Arama Sonuçları
Boş arama ile 1250 sonuç bulundu
- Favori Arjantin ve Messi, Dünya Kupası'na Suudi Arabistan Mağlubiyeti İle Başladı!
Herkesin heyecanla beklediği maçlardan biriydi Arjantin maçı. Bunun elbette sebebi son Dünya Kupası olacak olan Messi’ydi. 36 maçlık yenilmezlik serisi olan Arjantin’in grubun sonuncu olması muhtemel olarak görünen takımı Suudi Arabistan’a karşı, kolay bir galibiyet alması bekleniyordu. Ancak ilk yarı Suudi Arabistan izleyenlere ve Arjantinli futbolculara kolay olmayacağı sinyallerini verdi. İlk yarıya baktığımızda her iki takım adına net bir şekilde gördüğümüz iki durum var. Birisi Suudi Arabistan’ın yüksek savunması ve ofsayt taktiği, diğeri ise Arjantin’in arkaya sarkıttığı oyuncular. Bu iki durum bir araya geldiğinde Arjantin çok fazla ofsayta düştü. Suudi Arabistan’ın, ilk yarı rakibini 4-1-4-1 gibi karşılaması ve ileri 5’liyle birlikte bölgesel 3. bölge baskısı yapması Arjantin’in geriden pasla çıkarken hata yapmasına neden oldu. Bunu kırmak için Messi’nin de orta sahanın gerisine kadar bazı anlarda gelip orayı rahatladığını gördük. Bu baskıyı kırdıkları anlarda ise merkezde topla buluşan oyuncular, topu direkt savunma arkasına Di Maria-Messi-Lautaro üçlüsünden biriyle buluşturmaya çalıştı. Keza bunu da başardılar ancak Suudi Arabistan’ın 40-45 metre gibi yüksek savunması ve çok iyi işleyen ofsayt taktiği sayesinde buldukları goller ofsayta takıldı. Sadece bu da değil, takım boyunu da kısaltarak Arjantin’inin bireysel yeteneklerine alan bırakmadıklarının da altını çizeyim. Kaldı ki ilk yarı Arjantin’de Lautaro’nun bağlantı oyununu kesmek adına Suudi Arabistan, Al Malki’yi Arjantin oyun kurarken birebir eşleştirerek bunun da önüne geçti. Böylece Lautaro’nun savunma arkasında topla buluşmaları dışında verimini de azaltmış oldular. Tabi böyle bir savunma anlayışıyla birlikte Suudi Arabistan’ın hem ön hattın hem de savunma hattının fazlaca koştuğunu gördük. Bu durum ilk yarının sonlarına doğru kendini belli etmiş gibiydi ki sakatlıklar hafif hafif kendini belli etmeye başlamıştı. İkinci yarı başlar başlamaz Suudi Arabistan’ın arka arkaya gelen iki golü iki takımın da oyun anlayışının bir anda değişmesine sebep oldu. Bu iki gole baktığımızda ise Arjantin tarafında yapılan bireysel hatalar öne çıkarken, Suudi Arabistan tarafında da bireysel beceriler öne çıkmış oldu. İlk gol bana kalırsa Romero’nun bireysel hatasından dolayı geldi. Hamle yapmakta kararsızlığı ve rakip topu aldıktan sonra ağır kalışıyla birlikte, Al-Shehri’nin yan fileye doğru usta işi vuruşuyla golü yemiş oldular. Golün ardından isteği tavan yapan takım, ön alan baskını giderek arttırdı ve artık yaptıkları baskıyı ceza alanına kadar yükselttiklerini gördük. Hal böyleyken 4 kişinin arasından bireysel yetenekleriyle çıkıp, uzak köşeye harika bir vuruş yapan Al-Dawsari’yle birlikte Suudi Arabistan ikinci golü bulmuş oldu. Bu golle birlikte hem Arjantin kanadında hem Suudi Arabistan kanadında oyun anlayışlarında değişiklikler oldu. İlk yarı bekleneni veremeyen ve sol kanadı işletemeyen Arjantin’de Gomez yerine Alvarez girdi. İlk golde hata yapan Romero yerini L. Martinez’e bıraktı ve son olarak merkezde oyun kurulumunun sağlanamaması ve silik bir görüntü veren Parades, E. Fernandez’le yer değiştirdi. Tabi bu da Arjantin adına skorun değişmesini sağlamadı. Suudi Arabistan ise rakibi karşılarken 4-1-4-1 gibi olan görünüşünü, 4-2-4 veya 5-2-3 diyebileceğimiz bir şekle evirdi. Merkezde iki 6 numarayla birlikte oynayarak işin savunma kısmını arttırmayı tercih ettiler ki üzerinize akın akın gelecek bir takıma karşı yapılabilecek bir hamleydi. Maçın ikinci yarısı tabiri caizse Arjantin’in debelendiğini ve Suudi Arabistan’ın motive ve konsantre bir şekilde, ne yaptığını bilerek oynadığını söyleyebiliriz. Tabii tek adam tercihleri daha farklı olsa belki farklı bir sonuç görebilirdik ama şu an için Arjantin aşırı motive geldiği bir turnuvaya çok kötü bir başlangıç yaptı. Bunun oyun anlayışı, taktiksel yönelim gibi sebepleri elbette vardır ama kadrodaki oyuncuların saha içinde verdiği reaksiyonlara bakıldığında, takım içinde ciddi olabilecek sorunlar olduğunu da bizlere göstermiş oldu. Suudi Arabistan tarafına baktığımızda ise çok iyi çalışmış bir taktik, iyi hazırlanmış bir takım ve belki kendilerine bile sürpriz olmuş bir sonuçla birlikte turnuvaya başlamış oldular. Kafama takılan tek şey bu kadar sıkışık fikstürde, bu kadar koşu yapmak, ki havanın sıcaklığı da malum, kondisyon açısından onları gelecek maçlarda zorlayabilir gibi geliyor bana. Sürpriz bir sonuç. Grupta Arjantin’in favori olması sebebiyle Polonya v Meksika maçının önemi daha da artmış gibi duruyor. Bakalım Arjantin ve Suudi Arabistan gelecek maçlarda neler yapacak?
- Dünya Kupası'nın İlk Golsüz Mücadelesi: Danimarka 0-0 Tunus
Suudi Arabistan'ın Arjantin karşısında aldığı galibiyet sonrası gözler Tunus takımına çevrilerek devam etti. Tunus takımı soyunma odası koridorlarında maçın skorunu öğrenmiş, ordan kendini motive ederek sahaya çıkmış gibilerdi. Henüz maçın başında Tunus takımında Ladouni, Eriksen'in almak istediği topa müdahale ederek yaptığı hamle sonrası hırsını göstererek tribünleri de ateşlemeyi ihmal etmedi. Danimarka milli takımını en son Avrupa Şampiyonası'nda bıraktığımızda Eriksen saha içinde yaşam mücadelesi veriyordu. Tekrar yeşil sahalarda görmek sevindirici. Tunus maça topun olduğu bölgede çok adamla baskılı, ön alanda pres oyunu anlayışı ile maça başladı. Her iki takımda 3-5-2 dizilişleri ile sahada yer aldı.Tunus takımının tüm sahaya yayılan pres anlayışı karşısında Danimarka takımı özellikle savunmada çok sakin kalarak oynamaya çalıştı. Savunmadaki üçlü Andersen, Kjaer ve Christensen ilk yarıda savunmada bu prese karşı hatasız olsada oyun kurma konusunda orta sahaları ile kopukluk yaşadılar. İleri ikilide Kasper Dolberg ve Skov Olsen ile pozisyon bulamadılar. Dolberg topu aldığında rakip kaleye gitmeyi düşünsede, 22 yaşındaki Skov Olsen'in turnuva tecrübesizliği belli oldu. İlk yarının uzatma dakikalarında Thomas Delaney sakatlık nedeniyle zorunlu olarak yerini 22 yaşındaki Damsgaard'a bıraktı. Tunus kalecisi 25 yaşında, CS Sfaxien takımında oynayan Aymen Dahmen, ilk yarıda takımına güven verdi. İlk yarı her iki tarafında gol bulamaması sonucu beraberlik ile noktalandı. İkinci yarıda rakip kaleyi daha fazla düşünen bir Danimarka vardı. Danimarka takımında pası alan oyuncu hareketlenip tekrardan pas opsiyonu oluşturucak şekilde oyunu akıcı hale getirdiler, bunu yaparken de savunmada oldukça sakin kaldılar. Forvet hattında iki isim skoru değiştiremeyince teknik direktör Kasper Hjulmand oyuna müdahale etti. İleri ikilide yer alan Olsen ve Dolberg'i oyundan alıp forvet hattına Trabzonspor forması da giymiş Cornelius'u oyuna aldı. Danimarkalı oyuncu kale dibinde topu direğe nişanladı. Kaptan Kjaer'i de oyundan alan hoca savunma dizilişinde de 4'lü savunmaya geçti. Turnuvanın 1.87 boy ortalaması ile en uzun boylu takımı olan Danimarka, kullandığı 11 kornerden gol çıkaramadı. Maçta 20 korner kullanıldı. Teknik direktör Kasper Hjulmand liderliğinde Dünya Kupası elemelerinde üst üste aldığı 8 galibiyet ve kalesinde gol yemeden turnuvaya gelen Danimarka, Uluslar Ligi'nde 2 kez mağlup etmeyi başardığı Fransa'yı geçebilecek mi? Vikingler gol yememe konusunda başarılı ancak golün lazım olduğu anlarda yetersizlik yaşayacak gibi. Kasper Hjulmand, farklı opsiyonları denemek zorunda. Tunus cephesi ise istediği sonucu almayı başardı. Tunus teknik direktörü Jalel Kadri, gruptaki bir sonraki rakip Avustralya karşısında 3 puan için takımını hazırlamalı. Olası galibiyet ihtimali Tunus'u çok farklı yerlere taşır kupada. Turnuvanın tempolu her iki takımın seyir zevki verdiği maçta ilk defa golsüz biten bir karşılaşma izledik. Her iki takımda puanları paylaşarak D Grubu'ndaki çekişmenin son ana kadar süreceğinin sinyallerini verdi. Dünya Kupası bugün itibariyle ısınmaya başladı. İyi seyirler...
- Dünya Kupalarının Gözde Kalecisi Ochoa'dan Meksika'ya 1 puan! Meksika 0-0 Polonya
Dünya Kupası C Grubu ilk mücadeleleri Meksika, Polonya mücadelesi ile noktalandı. İlk seansta gelen sürpriz Arjantin yenilgisi, hesaplarda olmayan bir başka deyişle Suudi Arabistan galibiyeti maça ilgiyi arttıran sebeplerin başında geliyordu. Dünya Kupalarında görmeye alıştığımız G. Ochoa yine Meksika kalesindeki yerini almıştı. Polonya takımında merak edilenlerin başında Lewandowski, Polonya forması altında ilk Dünya Kupası golünü atabilecek miydi? Maç bu başlıklar altında başladı. Meksika, rakibine karşı topu kendisi almak istedi. Bu istek tabi ki Arjantinli hoca Gerardo Martino'nun isteği. İlk yarım saatte Meksika, Polonya kalesine giderek sonuç bulmak istedi. Özellikle sağ kanatlarından, Polonya takımı ise kaptıkları toplarla golcüleri Lewandowski'yi bulundurma düşüncesindelerdi. Bunda başarılı olamadılar. Orta-Kuzey Amerika temsilcisinin ataklarına karşı 4'lü dizilişle oynayan Polonya savunması bocalasada çabuk toparlanmasını bildi. Oyunda tempo düşmeye başlayınca maç bir anda orta saha mücadelesine döndü. Sağ kanattan gelen Meksika ataklarında Lozano ve Sanchez ile devrenin sonuna doğru baskıyı arttırsada skoru değiştirecek şansı bulamadılar. İlk yarı sanırım topun turnuvada en çok kaldığı bir devre oldu. Polonya kalecisi Szczesny'i kalede görsekte, Meksikalı eldiven dört senede bir görmeye alıştığımız Ochoa'yı pek göremedik! Yere bile yatmadı. İkinci yarının ilk 10 dakikalık diliminde Polonya, Meksika ceza sahasına girmeyi başardı. Stoper H. Moreno yapmaması gereken yerde yapılmaması gereken isim Lewandowski'yi formasından çekince VAR uyarısıyla kontrol eden maçın hakemi C. Beath orta noktayı gösterdi. Polonyalı yıldız Dünya Kupası'ndaki ilk golü için kaleye penaltı noktası mesafesi kadar uzaklıktaydı. Vuruşunda penaltıyı neden dört senedir onu görmek istediğimizi hatırlatır gibi Meksikalı kaleci 37 yaşındaki Ochoa soluna giden topa çok iyi uzanarak golcü ismin ilk Dünya Kupasın'daki gol sevincine izin vermedi. Bu kaçan penaltı Polonya adına aynı zamanda Dünya Kupası'nda üst üste kaçan üçüncü penaltı oldu. 1978'de Kazimierz Deyna, 2002'de Maciej Zurawski ve 2022'de Robert Lewandowski. Hemen arkasından Meksikalı Alvarez'in kaleye giden şutuna takım arkadaşı H. Martin kafası ile topun yönünü değiştirip kaleci Szczesny'i yanıltmadı. Tecrübeli kaleci topu güzel kurtardı. Bu aksiyonlardan sonra iki takımda gol bulamayınca oyunun temposuda düşmüş oldu. Skor, 0-0 da kaldı. Küçük bezelye lakaplı Javier Hernandez'in grup maçları sırasında kampta yaşadığı söylenen disiplinsiz davranışları sebebiyle kadro dışı kalması sonucunda forvet bölgesinde bitirici oyuncu eksikliği yaşıyor. Meksika takımının ilk 11'inde Avrupa'da oynayan sadece 3 oyuncusu vardı. Sağ bek J. Sanchez, orta saha E. Alvarez ve H. Lozano, Avrupa'da forma giyiyor. Bir sezon Eskişehir forması giyen Funes Mori'ye teknik direktör Martino şans vermedi. Polonya cephesinde teknik direktör Czeslaw Michniewicz ikinci ve ücüncü bölgelerde diziliş tercihi ya da Lewandowski'ye yardımcı olacak oyuncuları bulmak zorunda. Polonya sadece bu maçtan almayı başardığı tek puanla turnuvayı kapatabilir. Meksika cephesi ise bitiricilik konusunda yakaladıkları pozisyonlardan gol bulmak zorunda. Hiç hesapta olmayan Suudi Arabistan gruba galibiyetle başladı. Bu maç Dünya Kupası grup maçlarında sonucu merakla beklenen maçlardan biriydi. Hesapta olmayan rakipleri nedeniyle grupta işler karıştı. Ochoa'yı seyretmeye, Lewandowski'nin ilk Dünya Kupası golünü izlemeye, Messi'nin son dansına "Çöl Kaplanları" Suudi Arabistan'ı da ekledik. C grubu keyif verici başlangıç yaptı. Keyifli seyirler!
- Basketbol Sektöründe Altyapı Sorunları
Birçok konuda olduğu gibi basketbol sektörümüzde de oyuncu yetiştirme konusunda problemler yaşıyoruz. Bu sorunu üç kısımda inceleyelim. 1. Federasyon 2. Kulüpler 3. Antrenörler Federasyon Herhangi bir denetim mekanizması olmaması, federasyon tarafından verilen eğitimlerin aşırı derecede yetersiz oluşu, umursamaz ve işine saygısı olmayan bireylerin eğitim vermesi başlıca sorunlar. Bunların yanında hocaların büyük miktarda katılım ücretleri ödemeleri, konaklama ve ulaşım harcamalarının düşünülmemesi de sorunlardan bazıları. Basketbol salonlarının zemini, yapısı ve azlığı da dikkat çekici. Bu konuya yoğunlaşılmaması ve sürekli prosedürler denilip salonların tadilata girmesi gerekirken hiç aksiyon alınmaması da bazı engellerin olduğunun göstergesi. Okulu, sporla entegre hale getiremediğimiz sürece oyuncu yetiştirmemiz oldukça zor. Kulüpler Kulüplerimiz eskiden topluma faydalı bireyler yetiştirirdi, sadece spora odaklanmazdı. Fakat günümüzde bunun dışına çıkarak kulüpler birer ticarethaneye dönmüş durumda. Yetenek, üretkenlik, çalışkanlık, ahlak gibi kriterlerinin yok sayılarak vizyon ve misyondan tamamen uzak hale gelinmesi sporcunun hedef koymasını zorlaştırıyor ve gelişimini etkiliyor. Sokak basketbolundan uzaklaşıp, spor okullarının ön plana çıkması bir başka büyük hata. Yöneticiler faydalı birey yetiştirmektense aidat almaya odaklanmış durumda. Bunların yanı sıra ailelerin gözünü boyamaya çabası da sporcu gençlerimize zarar vermekte. Çok az ücretle çalıştırılan eğitimcilerin sigortalarının bile yatırılmaması da büyük sorun. Antrenörlük sertifikası olmayan kişilerin tercih edilip maliyetten tasarruf yapıldığı bilinci, sporcuları ileriye götürmekten çok spordan uzaklaşmalarını sağlıyor. Antrenörler Eskiden usta-çırak ilişkisinden iyi antrenörler yetiştiği söylenirken günümüzde artık herkes internet portalından aldığı destek ve gözlemleriyle kopyala-yapıştır sistemiyle antrenörlük yapmakta. En acı tarafıda çağdaş bilgilerin oldukça uzağında kendini geliştirmek yerine ikili ilişkilerini sağlam bir yapıya oturtma çabasıdır. İş korkusu altında tamamen başarıya yönelik sistemde yarışmacılık zihniyetini çocuklara dayatmak, hep başkalarıyla kıyaslamak maalesef sporcu yetişmemesinin en temel sebebi. Bunun yanında sporcunun psikolojik gelişimi, beslenme düzeni, kendini yeterli antrenman bilgisine sahip görmediği halde öyle sanması, sosyal yaşantısındaki davranışları ev, arkadaş ve çevre ilişkilerinin sporcu gelişiminde çok önem arz ettiğini bilincine hazırlayamamak, bunların hepsini yakından takip eden ve yol gösteren antrenörlerin çok az olması... say say bitmiyor değil mi? Ülkemizde yaşanan deprem felaketinden sonra genç jenerasyonun önemini dahada yakından hissettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Bu sebeple onlara daha faydalı olacak davranışlarda, onlara örnek olacak işler içerisinde yer almalıyız.
- Süper Lig'de Transfer Sezonu Devam Ediyor!
Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından uzatılan transfer sezonunun son haftasına girmiş bulunuyoruz. Süper Lig’de son haftanın hareketli geçmesi muhtemel görünüyor. Takımlarımızın son transfer hareketliliğiyle ilgili bilgilere hep beraber bakalım. BEŞİKTAŞ Dün oynanan erteleme maçında Antalyaspor ile puanları paylaşan Beşiktaş’da tribünlerin oyuncak jesti tüm dünya basınında yer aldı. Bununla beraber erteleme maçının oynandığı haftayı kayıpla kapatan Beşiktaş’da yaklaşık 5 aydır sahaya çıkmayan, yeni transfer gözüyle bakılan Ghezzal, maç öncesi ısınırken sakatlandı. 2-3 hafta sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Bunun da bilgisini vermiş olalım. Orta saha arayışına devam eden Siyah Beyazlı ekipte en belirgin adayın, Chelsea’nin yeni transferi Andrey Santos olduğunu yazmıştık. Genç oyuncunun kiralık transferi için görüşmeleri ağırdan alan Beşiktaş’a transferde rakip çıktı. Amerikan temsilcisi La Galaxy, Andrey Santos için Chelsea’nin kapısını çaldı. Şenol Güneş’in, dün ki maç sonu açıklamasında da kadroda düşünmediğini belirttiği Kevin N’Koudou’nun yerine İtalyan futbolcu Stephen El Shaarawy ismi gündeme gelmişti. Fakat sezon sonu sözleşmesi bitecek olan oyuncu için Roma’nın sözleşme yenilemeyi planladığını söylemesi transferi çıkmaza soktu. FENERBAHÇE Hafta sonu erteleme maçında Konyaspor ile karşılaşan Fenerbahçe, rakibini 4-0 yenerek gövde gösterisi yaptı. Avrupa arenasında da yoluna devam eden Sarı Lacivertli ekipte transferde de hareketlilik var görünüyor. Kadrosunu güçlendirmek isteyen ekibe transfer teklifleri de geliyor. Milli kaleci Altay Bayındır için Monaco’nun talip olduğu öğrenildi. Fenerbahçe’de milli kaleci ile sözleşme yenilemek istiyor. Altay Bayındır’la birlikte genç milli wonderkid’imiz Arda Güler için de Avrupa kulüplerinin scout raporları hazırladığı gelen bilgiler arasında. Arda’nın adı son olarak Alman ekibi Borussia Dortmund ve İngiliz ekibi Arsenal ile anılmaya başlandı. Her iki kulübün de sezon sonu Fenerbahçe’nin kapısını çalması bekleniyor. Öte yandan sezon başında 5.2 Milyon Euro bonservis bedeliyle takıma katılan Brezilyalı stoper Luan Peres gözden düşmüş ve gönderilmesi gündeme gelen oyunculardan biri olmuştu. Brezilya ekibi Fluminense’nin, Peres için kiralık teklifinde bulunduğu fakat Fenerbahçe’den olumsuz yanıt aldığı bildirildi. Jorge Jesus’un kanat transferi yapmak için rapor sunduğunu daha önce yazmıştık. İngiltere ağırlıklı transfer çalışması yapan ekipte, son iddia İspanyol basınından geldi. Atletico Madrid’in tecrübeli kanat oyuncusu Yannick Carrasco için girişimlerde bulunduğu, İspanyol ekibinin de kiralık formülüne sıcak baktığı bildirildi. GALATASARAY Ara transferin en hareketli takımlarından biri olan liderde, transfer dedikoduları bitmek bilmiyor. Genç bir 10 numara arayışında olan kulüp Zakharyan ve Konstantelias transferlerinden vazgeçti sayılır. İlgili bölge için son aday Young Boys’un 21 yaşındaki yıldız ismi Fabian Rieder. Kulübünün sözleşme yenileme tekliflerine henüz cevap vermeyen genç isim için, Galatasaray’ın kapıyı 6 Milyon Euro’dan açtığı bildirildi. Aynı pozisyon için geçen yazımızda da bahsettiğimiz üzere, Adam Karabec için de girişimlerin sürdüğü aktarıldı. Kalede Muslera’ya alternatif arayışında olan Galatasaray’ın, sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Inaki Pena için oyuncuyla görüşmeler yaptığı da gelen bilgiler arasında. Düzenli olarak forma giymek isteyen 23 yaşındaki kaleci Barcelona ile henüz sözleşme yenilemeye yanaşmadı. Sarı Kırmızılı ekip bu transferi bonservissiz olarak bitirmeye çalışıyor. Seferovic’i gönderen Galatasaray’da Bafetimbi Gomis’in de sezon sonunda ayrılacağı netlik kazandı. Icardi’nin durumun hala muallakta olması sebebiyle forvet arayışına da hız veren liderde her gün yeni bir isim gündeme geliyor. Son olarak Blackburn Rovers forması giyen Şilili genç golcü Ben Brereton-Diaz gündeme geldi. Sezon sonu İngiliz ekibiyle sözleşmesi bitecek olan oyuncu için İspanyol ekibi Villarreal’de deverede. Amerika’nın New York takımında forma giyen genç Brezilyalı Talles Magno ismi de son düşen isimlerden. Galatasaray’ın, hücum oyuncusu için bonuslarla birlikte 10 Milyon Euro’yu bulacak bir teklifle yaklaşacağı gelen haberler arasında. Chelsea’de gözden düşen Cristian Pulisic için girişimlerde bulunan Galatasaray, Real Madrid’in de devreye girmesiyle transfer harekatından geri çekildi. İç transferde de hareketli günler geçiren Galatasaray, Milot Rashica’nın bonservisini almak için Norwich City ile görüşmelere başladı. Aynı zamanda Mertens’in sözleşmesindeki 1 senelik uzatma opsiyonunun da kullanılacağı açıklanmıştı. TRABZOSPOR Şanssız bir şekilde Avrupa’dan elenen Karadeniz ekibinde orta saha arayışından bahsetmiştik. Fenerbahçe ile sözleşmesi sezon sonunda bitecek olan Miha Zajc için görüşmeler hız kazandı. Oyuncunun menajeriyle de bir araya gelen ekip sezon sonunu beklemeden, devre arasında bu transferi bitirmek istiyor. Orta sahaya takviye yapmak isteyen Bordo Mavililer, bir orta sahasını da kaybetme durumuyla yüz yüze geldi. İtalyan temsilcisi Bologna, Bakasetas için Trabzonspor’un kapısını çaldı. 7 Milyon Euro teklif veren İtalyan ekibinin teklifini ilk etapta reddeden Trabzonspor, Bakasetas’ın sözleşmesindeki 12 Milyon Euro’ya serbest kalır maddesini kullanmak istiyor. Önümüzdeki sezon için de çalışmalara başlayan Abdullah Avcı’nın verdiği rapor doğrultusunda, kiralık olarak forma giyen Yusuf Yazıcı, Gbamin ve Naci Ünüvar ile yollar ayrılacak. Aynı zamanda kontratı 3 ay sonra bitecek olan Hamsik’in de ayrılması gündemde. ALANYASPOR Francesco Farioli ile yollarını ayıran Alanyaspor Ersun Yanal ile anlaştı. Tecrübeli çalıştırıcının transfer sezonu bitmeden kadroya takviye yapmak için rapor sunduğu gelen haberler arasında.
- Dünya Kupası'nda Günün İlk Maçı: Fas 0-0 Hırvatistan
Günün ve F Grubunun açılış maçında 2018 Rusya Dünya Kupası finalisti Hırvatistan ile Fas karşı karşıya geldi. Grupta ikincilik mücadelesi vermesi tahmin edilen iki takımın mücadelesi kontrollü bir maça sahne oldu. İlk yarıda uzatma dakikaları dışında maçta net gol pozisyonu olmadığı gibi izleyenleri ve ekran karşısındaki futbolseverleri heyecanlandıracak bir oyun da yoktu. Son finalist Hırvatistan, stoper Lovren, orta sahaları Brozovic ile yıldızları Modric ve 3. bölgede oynayan ismi Perisic dışında tamamen yenilenmiş isimlerle Katar Dünya Kupası'ndaki ilk maçında sahadaydı. Beşiktaş'ta oynadığı son yılında kariyeri düşüşe geçen Vida yerini 20 yaşındaki Gvardiol'e bırakıyordu. Her iki takımda dediğim gibi gol pozisyonu konusunda cimriydi. Fas, Hırvatistan'ın pas bağlantılarını ve bölgeler arası geçişleri iyi kapatınca Hırvatistan'da pozisyon üretemedi. Fas takımı ilk 10 dakikalık dilim de ilerde tek forvet ve orta sahada 4'lü dizilimle topun arkasında bekledi. Savunma anlayışları ön plandaydı. Achraf Hakimi-PSG, Noussair Mazroui-Bayern Münih, Hakim Ziyech-Chelsea... Bu üç yıldız isimden de verim alamadı Fas. Hırvatistan'da geriden oyun kurma anlayışı olmayınca Luka Modric, savunmasına kadar gelerek adeta stoper görevini üstlenip oyun kuramaya çalıştı. 3'lü savunmaya dönüşen Hırvatlar savunma beklerini çizgiye gönderdi. Bu planda işlemedi. Fas, takım halinde bu pas bağlantı yollarını iyi kapattı. Afrika ekibi savunmaya daha çok önem vermesine rağmen ilk yarının tek tehlikeli atağında 45+1'de sol bek Sosa'nın getirip ceza sahası kale direği dibinde Vlasic'in ayak koyduğu topu kaleci Bono çıkardı. Hırvatistan ikinci yarıya Vlasic'in yerine Pasalic'i alarak başladı. Hakimi'nin duran toptan kaleye gönderdiği şutu kaleci Livakovic çıkardı. Temponun zaten olmadığı karşılaşmada tempo zaman zaman ikinci yarıda ilk yarıya göre daha çok düşse de son 15 dakikada hareketlenir gibi oldu. Sakatlıklar nedeniyle zorunlu oyuncu değişikliklerinin çok olduğu Dünya Kupası'nda Fas takımı da zorunlu değişiklik yapmak zorunda kaldı. Her iki teknik direktör de yaptıkları oyuncu değişikliklerine rağmen maç başladığı gibi golsüz sonra erdi. Hırvatistan geçiş dönemi yaşarken Fas adına 1 puan kupaya başlangıç için önemli puan oldu. Beşiktaş forması giyen Romain Saiss 90 dakika sahada yer aldı. Geçen sezon Beşiktas forması giyen D. Vida ve yine geçtiğimiz sezon Hatayspor forması giyen Munir şans bulamadı. Günün maçları ile Dünya Kupası keyfi devam ediyor. İyi seyirler!
- Altın Jenerasyonuyla Belçika, Kanada'yı 1-0 Mağlup Etti!
Yıllardır yetiştirdiği oyuncularla futbolseverlerin milli takım olarak başarı beklediği takımlardan birisi de Belçika. Her ne kadar yetiştiricilikte bu kadar iyi olsalar da turnuvalarda elde ettikleri başarılar aynı düzeyde değil. Dün gece de onlara sıkıntı veren bir Kanada takımı vardı. Maçın ilk yarısı herhalde izleyenlerin aklına Arjantin-S.Arabistan maçını getirmiştir. Çünkü her ne kadar favori Belçika olarak görülse de oyun anlamında onlara karşılık veren ciddi anlamda sıkıntı yaratan bir Kanada izledik. Geçtiğimiz iki günde gelen sürpriz sonuçlarla birlikte herkes acaba Belçika da mı bu kervana katılacak diye düşünmüştür mutlaka. Sonuç Belçika lehine bitse de izlediğimiz ilk yarıyla birlikte, Kanada’nın da bu turnuvaya ciddi şekilde hazırlandığını ve dişli bir rakip olduğunu herkese göstermiş oldu. Her iki takımında 3-4-3 gibi dizildiğini görsek de ilk yarıda planı işleyen sonuca gidemeyen takım Kanada’ydı. Muntazam işleyen bir bölge hâkimiyeti ve ön alan baskısını bize izlettiler. Belçika ise bu alan hâkimiyeti ve baskıya karşılık sınıfta kaldı desek az olur. Belçika’ya baktığımız da ana hedeflerinin topu ileri üçlü olan de Bruyne-Hazard-Batshuayi’ye ulaştırmak olması ve topun onlara gelmesini çok iyi engelleyen bir Kanada vardı. Peki bu nasıl oldu? Kanada ileri üçlüsünü, Belçika savunmadan topla çıkarken merkezde konumlandırarak orta alanda Witsel ve Tielemans’ın pas opsiyonu olmasının önüne geçti. Sadece bunu mu yaptılar? Hayır. Ayrıca Atiba ve Estaquio‘yu bu ikiliyle eşleştirerek, ileri üçlü stoperlere baskıya çıktığında bu oyuncuların boşa çıkmasının da önüne geçmiş oldular. Bu Belçika’nın topu ileriye taşımasının önüne geçtiği gibi aynı zamanda pas opsiyonu kalmamasıyla birlikte topları uzun vurmasına neden oldu ve Belçika’nın topla oynamasının önüne geçti. Merkezde pas opsiyonu kalmamış Belçika’da paslar artık yan pastan öteye geçmediği için Kanada’nın kanat forvetleri beklere baskıya çıktı. Bu durumda da yine alan bırakmamak adına Kanada’da kanat beklerin forvetlerini takip ettiğini ve kanada yaklaştıklarını gördük. Son derece iyi çalışılmış ve Belçika’nın oyununu kilitleyen bir sistem izletti bize Kanada. İşin savunma tarafı böyleyken, hücumda da oldukça aktif olduklarını söylemeden geçemeyiz. Kazandıkları topları direkt ve mümkün olan en kısa sürede ileriye oynadıklarını ve merkezde ağır kalan Witsel ve Tielemans ikilisinin bu zaaflarını iyi kullandıklarını da söylememiz gerek. Kaldı ki tüm bunlar ilk yarı istatistiklerine de yansımış. İlk yarı bittiğinde Kanada’nın gol beklentisinin 2.15, Belçika’nın 0.52 gibi sayılarda olduğunu söyleyelim. Kanada’nın planları tutsa da topu içeriye sokamadığınızda maalesef bunların hepsi bir hiç kalıyor. Kanada bu kadar üstün bir oyun sergilerken, Belçika’da özellikle de Bruyne’nin saha içinde verdiği reaksiyonlar zaten durumu açıklar nitelikteydi. Oldukça sinirlenmiş ve agresif bir tutum içerisinde olduğunu yaptığı hareketlerden anladığımız gibi bu topla yaptığı işlere de yansımış. İlk yarı topla 16 kere buluşmuş de Bruyne ve %60 pas isabetiyle oynamış. Bu istatistikler herhalde çaresizliğin en büyük göstergelerinden biri olacaktır ilk yarı için. Bireysel performanslara değinmişken bir parantez de Hazard’a açmakta fayda var. Ben açıkçası Hazard yerine Trossard’ın oynamasını beklemiştim. Kaldı ki her iki oyuncunun form durumu bunu rahatlıkla açıklıyor. Ancak tek sebep bu değil tabii ki. Hazard’ın Belçika için ciddi bir savunma zaafiyeti yaratttığını da söylemek gerek. Kanada’nın bu kadar dikine hızlı çıktığı bir oyunda, hücum oyuncularının da savunma katkısının olmasını beklemeniz gerekiyor. Böyle bir durumda Hazard yerine bunu yapabilecek olan Trossard’la başlamak daha doğru bir tercih gibi duruyor. Tüm bunlar olurken, Belçika yine pasla çıkamadığı bir durumda yine uzun top vurdu ve Batshuayi savunma arkasına sarktı ve golü buldu. İlk yarı neredeyse sahada olmayan Belçika adına bundan daha iyi bir senaryo çizilemezdi herhalde. İlk yarıyı önde kapatarak girmek oyuncuların üstündeki gerginliğin azalması adına önemliydi. İkinci yarı Belçika’da işlemeyen oyuncuların değiştiğini gördük ki bu oyun planını da etkiledi. İlk yarı sahada bana kalırsa hayalet gibi dolaşan Tielemans ve Carrasco yerine Onana ve Meunier oyuna dahil oldu. Merkezdeki agresifliği ve fizikselliği arttırıp Kanada’nın bölge hakimiyetini böylelikle kırmış oldu Belçika. Dakika 65’ten sonra savunmayı 5’leyip daha çok oyunu tutup kontra kovalamaya başladı Belçika. Kanada ilk yarıdan farklı olarak 3 kişiyle yaptığı agresif baskıyı azalttı, tabii bunda yorgunluk da etkilidir muhakkak ancak Belçika savunmayı beşleyince ileride daha fazla oyuncuyla basmak gerekiyordu. Bunu denediklerinde ise Belçika çok rahat bir şekilde kontraya çıktı. Trossard ve Openda’nın gelişiyle hücum hattında hızlı ve fizikselliği arttırarak bu kontralardan skor üretmeyi amaçladılar ancak maçta ilk yarıdaki golden başka gol olmadı. Kanada ise ilk yarıdan farklı çok fazla bir şey yapmadı daha doğrusu yapamadı. Belçika katı bir savunma anlayışına geçince, o savunma hattını bir türlü geçemediler. Orta alanda de Bruyne ve Witsel’in de artık savunmaya yardıma gelişiyle birlikte Belçika kaleye otobüsü çekmiş gibiydi. Hal böyle olunca da maçta başka gol olmadı. Belçika, zorlu bir ilk maçtan üç puanı bir şekilde aldı. Kanada ise diğer takımlara net bir göz dağı verdi. Grup nasıl sıralanır bilinmez ama ortalama altı görünen takımların turnuvaya fazlasıyla hazırlanıp geldiğini ve turnuvaya renk kattıklarını söylemek gerek. Kalan grup maçlarında da aynı performansı sergilerlerse gruptan çıkmaları sürpriz olmayacaktır. Belçika ise pas opsiyonu yaratma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadı. Hocanın bana kalırsa hem taktiği hem de ilk 11 tercihlerini bir gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Yoksa yakaladıkları bu jenerasyon ciddi anlamda boşa gidecek gibi duruyor.
- İsviçre, Kamerun'u 1-0 Mağlup Etti!
Gün boyu 4 karşılaşmayı canlı izleme şansımız olacak bugün de sanırım iş ve okul saatine denk gelmesi nedeniyle en az izlenen karşılaşma da İsviçre-Kamerun maçı olacak. Spor severler de bu konuda haklı bir nevi. Temposuz gol pozisyonunun çok az olduğu bir karşılaşma oldu ilk yarı itibariyle. Kamerun Futbol Federasyonu başkanlığına seçilen Samuel Eto'o'nun Dünya Kupası'ndaki final tahmini Kamerun-Fas dese de bu ihtimal için Kamerun rakip kaleyi daha çok düşünmeli, futbolun meyvesini alamazlarsa gruptan da çıkamazlar bu oyunlarıyla. İsviçre takımı topu alıp oyunu rakip sahaya yıkmayı başarsalar da bu görüntüleri sadece 10 dakika sürdü. Sürekli sağ kanattan gelmeyi denediler Shaqiri ile. Bu koridoru sürekli kullanma düşüncesi ilerleyen dakikalarda son buldu. Sağ bek Mainz takımında oynayan Vidmer sahanın en iyisiydi sürekli hücuma destek verdi. Kamerun stad yapısı itibariyle gölge tarafında 45 dakikayı tamamladı. Rakip kaleye gitmeleri akıllarına geldiğinde İsviçre savunmasının arasına atılan ilk topta turnuvaya formda gelen Choupo-Moting'in şutunu Sommer çeldi. Zevksiz ilk yarı golsüz sona erdi. İkinci yarının başında İsviçre'de G. Xhaka oyun yönünü sağ kanata çevirdiği anda topla buluşan Shaqiri'nin yerden pasında Kamerun savunması uyuyunca, uyumayan Kamerun doğumlu İsviçreli Embolo skoru değiştiren isim oldu. İsviçre, rakip takım duran top kullandığında ceza sahası yay çizgisi önünde kurduğu 7 kişili duran topta savunmasında çizgi halinde pozisyon almasını Murat Yakın'ın özel olarak çalıştırdığı belli. Kamerun takımında Choupo-Moting takımın tek çalışkan ismiydi. Pozisyona da girdi. Takım arkadaşlarından destek alamadı. Ekambi etkisizdi. Kamerun Teknik Direktörü Rigobert Song ve İsviçre Teknik Direktörü Murat Yakın'ın son 15 dakika da hamleleri oldu. Song, ilk 11'de başlatmadığı Vincent Aboubakar ve N'Koudou'yu oyuna aldı. Choupo-Moting'i de kenara aldı. Murat Yakın'da sahaya Seferovic'i sürdü. Karşılaşma ilk yarıda atılan tek golle sona erdi. Samuel Eto'o'nun Kamerun'u, Dünya Kupası ilk maçına yenilgi ile başlamış oldu. Bizler de güzel futbol keyfi için sıradaki üç maçı beklemeye başladık. Keyifli seyirler!
- Brezilya Kilidi Richarlison İle Açtı! Brezilya 2-0 Sırbistan
Büyük sürprizlerin olduğu, oynanan on beş maçın dördünün golsüz bittiği, İspanya, İngiltere ve Fransa'nın oynadıkları futbolla ön plana çıktığı bir turnuva izliyoruz. Ayrıca turnuva öncesi favorim olan Hollanda ilk maçta kazanmasına rağmen beklentilerin altında kaldı. Bir diğer Dünya Kupası favorim, Brezilya. Hazırlık maçlarında forvette Mitrovic'in üstün performansıyla çok formda görünen Sırbistan karşısında turnuvaya adını yazdırmak için çıktı. 2022 Katar Dünya Kupası'na gelene kadar 5 Dünya Kupası'nı (1958-1962-1970-1994-2002) müzesine götüren Brezilya, sahaya beklentileri karşılayan bir kadroyla çıktı. Sırbistan ise Vlahovic'i kenarda tutup, Lazio'lu Milinkovic Savic, Tadic ve Mitrovic'le gol yollarında etkili olmak istiyor, çıkardığı kadroyla da kontrollü bir oyun oynayacağı izlenimini veriyordu. İlk yarıda Raphinha ve Vinicius Jr. ile etkili olmaya çalışan Brezilya, karşısında dirençli bir Sırbistan buldu. Sahada yokları oynayan Richarlison ve ilerleyen yaşına rağmen Thiago Silva'nın iyi futbolu ilk göze batanlardı. Diğer tarafta Sırplar'da Milinkovic Savic ne kadar gününde değilse de Tadic elinden gelenin fazlasını yapmaya çabalıyordu. Sevilla forması giyen Gureli ilk yarıdaki iyi futbolunun aksine ikinci yarının ilk dakikalarında yaptığı akıl almaz hatayı Raphinha değerlendiremedi. Dakikalar sonra Sırp teknik direktör Stojkovic de onu dışarı alarak onun yerine genç İlic'i sahaya sürdü. Brezilya'lı teknik direktör Leonardo Bacchi nam-ı diğer Tite, 2016 yılından beri takıma hep pozitif hücum futbolu oynattı. Böylesine etkili bir kadronun o kendine has hücum gücü yadsınamaz. İşte böylesine bir takımda forvet oyuncusu Richarlison iyi bir yer tutunca Brezilya'da beklediği golü buldu. Golde günün iyilerinden, Vinicius Jr'nın katkısı çok büyüktü. Yine aynı ikili, turnuvanın en güzel gollerinden birine birlikte imza attılar. Bu golle Brezilya aynı futbol felsefesinden taviz vermeden oyuncu değişikliklerine gitti. Bu değişikliklerde kuşkusuz en çok adından söz ettiren Real Madrid'li Rodrygo'ydu. Diğer tarafta 2-0'la birlikte Sırbistan'ın gardıda düştü. Onlar adına bu dakikadan sonra ki tek olumlu şey kaleci Savic'in kurtarışlarıydı. Alternatif oyuncuların çokluğu, istediği zaman tempoyu yükseltip alçaltabilmesi, futbolcuların birbiriyle uyumu, göze hoş gelen futbol, direkten dönen toplar Brezilya Milli takımı için çok önemli artı değerler. Kamerun'u deviren İsviçre'yle çıkacağı 90 dakika grubun liderini de belirliyecek. Brezilya, İsviçre karşısında rotasyona gider mi gitmez mi bilinmez ama bu olumlu tabloyla o maçtan da yüzünün akıyla çıkar. Kamerun karşısında kritik bir 90 dakikaya çıkacak olan Sırplar, bugün ikinci yarıdaki silik futbolu sürdürürlerse turnuva onlar için erken biter. Özellikle orta sahada Kamerun karşısında Vlahovic mutlaka 11'de düşünülmeli. Açıkçası bu maçtan iki taraf için de iyi ve pozitif futbol bekliyorum.
- Hollanda, Ekvador Mücadelesi 1-1 Noktalandı!
24 Kasım ile A Grubu'nda heyecan devam etti. Bugün 16.00 seansında oynanan Senegal – Katar maçı sonrası grubun diğer maçı Hollanda – Ekvador 19.00 seansı ile karşı karşıya geldi. A Grubu'nun seyrini belirleyecek bu önemli maç 1-1'lik skorla sona erdi. Kadrolar Rakibi karşılarken 5-3-2 şeklinde sahaya yerleşen Hollanda, topa sahipken 3-5-2 dönüşümünü gerçekleştirdi. Özellikle Timber’ın çok yönlülüğü, pasörlüğü ve ileriye çıkışları sayesinde dizilim konusunda Hollanda kısmi olarak rahatladı. Ek olarak Senegal maçında ilk 11 başlayan Berghuis bu maç yerini Klaassen’e bıraktı. Ekvador ise 5-4-1 ile savunup, topa sahipken 3-5-2 hatta zaman zaman 3-4-3 dönüşümünü sahaya yansıttı. Ekvador’un buradaki asıl amacı, rakibi dar bir alanda sıkıştırmak, sayıca üstün olarak, doğru yerleştiğin alanda baskı ile top kazanmak ve oyuna genişlik kazandırarak hücum etmektir. İlk Devre Aslında tempo olarak çok yoğun bir ilk devre diyemeyiz fakat bazı noktalara değinmek isterim. Erken gol bulan Hollanda, geriden Ake’nin atmış olduğu dikine bir pas ile pozisyon başlamıştı. Bu değerliydi çünkü maçın geri kalanlarında bazı sekanslar haricinde geriden oyun kurmakta zorlanan bir Hollanda vardı. Hollanda, top Ekvador’a geçtiğinde devrenin son 15 dakikalık bölümü haricinde çok katı bir pas kanalları hakimiyeti sergiledi. Hollanda’nın geriden oyun kuramamasının en büyük sebebi bence kanat beklerinin yetersizliği oldu. Bu maç özelinde etkisiz kalan Dumfries ve Blind, takıma fazla genişlik verememekle beraber pas trafiğinde çok önemli rol üstlenmediler. Ekvador ise rakibi ilk 15 dakika orta blokta yani 2. bölgede karşılarken geriye kalan 25-30 dakikalık zaman diliminde zaman zaman sert press uyguladı. Hollanda pek çok kez kendi yarı sahasında tıkandı ve dediğim gibi geriden oyun kurmakta veya çok sert olmasa da adam adam olan baskıyı kıramadı. Ekvador tıpkı Hollanda gibi uzun süre rakip kaleye gitmekte zorlandı ve birçok kez Valencia pas trafiğine katkıda bulunmak isteyip bağlantı oyuncusu oldu. Bunun sebebini de Hollanda’nın pas kanalı hakimiyeti olarak değerlendiriyorum fakat son 15 dakikalık bölümde Estupinan ve Caicedo koridoru Estrada’nın katkısı ile etkili olmaya başladı. Bazı ufak üçgenler ile pozisyonlar buldular. Cody Gakpo Hollanda’nın portakal çocuğu Gakpo, ligde çok iyi performans sergilediği gibi Dünya Kupası'na 2 maç, 2 gol ile başladı. İyi bir gol sezgisi olduğu gibi ileride 3 mevkide de rol alabilmesi çok değerli bir özelliği. Zaman ne gösterir bilemeyiz fakat şu anda iyi bir grafik çiziyor. İkinci Devre İlk devreye göre çok daha tempolu bir devre izledik. Özellikle Ekvador iyi bir devre çıkarttı. 49. dakikada orta alanda yapılan baskı ile kazanılan bir top ve ardından Valencia’nın golü geldi. Çok daha dinamik olan Ekvador, ilk 15 dakikada 4-5 kere baskı sonucu top kazandı. Bununla birlikte ilk devredeki son 15 dakikalık bölümde Estupinan’ın bulunduğu koridora bu devre ile Preciado koridoru da eklendi. Pek çok kez genişlik verip bindirmeler yapan Preciado, Plata’nın pas kaliteleriyle birlikte daha etkili hal aldı. Ek olarak takım olarak daha iyi yerleşen bir Ekvador'la birlikte temposuz bir Hollanda vardı. Hollanda cephesi ikinci devreye Bergwijn - Depay değişikliği ile başladı. Bergwijn, ilk devrede toplu ve topsuz alanda hiç varlığını ortaya koyamadı. Dolayısıyla bu değişiklik normal diyebiliriz. Çok iyi bir baskı yapan Ekvador’a çok fazla koz veren Hollanda, ilk yarıdaki geriden oyun kurma sorununu bu devrede de yaşamakla birlikte belirli dakika aralığında yaptıkları pas kanallarını kapatma hakimiyetini de kaybetti. Dikine oynamakta güçlük yaşadığı için çok fazla yana top oynamak zorunda kaldılar. Değişiklikler ile canlanmak istediler fakat gene istedikleri oyunu oynayamadılar. Enner Valencia Dünya Kupası'nın açılış maçında 2 gol ile fileleri havalandıran Valencia, bugünde golünü attı. Maça motive oluşu ve pozitif oyunu takımı da etkilemiş durumda. Yüksek bir performans sergileyen Valencia, önümüzdeki maçları için bize olumlu sinyaller vermeye devam ediyor. A Grubu'nda heyecan devam ediyor. Ekvador’un tebrik edilesi oyunu ve Hollanda’nın tempo eksikliği ile 19.00 seansını da böylece kapatmış oluyoruz. Dünya Kupası heyecanı devam ederken içeriklere ulaşmanız için takipte kalmanız yeterli.
- İngiltere ve ABD Puanları Paylaştı!
Heyecanla ve merakla beklenen bu maç bekleneni vermedi. İran karşısında şov yapan İngiltere, eğer bu maçı kazansaydı gruptan çıkmayı garantileyecekti fakat bu fırsatı tepti. ABD ise doğru oyununu Galler maçından sonra bu maça da yansıttı. Kadrolar Gareth Southgate, takımının şov yaptığı İran maçındaki kadroyu bozmayarak aynı formasyon (4-1-2-3) ve aynı oyuncuları kullanmayı tercih etti. ABD cephesinde ise ileri uçta değişiklik görüldü. Sargent yerine Antalyaspor forması giyen Wright tercih edildi. İlk Devre Maç ilk devrede gelgitli geçti. Değinmek istediğim hususlar mevcut. Özellikle ABD’nin rakibi 4-4-2 şeklinde karşılayıp, orta alandaki bloklama işlemini de temiz bir şekilde yapması ilgi çekiciydi. Bu bloklama işlemi, ilk 20 dakikada daha net görüldü. Bu bloklama işlemi sayesinde özellikle Rice ve Bellingham’ı etkisiz bırakmak birincil amaçtı. Özellikle Wright-Rice eşleşmesi ve Pulisic’in ara koridoru kapattığını görebilirsiniz. Ek olarak orta alanı blokladıkları için İngiltere beklerinin hücum aksiyonları pek olmadı. Sadece Trippier’in Saka için attığı bazı kilit paslar ile hücuma çıkmaya çalışan İngiltere vardı. Beklere destek amaçlı Mount, hem sağa hem sola olmak üzere konumlandı veya oyunun yönünü değiştirdi. Gene özellikle Saka için boş koridorlar açılması için Harry Kane’nin derine geldiğini gördük ama başarılı olunamadı. Devrenin sonlarına doğru ise Luke Shaw’ın "half space" dediğimiz koridorlara doğru ve düzgün yerleşimi sayesinde azda olsa etkili hücum aksiyonları sergileyen İngiltere, ceza sahası içine top çevirirken Bellingham’ı da ceza sahası içinde konumlandırdı. ABD, birçok kez ayağına aldığı her topu ileriye hızlı bir şekilde yönlendirdi. Daha dikine top süren Mckennie ve Musah’ın çıkışları çok etkiliydi. Yan taraftan Dest’in kısmi destekleriyle hücumlar şekillendi. Bazı sekanslarda Pulisic’i yalnız bırakmayı da amaçladılar. Aslına bakılırsa yaptıkları Hücum aksiyonları azımsanacak değillerdi hatta İngiltere’ye göre bir hayli daha iyiydiler. Özellikle dikine ve hızlı oynuyorlar dedim ama aynı zamanda yeri geldiklerinde oyunun yönünü değiştirmeyi ve kısmi oyunu soğutmayı kusursuz uyguluyorlar diyebilirim. Zaten ilk maçlarında da tatmin edici oyunları beğeni toplamıştı. İkinci Devre Yarı sahaya çekilmiş bir İngiltere izledik. Özellikle ilk 25 dakika ABD, köşe vuruşlarıyla İngiltere’yi adeta boğdu. İngiltere, sürekli yan pas yapmak zorunda kaldı. 68. dakikada Bellingham – Henderson, Sterling - Grealish değişikliği oldu. Foden’ın oynamamasına anlam veremedim. Henderson değişikliği ise hocanın daha çok topu tutmak istemesi planlanmış olabilir ama o planda tutmadı. İngiltere için bugün birini beğeneceksek en beğendiğim oyuncu Maguire olurdu. ABD, köşe vuruşu yağmuruna tutmasına rağmen hepsinde kritik müdahaleler yaptı. Ek olarak ceza sahası içinde de kritik müdahaleleri oldu. İngiltere bu köşe vuruşlarından sonra hızlı çıkmayı istedi fakat ABD'ye hızlıca önde bastı ya da faul yaparak atakları sonlandırmış oldu. ABD Dünya Kupası'nda "futbolda nasıl doğru yapılanma planlanır ve uygulanır" dersi verdi. ABD, Çok doğru bir kadro yapısına sahip. Bu konuda tekrar hem teknik ekibi hem de ülke futboluna katkı veren insanları tekrar tebrik edelim. Tyler Adams Muazzam bir top oynadı. Harika enerji ve harika pozisyon bilgisine sahip 23 yaşında… Jesse Marsch’in onun için "Mental Canavar" dediğini biliyoruz. İngiltere için hiç ama hiç iyi geçmeyen bir 90 dakika oldu. ABD için ise gene tatmin edici bir oyun fakat onlar beraberliğe eminim üzülüyorlardır. Galibiyet onlar için çok yakındı. İlginç bir durumu da sizinle paylaşmak isterim. İngiltere, ABD ile karşılaştığı üç Dünya Kupası maçını da kazanamadı Bugün oynanan kısmi savruk oyun ve değişikliklerden dolayı Gareth Southgate için tepkiler tekrar ortaya çıkacaktır. Uluslar Ligi'nde parlak skorlar alamayan İngiltere, soru işaretleri ile Dünya Kupası’na başladı. İlk maçta çok iyi bir takım performansı sergileyen İngiltere, bu maç ile o soru işaretlerini tekrar gündeme getirdi. İran Amerika maçı müthiş derecede önemli bir maç olacak. NOT: Eğer son grup maçlarında Galler İngiltere'yi, İran da ABD'yi mağlup ederse İngiltere gruptan çıkamayacak. Bu süreci bizimle değerlendirmek istiyorsanız takipte kalın.
- Robert Lewandowski, Suudi Arabistan’ın Peri Masalına Virgül Koydu!
2022 Dünya Kupası C Grubu'nda ikinci maçlar Polonya – Suudi Arabistan karşılaşmasıyla başladı. Robert Lewandowski önderliğindeki Polonya, ilk maçta Arjantin’i yenerek bütün dünyayı şoke eden Suudi Arabistan’ı 2-0 mağlup etti. Lewandowski, Dünya Kupalarındaki ilk golünü atarak şansızlığını kırdı, bunun yanına bir asist ekleyerek maçın yıldızı oldu. Herve Renaud’un öğrencileri ise zaman zaman Polonya’ya zor anlar yaşatsa da istediği sonucu alamadan sahadan ayrıldı ve gruptan çıkma umutlarını son maça taşıdı. Polonya, Meksika maçının ilk 11’den üç değişiklik ile maça başladı. İlk maça sonradan oyuna giren Bielik, Frankowski ve Milik ilk 11’de başlarken Kiwior, Szymanski ve Kaminski yedek kulübesinde kaldı. Suudi Arabistan ise Arjantin maçının ilk 11’den zorunlu iki değişiklikle sahaya geldi. Kaleci Al Owais ile çarpışarak çenesi kırılan ve turnuvayı kapatan sol bek Al Shahrani’nin yerine Al Breik oynadı. Yine Arjantin maçının ilk yarısında sakatlanıp oyundan çıkan Al Faraj’ın yerine ise bu maça Al Najei ilk 11’de başladı. Karşılaşmaya istekli başlayan taraf Suudi Arabistan oldu. İlk maçta alınan galibiyetin getirdiği özgüven sahada net bir şekilde görüldü. Ayrıca ilk maçtaki sonuçtan sonra Suudi Arabistan’dan gelen çok sayıda seyircinin oluşturduğu atmosfer de dikkat çekiciydi. Maçın ilk 20 dakikasında Al Dawsari, Kanno ve Saud Abdulhamid’in performansı oldukça etkiliydi. Özellikle sağ kanattan yaptıkları hücumlarla fırsat yakalamaya çalıştılar. İlk yarının ortalarından sonra Polonya, oyunu dengelemeyi başardı. Suudi Arabistan savunmasını dengesiz yakalamak için hızlı atak yapmaya çalıştılar. 39. dakikada yine böyle bir atakta Lewandowski müsait bir pozisyonda golü bulamadı, dönen topu Zielinski ile buluşturdu, Zielinski de düzgün bir vuruşla takımını 1-0 öne geçirdi. Polonya, tam rahat bir nefes almışken 4 dakika sonra VAR’ın uyarısıyla Suudi Arabistan penaltı kazandı. Fakat Szczesny, hem penaltıyı hem de dönen topta şutu kurtararak takımını devreye 1-0 önde götürmeyi başardı. Herve Renaud, ikinci yarıya önemli bir saha içi değişiklik yaparak başladı. Sağ bekte çok iyi bir performans gösteren Saud Abdülhamid ile sol bek Al Beik’in yerlerini değiştirdi. Bu devreye de Suudi Arabistan rakip sahada topa sahip olarak başladı. İlk maçta Meksika’nın düştüğü ceza sahasına yüksek orta kesme tuzağına fazla düşmediler. Daha çok paslarla ceza sahasına girmeye çalıştılar. Bu şekilde de önemli pozisyonlar yakaladılar fakat hem bitiricilikteki problemlerden hem de Polonya’nın kalecisi Szczesny’nin üstün performansından dolayı golü bulamadılar. Suudi Arabistan baskıyı attırırken risk aldı ve bunun üzerine Polonya pozisyonlara girmeye başladı. Milik ve Lewandowski ile buldukları birer pozisyonda direği geçemediler. 81. dakikada ise Robert Lewandowski, Suudi Arabistan savunmasının büyük hatasını değerlendirerek kaleciyle karşı karşıya kaldı ve Dünya Kupası’ndaki şanssızlığını bitirerek topu rakip ağlara gönderdi ve maçın sonucunu belirledi. Bu sonuçla birlikte Polonya, son maçlar öncesi avantajı yakalamış oldu. Suudi Arabistan ise gruptan çıkma umutlarını Meksika maçına bıraktı. Bu akşam oynanacak Arjantin – Meksika karşılaşması iki takımın da kupadaki geleceği için kritik bir noktada duruyor. İki takımın da gruptan çıkma senaryoları bu maça göre şekillenecek. Robert Lewandowski ile arkadaşlarının kritik galibiyetini ve kupanın sürpriz takımı Suudi Arabistan’ın Polonya karşısındaki oyununu sizler için değerlendirdik. Bakalım bu iki takımın gruptaki sıralamaları nasıl olacak? Çarşamba gece yarısı oynanacak üçüncü maçlardan sonra bu sorunun cevabını göreceğiz.