibi majör organizasyonlar da olduğu gibi sporcuların yıllık garanti bir maaşı yoktur. Dövüşçüler, sözleşmelerini yıl sayısına göre değil maç sayısına göre yaparlar. Sözleşmelerdeki maç sayısı bitene kadar UFC dışında başka bir organizasyona gitme şansları yoktur. Dövüşüler her maç başına garanti bir ücret alır ve maçı kazanırsa ekstra olarak sözleşmesinde belirtilen miktarda galibiyet bonusu kazanır. Eğer iyi bir maça imza attıysa veya güzel bir bitiriş yaptıysa 50.000 dolarlık gecenin bonusuna sahip olabilir. UFC’de düşük, orta, yüksek ve süperstar seviyesi olarak dört seviye dövüşçü maaşları bulunmaktadır. Düşük seviye garanti dövüşçü maaşları 10.000 – 30.000 dolar arasındadır. Bu maaşı alan dövüşçüler genellikle UFC ile ilk sözleşmesini imzalamış dövüşçülerdir. Bu dövüşçüler dikkat çekici bir performans sergilediği taktirde orta seviye maaşlara yükseltilir. İlk sözleşmesinden sonra çok dikkat çekmemesine rağmen UFC’nin sözleşme yenilediği ve düşük seviye maaş kazanan dövüşçüler de bulunmaktadır. Orta seviye maaşlar 80.000 ile 250.000 dolar arasındadır. Bu maaşı alan dövüşçüler genellikle sikletlerinde sıralamada bulunan veya seyircinin dikkatini çekmiş dövüşçülerdir. UFC, bu dövüşçüleri PPV’lerin ana kartlarında veya dövüş gecelerin ana maçlarında dövüştürür. Bu dövüşçüler bu maaş skalasına yükseldikten sonra düşük seviye maaşlara düşmesi çok zordur. Eğer kötü bir performans sergilerlerse UFC yeniden onlarla sözleşme imzalamaz. Yüksek seviye maaşlar 500.000 ile 3.000.000 dolar arasındaki maaşlardır. Bu maaş seviyesindeki dövüşçüler şampiyon veya yıldız dövüşçülerdir. Şampiyonluk maçına çıkan dövüşçülere ödeme bu maaş skalasından yapılır. Genellikte şampiyonluk maçına çıkan kemersiz dövüşçülere 500.000 dolar garanti maaş ödenir. Şampiyon olursa fakat eski sözleşmesi devam ediyorsa yeni sözleşmeye kadar 500.000 dolar garanti ücret alır. Şampiyon olmasına rağmen yeni sözleşmeyle aynı maaşı almaya devam eden dövücüler de vardır. Bu şampiyonlar seyirci ilgisini kendi üzerine çekemeyen dövüşçülerdir. Şampiyon ve yıldız dövüşçüler son zamanlarda milyon dolar bandının üzerine çıkmaktadır UFC’nin süperstar olarak gördüğü dövüşçüler 3.000.000 doların üzerinde maaş alırlar. UFC’de bu maaş seviyesine çıkmak için sadece maç kazanmak veya şampiyon olmak önemli değildir. Kartı sattırmak ve UFC’ye para kazandırmak önemlidir. Bu yüzden süperstar maaş seviyesine çıkan dövüşçü sayısı azdır. Conor McGregor , Jon Jones ve Khabib Nurmagomedov gibi dövüşçüler bu seviye yüksek maaşlara çıkabilmişlerdir. UFC, dövüşçülerin aldıkları ücretleri büyük dövüş gecelerinden sonra kamuoyu ile paylaşmaktadır. Bu rakamlar yukarıda belirtilen garanti ücretler ve galibiyet bonuslarını içermektedir. UFC , özellikle büyük isimli dövüşçülerle sözleşme imzaladığında ekstra para kalemlerini de sözleşmeye eklemektedir. Kart sattırabilecek, seyirciyi tribünlere çekebilecek dövüşçülere o kartın PPV, seyirci ve sponsor gelirlerinden pay vermektedir. Bu verilen paylar bazı zamanlarda dövüşçünün aldığı garanti ücretten çok daha fazla olabilmektedir. Bu sebeple dövüşçülerin maçlardan kazandığı paraların tam rakamları kamuoyu ile açıklanandan daha yüksektir. UFC’nin dövüşçülere ödediği ücretin azlığı yıllardır tartışılmakta olan bir konu. Boksta şampiyon olan bir dövüşçü, UFC’de süperstar seviyesine gelmiş dövüşçüden daha çok para kazanabilmektedir. UFC’den ayrılıp boks yapan dövüşçüler de UFC’de kazandığının kat kat fazlasını kazanmaktadır. Örneğin UFC’de çıktığı 14 maçta toplam 4 milyon dolar garanti para kazanan Francis Ngannou, Anthony Joshua ile yaptığı bir boks maçından 20 milyon dolar kazanabilmiştir. UFC’nin MMA’de bir nevi tekel olması, bir dövüşçüyü parlatma veya düşürme gibi bir şansının olması şirkette yer alan dövüşçülerin ücretlerinin düşük olmasına sebep olmaktadır. Boksta ise her boksörün daha özgür olabilmesi, tekel bir organizasyon olmaması ücretlere olumlu anlamda yansımaktadır. Dövüş sporları  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Bizim Çocuklar, Karadağ Deplasmanından Hayal Kırıklığıyla Ayrıldı!

    Balkanların son yıllarda turistik açıdan en fazla rağbet gören, Kotor, Budva, Tivat, Bar gibi şehirleri ile tarih ve turizm cenneti olan ve eşsiz coğrafyası ile ilgi çeken Karadağ, futbol düzeyinde bu başarıyı yakalayamamış gibi gözükmekte. Robert Prosinecki yönetimindeki Karadağ, Uluslar Ligi’nde oynadığı 5 maçtan da puansız ayrıldı ve son maçta Niksic kentinde Milli Takımı ağırladı. İtalyan teknik direktör Vincenzo Montella, sakatlıkların yoğun olduğu ortamda esnek bir kadro ile sahaya çıktı; Arda Güler, Yunus Akgün, Kerem Aktürkoğlu ve Kenan Yıldız’a ön hattı emanet eden Montella, orta sahayı Okay ve Orkun’a bıraktı. Geride ise cezalı Abdülkerim’in yerine maça Emirhan Topçu ile başladı. Karadağ takımı ise 5’li katı bir savunma dizilişi ile geçiş arayacaklarını belli eden bir kadro ile sahadaydı. Patikada Maç! Yağışın bol olduğu bir coğrafyada Kasım ayının sonlarında maç oynamak, bakımsız zeminlerle birleşince eziyet olur genelde ve Karadağ Niksic Stadyumu’nda böyle bir ilk yarı geçti. Maçın başında Arda Güler ile top kapıp karşı karşıya net gol girişimi yakaladık ancak değerlendiremedik. Bu dakikadan sonra Karadağ art arda fırsatlar yakalamaya başladı ve 15. dakikaya kadar Karadağ duran top organizasyonları ve geçiş hücumları ile zorluk çıkardı. Sahaya ve oyuna adaptasyonu zor yakalayan Millilerimiz, 15. dakika itibari ile kontrolü eline aldı. Dakikalar 25’i gösterdiğinde Kerem Aktürkoğlu sol kanattan ceza sahasına kat etti ve içeri çevirdiği topta hiçbir oyuncumuz topla buluşamadı. 28.dakikada ise Kenan Yıldız’a gelen uzun topu Kenan direkt Kerem ile oynadı, net gol vuruşunda Kerem pozisyonu değerlendiremedi. Bu pozisyonun ardından savunmadan tek uzun topla çıkan Karadağ, Emirhan Topçu’nun topu ıskalaması ile kaleciyle karşı karşıya kalan Krstovic’in golüyle tabelayı değiştir: 1-0. Golün ardından şok bir top kapma ile 2. gol şansını net bir şekilde Jankovic ile değerlendiremedi Karadağ, Mert Günok karşı karşıya pozisyonda topu kornere yolladı. Dakikalar 37’yi gösterdiğinde sağ kanattan bir taç organizasyonu gerçekleştiren Millilerimiz , Orkun Kökçü’nün ceza sahasına koşusu sonrası içeri çevirdiği topta Kenan Yıldız şık plase ile durumu 1-1’e getiren golü kaydetti! Oyunun kontrolünü tekrar eline alan Millilerimiz uzaktan şutlar ile kaleyi denerken, ceza sahasında topla buluşan Kerem’in şutunu kaleci kornere çeldi. İlk yarının son dakikalarında yine bir uzun topta savunmanın hatası sonucu kaleci ile karşı karşıya kalan Krstovic, kendisinin ve takımının ikinci golünü atarak devreye Karadağ’ın 21 üstün girmesini sağladı. “Malumun İlanı“ İlk yarının talihsiz isimlerinden olan Emirhan Topçu, ikinci yarıda yerini Samet Akaydın’a bıraktı. İkinci yarıda Karadağ ekibi değişiklik yapmadan başladı. İkinci yarı, ilk yarının kopyası şekilde başladı ve 50. dakikada soldan Kerem’in açtığı ortada Yunus Akgün topa dokunsa da top auta gitti. Ardından dakika 53’te Kenan sol kanattan getirdiği topta karşı karşıya kaldığı pozisyonda, kaleci çıkardı top kornere gitti. Oyunun hakimiyetini ele aldığımız dakikalarda pozisyon bulduk ancak değerlendiremedik. Dakikalar 66’yı gösterdiğinde harika ara pasta Yunus karşı karşıya kaldı ancak topu ağlarla buluşamadı. 73. dakikada ise gecenin sürpriz ismi Krstovic, yine hızlı bir hücumda içeri açılan ortada kafa ile golü atarak Hat-Trick yaptı ve skoru 3-1’e getirdi. Geri kalan, uzatmalarla birlikte, 20 dakikalık bölümde golden uzak bir görüntü veren Millilerimiz, grupta puansız olan ve tarihimizde daha önce yenilgimiz bulunmayan Karadağ’a 3-1 mağlup olarak Uluslar B Ligi 4.Grup’ta liderlik şansını kaçırıyor ve ikinci olarak Yükselme Play-Off oynama hakkı elde ediyor. Galler ise evinde İzlanda’yı 4-1 yenerek grupta liderliği alan takım oldu. Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • UFC 309'da Jon Jones’dan Rahat Galibiyet

    UFC 309, New York'daki ünlü Madison Square Garden'da yapıldı. Gecenin ana maçında UFC ağır siklet şampiyonu Jon Jones ile Stipe Miocic kozlarını paylaştı. Gecenin yan ana maçında ise hafif sikletler Charles Oliveira ile Michael Chandler karşı karşıya geldi. Jones ve Chandler geceden zaferle ayrılan isimler oldu.    Jon Jones ile Stipe Miocic'in karşılaşması uzun bir süredir bekleniyordu. Bu maçın ilk önce 2023'ün Kasım ayında yapılması planlanmıştı fakat Jones'un geçirdiği ağır sakatlık sebebiyle iptal edilmişti. Aktif şampiyon Jones'un üzün süreli sakatlığı Tom Aspinall için siklette geçici şampiyonluk yolunu açmıştı. Eski şampiyon Miocic'in 3,5 yıldır maça çıkmamış olması ve çıktığı o son maçta Francis Ngannou'ya yenilmesi sebebiyle birçok kişi bu maçta ısrar edilmesini eleştirdi. Jones'un Aspinall ile karşılaşmasını isteyen isteyen çok sayıda dövüş sever vardı fakat Jones ile UFC bu eşleşmede ısrar etti.    Jon Jones maça büyük favori olarak çıktı ve beklendiği gibi üstün bir performans sergiledi. İlk raundda rakibini yere alarak üstünlük kurdu, yumruklar ve dirseklerle rakibini yıprattı fakat bitiremedi. İkinci raund ile birlikte maç ayakta devam etti, burada da Jon Jones ön tekmeleri ile Miocic'i oldukça rahatsız etti. Miocic maçta bir türlü istediği yumruk kombinasyonlarını yakalayamadı. Üçüncü raundda da aynı oyununu sürdüren Jones, raundun sonlarına doğru gövdeye attığı sert döner tekme ile Miocic'i yere yatırdı ve yumruklarla son noktayı koyarak maçı bitirdi.    Rahat bir galibiyet alan Jon Jones, maçtan sonra yaptığı açıklamada emekli olmayacağını açıkladı. Jones, UFC yönetimi ile görüşüp sıradaki maçını belirleyeceklerini belirtti. Seyircilere bekledikleri maçı vereceklerini söyledi. Jones'un en muhtemel rakibi tabi ki de geçici kemeri elinde bulunduran Tom Aspinall. Jones, bu maçla ilgili bir şey söylemese de Dana White'ın maçtan önce yaptığı açıklamalar bunu işaret ediyor. Jones'un Alex Pereira ile maça da sıcak baktığı konuşuluyor fakat Dana White'ın Pereira'yı kısa vadede ağır siklete çıkarma planı yok gibi gözüküyor.    Maçın kaybedeni Stipe Miocic de beklendiği gibi emeklilik kararını duyurdu. 42 yaşındaki dövüşçü, 2016-2020 arasında ağır sikleti domine etmişti. Miocic, bu gece iyi bir veda yapamasa da sikletin unutulmaz şampiyonlarından biri olarak hatırlanacak.    Gecenin yan ana maçında Charles Oliveira ile Michael Chandler karşı karşıya geldi. Oliveira, karşılaşmayı puanla (49-46, 49-46, 49-45) kazandı. Oliveira, maçın ilk dört raundunu da net bir şekilde domine etti ama bir türlü maçı bitiremedi. Son raundda Chandler, rakibini attığı yumruklarla zorlasa da bitirişi yapamadı ve puanlama da farklı bir şekilde maçı kaybetti.    Charles Oliveira bu galibiyetle birlikte tekrardan şampiyonluk yarısının içinde olduğunu kanıtladı. Son maçında aldığı Arman Tsarukyan mağlubiyetinin ardından bu maçı da kaybetseydi büyük bir yara alacaktı, bu yüzden bu maç onun için çok önemliydi. Michael Chandler için ise hafif siklette şampiyonluk hedefi artık çok uzaklarda kaldı bu sonuçla birlikte. Chandler, maçtan sonra BMF kemeri için Max Holloway'e ve yıllardır beklediği Conor McGregor'a meydan okudu. Chandler sıradaki maçını büyük olasılıkla bu iki isimden biriyle yapacak. Dövüş sporları ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Bizim Çocuklar, Kayseri'de Galler İle Puanları Paylaştı!

    Avrupa Uluslar B Ligi Grup 4’ün 5. maçında Bizim Çocuklar , Galler ile Kayseri Kadir Has Stadı’nda karşı karşıya geldi. Gruplardaki ilk maçta Galler’de berabere kalan ve oyun anlamında tatmin etmeyen Millilerimiz, sonrasında Karadağ ve İzlanda’ya karşı alınan galibiyetler ile yerini sağlama aldı. Galler ise 2 galibiyet 2 beraberlik ile liderin takipçisi olarak yollarına devam ediyorlar. Maç öncesi teknik direktör Vincenzo Montella’nın Roma’nın başına geçeceği söylentileri olsa da bunun en azından şimdilik olmayacağını ifade eden Montella, sahaya da elindeki tüm kozları sürerek çıktı. İleride hareketli bir dörtlü olan Kerem Aktürkoğlu, Yunus Akgün, Arda Güler ve Barış Alper Yılmaz ile oynayan millilerimiz, orta saha da Hakan Çalhanoğlu ve Orkun Kökçü ile yer aldı. Kale Savunur Gibi! Yağışsız, soğuk bir Anadolu akşamında bol faulun ve ikili mücadelenin olduğu bir ilk yarı gerçekleşti. İki takımın da temkinli oyun benimsediği, katı bir anlayış ile saha oldukları gözlemlendi. Maçın ilk 10 dakikası Galler, Bellamy’nin direktifleri ile 4-4-2 şeklinde yoğun bir ön alan baskısı ile Millilerimizi karşıladı. Bu süreçte bir pas hatası dışında hata yapmayan Millilerimiz, savunmanın solunda Abdülkerim Bardakçı – Eren Elmalı – Hakan Çalhanoğlu üçgeni ile çıkarak, orta sahayı hızlı bir şekilde geçip atağı sağa Arda Güler ve Yunus Akgün kanadına geçirerek akın gerçekleştirdi. Bu plana kolay bir antitez üreten Montella’nın öğrencileri dakika 10’dan sonra yavaş yavaş, 20’den itibaren ise yoğun şekilde komutayı ele geçirdi. Maçın ilk yarısının son 25 dakikası Galler sahasında oynandı ve Millilerimiz bu süreçte 11 akın gerçekleştirirken, 32. dakikada Kerem’in pasında karşı karşıya kalan Yunus Akgün en net akını gole çeviremedi. 35. dakikadan sonra önce Kerem sonrasında ise Brennan Johnson’ın art arda penaltı bekledikleri pozisyonlar olsa da İspanyol hakem böyle düşünmedi. Katı bir savunma anlayışı ile başarılı bir savunma gerçekleştiren Galler, savunmada da dar bir 4-4-2 ile Montella’nın serbest 4-2-4’üne ilk yarı özelinde geçit vermedi. Sakatlıklardan doğan uzatmalar sonucu +5 eklenen ilk yarının sonunda Galler Milli Takımı Harry Wilson ile çok net bir pozisyon yakalasa da direği geçemediler ve Kayseri’de ilk yarı sessiz bir şekilde sona erdi: 0- 0. Kayıp Asa! Sessiz biten yarının ardından takımlar ikinci devreye oyuncu değişiklikleri ile başladı; İsmail Yüksek – Hakan Çalhanoğlu ve Daniel James – Harris. Bu değişiklikleri oyuna etkisi Milli Takımımız adına oldu ancak biraz olumsuz anlamda denilebilir. İsmail’in oyuna girmesi ile savunma aksiyonu artan Millilerimizin, pas organizasyonları sekteye uğradı. Ancak 6 kişi ile (dar 2-2 ve geniş 2) yapılan ön alan baskısını arkada toparlayan İsmail Yüksek oldu. Ön alan baskısından ilk sonucu dakika 51’de aldık, kapılan topta Yunus Akgün şut denedi ancak top auta çıktı. 45-60 arası oldukça dengeli, temkinli bir oyun ortaya koyan her iki takımda 60. dakikadan sonra ilk yarının silüetine büründü. Topa egemen olan Millilerimiz baskı ve paslarla fırsatlar yaratmaya çalışırken Galler uzun savunma arkası toplarla etkili olmaya çalıştı. 65. dakikaya kadar istenilen etkinlik ortaya çıkmadı ve Enes Ünal’ın oyuna dahil oluşu ile serbest 4’lüden vazgeçen Montella, direkt santrfor ile bir kurgu çizdi. Hemen sonuç veren bu hamle sayesinde 67. dakikada Yunus’un getirdiği harika topta Enes Ünal boş kaleye topu ağlara gönderemedi. Dakikalar 71’i gösterdiğinde ise savunmadan hızlı bir Eren Elmalı ile çıkan Millilerimiz, Eren’in ortasında Yunus’un topu indirmesi ve Enes Ünal’ın volesi ile bir kez daha etkili oldu ama top savunmadan kornere çıktı. Son çeyrekte hakimiyet ve yoğunluk artarken istenilen fırsat dakikalar 87’yi gösterirken geldi; penaltı! Sağdan delici dripling ile ceza sahasına giren Yunus Akgün’ün çabasıyla penaltı kazanan Millilerimiz galibiyete çok yaklaşsa da büyücümüz Kerem Aktürkoğlu’nun asası çalışmayınca penaltıdan yararlanamadı: 0-0. Maçın geri kalan dakikalarında etkili başka fırsat olmayınca maç, başladığı gibi sona erdi. Fırsat tepen Millilerimiz grup liderliği için işini Podgoritsa’ya bıraktı. Katı savunması ile ön plana çıkan Galler ise evinde İzlanda’yı ağırlayacak. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • NBA’de Yenilgisiz Olan Tek Ekip: Cleveland Cavaliers

    Herkese merhaba. Bu yazıda sizlere NBA ekiplerinden Cleveland Cavaliers’tan bahsetmeye çalışacağım. NBA sezonunda neredeyse ilk ayı geride bıraktık ve ligdeki 30 takımdan sadece Cleveland Cavaliers halen namağlup bir şekilde yolunca devam ediyor. Ligde oynadığı 11 karşılaşmadan da galip ayrılmayı başaran ekip yoluna doludizgin devam ediyor. Gelin bu durumu biraz daha irdeleyelim…   Sezona Kenny Atkinson ile başlayan ekip sezon öncesi karşılaşmalarda aslında hiç de iyi değildi. Hazırlık karşılaşmalarında oynadığı dört karşılaşmayı da kaybeden takım, sezon öncesinde kafalarda soru işareti bırakmıştı. Sezonu deplasmanda Toronto Raptors karşılaşmasıyla açtılar ve bu karşılaşmayı 136-106 gibi oldukça farklı şekilde kazandılar. İlk haftadaki Detroit Pistons ve Washington Wizards karşılaşmalarını da rahat bir şekilde kazandı. İlk haftadaki bu karşılaşmaları biraz da fikstür avantajı olarak görülebilirdi. Takım ilk sınavını Los Angeles Lakers karşısında verecekti çünkü Los Angeles ekibi de buraya kadar yenilgisiz gelmişlerdi. Cleveland Cavaliers bu maçta ekibine tam 134 sayı attı ve karşılaşmayı da oldukça rahat bir şekilde kazandı. Artık daha güven veriyordu takım ve karşılaşmaları yüksek skorlu geçiyordu. Takım en zorlu sınavlarını, sezona felaket bir şekilde giren Milwaukee Bucks karşısında verdi. İki ekip bir gün arayla iki maç oynadı. Bu maçların ilki Milwaukee’de, ikincisi ise Cleveland’da oynandı. Cleveland ekibi bu karşılaşmaları sırayla yalnızca 1 ve 2 sayı farkla kazandı. 6 Kasım’da Oklahoma City Thunder’ın, Denver Nuggets’a mağlup olmasıyla birlikte ligdeki tek yenilgisiz takım oldular. Bu tarihten iki gün sonra oynayacakları Golden State Warriors karşılaşması ise kağıt üstünde zorlu geçmesi gereken bir karşılaşmaydı. Bunun nedeni; rakiplerinin ligin en iyi savunma yapan takımlarından biri olmasıydı. Cleveland Cavaliers ise bu karşılaşmanın ilk yarısında rakip potaya tam 83 sayı bırakarak bu istatistiği hiç de umursamadıklarını gösterdi. Golden State Warriors karşılaşmasını 19 sayı farkla kazandılar ve 10-0 sezon skoruna geldiler. Bu gece sabaha karşı da Brooklyn Nets karşısına çıktılar ve bu karşılaşmada gerçekten zorlandıklarını söyleyebiliriz. Bu karşılaşmadan da 105-100 galip ayrılmayı başardılar ve bu sezon çıktıkları 11 karşılaşmanın tümünü kazanmayı başarmış oldular.   Peki bunu yaparken takım nasıl oynuyor istatistiksel olarak ne durumdalar o duruma da biraz bakalım… Takımın skor yükünü Darius Garland, Donovan Mitchell, Evan Mobley çekiyor. Bu üç oyuncunun maç başına skor ortalamaları sırasıyla; 20.5 , 22.6 ve 17.9 sayı. Bu istatistik bize; bu takımın skor yükünün bu üç kişinin dengeli sayılabilecek bir şekilde çektiğini anlatıyor. Oyuna yedekten dahil olan Caris LeVert ve Ty Jerome da oyuna hem ofansif hem defansif katkı verdiği için takım maç içinde skor bulmakta pek zorlanmıyor. Takım olarak maç başına ortalama %52.8 ile isabet buluyorlar ki bu oldukça yüksek bir rakam. Maç başına ortalama 122.7 sayı üretiyorlar ki bu konuda da lig lideri pozisyonundalar.   Biraz yoğun bir yazı olsa da bence bu konuda yararlı bir yazı oldu. Umarım okurken keyif alırsınız zira ben yazıyı yazarken istatistiklerde biraz kayboldum diyebilirim… Sağlıkla kalın, Linesman’le kalın... Görüşmek üzere… Basketbol  ile ilgili tüm haberlere ulaşmak için bizi takip etmeyi unutmayın!

  • Beşiktaş'ın Genç Cevheri Mustafa Erhan Hekimoğlu

    Beşiktaş'ın genç yıldızı Mustafa Erhan Hekimoğlu, bu yaz oynanan Süper Kupa maçında Galatasaray’a karşı takımının 5. golünü kaydetti. 17 yaşına henüz yeni girmiş olan Mustafa, bu gol ile Beşiktaş tarihinde bir derbide gol atan en genç oyuncu unvanını aldı. Belki de bu gol Beşiktaş yönetimini Immobile’nin arkasına yedek bir santrafor almaktan vazgeçirdi. Böylece genç Mustafa birdenbire kendini İtalyan yıldızdan sonraki ilk opsiyon olarak buldu.   Kaostan Doğdu! Mustafa 2017’de katıldı Beşiktaş Futbol Akademisi’ne. A takımın rotasyonunun bir parçası olmak için 7 sene yetti ona. Daha reşit olmadan geniş kadrodaki yerine sağlama aldı. Ya da en azından sezon başı itibari ile biz mi öyle sandık? Oraya sonra değineceğim. Şimdi Hekimoğlu’nu Beşiktaşlılara tanıtan o aylara gidelim. Kara kartalın tarihi(!) sezonunun teknik direktörlerinden biri olan Burak Yılmaz ilk kez Mustafa’yı resmi bir müsabakada kadroya aldı. 30 Ekim 2023, iç saha Gaziantep maçı. Mustafa ilk kez forma şansı bulma ümidi ile yedek kulübesinde hazır bulundu. Genç futbolcu ancak bir buçuk ay sonra Lugano deplasmanında Beşiktaş A takım formasını giyebilecekti. Beşiktaş’ın teknik direktör istikrarsızlığından nasibini alan Mustafa, sezonun geri kalanında 122 dakika süre alarak istikrarlı bir şekilde forma şansı bulamadı. Bu sürenin 90 dakikası da altyapıdan hocası Serdar Topraktepe’nin takımı yönettiği sezonun kapanış maçı olan Kasımpaşa deplasmanıydı.   Yeni sezon, yeni umutlar... Yeni sezona ciddi bilinmezler ile başlayan Beşiktaş’ta Mustafa, potansiyeli ile yaz kampı kadrosunda kendine yer buldu. O dönemlerde hala 3. hatta 4. forvet gibi düşünülen genç futbolcu; Rebic, Muleka, Cenk ve Aboubakar’ın takımdan ayrılmasından sonra yeni transfer Immobile ile dokuz numara pozisyonunu paylaşarak sezona giriş yaptı. Beşiktaş ve Mustafa için olağanüstü geçen Süper Kupa maçı sonrası yönetim bir başka santrafor transferine ihtiyaç duymamış olsa gerek, medyada pencere kapanana kadar hiçbir olası forvet transferi için isim konuşulmadı. Öyle ya da böyle 17 yaşındaki Mustafa Hekimoğlu şampiyonluk adayı Beşiktaş’ın yedek forveti olarak sezona başladı. Lugano eleme maçlarında ve ligin ilk haftalarında kendisinden beklenen süreleri, sonradan oyuna girerek buldu. Sokak ağzı ile çok da sırıtmıyordu Mustafa. Hatta yedekten girmesinden ziyade bazı maçlar Immobile’nin yorgun olduğu haftalarda ilk 11’de bile sahaya sürülebilirdi. Tam bu tartışmaların ortasında Giovanni van Bronckhorst kendisini Ajax gibi zorlu bir deplasmanda kadroya yazdı. 45 dakika sonunda devre arası oyundan çıkan Mustafa pek de iyi bir performans sergileyemedi. Hemfikir olmak da zorlandığımız şu günlerde, bütün Beşiktaşlılar Mustafa’nın Ajax maçı performansı hakkında aynı düşüncedeydi. Hatta Bronckhorst da durumu kabul etti ve maç sonu açıklamasında ‘Mustafa iyi oynamadı. Bunu ona da söyledim. 45 dakika Ajax'a karşı oynaması büyük bir deneyim. Bunu öyle hissetmiyor ama faydasını görecek‘ dedi.   O günden beri Mustafa’nın sürelerinde ciddi bir azalma var ki bu yoğun maç temposunda Immobile’nin maç sonlarındaki yorgunluğu ve yedekten girecek taze bir gücün ihtiyacı Beşiktaş’ta göze çarpıyor. Uzun süre sonra, hafta sonu Kasımpaşa’ya karşı çok kötü bir futbol ile 3-1 kaybedilen maçta oyuna girdi Mustafa. Genç oyuncu, Immobile’nin ağrı hissettiği için kenara alındığı karşılaşmada 45 dakika forma giydi. Takımın genel kötü tablosu bir yana, Mustafa da kendini pek gösteremedi. Kasımpaşa savunma oyuncularının arasında kayboldu. Belki de oynaması gereken asıl mevki bu değil.   Bu Çocuk Ne Oynar? Alt yaş gruplarında dokuz numara oynayan Mustafa, uzun boyu ve geniş omuzları ile yaşıtlarına ciddi üstünlük kuruyordu. Onu 17 yaşında A takıma çıkaran, başta fiziği ve bu fiziğe rağmen patlayıcı kuvvet denilen hızlanma özelliği kendisinin en çarpıcı yanı. Ancak Türkiye’de yaş kategorilerini hızlı hızlı atlayıp bir anda büyük okyanusa çıkan futbolcular, alt yaştaki fizik üstünlüğünü efektif biçimde kullanamıyor. Ajax deplasmanında yaşadığı problem de aslında buydu Mustafa’nın. Belki Avrupa maçlarında sıkıntı yaşayacak ancak Süper Lig için fiziği kesinlikle yeterli. Üstelik takımla bir yaz kampı gördüğünü de unutmamak gerek. Yukarda saydığım özellikleri en belirgin şekilde kullandığı an Galatasaray’a karşı oynanan Süper Kupa maçında attığı gol oldu. Uzun boyuna rağmen patlayıcı kuvvetini iyi kullandı ve harikulade bir son vuruş ile ağları havalandırdı. Ama tabi bu golde maçın son anları oluşu ve yanından geçtiği Nelsson’nun yorgunluğunu da dış etkenler olarak belirtmek gerekiyor. Ancak her şeye rağmen o son vuruş altyapıda eğitim ile öğrenilecek bir şeyin aksine doğuştan gelen saf bir yeteneğin göstergesi. Mustafa o maça da Immobile’nin yerine girmiş ve bu resitali bize forvet mevkiinde sunmuştu. Alt yaşlarda forvet oynaması ve bu son vuruşu, genel kamuoyunda Mustafa’nın bir forvet sonucunu çıkardı. Ama Mustafa’yı stoperlerin kucağına atmak bence pek de doğru değil. Beşiktaş’ın 2010’lu yıllarda sık sık kullandığı kanat forvet rolü Mustafa için daha doğru olabilir. 20 gole yakın katkı veren Cyle Larin ve 20 milyona transfer yapan dönemin Cenk Tosun’u gibi. Ters kanatta daha teknik ve yaratıcı bir oyuncunun olduğu 3 ön alan oyuncusu olan sistemlerde Mustafa daha göz önünde olacaktır. Uzun boyu ve büyük cüssesine rağmen hız özelliği onun kanat oyuncusu olabilme ihtimalinin önünü açıyor. Benzer sorunu Semih Kılıçsoy’da da yaşıyor Beşiktaş. Geçtiğimiz sezonu kanat olarak oynayan ve çıkışını bu bölgede yapan genç Semih’in, kendisi dahil herkes o mevkiin oyuncusu olduğuna kanaat getirdi. Oysa bu yaz EURO 2024’te Beşiktaş taraftarı ‘Semih neden oynamıyor?’ diyerek Montella’yı eleştirirken de Semih’i forvet olarak düşünüyordu. Bu tutarsız tartışmaları düşününce, sezon başı itibari ile Semih’in performansındaki dalgalanmaların asıl sebebi kanat olarak oynaması olabilir mi? Bir tarafı taç çizgisindeyken sanki bir kafeste gibi oynayan Semih’i stoperlerin kucağına atıp boğuştururken, Mustafa’nın demarke pozisyonda sol taraftan içeri kat eder şekilde şanş yarattığı bir düzen… Aslında hiç de fena değil gibi.   Altyapıdan çıkan genç oyuncularımızın performansını konuşurken ülkece ipin ucunu kaçırdığımız zamanlar oluyor. İyi performansından sonra göklere çıkarıp ertesi gün yerin dibine sokuyoruz onları. Olumsuz eleştirinin asıl sebebi gençlerin olumlu anlarında fazla yüksekten uçmamız. Bu durum düşüşteki hasarı da arttırıyor haliyle. Yani en başta övgünün dozunu sınırlı tutup onlara bakışımızı iyi ayarlamamız gerek. Bu durumda biz de oyuncular da çok rahat edecek. Önleri açılacak ve takımlarına katkıda bulunacaklar. İşin sonunda hem genç oyuncunun takımı hem de kendisi başarılı olacak. Yani Mustafa Hekimoğlu’nun tavanı ve tabanını belirleyecek şey kendi performansının yanı sıra Beşiktaş camiasının ona bakışı olacaktır. Aynı şey Semih için de geçerli. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Fenerbahçe, Hollanda’dan Mağlubiyetle Ayrıldı!

    Temsilcimiz Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi 4. maçında yine bir Hollanda deplasmanına konuk oldu. Bu kez rakip Alkmaar’dı. Dramatik maçta Trabzonspor’u son dakika golüyle 3-2 mağlup eden ekibimiz buraya moralli geldi. Hollanda temsilcisi ise son 5 maçında galibiyet yüzü görememişti. Mourinho ’nun cezalı olması nedeniyle kenarda yardımcı antrenör Salvatore Foti yer aldı. Maç her ne kadar yüksek tempoda başlasa da sonrasında iki takım kontrollü bir tavır takındı. Ekibimiz rakibin hata yapmasını bekleyerek kanatlardan hücum etmeye çalıştı. Merkezde İsmail- Amrabat – Fred üçlüsü oldukça sert ve mücadeleci bir tandem. Rakibi oldukça bozmaya çalışan ekibimiz kısmen başarılı oldu. İlk devrede rakibine net pozisyon vermedi sarı lacivertli ekip. Bunun yanı sıra Tadic ’in adeta araya zehir gibi saldığı pozisyonda Dzeko karşı karşıya pozisyonda Owusu-Oduro’yu geçemedi. Yine Dzeko bu kez Fred’in pasında topu kalecinin kucağına nişanladı. Kalan sürede ise başka net pozisyon izlemeyen iki takımın mücadelesinde devre golsüz sona erdi. İkinci devre orta sahada kıran kırana geçti ve peş peşe kartlar gördük. Sonrasında Jose Mourinho, Szymanski ve En Nesyri hamlelerini yaptı. 59. dakikada Daal’ın şutunda top ağlarla buluştu. Yalnızca 2 dakika sonra penaltı kazanan temsilcimiz maalesef En Nesyri ile yararlanamadı. Ancak birkaç dakika sonra hatasını telafi eden Faslı golcü skoru dengeye getirdi. Skor dengeye gelmesine rağmen oyun dengeye gelmedi. Hollanda temsilcisi topa ve oyuna hakimiyetini maçın sonuna dek sürdürdü. Topu ayağında tutma ve fiziksel mücadelelerde oldukça rakibinin altında kalan sarı lacivertli ekip, kalan sürede kalesinde maalesef 2 gol gördü ve sahadan 3-1’lik mağlubiyetle ayrıldı. Bu maç nezdinde çokça eksiği olan AZ Alkmaar ’a karşı alınan bu ezici mağlubiyetten çıkarılması gereken dersler bir hayli fazla. Topu ayağımızda tutamamamız, fiziksel olarak rakibe cevap veremememiz gördüğüm en temel sorunlardandı. Temsilcimize kalan maçlarda başarılar diliyorum. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Galatasaray'dan Tottenham'a Karşı Tarihi Zafer

    Rusya’dan gelen soğuk hava dalgalarının son günlerde serinlik etkisini arttırdığı bir ortamda Rams Park’ta temsilcimiz, taraftarının içini ısıtmak için sahaya çıktı ve bu kez rakip, İngilizlerin “Big 6” grubundan Tottenham ! Okan Buruk, en son Elfsborg maçında denediği ve ofansif açııdan sıkıntısız ancak defans açısından soru işaretleri barındıran ilk 11 ve formasyon ile takımı sahaya sürerken, Ange Postecoglou sakatlıklardan sıyırarak rotasyonlu bir 4-3-3 ile sahada konumlandı. Van de Ven, Richarlison, Timo Werner ve Romero gibi oyuncularından muaf olan Tottenham zorunlu rotasyon yaparken Galatasaray’da cezası biten kaptan Nando Muslera sahalara döndü. Sarı Kırmızı Karnaval Yoğun ön alan baskısı ile maça başlamak isteyen İngiliz temsilcisi, Sarı Kırmızıların geride isabetli kısa paslar sonrası, direkt uzun pas ile oynadığı stili karşısında etkili olma şansı yakalayamadı ve dakikalar henüz 5’i gösterirken, Sara’nın kullandığı duran topun savunmadan sekmesi ile önünde kalan topu “Puskas” ödülüne layık bir vuruş ile ağlara gönderen Yunus Akgün, Spurs’e net mesajı vermiş oldu. Bu dakikadan sonra temkinli olmaya çalışan İngiliz temsilcisi, Galatasaray ’ın Osimhen, Icardi, Yunus, Barış ve özellikle bire bir Bissouma baskısı yapan Mertens ile çok etkili ön alan baskısıyla karşı karşıya kaldı. Savunmada dengesizlikler gösteren Tottenham’da Dragusin bu baskı karşısında birçok hata yaptı ve temsilcimiz, istediği akınları elde etti. İlk 20 dakika boyunca, golün de etkisiyle, yoğun bir futbol sergileyen temsilcimiz, dakikalar 19’u gösterdiğinde Süperstar Heung Min-Son’un sol kanattan getirdiği ve içeri Brennon Johnson’a kaliteli attığı pasta, Johnson topu içeri çevirdi ve genç golcü Lankshear durumu 1- 1’e getirdi. Ancak bu gol anlık bir dağınıklıktan gelmiş gibi göründü, çünkü ilk yarının geri kalanında etkinliğini sürdüren ekip Galatasaray’dı. Merkezde maestro gibi yine oyuna yön veren Gabriel Sara, müthiş bir delici dribbling ile 25. dakikada Osimhen’i kaleci ile karşı karşıya bıraktı ancak yıldız santrfor bu fırsatı değerlendiremedi, seken topu ise bu sefer Dries Mertens dışarı vurdu. Devam eden baskıda üst üste kazanılan duran top, korner şansı yakalayan Galatasaray da istediği fırsatları yaratamadı. Galatasaray, yan pas yapmadan, direkt oynanan ve geride Davinson başta olmak üzere, Torreira, Abdülkerim Bardakçı gibi isimlerle oldukça yoğun bir performans gösterdiği ilk yarının 33.dakikasında, Icardi ve Osimhen’in enfes ön alan baskısında kazanılan topu Mertens, Osimhen’e bıraktı ve karşı karşıya kalan Osimhen topu ağlara gönderdi ve durumu 2-1’e getirdi. Golün ardından devam eden baskı yine sonuç verdi, bu sefer Yunus’un pasında Osimhen karşı karşıya kaçırdı ancak atağın devamına Mertens’in ortasında topu ağlara gönderen isim yine Victor Osimhen oldu! 38. dakikada durum 3-1. İlk yarının tek hâkimi olan Galatasaray, soyunma odasına avantaj ve psikolojik üstünlük ile gidiyor. Literatüre Yeni Fırtına İsmi Önerisi: 45-65 İkinci yarıda, ilk yarıda orta alandaki boşlukları giderme açısından oyuna alınan Kulusevski ve Bentancur ile başlayan Tottenham , 45 – 65 arası Galatasaray’ın fırtınasına maruz kaldı denilebilir. Bu dakikalar içerisinde sırasıyla; Icardi, Abdülkerim Bardakçı, Yunus Akgün, Osimhen, Icardi, Icardi, Osimhen, Barış Alper ve Yunus Akgün yakalanan art arda 9 akın ve üretilen 1.40 XG ile müthiş bir performans ile başlayan Sarı Kırmızılılar, bu baskıyı gole çeviremese de tarihi bir performansa imza attı. Bu süre zarfı içerisinde dakikalar 60’ı gösterdiğinde genç golcü Lankshear ikinci sarı karttan kırmızı kart gördü ve temsilcimizi daha da rahatlattı. 45-65 arası yaşanılan fırtına sonrası değişikliklerle biraz toparlanan Tottenham, oyuna giren Solanke’nin 69. dakikada bulduğu gol ile ümitlendi. 70-90 arası periyotta ise oyunun biraz daha hâkimi olan Tottenham, kanatları kullanarak akın gerçekleştirmeye çalışsa da etkili olabilecek pozisyonlar yaratamadı. Galatasaray , dakikalar 79’u gösterdiğinde Osimhen’in oyundan çıkması ile klasik dörtlü kurgusuna geçerek, savunmada sağlamlığını arttırdı. Icardi’nin 82. dakikada sakatlığı sonrasında giren Batshuayi ve aynı anda Berkan ile Sara değişikliği ile orta alanda da direnci arttırdı. Maçın sonuna eklenen 7 duraklama dakikası da bir sorun yaratmadı ve temsilcimiz Galatasaray, 70 dakikalık oyun ile domine ettiği rakibi Tottenham’ı 3 – 2 mağlup ederek, tarihi bir zafere imza attı. Tottenham kalesine çekilen 28 şut ve yakalanan 3.28 XG ile Okan Buruk ve ekibi, tüm Avrupa’ya sağlam bir özgeçmiş bıraktı denilebilir. Bu sonuçla 4 maçta 10 puana ulaşan temsilcimiz, Avrupa Ligi’nde emin adımlarla yoluna devam ediyor. Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Beşiktaş, Malmö'yü 2-1 Mağlup Etti!

    Siyah-beyazlılar, UEFA Avrupa Ligi ’nde zorlu ilk üç haftayı geride bıraktı. Frankfurt, Ajax ve Lyon ile karşılaşan Giovanni van Bronckhorst’un öğrencileri, 3 puan topladı. İlk 11’ler Be ş ikta ş :  Mert, Svensson, Paulista, Uduokhai, Masuaku, Ndour, Gedson, Muci, Rafa, Joao Mario, Semih. Malmö:  Friedrich, Zatterström, Jansson, Rösler, Bolin, Pena, Johnsen, Busanello, Botheim, Christiansen, Thelin. Paulista, 4 Maç Sonra Sahada! Beşiktaş’ta sakatlıktan dönen Brezilyalı savunmacı Gabriel Paulista, 4 maçlık aranın ardından formasına kavuştu.  Forvette Semih Kılıçsoy Görevlendirildi. Teknik direktör Van Bronckhorst, Ciro Immobile’nin yokluğunda forvet hattında Semih Kılıçsoy’u oynattı. Sezon başından bu yana kanatta yer alan Semih, ilk kez santrafor pozisyonunda başladı. Maç Dengeli Başladı. İlk yarıda Beşiktaş , ön alan baskısı için doğru yerleşimler aldı, ancak bu baskıyı uygulamakta etkisiz kaldı. Bu eksiklik, sahada hatlar arasında ve savunmanın arkasında boşluklar oluşturdu. Bu durum Malmö’nün orta sahada topu kaybetmeden oyun kurmasına ve hücumlarını rahatça tamamlamasına olanak sağladı. Beşiktaş, hücum sırasında kaptığı toplarla hızlıca savunmaya dönmekte yetersiz kalırken, Malmö ise özellikle sağ tarafından hızlı ve kontrollü ataklarla Beşiktaş savunmasını zor durumda bıraktı. Temsilcimiz ilk yarıyı isabetli şut çekemeden tamamladı. İkinci Yarının Başında Etkisini Arttıran Taraf Temsilcimizdi. Beşiktaş gole çok yaklaştı. Sağ kanattan hızlı hücumla ilerleyen Rafa Silva, çaprazdan kaleyi denedi ancak kaleci Friedrich’i geçemedi. Dönen topu kontrol eden Joao Mario, kaleye bir şut daha gönderdi, fakat Friedrich bu şutu da kurtardı.Defansımızda Paulista ve Svensson hücumda ise Rafa Silva ve Muçi ikinci yarıda performanslarını arttırdı. Son 15 Dakika Farklı Beşiktaş Vardı. Değişiklikler sonrası oyunun tamamen hakimi olan Siyah Beyazlılar ön alandaki hakimiyetinin ilk meyvesini ise 76. dakikada Muçi’nin golü ile aldı.Sağ kanattan hücuma desteğe gelen Svensson, Rashica'nın ara pası ile sağ kanattan son çizgiye inip arka direğe doğru yerden çok iyi bir pas gönderdi. Arka direğe koşu yapan Muçi yakın köşeye doğru yaptığı vuruş ile topu ağlar ile buluşturdu.Ardından hızını kesmeyen temsilcimiz 2. golüde buldu. Semih’in Bu Sezon İlk Golü! Temsilcimizde Emirhan'ın savunmadan gönderdiği pası göğsü ile önüne alan Semih, Jansson'dan kendini kurtarıp yüzünü rakip kaleye döndükten sonra ceza sahası yayının sağından sağ ayağı ile sol alt köşeye yerden vuruşunu yaptı. Kaleci Friedrich'in bakışları arasında giden top köşeden ağlar ile buluştu ve farkı 2'ye çıkardı. Malmö, Sonlarda Golü Buldu. Konuk ekibin merkezden geliştirdiği hücumda Johnsen'in pası ile savunma arkasına sarkan Busanello, Mert ile karşı karşıya pozisyonda penaltı noktasının üzerinde olan Rieks'e pasını verdi. Rieks yaptığı tek vuruş ile topu boş ağlara gönderdi. Yapılan VAR incelemesinden sonra gol geçerli sayıldı ve maç bu skorla sona erdi Temsilcimiz bu sonuçla puanını 6’ya çıkardı. UEFA Avrupa Ligi 5. haftasında ise 28 Kasım'da İsrail temsilcisi Maccabi Tel Aviv ile tarafsız sahada karşılaşıcak. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Orlando Magic, Paolo Banchero'suz Sezona Devam Ediyor!

    NBA'de yeni sezona iyi bir başlangıç yapan Orlando Magic , geçtiğimiz gün oynadığı Pacers maçından sonra yıldız oyuncusu Banchero'yu sakatlıktan dolayı kaybetti. Geçtiğimiz hafta 50 sayı üreterek kariyer rekorunu ve yeni sezonun NBA sayı rekorunu kıran Banchero, menisküs yırtığı sebebiyle 4-6 hafta arası parkelerden uzak kalacak. Lige katıldığı sezondan beri dikkatleri üzerine çeken Banchero, geçtiğimiz sezon takımına liderlik edip 3 sezon sonra Magic takımını play-off potasına sokmuştu. Play-off'larda ilk turda elenseler bile, yapılanmada olan bir takım olarak kendileri adına sezonu olumlu kapatmışlardı. Bu sezon başında 23-24 sezonunun üzerine koyma umuduyla girerken lider oyuncularını kaybetmek beklenmedik bir talihsizlikti. Minimum dört hafta kaçıracak olsa bile bu yine de 15 maç demek. Altı hafta oynamaması ise 21 maç yani sezonun dörtte birini kaçırması anlamına geliyor. Sıralamada 10. sıraya kadar düşen takımların play-in turnuvası yoluyla play-off'lara katılma yollarını içeren nispeten yeni play-off formatı Orlando için bir destek sağlıyor, ancak geçen yıl konferansı beşinci sırada bitiren bir takımın kaderinin play-in saçmalığı tarafından belirlenmesi hayal kırıklığı yaratacaktır. Magic, Banchero'nun çok yönlü skor üretiminin yerini doldurmanın bir yolunu bulmak zorunda. Aksi takdirde, Banchero'nun sakatlığı Orlando'nun tam potansiyelini gerçekleştirmek için bir yıl daha beklemek zorunda kalacağı anlamına gelecek. Basketbol ile ilgili tüm haberlere ulaşmak için bizi takip etmeyi unutmayın!

  • Zeynep Sönmez, Meksika’da Tarih Yazdı!

    Meksika'da düzenlenen WTA 250 seviyesindeki Merida turnuvasında 22 yaşındaki Zeynep Sönmez , finalde ABD'li Ann Li'yi 6-2/6-1 yenerek şampiyon oldu. Hafta boyunca yağmur nedeniyle aksayan maç programı ve yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen Zeynep mücadeleyi bırakmadı ve Türk kadın tenis tarihinin teklerde şampiyon olan 2. ismi oldu, Çağla Büyükakçay WTA 250 seviyedeki 2016 İstanbul'u kazanmıştı. Ayrıca tek kadınlarda yarı final ya da final oynayan da 2. isim konumunda.  Kazandığı bu tarihi kupayla Zeynep 36 sıra atlayıp kariyer en iyi derecesi olan dünya 91 numarası oldu ve tek kadınlarda ilk 100'e giren 2. isim oldu; Çağla 2016'da 60 numaraya kadar çıkmıştı. Erkeklerde ise ilk 100'e giren tek isim Marsel ilhan, 2015'te 77 numaraya kadar çıktı. Zeynep böylece 2025 Avustralya Açık'a eleme oynamadan doğrudan ana tablodan katılacak.   Japonya'da elemeden katıldığı WTA 500 Tokyo turnuvasında kariyer galibiyetini alan (Dünya 24 numarası Frech'i yendi) Zeynep, yılın son WTA turnuva haftasında uzun bir yolculuk sonrası Meksika’ya geldi. Kariyerinde ilk kez kendi puanıyla doğrudan WTA ana tablosu oynayan Zeynep, 2. kez düzenlenen Merida turnuvasında Carle ve Zarazua gibi iki seribaşı isim karşısında ilk seti kaybetmesine rağmen kazandı. Aynı gün yarı final ve final maçına çıkan Zeynep bu iki maçta set kaybetmeden zafere ulaştı.  WTA turda ilk tam yılını geçiren Zeynep bu yıl 24 turnuvaya katıldı ve bunların 20'si WTA 125K ve üzeri seviyedeydi. Bu yıl yarı finali yoktu, 6 kez çeyrek finalde elendi. İlk WTA çeyrek finalindan 1.5 ay sonra, bu kez şampiyonluğa ulaşmayı başardı. Bu yıl maç kaydı 40 galibiyet - 23 yenilgi ve 6 turnuvada elemeden ana tabloya çıkmayı başardı: Brisbane, 125 İspanya, Fransa Açık, Berlin (2. tur), Monastir (çeyrek final), Tokyo (2. tur). Ayrıca diğer 3 slamde (AusOpen, Wimbledon, USOpen) eleme son turuna çıktı. WTA 125K seviyede Antalya ve Parma çeyrek finali oynadı.  2021 yılında İstanbul'daki ITF turnuvasında ilk kez izlemiştim Zeynep'i, tarih yazan diğer ismimiz Çağla karşısında sadece 3 oyun almış ama belki de o zaman farkında olmadığımız bir bayrak değişimi yaşanmıştı. Çalıştığı Türk oyunculara kariyer başarıları yaşatan koç Mert Ertunga ile tur oyuncusu haline gelen Zeynep, koç ile yollarını ayırdıktan sonra yeni bir isimle anlaşmamasına rağmen ivmesini daha yukarı ve hatta Türk tenis tarihine taşımayı başardı.  Zeynep'in turnuva öncesi yaptığı paylaşımla kapayalım: "...Bu zor zamanlarda bile yanımda olan, beni destekleyen herkese yürekten teşekkür ederim. Bu desteğin gücünü hissetmek beni motive ediyor. Bizim bütün olduğumuzda güçlü olduğumuzu hatırlatıyor. Ülkemiz güzel ve yetenekli insanlarla dolu. Bu da bana ümit veriyor. Daha güzel günler için hep birlikte umutla mücadele etmeye devam edeceğimize inanıyorum." Rakipler İlk turda 6 numaralı seribaşı Maria Lourdes Carle ile eşleşti. Dünya 87 numarası rakibine karşı ilk seti kaybetmesine rağmen, son 2 sette sadece 3 oyun verdi.  2. tur maçı ise yağmur nedeniyle iki gün sürdü. 3 saat geç başlayan maçta Jacquemot karşısında 3-1 öndeyken mücadele bir sonraki güne ertelendi. Maçı 2-0 kazanan Zeynep WTA seviyede 2. kez çeyrek finale çıktı.  Çeyrek finalde turnuva 1 ve dünya 62 numarası Renata Zarazua ile karşılaşan Zeynep, birden fazla kez sağlık molası aldığı (Tansiyonu çıkmış; baş dönmesi ve halsizlik hissetmiş) ve ilk seti kaybettiği maçta inanılmaz bir mücadele ortaya koydu ve 3 sette kazanmayı başardı. 3. sette 0-2/30-40 geriden geldi. İlk 100'deki bir isme karşı bu yıl 10 ve toplamda 11. galibiyeti alan Zeynep, çeyrek final maçında 50 winner ve 67 basit hata ile oynadı. Bu yıl 16. kez bir set geriye düştüğü bir maçı kazandı ve 3 setlik maçlarda 21-9 oldu. Özet https://www.youtube.com/watch?v=Vk1VxzSYuzo   Yarı final maçı yağmur nedeniyle cumartesi günü oynanamadı. 17 yaşındaki eski junior 1 numara Korneeva karşısında 1. sette 1-4'ten geldi, sağlık molası aldı. 2. seti ve maçı kazanan Zeynep 5 saat sonra final maçına çıktı. Özet - https://www.youtube.com/watch?v=G64FLRJmb6c   Aynı gün çıktığı finalde, Li karşısında son 11 oyunun 10'unu aldı. Özet - https://www.youtube.com/watch?v=pRpgy-QA5A4   Kariyer Kariyer maç kaydı 205 galibiyet - 129 mağlubiyet (Kaynak: WTA)  WTA 125K seviyede 2023 Ljubljana finalisti. Ve de 2023 WTA 125K Kozerki yarı finalisti. 4 slamde de eleme oynadı. Fransa Açık'ta ana tablo ve diğer 3 slamde eleme final turu gördü.  2020 ITF 15K Antalya şampiyonu, 2022 ITF 15K Monastir ve 25K Sozopol şampiyonu.  Not: Yarı final ve final maçını şifresiz kanaldan yayınlayan beIN'e teşekkürler. Tenis ile ilgili tüm haberlere ulaşmak için bizi takip etmeyi unutmayın!

  • Alperen Şengün ve Houston Rockets

    Luka Doncic ve Trae Young ikilisinden bu yana beş yıllık uzatma imzalayan ve son sezon opsiyonu olan ilk isim: Alperen Şengün. Geçtiğimiz sezon 63 maçta 21.1 sayı, 9.3 ribaund, 5 asist, 1.2 top çalma ve 0.7 blok ortalamaları yakalayan milli oyuncumuz beş sene 185 milyon Dolarlık yeni sözleşmesiyle yeni sezona giriş yaptı. Ayrıca Houston Rockets , geçe sezon tek bir maç kaçırmayan oyun kurucusu Jalen Green ile üçüncü sezonu opsiyonlu 106 milyon Dolarlık sözleşme uzatma konusunda anlaşırken serbest oyuncu havuzundan Fred VanVleet ve Dillon Brooks'u kadroya kattı. Rockets gelecekteki takımını Green ve Şengün temeli etrafında kurmayı planlıyor fakat aynı zamanda bu çekirdeğin yanı sıra Jabari Smith Jr., Amen Thompson ve Cam Whitmore’un da en az 2027'ye kadar sözleşmesi olduğu da bir diğer gerçek. Dört veteran oyuncunun tecrübesiyle büyütülmüş, bu sayede yıldız adaylarının basamakları daha kolay çıkmasını istediğini, Alperen için yeni sözleşmeyle onu takımın temel bir taşı olduğuna inandığına ek, önümüzdeki yaz maaş tavanı altında oynamaktan da endişe etmediğini gösteriyor Rockets. Uzun vadeyi güvence altına alan ilk adım... Herhangi bir Rockets taraftarına 2024-25 NBA sezonuna girerken takımın durumu hakkında soru sorarsanız çoğu muhtemelen heyecanlı bir iyimserlikle daha iyi bir hücum sistemi ile Harden döneminden bu yana ilk kez Playofflara katılacaklarına dair beklentilerini ve takımın hala süperstar diyebilecekleri bir oyuncusu olmamasına rağmen Alperen’in Houston için her şeyin merkezinde, ligde ise gelecekte sorun yaratma potansiyeline sahip bir oyuncu olduğunu size söylecektir. Evet Alperen NBA 'in en çok yönlü büyük adamlarından biri. Boyalı alanda sayı atmaktan, hücumu saha görüşüyle, çıkış paslarından birkaç ekstra asist alarak kolaylaştırmaya ve hatta savunmada rakipleri kilitlemeye olan çabasına kadar her şeyi yapabilen bir adam. Artık orta mesafeden ve üç sayı çizgisinin gerisinden çok daha fazla şut denemesinde bulunuyor. NBA 'deki dört sezonu boyunca Şengün her zaman oyununu geliştirmeye odaklanan biri oldu ve şimdi yeni sözleşmesiyle daha da iyi olması şart. Baş antrenör Ime Udoka, Şengün’ün kondisyonunu konusunda gerçekten yaz boyunca yaptığı sıkı çalışmanın meyvelerini topladığını belirtiyor. Ime Udoka: "Yağsız kas kütlesi eskisinden daha iyi ve kilosu biraz daha düşük. İyi durumda ve büyük bir basketbol sezonu geçirmek için ondan buna ihtiyacımız olacak. Her iki tarafta da oynayabilmek için kendini müthiş bir forma soktu." Houston taraftarları 22 yaşındaki oyuncumuzun takımın yüzü-demirbaşı olabilecek kadar yetenekli olduğunu biliyor ve analistler tarafından izlenme oranı her zamankinden yüksek olacak. Ancak, geçen Fred VanVleet ile yaptığı gibi kariyerinin en iyi sezon başlangıcını yapan Jalen ile kimyasını kurmanın bir yolunu bulmak zorunda. Batı Konferansı'nın şu anda ne kadar derin olduğu göz önüne alırsak, Rockets'ı Playofflar için gerçek bir tehdit haline getirmede ön büronun hala yapması gereken işler var. Alperen Şengün: "Benim asıl odak noktam, sahip olduğumuz oyuncularla önümüzdeki sezon, Playofflara gitmek ve elimizden geldiğince ileri gitmek. Biz takım yoldaşlığını inşa ediyoruz. Şu anda asıl odak noktamız bu ve her şey kendiliğinden yoluna girecek." Tüm basketbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!

bottom of page