Arama Sonuçları
Boş arama ile 1250 sonuç bulundu
- Emirhan Erdoğan Röportajı
Herkese merhabalar. FB TV, Eurosport, S Sport gibi önemli kanallarda görev almış birisi olan sevgili Emirhan Erdoğan ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Değerli vaktini bize ayırdığı için Emirhan Erdoğan'a şahsım ve Linesman ekibi adına çok teşekkür ediyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim! Sizi tanımayanlar için kendinizden bahseder misiniz? Merhaba, ben Emirhan Erdoğan. Spiker ve sunucuyum. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünü bitirdim fakat öğrenciyken Radyo Bilkent’te spiker olarak çalıştım ve klasik tabirle zehri orada aldım. Güncel olarak S Sport, Tivibuspor ve Exxen’de Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi, La Liga, Serie A, Bundesliga maçları anlatıyorum. Dünya Kupası sırasında Youtube üzerinden yayın yapan Playspor kanalında moderatörlük ve yorumculuk yapıyorum. Öte yandan kripto yayınları yapan BTC Haber TV isimli Youtube kanalının ekran yüzüyüm. Son olarak yerli kripto para borsası Paribu’nun etkinliklerinde de sunuculuk yapıyorum. Uzun zamandır çeşitli görevler ile spor medyasında yer alıyorsunuz. Sektörde en zorlandığınız anlar nelerdir? Elbette İstanbul’a ve spor medyasına tutunmak en zorlandığım zamanlar oldu. Sonuçta benim gibi pek çok genç spiker -ister İstanbul’da yaşasın ister dışarıdan gelsin- sektörde tutunmaya çalışıyordu ve onca insanın arasında fark yaratmak zorundaydım. Bir yandan da İstanbul’daki vahşi yaşam şartlarına ayak uydurabilmek ve kendime bir yer edinebilmek için çok çaba sarf ettim. Gece 3’te Çin Bisiklet Turu anlatmak için Eurosport’a gidiyor, sabah kalkıp Akmar Pasajı’nda kitap satmaya gidiyor, akşamları bir internet sitesinde editörlük ve başka bir internet sitesine çevirmenlik yapıyordum. İstanbul’a ilk geldiğimde durum buydu, pek çok farklı işte çalışarak spikerlik hayallerimi besliyordum. Şimdi ise -ilk soruda saydığım gibi- tüm işlerim spikerlik üzerine; sanırım biraz yol almışım. Kamera önüne çıkmadan önce ne tür hazırlıklar yapıyorsunuz? Yayın türüne göre değişiyor elbette ama temel motivasyon aynı: ne olursa olsun yayını götürecek kadar baz bilgiye sahip olmak. Çünkü özellikle canlı yayında olmak öyle garip bir şey ki, her an her şey olabilir ve hepsine hazırlıklı olmalısınız. Dolayısıyla o yayının konusu neyse sadece ona değil, onunla ilişkili yan dallara da hâkim olmanız gerek. Futbol maçı için kısaca örnek vereyim: 3 sayfalık bir temel çalışmam oluyor. Birer sayfayı takımların geniş kadrolarında yer alan oyuncular hakkında tüm bilgilere ayırıyorum. Kalan bir sayfada ise organizasyona, takımların son durumlarına ve birbirlerine karşı istatistiklerine dair bilgiler yeralıyor. Elbette bundan çok daha fazlasına çalışıyorum ama özetle temel hazırlık bu. Spikerlik yaparken ismini telaffuz etmekte zorlandığınız bir oyuncu var mı? Telaffuz etmekte zorlandığım bir oyuncu yok. Fakat maçın heyecanıyla bazen gördüğüm ismin nasıl telaffuz edildiğini unuttuğum olabiliyor. Çünkü futbolcunun Hırvat mı Sırp mı olduğuna göre veya Hollandalı mı Belçikalı mı olduğuna göre değişebilir. O yüzden bazı oyuncuları maç kağıdına Türkçe okunuşlarıyla yazdığım oluyor. Sektör dışında bireysel hedefleriniz var mı? Bu topraklarda hayal kurmak bazen çok zor olsa da her uygar insan gibi hayallerim var elbette. Kısa vadede bisikletle Avrupa turu yapmak ve karavanla Ege sahillerini gezmek istiyorum. Orta vadede kitap yazmayı çok istiyorum. Uzun vadede ise emeklilik hayali olarak toprakla uğraşıp üretmek istiyorum. Bu sektörde yer almak isteyen gençlere ne tür tavsiyelerde bulunursunuz? Tek tavsiyem var o da sabırlı olmaları. Bana hep “bu sektöre girme, sektör çok kötü” diye tavsiye verilmişti. Çok iyi niyetli olmakla birlikte bu tavsiyeyi saçma buluyorum çünkü sektörde ‘yer almak’ isteyen biri zaten kararını vermiştir, bundan sonraki tavsiye sabırdır bence. Çünkü bu iş kilometre işi. Kimse doğuştan yayıncı olmuyor. Zaman içerisinde yayın yaptıkça spikerlikte tecrübe kazanıyorsunuz, yayın yaptığınız alana dair bilgi birikiminiz gelişiyor ve en önemlisi aynı işi yapan kişilerle olan bağlantılarınız oluşuyor. Bu sektöre adım atacak olanlar tahmin ettiklerinden çok daha fazla zorlukla karşılaşacaklarını bilsinler, sabırla bir örümcek gibi ağlarını örsünler. O ağ mutlaka ödülünü yakalar. Kariyerinizde asla unutamadığınız olumlu veya olumsuz bir anı var mı? Elbette, hem de sayısız var ama ikisine de birer tane örnek vereyim. Fenerbahçe TV’de çalıştığım dönemde Fenerbahçe’nin 2. lig kız voleybol takımının maçını anlatmak için görevlendirilmiştim. İşime saygım gereği tüm hazırlığımı yaptım fakat yüksek profilli bir maç olmadığı için de açıkçası çok hevesli gitmemiştim salona. Her neyse maç bitti, kazasız belasız anlatımı tamamladım, ofise döndüm. Müdürüm odasına çağırıp telefonuna gelen bir mesajı gösterdi. Usta spiker Yalçın Çetin maçı izlemiş ve ses tonumu, diksiyonumu, maçı anlatışımı çok beğenmiş. Bu da bana çok önemli bir ders oldu. Hangi yayını kimin izleyeceğini bilinmez. Olumsuz olarak ise bir yayın kazasını örnek verebilirim. Stüdyoda spikerin açtığı sabah yayınına bağlantı yapıyordum. Soru cevap şeklinde ilerlerken benim bir cevabımın ardından söz sırası spikere geçtiğinde bir anda kulağımdan yayın tamamen gitti. Ne yönetmeni ne spikeri duyuyordum fakat spiker bana soru soruyordu. Konunun gidişatına göre ne sorduğunu tahmin ederek kör atış cevap verdim ve yayını kapattım. Yaptığım şey tutmuştu ama çok büyük riskti, çok kötü de sonuçlanabilirdi. Bu da ayrıca bir ders oldu, küpe olarak kaldı kulağımda. Sizin Dünya Kupası'ndaki favori gördüğünüz takım ve oyuncu kimdir? (*Röportaj Dünya Kupası'ndan önce gerçekleştirilmiştir.) Bir Messi hayranı olarak, kupadaki favori oyuncum Messi ve favori takımım Arjantin. 1986’da Maradona ile kazanılan Dünya Kupası’ndan sonra Arjantin’in başına gelen en güzel şey olan Messi’nin de Dünya Kupası’nı kaldırması muazzam bir hikâye olur. Duygulardan arındırılmış şekilde baktığımda ise en iyi kadronun Brezilya’da, en iyi sistemin ise İspanya’da olduğunu düşünüyorum. Yine objektif bakınca favori oyuncum İngiltere’de forma giyen Jude Bellingham. Sevgili Emirhan Erdoğan ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Umarım beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz. Önerilerinizi de yorum kısmına bekliyoruz. Linesman'le kalın!
- Futbolun Vazgeçilmezi - Ön Alan Baskısı
Dünya futbolunda artık takımlardan ve oyunculardan çok teknik adamların konuşulduğu ortamda, teknik adamlarla bağlantılı olarak herkesin diline yamalanmış olan "Ön alan baskısı kavramı nedir? Gegenpressingle farkı nedir?" gibi başlıkları ele alacağız. Ön alan baskısı nedir? Futbolda, bir takımın rakibe yönelik üçüncü bölgede veya ikinci bölgede uyguladığı ve hücuma çıkmasını engellediği baskı tipidir. Amaç rakibin atağını olgunlaştırmadan sona erdirmektir. Ön alan baskısının faydaları nelerdir? 1) Rakip defans panikleyip kontrolsüz pas atabilir. 2) Rakip direkt topu uzaklaştırabilir ve bu durumda topu kazanmış olursunuz. Kimi teknik adam topu direkt kazanmaktan ziyade ön alan baskısını sadece pas koridorlarını kapatarak rakibi boğmayı amaçlar. Sebebi ise rakipten topu almak değil, rakibin oyununu yavaşlatmaktır. Bu felsefenin öncüleri Arigo Sacchi ve Rinus Michels diyebiliriz. Türkiye için ise akıllara Fatih Terim gelmeli, "çok gol, sert oyun, sürekli baskı" gibi anahtar kavramları takımına işlemişti. Bu sayede 4 sene üst üste ligi domine etti ve tabii ki Avrupa Kupasını kazanmıştı. Zamanla bu alanda akademik çalışmalar başladı. Hepimizin bildiği ön alan baskısı "gegenpressing"e evrilmeye başladı. Ralf Rangnick, 1998'de hücum yapan takımın topu kazandıktan sonra geçen 10 saniyede gol atma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söylüyor. Gegenpressing ise mümkün olan en kısa sürede topu kazanma amacını güden bir kavram. Topu 3 ile 10 saniye arasında kazanabilirseniz bu işlemi sahada başarılı yapıyorsunuz demektir. Gegenpressing, aslında agresif gibi gözükür ama dolaylı yoldan bir savunma türüdür diyebiliriz, fakat saha içinde doğru yapılamazsa bu efsane felsefe kötü durumlara yol açabilir. Ön alan baskısı veya Gegenpressing’in kullanım alanları nelerdir? - Rakibi kanada yönlendirme. - Rakibi merkeze yönlendirme. - Alan odaklı baskı (belirli saha parseli). - Ön alan odaklı baskı. - Oyuncu özelinde baskı. Kimi takımlar rakibi 2. bölgede karşılarken, kimi takımlar 3. bölgede yani rakip yarı sahasında rakibine baskı uygulamayı tercih eder. Bu baskı türleri yukarda yazdıklarım gibidir. Örneğin rakipte önemli bir defans oyuncusu vardır. Bu defans oyuncusu dışında kimse çok iyi oyun kurma özelliğine sahip değildir. Bu duruma hocalar 2 farklı şekilde cevap verebilir: 1) Bazı hocalar direkt oyuncuya odaklı baskı yapılmasını isteyebilir. 2) Bazı hocalar ise oyuncu zaten çok iyi oyun kuruyor diyip sadece pas yollarını kapatıp oyun kurmasını engellemek isteyebilir. Görsel: (Futbol Akademi) Bu maddeler tamamen takımdaki oyuncu profillerine göre değişir. Fiziksel güç ve oyuncunun sezgisi baskılarda önemli etkendir. Çok iyi baskı oyuncularına sahip değilsen, pas yollarını kapatıp oyunu soğutmayı tercih edebilirsin. Bunun gibi daha teknik içeren konu başlıklarını inceliyor ve yazıyor olacağız. Sizde bu tür konuları merak ediyorsanız takipte kalmanız yeterli.
- Günümüzde Türk Tenisi
Türkiye, çok yüksek genç nüfus oranıyla her tür spor branşında başarılı olması beklenen bir ülke. Zaman zaman futbolda, basketbolda şimdilerde voleybolda üst düzey performanslar gösterdik. Ancak tenis gibi bir sporda kayda değer bir başarı görememiş olmamız bir hayli üzücü. Zaman zaman Estonya, Karadağ, Letonya gibi ülkeler bile bu sporda üst klasman oyuncular yetiştirirken biz beklenilenin bir hayli gerisindeyiz. Bunun elbette politik, toplumsal, ekonomik onlarca etmeni mevcut. Hatta sporcularımızdan öte bunda ülkenin bulunduğu koşullar daha büyük etken bana göre. Ancak biz bu yazıda yapamadıklarımızdan çok, yapabildiklerimize değineceğiz. Herhalde Türk tenisi dersek herkesin aklına biraz da mizahla karışık Marsel İlhan geliyor. 11 Haziran 1987, Özbekistan'ın Semerkand şehrinde dünyaya geliyor milli tenisçimiz. Erkek tenisi gibi rekabetin kıyasıya yaşandığı bir sporda 77 numaraya kadar yükseldi Marsel İlhan. Bu ülkemiz için en iyi derece. Kariyer maçını 2015'te Dubai'de Novak Djokovic'e karşı oynuyor ve 6-1'lik 2 setle maçı 2-0 kaybediyordu. Kariyerinde 3 adet şampiyonluk bulunmakta. Bir diğer milli tenisçimiz Altuğ Çelikbilek. 7 Eylül 1996 doğumlu milli tenisçimiz ATP Challenger seviyesinde 3 şampiyonluğu bulunuyor. Özellikle 2022 yılında bu 3 şampiyonluğunun 2'sini üst üste alarak formda bir dönemden geçtiğini söyleyebiliriz. Bir diğer sporcumuz 1995 doğumlu Cem İlkel. ATP sıralamasında numarayı gören Cem İlkel genellikle Challenger turnuvalarında mücadele ediyor. Özellikle geçen seneki Holger Rune maçındaki performansıyla göz doldurmuştur. Bir diğer ismimiz Yankı Erel ise 2000 doğumlu. En ciddi başarısı 2018 genç erkekler çiftler Virtanen ile yakaladığı uyum ve şampiyonluk. Türkiye bu şampiyonluk ile Grand Slamlerde bir kupa kazandı. Erkek oyuncularımıza değindik, gelelim şimdi kadınlar tablosuna. Burada Çağla Büyükakçay, İpek Soylu, Başak Eraydın, İpek Şenoğlu gibi isimlere değinebiliriz. 1989 doğumlu Çağla Büyükakçay, Dünya sıralamasında 60 numaraya kadar yükselmiştir. 2016 yılı onun kariyerinin zirve yaptığı sene. Öncelikle bir Grand Slam turnuvasında tur atlayan ilk kadın tenisçi ünvanını 2016 İstanbul Cup şampiyonu olan Büyükakçay, bu alanda da ilk olmanın gururunu yaşıyor. Tüm kariyerinde 41 şampiyonluğu bulunan 1979 doğumlu İpek Şenoğlu ise bulunduğu dönem itibariyle tenisin ülkedeki öncülerinden. Teklerde ilk 300'e, çiftlerde ise ilk 100'e ismini yazdıran Şenoğlu, ayrıca WTA turnuvalarında final oynayan ilk tenisçimiz olmuştur. Bir diğer ismimiz Başak Eraydın. Kariyerinde 170 numaraya kadar yükselen 1994 doğumlu raket, genellikle çiftler kategorisinde başarılı olan bir sporcumuz. 1996 doğumlu İpek Soylu ise ilk Grand Slam şampiyonluğunu getiren isim. Çiftlerde 63 numaraya kadar yükselen genç gururumuz, Roland Garros ve Wimbledon'da da sırasıyla çeyrek ve yarı final oynamıştır. Milli tenisçi, geçtiğimiz aylarda profesyonel kariyerine nokta koyduğunu açıkladı. Bu yazımızda Türk tenisinin son dönemlerine olumlu, olumsuz değinmeye çalıştık. 85 milyonluk nüfusun çoğunluğu genç ve dinamik kesimin oluşturduğu; ekonomik ve ekolojik sebeplerle sporda geri kalan bu nesil, umarız ilerleyen yıllarda adından bahsettirecek çok daha büyük işler yapar ve geri kaldığımız yılların acısını, yeni dönemlerin keyfini fazlasıyla çıkartabiliriz.
- NBA'in Noel Gününde Dallas, Lakers'ı Mağlup Etti!
Amerikan Basketbol Ligi NBA’de dün gece özel seçilmiş Noel gününde 5 maç ile devam edildi. NBA tarihinde görülmemiş bir sezon geçiren Batı Konferansı'nda dengelerin her maç değiştiği birinci ve yedinci arasında sadece 1,5 maç farkların olduğu puan durumunda, günün en dikkat çekici maçı Dallas Mavericks ile Los Angeles Lakers arasında oynandı. American Airlines Center’daki maça Los Angeles ekibi savunmada ve hücumda hızlı başladı. Koç Darvin Ham’ın Doncic'e sürekli 2'li sıkıştırmalarla topu elinden çıkartıp risk aldığı oyunun başında ceza atışlarının girmemesi dönüşünde fastbreak ve geçiş oyununda yüzdeli isabetlerle ilk çeyreğin ilk molasına deplasman ekibinin üstünlüğüyle geçildi (6-17). Düşük tempo yanında çemberlerin dövüldüğü periyodun son bölümlerinde hücum ribaundlarında etkili olan ve mismatch eşleşmelerinde potaya giden Teksas ekibi oyunda dengeyi sağladı (21-28). Lebron James, oyuna damga vurduğu 2. çeyrek başında yaptığı penetreler, sırtı dönük post-up oyunlarıyla Lonnie Walker ve Austin Reaves'e yaptığı asistlerle bir anda farkın açılmasında çok önemli rol oynadı. Jason Kidd, oyuna sürekli müdahale etsede biz devrenin sonunda tamamen bocalamış özgüven sorunu yaşayan sürekli basit hatalar yapan bir Dallas ekibi gördük. Devreyede beklentilerin çok altında bir oyunla girildi (43-54). 2. yarıya Spencer Dinwiddie’nin üçlük atışıyla başlandı. Bu süreçte yine Doncic’e ikili sıkıştırmalar gelirken, çok iyi top çevirerek ve yüzdeli şutları değerlendiren ev sahibi ekip uzun zamandır görülememiş bir seriyle üst üste dört üç sayılık basketle bir anda farkı eritip öne fırladı, 31-9 gibi bir sekans ile toplamda bu çeyrekte 51 sayı atan ev sahibi Dallas, tamamen resital sunuyordu bu özel gecede. Tim Hardaway, Christian Wood ve Doncic ile çok iyi ritim ve yüzde yakalayan ev sahibi karşısında Los Angelas tarafında tamamen şaşkınlık ve özgüven kaybına şahit olduk bu süreçte. Russell Westbrook takımı ayakta tutmaya çalışsa da çok çabuk dağıldılar (94-75). Son çeyreğe 9-0'lık Lakers serisiyle girdik. Oyunun koptuğunu düşündüğümüz ve çöp zaman dediğimiz bölüm yerine oyuna tekrar tutunan konuk ekip, Lebron James’in pull-up atışları, içeri çok kolay gelerek drive üzerinden bitirmeleri, Dennis Schröder'ün çok iyi top yönlendirmesine ve Troy Brown'un top çalmalarıyla oyunda tekrar farkı kapatmaya çalışsalarda farkı sadece tek haneli sayılara indirebildiler. Doncic’in faul problemi yaşaması hatta 'challenge' sayesinde oyunda kalabilmesinden sonra tempoyu çok iyi kontrol ederek akıllı basketbol nasıl oynanır dersi veriyor, üç maçlık galibiyet serisini devam ettiriyordu Dallas. LA Lakers tarafında ise deplasman turnesi kötü başlıyor, üst üste 4. yenilgisini tatıyorlardı (124-115). Maç dışında konuk ekibi kısaca değerlendirecek olursak A. Davis'in ne zaman döneceği hala netlik kazanmadı. Sıradaki 4 deplasman maçında da olmayacak olması, L. James’in çok fazla süre sahada kalması gerekiyor. Takım savunması adına neredeyse kimsenin elini taşın altına koymaması onları daha da kaos günlerin beklediğini gösteriyor. Trade döneminde en az 2 şutör, 1 tane çember savunucusu için çabalıyacaklardır diye düşünüyorum. Dallas takımında en büyük sorun neredeyse 6,5 kişilik rotasyonla oynamaları. D. Powell ve J. McGee'nin takıma hiç katkı sağlayamaması, hatta süre bulmakta bile zorlanmaları çember savunmasında çok zayıf ve kısa kalmalarına yol açıyor. Kidd ve Doncic uyumlu olsalarda işler kötü gittiğinde kaos çıkacağı kesin.
- Sultanlar Ligi'nde Oynanan 12. Haftanın ve Genel Voleybol Dünyasının Değerlendirmesi
Tijana Boskovic'in sayıyla en skorer olduğu karşılaşmada lider Eczacıbaşı Dynavit, Sigorta Shop'u deplasmanda set vermeden 3-0'la geçmeyi başardı. Irini Voronkova da 14 sayıyla galibiyete katkıda bulunan bir diğer isim oldu. Eczacıbaşı Dynavit bu maçla birlikte ligde oynadığı 11 maçın tamamını kazanmış oldu. Ferhat Akbaş yönetiminde; Boskovic liderliğindeki takım, lige damgasını vurmaya devam ediyor bu sezon. Liderin en yakın takipçisi Vakıfbank da ligdeki 10. galibiyetini ligin başaltı takımlarından Kuzeyboru karşısında 3-1'lik skorla aldı ve takibini sürdürdü. Gitgide lige ve takımına daha fazla ısınan Paola Egonu, 27 sayıyla takımının en skorer ismi oldu. Haftanın maçında, sıralamada bu iki takımın hemen altında yer alan Türk Hava Yolları ise deplasmanda Galatasaray HDI Sigorta'yı karar setinde 3-2 mağlup etmeyi başardı ve haftanın flaş sonucuna imza attı. THY'de Kanadalı pasör çarprazı Kiera Van Ryk, 32 sayıyla maçın en skoreri oldu. Fenerbahçe Opet ise deplasmanda lig sonuncusu İlbank'ı set vermeden 3-0'la geçti ve rahat bir galibiyet aldı. Geçtiğimiz hafta Antalya'da düzenlenen FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası finalinde İtalyan ekibi Imoco Volley, Vakıfbank'ı 3-1 mağlup ederek altın madalyanın sahibi oldu. Yarı finalde de Vakıfbank, bir diğer temsilcimiz Eczacıbaşı'nı set vermeden 3-0'la geçip finale yükselmişti. Eczacıbaşı da turnuvayı Brezilya ekibi Gerdau Minas'ı 3-1 ile geçerek üçüncü sırada tamamladı ve bronz madalyanın sahibi oldu. Imoco Volley ve aynı zamanda Sırbistan antrenörü Danielle Santarelli de çok yüksek ihtimalle Filenin Sultanları'nın yeni başantrenörü olacak. Sırbistan Voleybol Federasyonunun maaşında ciddi bir artışa gitmeme kararı almasının ardından Santarelli'nin TVF'den gelen teklifi kabul etmesi bekleniyor.
- İsmi Gibi "Altın Ordu FK"
"Altınordu sıradan bir futbol kulübü değildir. Altınordu, bir futbol ve yaşam eğitimi kurumudur." Bu şekil bir felsefe benimsemiş olan Altınordu, genç yetenekleri arayan, bulan ve onları eğitip hayata, aynı zamanda Türk futboluna kazandırmayı amaçlayan bir futbol ve eğitim kulübüdür. Altınordu Spor Kulübü, İzmir'de 26 Aralık 1923 tarihinde kuruldu. İzmir liginde 6 kere şampiyonluk yaşayan kırmızı lacivertli ekip, milli ligin tertip edilmesi ile bu ligde mücadele etmeye başladı. Uzun bir süre inişli çıkışlı bir grafik çizdi. Süper Lig - (1959-1965) | (1966-1970) 1. Lig - (1965-1966) | (1970-1978) | (1979-1992) | (2014-2022) 2. Lig - (1978-1979) | (1992-1996) | (2008-2009) | (2011-2012) | (2013-2014) 3. Lig - (2003-2008) | (2009-2011) | (2012-2013) Amatör Küme - (1925-1959) | (1996-2003) Şu an TFF 1. Lig'de mücadele ediyorlar. Adeta bir futbolcu fabrikası gibi çalışan Altınordu ekibi, son yıllarda çok fazla Türk genci futbola kazandırıyor. Bu durumdan hem Türk takımları olmak üzere biz izleyiciler de mutlu oluyoruz. 55 il ve 121 ilçede futbol okulları bulunuyor. Verilerine göre 20,057 çocuk sporcu bünyesinde barınıyor. Bunlardan 71 tanesi milli forma şerefine de erişmiş durumda. Ek olarak 982 sporcu da genç milli takım formasını terletiyor. Futbol dışında tesislerde dikilen ağaçlara kadar katkıları bulunan sporcular ile aynı zamanda temiz, ahlaklı ve bilinçli gelecek oluşturulmak amaçlanıyor. Tesisleri çok kaliteli olmakla beraber güzel bir düzen içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Tesislerini iyi teknolojiler ile donatmaya çalışan Altınordu ekibinde pek çok çalışan da bulunuyor. Minik Elitler Kategorisi: Altınordu minik elitler | (U7 - U8 - U9 - U10 - U11) Gümüşordu minik elitler | (U8 - U9 - U10 - U11 - U12 - U13) Bronzordu minik elitler | (U9 - U10 - U11 - U12 - U13) Alfa Akademi Kategorisi: ALFA | (U12 – U13 – U14 – U15 – U16/17 – U18/19) Pek çok genci futbol dünyası içine de dahil etmeyi başardılar. CENGİZ ÜNDER Genç yetenek Cengiz Ünder, 2016 senesinde ilk olarak Medipol Başakşehir yolunu tuttu. İyi bir grafik çizdikten sonra Serie A ekiplerinden Roma’ya transfer olmuştu. Ardından kısa süreli Leicester City macerası da yaşadı. Aynı zamanda Milli formayı da terleten Cengiz Ünder, şu an Ligue 1 ekiplerinden Marsilya’da mücadele veriyor. ÇAĞLAR SÖYÜNCÜ Dikkatleri üzerine toplayan Çağlar'ın, Altınordu'dan ilk ayrışılı 2016 senesinde Bundesliga ekibi Freiburg ile oldu. Freiburg ile kariyerinde yükseliş yaşayan Çağlar, İngiltere ekibi Leicester City’nin dikkatini çekti. Leicester City ile istikrarlı performans sergileyen Çağlar, dünya futbolunda da tanınan bir stoper oldu. Son zamanlarda sözleşme sebebiyle oynatılmayan Çağlar'ın yeni bir transfer gerçekleştirilmesi ihtimal dahilinde. BERKE ÖZER Genç file bekçi, ligimizin büyük takımlarından sarı lacivertli ekibin yolunu tuttu. Ardından Belçika’da Westerlo ve daha sonrasında Fenerbahçe’ye tekrar gelip Portekiz ekibi Portimonense’ye yolculuk yaptı. Aynı şekilde Berke’nin Türkiye sınırları içerisinde yeni bir transfer yapması da bekleniyor. Ek olarak: Muhammet Tepe – Trabzonspor Erce Kardeşler – Trabzonspor ve daha fazlası… Kısaca ülkemizin güzide kulüplerinden olan kırmızı lacivertli ekibimiz Altınordu, iyi bir felsefi düşünce ile yola başlayıp bu felsefi düşünceyi de şu ana kadar bozmadan istikrarlı şekilde sürdürüyor. Umuyoruz Türk futbolu adına Altınordu gibi pek çok yeni oluşumlar veya kulüpler daha çok bulunur. Bu yazı ile birlikte ben de şahsım ve ekibimiz adına Altınordu ekibini tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. Bir futbol ikliminde yaşadığımız bu ülke sınırları içerisinde futbol adına yapacak ve kat edecek çok yolumuz var. Başarıya ancak genç zihinler ve bedenler ile ulaşabiliriz. Bu doğrultuda böyle projeleri desteklemek de bize düşer. Bu tür oluşumlar ortaya çıktıkça veya kendini gösterdikçe biz burada olmaya devam edeceğiz. Bizimle birlikte haberdar olmak için takipte kalmanız yeterli. *Geçtiğimiz günlerde 99. yaş gününü kutlayan Altınordu camiasını da tekrardan tebrik ederiz!
- Formula 1'de Lastik Aşınması
Bir yarışta performansı etkileyen en önemli elementlerden biri lastiklerin durumudur. Lastiklerin iyi olması, pist üzerindeki tutuşu artıracağından hızlanmada, viraj almada ve daha birçok durumda avantaj sağlar. Bu yazıda, genellikle karıştırılan ve ben dahil birçoğumuzun bilip ama yanlış kullandığı iki kavram olan "Tyre Degradation" ve "Tyre Wear" ne demek, değinmek istedim. Tyre Degradation Tyre Deg veya Degradation olarak bahsedilir. Lastiklerin termal düzeyde performansını belirtir. Bu da lastiklerin mevcut durumda (hava sıcaklığı, sürüş stili, pist durumu vs.) ne kadar hızda performans kaybettiği ile ilgili bir göstergedir. Tyre degradation, lastik ısısına bağlıdır. Lastikler, ısıtılıp soğutularak moleküler düzeyde yapısı değiştirilerek kimi zaman dayanıklılığı artırılmaya çalışılsa da (bknz: heat cycle) optimal ısı aralığının dışına çıkıldığında (olması gerekenden sıcak veya soğuksa) yol tutuşu azalır ve performans kaybına neden olur. Yarış mühendisleri tyre degradation kavramından söz ettiklerinde mevcut durumda, sıcaklıkta yol tutuş seviyesinden bahsederler. Eğer tyre degradation fazlaysa araç yol tutuşu kaybedeceğinden spinler, kaymalar, çekiş kısımlarında sıkıntı hatta fren bölgelerinde araç yavaşlatma yaşanabilir. Eğer tyre degradation sabit bir değer olsaydı pit-stop zamanları vs. her şey öngörülebilir olurdu. Fakat bu değer, değişkenlik gösterir. Soft lastikler genelde yüksek degradation'a sahiptir. Daha yüksek performansa sahip olmasına rağmen uzun süreli iyi performans göstermez. Tyre Wear Tyre wear kavramı doğrudan lastiklerin fiziksel anlamda ne kadar aşındığını belirtir. Tyre degradation ile yakın kavramlar olsa da birbirinden farklıdır. Yüksek degradation ve yüksek aşınma genellikle birbirlerine bağlı olsa da her zaman eşit derecede olmaz. Örneğin, sıralama turlarında soft lastiklerin bir tur sonrasında tutuş kaybettiğini görebilirsiniz. Böyle bir durumda agresif sürüş stilinden ötürü tyre degradation fazladır fakat tyre wear, daha 1-2 turluk lastik olduğundan sanıldığı kadar fazla olmayabilir. Lastik üreticileri fiziksel aşınma ile ilgilenerek belirli süreye kadar lastiğin dayanmasını sağlarlar. Tabi bunu yaparken degradation ile de ilgilenerek lastiğin, ömrü boyunca iyi bir tutuş sağlamasını amaçlarlar. Yine tüm bu etkenlerde (aşınma, performans kaybı vs.) pilotların sürüş stilinin lastikler üzerinde doğrudan etkisi vardır. Bu yazıda sizlere Tyre Degradation ve Tyre Wear'ın farkını ve neler olduğunu anlattım. Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere! Yazarın Twitter hesabı: @alpaydin_
- Portsmouth FC'nin Armasında Neden Ay Yıldız Var?
Portsmouth, armasında yer alan ay-yıldız nedeniyle birçok Türk futbolseverin sempati duyduğu bir takım. Peki kulübün armasında yer alan ay-yıldız nereden geliyor? Gerçekten Osmanlı ile bir bağlantısı var mı? Bu yazımda Portsmouth FC'nin armasına detaylı bir şekilde değineceğim. 1898'de İngiltere'nin güneyinde kurulan Portsmouth, iki kez İngiltere Şampiyonu olmuş, iki kez de FA Cup kazanmış oldukça başarılı bir ekip. 2000'li yıllarda Premier Lig'de mücadele eden takım, bugün İngiltere'deki üçüncü lig klasmanı olan League One'da yer alıyor. Sultan Abdülaziz Dönemi Söylentileri Portsmouth FC’nin 1913 yılından beri kullandığı ay-yıldızlı armasının, Osmanlı ile bağlantısı olduğuna dair özellikle Türk kamuoyunda birden çok iddia bulunuyor. Bunlardan ilki, Kasım 1850’de Portsmouth limanına demir atan iki Türk gemisi; Mirat-ı Zafer ve Sirag-i Bahri Birik. Biri fırkateyn diğeri brik tipindeki bu iki geminin İngiltere'ye gönderilmesinin temel nedeni ise eğitim. Yenilikçi bir padişah olarak bilinen Sultan Abdülmecid, özellikle donanma topçuluğu alanında modern bir eğitim alınması için bu iki gemiyi müttefik Britanya'ya yollar. Portsmouth, Gosport ve Londra limanlarına uğrayan bu iki Türk gemisi özellikle Portsmouth'da büyük bir ilgi ile karşılaşır. Türk mürettebat da bu ilgiyi karşılıksız bırakmaz. Gemileri gezmek isteyen yerel halka izin verilir, ziyarete gelenlere çeşitli ikramlar yapılır. Bu sırada bölgede bir kolera salgını patlak verir. Salgın kanalizasyon sistemi zayıf olan limanda hızla yayılır. Binlerce liman işçisi koleraya yakalanır. Bu dönemde Portsmouth ve Gosport'ta bine yakın insan bu kolera salgını nedeniyle hayatını kaybeder. Kısa bir süre içinde Türk mürettebatın da bir kısmı koleraya yakalanır. Hastalığa yakalanan leventler, Gosport'taki İngiliz donanmasına ait Haslar Hastanesi'nde tedavi altına alınır. Fakat tedavi gören leventlerden 26'sı hastalığa yenik düşer ve burada şehit olurlar. Şehit düşen 26 levent, bu askeri hastanenin bahçesinde Türklere özel olarak tahsis edilen bir araziye defnedilir. 1902 yılında ise bir hastane inşaatı nedeniyle şehitlerin naaşları Gosport'taki Clayhall Bahriye Mezarlığı’na nakledilir. Bu askeri mezarlık 1985 yılında Türkiye tarafından restore edilir ve mezarlığa Genelkurmay Başkanlığı tarafından "Portsmouth Türk Deniz Şehitliği" statüsü verilir. Rivayet odur ki; Portsmouth halkı yaşanan bu üzücü olay üzerine, o dönemlerde Britanya'nın müttefiki olan Osmanlı'ya bir jest yapmak ister ve şehrin takımı olan Portsmouth FC'nin armasına Osmanlı bayraklarında gördükleri ay ve yıldızı eklerler. Burada konuyla ilgili ekstra bir parantez açmakta fayda var. Zira bölgedeki tek Türk varlığı, 26 şehidimizin yattığı bu şehitlik değil. Portsmouth'un hemen karşısında yer alan Gosport Limanı, rivayete göre eski dönemlerde "Turk Town" yani Türk Kasabası olarak adlandırılıyormuş. Anlatılanlara göre Haçlı Seferleri'nden dönen İngiliz ordusu beraberinde getirdikleri Türk kökenli esirleri Gosport Limanına hapsetmiş. Uzun süre Türk esirlerin bulunduğu bu limana, daha sonraları yerel halk Turk Town demeye başlamış. Sultan Abdülaziz'in 1867'deki Britanya seyahati sırasında, bu bölgede bulunan HMS Triumph adındaki bir savaş gemisinin ismi, Sultan'a jest olarak "HMS Sultan" olarak değiştirilmiş. Ayrıca Gosport'ta bulunan donanma eğitim okulunun adı da yine HMS Sultan olarak revize edilmiş. Tabi ki bu isim değişikliği sadece bir jestten ibaret değil. Sonraki yıllarda HMS Sultan, Müslümanların yaşadığı Hindistan ve Afrika'da faal olarak uzun yıllar kullanılmış. Geminin ismi nedeniyle bu bölgelerdeki Müslümanlar, İngiliz faaliyetlerine ses çıkarmamışlar. İngilizlerin "HMS Sultan" jestine karşılık Osmanlı ise zamanında Çanakkale Boğazı’nın savunması için döktürülmüş olan, 1461 yapımı tarihi bir şahi topu İngilizlere hediye etmiş. Bu tarihi top bugün hala, Portsmouth'u tepeden gören Fort Nelson Kalesi'nde sergilenmekte. Portsmouth FC'nin armasında yer alan ay-yıldızın, açmış olduğum bu ekstra parantezde anlattığım, bölgedeki Türk varlığı ile ilintili olabileceğini savunan iddialarda yok değil. Bu iddialara göre kulüp, bölgedeki Türk varlığını benimseyip, armasına bir ay-yıldız eklemiş olabilir. Sultan II. Abdülhamid Dönemi Söylentileri Portsmouth FC'nin arması ile ilgili olarak, bugünlerde Türkiye'de özellikle bir kısım zümre tarafından çokça dillendirilen ve hatta kabul gören bir başka iddia daha var. O da, İkinci Abdülhamid'in Portsmouth FC'yi istihbarat amacıyla bizzat kurdurtmuş olduğu iddiası. Bu iddiaya göre İngilizler, o dönem yeni yeni popülerleşmeye başlayan İngiliz oyunu futbolu, Osmanlı coğrafyasında casusluk faaliyetleri için kullanmaktaydı. Özellikle İstanbul ve İzmir'de kurulan futbol takımları sürekli olarak Londra'ya istihbarat sağlıyorlardı. İngilizlerin bu casusluk faaliyetlerini fark eden İkinci Abdülhamid, derhal istihbarat amacıyla İngiltere'de bir futbol takımı kurulmasını emretti. Londra çok göz önünde bir şehir olduğu için bu kulübün Portsmouth'da kurulması kararlaştırıldı ve Portsmouth FC kuruldu. Yine bu iddiaya göre kulübün armasını da İkinci Abdülhamid tasarladı ve armaya bir ay-yıldız ekledi. Fakat, Osmanlı'ya istihbarat sağlamak amacıyla kurulduğu söylenen bir futbol kulübünün armasına bariz bir şekilde ay-yıldız eklemek düşündürücü ve komik bir iddia gibi duruyor. Şu ana kadar Portsmouth FC'nin arması ile ilgili, özellikle Türk toplumunda yer alan bazı iddialara değindim ve bunları sizlere dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Şimdi ise kulübün kullandığı armanın, genel kabul görmüş olan gerçek kökeni ve hikayesi ne ondan bahsedeceğim. Kabul Edilen Gerçekler Portsmouth FC'nin bugün kullandığı amblem, aslında Portsmouth şehrinin yüzyıllardır kullanmış olduğu armadan geliyor. Şehrin kullandığı bu armanın kökeni ise neredeyse 800 yıl öncesine, Kral 1. Richard veya bilinen adıyla Aslan Yürekli Richard'a dayanıyor. Selahaddin Eyyubi'nin 1187'de Kudüs'ü fethetmesinin ardından, Papa'nın çağrısıyla Üçüncü Haçlı Seferi için büyük bir haçlı ordusu toplanmaya başlandı. O yıllarda henüz daha yeni İngiltere Kralı olan Aslan Yürekli Richard'da ordusuyla birlikte bu sefere katılmak için yola çıktı. Kral Richard, Kudüs'e gidebilmek için 1190 yazında Marsilya limanından ayrıldı ve ordusu ile Sicilya'ya geçti. Ardından o dönem Bizans toprağı olan Kıbrıs'a ulaştı. Aslan Yürekli Richard, burada Kıbrıs valisi İsaakios Komnenos ile savaştı ve adayı Haçlı Ordusu adına fethetti. Bu sırada Kıbrıs valisi İsaakios Komnenos'un kullandığı ay-yıldızlı armayı görüp beğenen Kral Aslan Yürekli Richard, kazandığı zafer sonrasında bu armayı benimsedi ve kendi arması olarak kullanmaya başladı. Haçlı Seferi sonrasında zor da olsa bir şekilde İngiltere'ye dönen Kral Richard, benimsediği bu ay-yıldızlı armayı ülkesinde de kullanmaya devam etti. Portsmouth şehrinin ay-yıldızlı armasının ilk resmi teyidi ise, 1622 yılında hanedan adına yapılan resmi denetim ziyaretleri sırasında gerçekleşti. Görüldüğü gibi ay-yıldızlı armanın Britanya'daki ilk resmi teyidi bile İkinci Abdülhamid'in doğumundan neredeyse 200 sene önce. Portsmouth şehri o dönemden beri yüzyıllardır bu armayı kullanıyor. Bugün şehrin farklı yerlerinde bu armanın bulunduğu yapıları görmek mümkün. Devam eden yıllardan günümüze gelene kadar da ablem, oldukça fazla yenilemeye uğramış. 1945, 1980, 1989, 2015 vb. yıllarda ablem değişime uğrasada değişmeyen tek şey, ay-yılıdz. Portsmouth FC'nin arması ile ilgili iddialara ve armanın gerçek kökenine değindiğim yazının sonuna geldik. Umarım keyifle okumuşsunuzdur. Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere!
- Half Space Nedir?
Futbolda saha içine girmeye devam ediyoruz. Bugün sizlere Half Space'i anlatacağım. Half Space nedir, kökeni nereden gelir, kimler kullanır ve daha fazlası... Keyifli okumalar! Half Space nedir? "Half Space" terimi belirli bir parsel bölgesini ifade eder. 5 tane kulvar vardır. Her kulvara yukarıda bulunan şemadaki gibi isimler verilir. Geniş alanlar ile orta şerit arasındaki iki dikey şerittir. Bu beş kulvar numaralandırılmıştır: Geniş alanlar 1 ve 5, orta kısım 3 ve yarı alanlar 2 ve 4 olarak numaralandırılmıştır. Son üçüncü; genellikle ceza sahasının kenarlarında, kaleyi tehdit edebilecekleri yerlerdir. (coachesvoice) Half Space terimi nereden geliyor? Doğuşu Almanya’da olan, sahanın belirli bir bölgesini ifade etmek için ortaya çıkmıştır. Almanca ‘’Halbraum’’ kelimesinden çevrildiği söyleniyor. Half Space kullanan oyuncular, menajerler... 1) Lionel Messi Messi, Barcelona’da sağ kanattan içeri girerdi, sahada top sürer, takım arkadaşlarıyla bir araya gelirdi ve kaleye şut atma fırsatları yaratırdı. Ayrıca sağ yarı boşluktan arkadaki boşluğa paslar atar ve özellikle Barcelona’nın sol kanadından koşucular bulmada etkiliydi. Kariyeri ilerledikçe, Messi’nin topun çizgileri arasında hareket etmesi ve sağ yarı boşlukta karşılaması daha yaygın hale geldi (aşağıda). Ardından, kaleye sol ayakla şut atmak için bir pozisyon bulmaya çalışarak arka stoplara döner ve dripling yapardı. 2) Pep Guardiola Guardiola, oyuncularının hazırlık ve hücum sırasında beş kulvarın tamamını işgal etmesini istiyor (aşağıda). Kanatlar, genişliği sağlar ve taç çizgilerini kucaklar veya gerektiğinde bekler döner. Kanat oyuncularının geniş pozisyonları daha sonra sekizlilerin ileriye doğru itilmesine, yarı boşluklardan geçmesine veya hatlar arasındaki yarı boşluklara girmesine izin veriyor. Beklerinden birini veya her ikisini ters çevirmek, yarı boşluklarda aşırı yüklenmelere yol açabilir; bu, karşı saldırılara karşı ekstra güvenlik sağlama avantajına sahiptir. Half Space bölgesinde hücum yapmak faydalı mıdır? Sahanın merkezi genelde sıkışık olduğundan beklerle genişlik verilip, orta saha oyuncuları bu bölgeye girerler. Forvet oyuncuları için ise bir kaçış koridorudur. Orta konumdan dikey bir uzun pasla tehlikeli işler yapabilirsiniz. Half Space’den çıktıktan sonra tehlike bölge dediğimiz dünya futbolunda mükemmel öneme sahip olan "zone 14" (aşağıda) bölgesine top ulaşırsa takımların gol atma ihtimali artar. (coachesvoice) Tabii bunları yapabilmek için oyuncular topu daha da tehdit edici bir konuma getirme vizyonuna ve yeteneğine sahip olmalıdır. Takımlar ve oyuncular nasıl savunur? Üç defans oyuncusuna sahip bir arka beşli, dörtlü bek ile stoper arasındaki boşluğu doldurmaya yardımcı olabilir. Geri dörtlü oynayan takımlarda kompaktlık daha da önemlidir. Burada, defans oyuncuları arasındaki boşluklar, rakiplerin ya driplingler ya da paslarla yarı boşluklara girmesine izin verebilir. Arka hatta sadece dört oyuncu varken, bir defans oyuncusunun dışarı çıkıp hatlar arasında kabul eden bir oyuncuya müdahale etmesi daha risklidir. Bu, orta saha oyuncularının oyun genişlediğinde, rakibin içeride oynamasını ve yarı alanda bir oyuncu bulmasını önlemek için toparlanması gerektiği anlamına gelir. Orta saha oyuncularına, arka çizginin ötesindeki yarı alanda yapılan bir koşuyu takip etmek için mevkisini terk etmeleri gerekiyorsa, bir defans oyuncusunu korumak için de ihtiyaç duyulabilir. Bunun gibi daha teknik içeren konu başlıklarını inceliyor ve yazıyor olacağız. Sizde bu tür konuları merak ediyorsanız takipte kalmanız yeterli.
- 2022'de Ön Plana Çıkan Spor Olayları
Herkese merhabalar. 2022 yılı spor dünyasında hareketli geçti diyebiliriz. Sevinçler, hüzünler, vedalar, yükselişler ve daha fazlası... Elimizden geldiğince 2022 yılında yaşanmış önemli olayları sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz! Arjantin, 36 yıl sonra Dünya Şampiyonu oldu! Messi, ısrarla "Bu Dünya Kupası benim son Dünya Kupam olacak." dediği turnuvadan zaferle ayrıldı. Arjantin, en son 36 yıl önce Maradona ile kupaya uzanmıştı. Kariyeri düşüşe geçen Ronaldo, Al Nassr'a transfer oldu! Manchester United'a geri döndükten sonra ikinci yılında teknik ekiple sürtüşen Ronaldo, Portekiz Milli Takımı'nda da olumsuz olaylar geçirdi. Manchester ekibiyle sözleşmesini fesheden Ronaldo, Arabistan ekibi Al Nassr'a transfer oldu. Benzema'dan Real Madrid'e ve kendisine kupa hediyesi! Fransız forvet, yaşlandıkça gençleşmiş oldu. Takımı Real Madrid'le kazanmadık kupa bırakmayan Benzema, ballon d'or'un da sahibi oldu. İş adamı Acun Ilıcalı, Championship ekibi Hull City'yi satın aldı! Medya sektörünün sevilen ismi Acun Ilıcalı, 2021 yılının sonlarına doğru sinyalini verdiği Hull City'yi satın aldı. Ünlü iş adamının takımı ilk yılında kümede kalırken, bu yılda kümede kalma savaşı veriyor. Anadolu Efes bir kez daha EuroLeague Şampiyonu oldu! 2022 yılında EuroLeague'de göğsümüzü kabartan bir sonuç daha aldık. Anadolu Efes, ikinci kez EuroLeague şampiyonu oldu. Ampute Futbol Milli Takımımız Dünya Şampiyonu oldu! Ay-yıldızlılar finalde Angola'yı 4-1 yenerek tarihinde ilk kez Dünya Kupası'nın sahibi oldu. Tenis branşından vedalar geldi! Ocak ayında Avustralya Açık turnuvasını kazanan ve dönemin Dünya 1 numarası olan Ash Barty, emekliliğini açıkladı. Devamında tarihe adını altın harflerle yazdırmış iki isim, Roger Federer ve Serena Williams kariyerlerini noktaladığını açıkladı. Max Verstappen, bir kez daha Dünya Şampiyonu oldu! Formula 1'de 2022 sezonu ile yeni bir döneme girildi. Sezona hızlı başlayan Ferrari, uzun süre başarı sağlayamadı ve Max Verstappen, Red Bull'la bir kez daha Dünya Şampiyonu oldu ve rekorlar kırdı. Manchester City, geriden gelerek Premier League Şampiyonu oldu! Ligin final maçında Aston Villa ile karşı karşıya gelen Manchester ekibi, 2-0 geriye düşmesine rağmen maçı 3-2'ye getirmesini bildi ve bir kez daha şampiyon oldu. Süper Lig şampiyonu Trabzonspor oldu! İyi ve başarılı bir sezon geçiren bordo-mavili ekip, 37 yıl sonra şampiyon oldu. Güreşte göğsümüz kabarmaya devam etti! Taha Akgül 3. kez Dünya Şampiyonu olurken, Rıza Kayaalp 5. kez Dünya Şampiyonu oldu. Ziraat Türkiye Kupası Şampiyonu Sivasspor oldu! Finalin uzatma bölümünde Yukatel Kayserispor'u 3-2 yenen Demir Grup Sivasspor, kupanın sahibi oldu. Basketbol Süper Ligi Şampiyonu Fenerbahçe Beko oldu! Play-off finali dördüncü maçında Anadolu Efes'i 92-80 yenerek seriyi 3-1 kazanan Fenerbahçe Beko, şampiyon oldu. Linesman ekibi olarak 2023 yılının size sağlık, mutluluk, başarı ve bol kazanç getirmesini, neşe dolu bir yıl geçirmenizi dileriz. Mutlu Yıllar!
- Premier League'de Yılbaşı Zamanı
Boxing Day döneminin gelmesiyle başlayan futbol şöleni, İngiltere Premier League'de devam eden yıl sonu ve hemen devamında yeni yılın ilk günlerinde fikstür nedeniyle keyifli maçlara sahne oluyor. İngiltere liginde tüm maçlar öncesi efsane Pele’nin anısına maç öncesi saygı duruşu yapılıyor. Ligin genelinin 17. maçlarını oynadığı ligde Arsenal ligin zirvesinde bulunuyor. Takipçilerinden Manchester City, Everton ile 1-1 berabere kaldı. Everton rakibini 5-4-1 dizilişi ile çıktığı maçta 5’li savunma ile karşılıyordu. Sarışın çocuk dünya futbolunun yeni yıldızı Haaland, etrafındaki 5 Everton'lıya ve kaleciye rağmen yine golünü atmayı başardı. Konuk Everton, rakip kaleye ilk kez gelmeyi başardığında dakika 64'tü. Gray’in attığı harika golle Everton 1 puanı kazandı. Stones'un, kafa vuruşu direkten döndü. Manchester City zirve yarışında iki puan kaybetmiş oldu. Ligin zirvesinde ki takım, Arsene Wenger sonrası ilk sırada hiç göremediğimiz Arsenal. Topçular çok formda. Brighton deplasmanında 2-4 galip geldiler. Tempolu ve başarılı bir futbol oynuyorlar. Toplu oyunun iyilerinden Martin Odegaard; 1 gol, 1 asist ile gecenin yıldız isimlerindendi. Gecenin bir diğer başarılı ismi Dünya Kupası’nda beklenen süreleri alamayan Gabriel Martinelli'ydi. Odegaard’ın pasında başarılı futbolunu güzel golle süsledi. Arsenal yenilmeme serisini bu maçla birlikte 10 maça çıkardı. Her iki takım 16 maç sonunda ilk iki sırada bulunuyor. Arsenal 43 puanla zirvenin sahibi, Manchester City ise 36 puana sahip. El değiştirdikten sonra beklenen yıldız transferleri yapmayan, takımda ki yıldızları parlatan ve Eylül ayından beri ligde yenilmeyen Newcastle United şu anda 3. sırada... Dünya Kupası öncesi Manchester United içinde yaşanan Ronaldo ve Erik ten Hag krizi, zirveden uzakta 2023 yılına girecek olan Liverpool, Abramovic’in zorunlu ayrılığı sonrası zirveden uzaklaşan bir başka takım Chelsea yarışın oldukça uzağında kaldı. Premier League'de yoğun fikstür devam ediyor. Her gün futbol severler maç keyfine doyacak. 5 Ocak ve sonrasında maç programı en zorlu ve belki de tek takım Manchester City. 5 Ocak’ta Chelsea deplasmanına gidecek olan Manchester ekibi, 14 Ocak günü Manchester derbisinde ezeli rakibi Man United ile karşılaşacak. 19 Ocak günü evine dönecek olan Manchester City evinde Tottenham ile karşılaşacak. Arsenal’de rakibinin bu maçlarda puan kaybetmesini bekleyecek. Futbol evinde, biz ve sizler ekran karşısında, futbol keyfine doymanız dileğiyle… Keyifli seyirler!
- Dünya Kupası'nın En Sürpriz Takımı Fas!
Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası, sürprizlerin olduğu bir turnuva oldu. Bu sürprizlerin başını çeken takım ise Fas. Fas, 2022 Dünya Kupası’nda Afrika Kıtası kapsamında bir ilke imza attı. Elbette bu başarısı, pek çok iltifat ile taçlandı. Kamuoyunda çok fazla yazılıp çizildiler. Yarı finale çıkan ilk Afrika takımı olan Fas, bu yolculukta neler yaptı birlikte inceleyelim. Ama önce Fas ülkesinde Futbol ne durumda? Buna değinelim. Tarihler Mayıs 2022 olduğunda Vidad takımı, Kazablanka’da oynanan final maçında Mısır ekibi El Ehli kulübünü mağlup ederek Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazandı. Öte yandan Rs Berkane kulübü, Afrika Konfederasyon Kupası'nı kazandı. Ek olarak Fas Milli takımı, 2022’de Arap Kupası'nı ve Kıta Ligi adlı şampiyonluğu kazandı. Kadın Futbol takımlarına da önem veren Fas, orada da büyük işler yaptı. Gelelim 2022 Dünya Kupası mücadelesine… Walid Regragui önderliğinde çalışmalarına başlayan Fas ekibi, F grubunda Hırvatistan, Belçika ve Kanada ile rekabet halinde oldu. Bu gruptan lider çıkan Fas, "Altın jenerasyon" dedikleri Belçika’yı ve iyi bir ivme yakalayan Kanada’yı saf dışı bıraktı. Grup mücadeleleri Hırvatistan v Fas (0-0) Belçika v Fas (0-2) Kanada v Fas (1-2) 7 puan toplayarak grubu lider tamamladılar. 2. sırada Hırvatistan, 5 puanla takip etti. Son 16 turunda İspanya ile eşleşecek Fas, İspanyolları 3-0 gibi bir skorla mağlup etti. Aslında İspanya bu maç özelinde net olarak favoriydi. Çünkü 2022 Dünya Kupası içinde iyi bir görüntü vermişlerdi. Hatta turnuva başına göre oturaklı tek takım onlardı diyebiliriz. Çeyrek final’de Portekiz ile eşleşen Fas ekibi, bir sürpriz daha yaparak 1-0 ile Portekiz’i kupa dışına itti. Böylece yarı finale ulaşan Fransa’nın rakibi Fas olmuş oldu. Düzgün oyun ve karakter koysalar dahi 2-0 ile Fransızlar galip geldi ve Fas saf dışı kaldı. Geriye üçüncülük karşılaşması kaldı. Arjantin'in, Hırvatistan’ı elemesi sonucu üçüncülük karşılaşmasının bir ekibi Hırvatistan olmuştu. Finalden önce oynanan üçüncülük karşılaşmasını Hırvatistan 2-1 ile kazandı ve Fas, 2022 Katar Dünya Kupası’nda 4. olmuş oldu. Tüm bu süreç içerisinde çok büyük coşku ve heyecanla turnuvaya renk kattılar. Fas bu süreçte kadrosunda bulunan hangi oyuncular ile mücadele etti? Öne çıkan isimler kimlerdi? Fas kadrosunda Avrupa'da forma giyen birçok yıldız isim bulunuyor. PSG'den Achraf Hakimi, Bayern Münih'ten Noussair Mazraoui, Chelsea'den Hakim Ziyech bunlardan bazıları... Boufal ve Ounhai’nin yanında diğer oyuncularında daha büyük bir transfer yapması bekleniyor. Zaten kadronun neredeyse tamamının güncel piyasa değerleri artmış durumda. Pek çok büyük kulüp tarafından listeye eklenen bu oyuncular için gelecek nasıl olacak hep birlikte göreceğiz. Tüm bu süreç içerisinde oyunu ve mücadelesi ile dikkat çeken isim, Amrabat'tı. İnanılmaz mücadelesi ve keskin paslarıyla birçok kez atak sonlandırıp atak başlattı. Walid Regragui ile de iyi bir ilişki içinde olan Amrabat takımın bel kemiği oldu. Takımın yaş ortalaması ise 26.3, bunun yanında takımın geniş kadrosu 26 kişi olup bunların 23 tanesi yurtdışında forma giyiyor. Fas ülkesinde 312 bin lisanlı sporcu bulunuyor. Toplam 57 spor dalında mücadele ediyorlar. Hükümet tarafından tesisler, stadyumlar ve oyuncular için büyük bir yatırım yapıldı. Ek olarak Fas, 2025 yılında oynanacak olan Afrika Uluslar Kupası’nın ülkelerinde oynanması için bir başvuru da yaptı. Aslında bu başarının altında büyük bir sebep yatıyor. 2009 yılında Fas'ın Sale şehrinde Kral IV Mohammed tarafından bir "futbol akademisi" kuruluyor. Katar 2022 Dünya Kupası’nda Fas'ın kadrosundaki bulunan En-Nesyri, Nayef Aguerd ve Azzedine Ounahi gibi isimler de bu akademi çıkışlı. Biraz da Walid Regragui konuşalım. Walid Regragui, FA Cup finalinde Man City'ye karşı fikirlerini sergileyen Mikel Arteta'nın taktik seminerine uzaktan "Zoom" üzerinden katılıyor. Bu, öğrenmeye ve ilerlemeye istekli bir kişiliğin göstergesidir. Sadece 1 yıl sonra kendini Dünya Kupası yarı finalinde buluyor… Dünya Kupası'nda elbette başka sürprizler de var. Fakat en dikkat çeken Fas’ın geçmişini, bulunduğu konumu ve Dünya Kupası macerasını ele aldık. Güzel bir turnuva geride bıraktık ve bu turnuvaya renk katan Fas’a teşekkür ederiz.